Super God Gene - 0407
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Defne
‘’Kız kardeş, senin katılacağın savaş gemisi gücü Defne olarak mı adlandırılıyor?’’ Han Sen yapay zekanın gösterdiği bilgiyi inanamayarak baktı.
‘’Defne? Kraliyet savaş gemisi gücü ’ne gitmemiz gerekiyordu ‘’Wang Mengmeng şüphe etmeden görüntüye baktı ve o da bilgi karşısında şok oldu.
Açıkça Han Sen’in Defne Savaş Gemisi aşçılık bölümüne atandığını söylüyordu.
‘’Çok garip. Bir hata mı yaptılar?’’ Wang Mengmeng endişelenmeye başladı ve comlink’inden bir numarayı çevirdi. Çok geçmeden, Wang Mengmeng’in yüzünde tuhaf bir görünüş oluştu.
‘’Bunu kim yaptı?’’ Han Sen sakince sordu.
Görüntüdeki bilgi çok garipti. Ona tam olarak bulunduğu yeri ya da hatta asker sayısını bile söylemiyordu. Tek bildiği Defne adında bir savaş gemisinde aşçılık bölümünde hizmet vereceğiydi.
Büyük bir askeri okuldan mezun olan birisi bir aşçılık bölümüne atanabilirdi. Bu nadirdi ama mümkündü. Ancak, bu Defne’yi içermeyen sadece İttifak içerisindeki bazı üst düzey savaş gemileri için mümkündü.
Hiç kimse bu görevi yapmadıysa Han Sen buna inanmazdı.
‘’Bilmiyorum. Kullandığım bağlantılar hiçbir şey yapamadılar. Senin atanman merkez yapay zeka tarafından kararlaştırıldı. Üst düzey otoriteye sahip olmadan kimse değiştiremez’’ Wang Mengmeng’in aniden gözleri genişledi ve ona baktı ‘’Kardeş, bunu yapmasını kimseden istedin mi?’’
‘’Ben olsaydım, kim olduğunu sormazdım’’ Han Sen düşündü ve sordu ‘’Bunu kimin yaptığını öğrenmen mümkün mü?’’
Wang Mengmeng kafasını salladı, kafası karışmış görünüyordu ve söyledi ‘’Bilgiye erişmek için yeteri kadar otoriteye sahip değiliz. Ancak, bunu sadece birkaç kişi yapabilir’’
‘’Bunun arkasında Starry Grup’un olması mümkün mü?’’ Han Sen tekrar sordu.
‘’Bu pek mümkün değil. Ning ailesinin askeriyede bazı etkileri olmasına rağmen, böyle yüksek otoriteye sahip değiller. Ve onlar yapmış olsaydı bulabilirdik ‘’ Wang Mengmeng kafasını salladı ve söyledi.
‘’O zaman bunun hakkında düşünmeye gerek yok. Ben herhangi bir pozisyona razıyım. Eğer birileri oraya gitmemi istiyorsa, gidip bir bakacağım’’ Han Sen bu konuda rahat bir duruş sergiledi. Bunu değiştirebilen birisine karşı koyamazdı. Ek olarak, İttifak içerisindeki yetkililer her zaman yasalara uyuyordu. Kimsenin ona zarar vereceğinden endişelenmiyordu.
‘’Bir aşçılık bölümünün bile bir binbaşına ihtiyacı var. Defne’nin nasıl bir yer olduğunu merak ediyorum’’ Han Sen ümitli bile hissediyordu.
Görevine başlamadan önce üç ayı vardı. Han Sen süper geno puanlarını maksimize etmek için bu zaman dilimini kullanmayı planlıyordu. Askere gitmeden önce evrimleşmesi en iyisi olacaktı. Neyse ki Han Sen kutsal geno puanlarını maksimize etmekten Lin Beifeng’in sağladığı etler sayesinde üç puan uzağındaydı.
Üç ay boyunca, Han Sen Blackhawk’ta kalmayı ya da eve gitmeyi seçebilirdi. 304 oda arkadaşları Wang Mengmeng ve onun arkadaşları ile son akşam yemeğini yemişlerdi.
Herkes biraz duygusal hissediyordu. En son olarak, holografik karaokeye gitmişlerdi. Shi Zhikang kızların gözlerini yaşartan ‘’Benim Ranzamı Paylaşan Kardeşim ‘’ adındaki şarkıyı söylemişti.
‘’Kardeşler, bizim zamanımız daha yeni başladı. Evreni fethetme yolunda tekrar karşılaşacağız. Birbirimizi tekrar gördüğümüz zaman, hala benim yüzümü hatırlayacağınızı umuyorum, çünkü vücudumun her yeri madalyalar ile süslenecek ‘’ Zhang Yang masanın üzerine zıpladı ve mikrofondan bağırdı.
Han Sen’in hatırladığı tek şey çok fazla içtiği ve bunu diğerlerinin de yaptığıydı. Sonunda birbirlerine sarıldılar, bağırarak ve zıplayarak, ‘’Benim Geleceğim Bir Hayal Değil’’ adındaki şarkıyı söylemişlerdi. Han Sen bundan başka pek bir şey hatırlamıyordu.
Jadeskin kullanarak ayık kalabilecek olmasına rağmen Han Sen bunu yapmamayı seçmişti. Bazen, hayatta ayık olması gerekmiyordu ve bu zaman onlardan birisiydi.
Geleceğimin bir hayal olmadığını biliyorum.
Her dakikayı önemsiyorum
Benim geleceğim bir hayal değil.
Kalbim umut ile atıyor
Geleceğimin bir hayal olmadığını biliyorum
Her dakikayı önemsiyorum
Benim geleceğim hayal değil
Kalbim umut ile atıyor
Han Sen Blackhawk’tan ayrıldığı zaman, arkadaşlarına hiçbir şey söylememişti, bunun yerine kapıya doğru tek başına yürümüştü. Dört yıl boyunca okuduğu ve yaşadığı yere dönüp baktı. Han Sen bile duygulanmıştı.
Ayrılma hüznü ve tekrar ailesi ile bir araya gelme hevesi onun mutlu mu yoksa üzgün mü olduğunu söylemeyi zorlaştırıyordu.
‘’Benim hayatım daha yeni başlıyor’’ Han Sen döndü ve ayrıldı, uzay limanına doğru yürüdü ve onu eve götürecek olan uzay gemisine bindi.
Ev gibisi yoktu. Han Sen bu sözlerin doğru olduğunu hissetmişti, çünkü evinde geçirdiği zamanlar şimdiye kadarki en rahat olanlarıydı.
Annesi ve kız kardeşi ile birlikte yemek ve sohbet etmek, Zhang Danfeng ile oyun oynamak, Han Sen dünyanın zirvesinde gibi hissetmişti. En uzun ayrılığına rağmen onun hayatında dünya üzerinde hala en samimi olabileceği bazı insanlar vardı.
Başlangıçta Han Sen Ning ailesinin sıkıntı çıkaracağı konusunda endişeliydi ama hiçbir şey yapmamışlardı. Han Sen su orağını kullanarak Ning Yue’yi izliyordu ve Ning ailesinin ne yaptığı hakkında birkaç fikri vardı. Han Sen ve Eğitmen Han arasındaki ilişkiyi öğrendikten sonra tüm klan şaşırmıştı. Sadece bazı araştırmalar yapmışlar ve kimsenin Han ailesi ile uğraşmasını yasaklamışlardı.
Han Sen Ning ailesinin şu ana kadar korkmasını sağlayacak eğitmen Han’ın geçmiş günlerde ne yaptığını çok merak ediyordu.
On üç kutsal kanlı evrimleşiciyi geliştirmek Starry Grup gibi büyük bir şirket için bile kolay değildi. Birçok para ve çaba harcamış olmalıydılar.
On üç iyi savaşçının yok olması Ning ailesinin intikam almasını bile sağlamamıştı. Herkesten Han Sen’e sataşmaktan kaçınmalarını bile istemişlerdi ki bu da Han Sen’i oldukça şaşırtmıştı.
Ancak, Han Sen de rahat hissediyordu. En azından Gods Sanctuary içerisinde süper yaratıkları avlarken ailesinin güvenliği hakkında endişelenmesi gerekmeyecekti.
İlk hedef doğal olarak kar dağındaki ateş kuşuydu. Ayrılmadan önce, Han Sen yine de birçok hazırlık yapmıştı. Defne’ye varmadan önce mümkün olduğunca süper geno puanlarını maksimize etmek zorundaydı ki bunun içinde sadece ateş kuşundan fazlası gerekecekti.
‘’Küçük kuş, işte ben geliyorum ‘’ Han Sen heyecanlı hissederken altın hırlayan köpeğe bindi.
Etrafta kimse olmadığında Han Sen altın hırlayan köpeğe en büyük formuna dönüşmesini ve tam hızda koşmasını emretti. Han Sen ne kadar hızlı olduğunu açıklayamıyordu bile. Atılan her adım Han Sen’i hedefine 17 metre daha yaklaştırıyordu. Han Sen altın hırlayan köpeğin bir tür antik canavar olduğunu hissetti.
Altın hırlayan köpek ile Han Sen üç ay içerisinde birçok süper yaratık avlayabileceğinden emindi. Aksi Halde, sadece seyahat etmesi çok uzun zaman alacaktı.