Super God Gene - 0406
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Özel Görev
Han Sen altın hırlayan köpeği çağırdı ve en iyi spor arabayı kullanmaktan daha iyi bir deneyimi tattı. Binek hayvanı koşarken, Han Sen yanındaki nesnelerin geçerken bir bulanıklık gibi göründüğünü hissetti. Ek olarak, altın hırlayan köpeğin sırtında Han Sen neredeyse hiç sekmiyordu.
Bir saatten daha kısa süre içinde, Han Sen çoktan Steel Armor Shelter’e dönmüştü. Bu seyahat daha önceleri bir ya da iki saat alacaktı ve bu altın hırlayan köpeğin maksimum hızı bile değildi.
Han Sen çok mutlu olmuştu. Altın hırlayan köpeğin hızı ve Ning Yue’den öğrendiği süper yaratıkların yerleri ile kolayca çok kısa süre içerisinde birçok süper yaratık öldürebilirdi, böylece mümkün olduğunca hızlı evrimleşebilirdi.
Han Sen hemen altın hırlayan köpeğin sırtında süper yaratıkları avlamak istemesine rağmen hemen bu dürtüsünü geri çekti. Yakında, mezuniyet sınavına girmek zorundaydı. Ayrıca askeri pozisyon ve rütbe hakkında da karar verilecekti. Bunların hepsi Han Sen’in geleceği üzerinde büyük etkiye sahipti, bu yüzden Han Sen mezuniyetten sonra ve askeri görevini yapmadan önce ki aralıkta süper geno puanlarını maksimize etme planı yapmıştı.
Shelter’e döndükten sonra Han Sen artık ihtiyacı olmadığı hayalet karınca zırhını Lin Beifeng’e satmak için söz verdiğinden Lin Beifeng ile temasa geçti.
Lin Beifeng hayalet karınca zırhını ellerine almaktan çok mutluydu. Kutsal geno puanlarını maksimize etmek hala iki üç yıl arası alacaktı bu yüzden uzun bir süre zırhı kullanabilirdi. Kullanışlı olması ile birlikte Lin Beifeng’in mutlu olma nedeni nasıl göründüğüyle alakalıydı.
Han Sen Lin Beifeng’den para almadı bunun yerine Lin Beifeng’den şuanda sahip olduğu seksen beş kutsal geno puanını doldurmak için bazı kutsal kanlı et toplamasını istedi.
Şuanda Han Sen’in tabağının ne kadar dolu olduğunu düşünüldüğünde kutsal kanlı canavarları avlaması için zamanı yoktu.
Lin Beifeng bu kadar kısa sürede çok fazla kutsal kanlı et toplayamamıştı. Ancak, Han Sen’in acelesi yoktu ve Lin Beifeng’den ne zaman toplayabilirse vermesini istemişti. Han Sen mezuniyet ve sınavı ve diğer prosedürler için hazırlanmak zorundaydı bu yüzden bir süre Steel Armor Shelter’de kalacaktı.
Anka benzeri yaratık Steel Armor Shelter’e en yakın olan. Zamanım olduğunda onu öldüreceğim. Eğer kutsal meleğin üzerine evcil hayvan zırhını koyarsam, alevlere dayanabilmeli. Eğer bu yaratıktan canavar ruhu kazanabilirsem, o zaman çok iyi olacak. Han Sen kendi kendine düşündü.
Han Sen Blackhawk’a döndüğünde oda arkadaşlarının hepsi yurttaydı. Gods Sanctuary’de kimsenin olmaması çok nadirdi bu yüzden takılmak için kafeteryaya gittiler. Daha önceden hiç kimsenin başka birisini getirmeyeceği konusunda anlaşmışlardı.
‘’Han Sen mezun olduktan sonra nereye gitmeyi planlıyorsun?’’ Shi Zhikang çakırkeyif bir halde Han Sen’in omzunda bir koluyla sordu.
‘’Yapay zekanın benim için karar vermesine izin vereceğim’’ Han Sen çaresizce söyledi.
Han Sen sadece bir asker olacak olsa bile Ji Yanran’ın olduğu savaş gemisinde hizmet vermek istemesine rağmen Ji Yanran’ın hangi savaş gemisinde olduğunu bile bulamıyordu.
Han Sen askeriye de bir kariyer yapmayı planlamıyordu bu yüzden eğer Jin Yanran’ı göremeyecekse ön cephede yem olarak savaşmadığı sürece nereye gittiğinin bir önemi yoktu.
Eğer ön cepheye gönderilse bile, askeri okuldan mezun olduğundan yine de bir elit olacaktı bu yüzden hala sıradan bir asker yerine bir subay olacaktı.
Ek olarak, özel takımın başında olması da yapay zeka tarafından göz önüne alınacaktı.
Tabi ki, hizmet yapacağı yere karar vermek için bağlantılarını kullanabilirdi. Ancak bu Han Sen için çok da bir şey ifade etmeyecekti ve biraz çaba sarf etmesi gerekecekti.
Oda arkadaşları konuşuyor ve gülüyorken, hayalleri ve hırsları hakkında sohbet ediyorlardı. Gece yarısı olana kadar yurda geri dönmemişlerdi.
Han Sen nadiren okul hayatının tadını çıkarmak için zaman bulabiliyordu. Bu günlerde, antik dilin teorik bilgilerini düzgün bir şekilde öğrenmeye odaklanmıştı.
Antik dili öğrenmek kolay gözüküyordu. Ancak, eğer Dongxuan Sutra’nın anlamını gerçekten anlayabilmesi için, çok fazla zaman ve enerjiye mal olacaktı.
Han Sen’e bu görev çok da zormuş gibi gelmemişti. Dongxuan Sutra hakkında meraklıydı. Bir dövüş sanatının kendi bedeni ile boşluğu kırmasına ve Gods Sanctuary’ye ışınlamasına izin vermesi onun için bir peri masalı gibi geliyordu.
Dövüş sanatlarının çok geliştiği böyle bir çağda bile hiçbir yarı tanrı kendi bedenleri ile boşluğu parçalayabileceğini söylemeye cesaret edemezdi.
Eğer Dongxuan Sutra’ya çalışabilirsem, İttifak içerisindeki hiç kimse benim eşim olamaz. Dongxuan kadar iyi olmama bile gerek yok. Onun yarısı kadar iyi olursam, yine de İttifak içerisinde yenilmez olacağım. Yarı Tanrılar bile benim için hiçbir şey ifade etmeyecektir.
Han Sen her böyle düşüncelere sahip olduğu zaman, eski kayıtlara çalışmasını teşvik ediyor ve kanı kaynamaya başlıyordu.
Neyse ki, bu günlerde insan oğlunun genleri çok fazla geliştiğinden, herkes önceki nesilden daha güçlü beyinlere sahipti. Birçok evrimleşmemiş kişi maksimize olmuş geno puanları ile güçlü hafıza yeteneklerine sahipti ve Han Sen özellikle dikkat çekiyordu. Öğrenmesi çok fazla çaba gerektirmemişti.
Antik dil öğrenmek sabır gerektiriyordu. Ama birisi dilde usta olduğunda, gerçekten de Dongxuan Sutra’yı okuyabilirdi.
Han Sen avlanmadan ve öldürmeden birkaç gün geçirdi. Yaptığı tek şey Lin Beifeng’in gönderdiği kutsal kanlı etlerin tadını çıkarmak için Shelter’e ışınlanmak ve Blackhawk’ta çalışmaktı. Çok geçmeden, mezuniyet sınavı zamanı gelmişti.
Han Sen gücünü çok iyi kontrol etmesine rağmen, yine de sınavda mutlak birinciydi ve askeriye de binbaşı olmuştu.
Her askeri okulun böyle bir onur için sadece sayılı kontenjanı vardı. Ancak, Han Sen’in notları ve onun okula katkısı göze alınarak rütbesini hak etmişti.
Kırk sekiz saat içerisinde, yapay zeka onun atanması hakkında karar verecekti.
‘’Kardeş Han, üzgünüm’’ Han Sen’in nereye atandığını kontrol etme zamanı geldiği zaman, Wang Mengmeng başını eğerek yanına geldi. Han Sen onun bakmaya cesaret edemediğini hissetmişti. Sesi o kadar düşüktü ki Han Sen ne söylediğini zar zor duyabiliyordu.
‘’Sorun ne?’’ Han Sen gülümsedi ve Wang Mengmeng’in başını okşadı. Wang Mengmeng yirmi yaşında olmasına rağmen Han Sen hala onu küçük bir kız olarak görüyordu.
‘’Kardeş Han, üzgünüm. Senin rızan olmadan gitmek üzere olduğum savaş gemisi kuvvetine seni atamak için tüm bağlantılarımı kullandım. Kardeş, üzgünüm’’ Wang Mengmeng esasen fısıldıyordu.
‘’Bu önemli değil. Gideceğin savaş gemisi büyük ihtimal iyi bir tanesidir. Muhtemelen bunun için sana teşekkür etmeliyim’’ Han Sen atanma bilgisini araştırırken söyledi.
Ancak, ekranda gösterilen bilgi Han Sen’in duraksamasına neden oldu.
EN GÜZEL YERDE KESME JUTSU 😛