Super God Gene - 0408
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Yarı Tanrı Demir Yumruk
Beyaz kum çölü, ay ışığı altında kasvetli ve ıssız görünüyordu. Ara sıra bazı ulumalar duyulabiliyordu. Yakacak odunlar çatırdıyordu. Ateşin yanında Han Sen şiş gibi kullanarak kemikli balık oku ile mangal yapıyordu.
Meowth dönüşmemiş halde Han Sen’in bacaklarına uzanıyordu, gözleri cızırdayan mangala odaklanmıştı, ara sıra pençeleri ile ulaşmaya çalışıyordu. Ancak, ateşten korkuyor gibiydi ve hızlıca pençelerini geri çekmişti.
‘’Acele etme. Yakında hazır olacak’’ Han Sen Meowth tarafından güldürülmüştü.
Başlangıçta Han Sen Anka benzeri yaratığı avlamak için gitmek istiyordu ama oraya sadece bir kez varmıştı. Son seferinde oradayken, ilk olarak yanmış bir ağacın yanına gitmişlerdi ve daha sonra karlı dağı bulmuşlardı. Ancak Han Sen bölgeye ulaştığında yanmış ağaç ya da benzer işaretler bulamamıştı. Daha sonra hayal meyal anısına göre karlı dağı aramak zorunda kalmıştı. Tüm bir gün aradıktan sonra dağa dair hiçbir iz bulamamıştı. Gece dinlenmek ve ertesi gün devam etmek zorunda kalmıştı.
Mangal hazır olduğunda Han Sen yarısını Meowth’a verdi. Bir adam ve kedi kendi kendilerine eğleniyorken, dağınık toynak sesleri uzaktan geldi ve ses daha ve daha da güçlendi. Han Sen insanların konuşmasını duyabiliyordu.
‘’Ateş, orada ateş, görünüşe göre orada birileri var’’
Han Sen yukarı baktı ve yoldan gelen dört binek hayvanı gördü. Binek hayvanlarının sırtlarında iki adam ve iki kadın vardı. Binek hayvanları ve zırhlarından yola çıkarak sıradan insanlar değildiler.
‘’Şeytan Çölüne gelmeye cesaret eden kimse olağanüstü birisi olmalı’’ Han Sen bir bakış attı ve başını eğdi, Meowth ile mangalın keyfini çıkartıyordu.
Dört sürücü hızlıca Han Sen’e yaklaştı. Han Sen’i gördükten sonra heyecanlı gözüküyorlardı ve binek hayvanlarından indiler ve ateşe doğru yürüdüler. Tırtıl gibi kalın kaşları ile genç bir adam sordu ‘’Dostum, bize biraz su satabilir misin?’’
İki kadın ve bir erkek Han Sen’in yanındaki suya bakıp kurumuş dudaklarını yaladılar. Çöl etrafındaki birçok yaratıktan et bulmak kolaydı ancak su oldukça nadirdi.
Yaratıkların kanı biraz su sağlayabilse de bu deniz suyu gibiydi. İçtikçe susuzluğun daha da artacaktı.
Bir grup insan bir aydır Şeytan Çölünde kaybolmuştu ve bu birisini gördükleri ilk seferdi. İstedikleri ilk şey çıkış yolu değil bunun yerine suydu.
Dördü de Şeytan Çölüne sıradan bir adamın girmeye cesaret edemeyeceğini çok iyi biliyordu bu yüzden Han Sen’i soymayı düşünmemişlerdi. Ek olarak, nasıl çıkılacağını hala Han Sen’e sormak zorundaydılar bu yüzden Jia Changfeng adındaki kalın kaşlı genç adam çok kibardı.
Konuşmadan Han Sen su çantasını Jia Changfeng’e fırlattı ve yemeye devam etti.
‘’Çok teşekkürler!’’ Jia Changfeng çok sevinçliydi. Başlangıçta, su için çok fazla ödemeyi planlamışlardı. Sonuçta çöldeydiler, burada su yaşamı ifade ediyordu. Jia Changfeng adamın bu kadar cömert olmasını beklemiyordu.
‘’Yapma’’ Jia Changfeng suyu almış ve diğerleri ile paylaşmak üzereydi. Zayıf olan diğer adam onları durdurmuştu. Daha sonra biraz test kağıdı çıkardı ve zehirli olup olmadığını görmek için içine su damlattı.
Sonucu gördüğü zaman Xiao Lingfeng adındaki ince adam derin bir nefes verdi ve herkesin içmesine izin verdi.
‘’Dostum, teşekkürler. Sana nasıl seslenmeliyim?’’ Xiao Lingfeng biraz su içtikten sonra sordu.
‘’ Han Sen’’ Han Sen Meowth’u kucağında okşarken yanıtladı.
Xioa Lingfeng bu ismi zihninde aramıştı ve bir zil çalmamıştı. Xiao Lingfeng konuşmaya devam etti. ‘’Dostum, çölden nasıl çıkılacağını biliyor musun? Eğer bizi çıkışa götürürsen, sana iyi bir ödeme yapabilirim’’
‘’Ödeme gereksiz. Avlanmak için buradayım bu yüzden çıkmayacağım. Bu yönü takip et ve üç dört gün içerisinde çölden dışarı çıkabilirsiniz’’ Han Sen yönü işaret etti.
‘’Dostum yolu göstermeye istekliysen, sana kutsal kanlı canavar ruhu ödeyebilirim’’ Xiao Lingfeng söyledi.
Han Sen Xiao Lingfeng’e bakmadı bunun yerine Meowth’u et ile besledi.
Düşünmeden bile Han Sen Xiao Lingfeng’in Han Sen’in yanlış yön vermesinden korktuğunu söyleyebiliyordu. Dikkatli olmak güzel bir şeydi ama Xiao Lingfeng çok gergin görünüyordu ve insanlar hakkında zayıf yargılama becerisine sahipti. Han Sen onunla konuşarak canını sıkmak istememişti.
Kutsal kanlı canavar ruhu değerliydi ama Han Sen onun için bir anlam ifade etmeyen bir canavar ruhu için zamanını boşa harcamak istemiyordu.
Han Sen’in etkilenmemiş olduğunu gören Xiao Lingfeng ve Jia Changfeng şaşırmıştı. İki kız da inanamayarak Han Sen’e bakıyordu.
Kutsal kanlı canavar ruhu her zaman bir hazineydi. Onlar bile kutsal kanlı canavar ruhu karşısında sakin kalamazlardı.
Canavar ruhu için Han Sen’in yapması gereken tek şey yola öncülük etmekti ama Han Sen bu seçeneği hiç düşünmemişti. Hatta Han Sen’e karşı daha dikkatli olmalarını sağlayan onun yüzündeki küçümsemeyi görebiliyorlardı.
‘’Han Sen’’ adı sadece asker okullar ve Steel Armor Shelter’de çok iyi biliniyordu. Aristokratlar arasında çok az kişi onu biliyordu.
Açıkça Xiao Lingfeng ve Jia Changfeng Steel Armor Shelter’den değildi bu yüzden Han Sen hakkında hiçbir şey duymamışlardı.
Dört kişi bir süre Han Sen’e aşağı yukarı baktı ama kimse Han Sen’in kökenini bilmiyordu.
‘’Dostum, Yarı Tanrı Demir Yumruğu daha önce hiç duydun mu?’’ Jia Changfeng ve Xiao Lingfeng bakışlarını değiştirdi ve ikincisi Han Sen’e sordu.
‘’Jia Sidao?’’ Han Sen Xiao Lingfeng’e şaşırarak baktı.
Yarı Tanrı Demir Yumruk en eski yarı tanrılardan birisi olarak oldukça ünlüydü. Söylentiye göre Jia ailesi dövüş sanatları mirasına sahipti ve yumruk yetenekleri harikaydı.
Jia ailesinin Demir Yumruğunun yumruk yetenekleri arasında en iyi yüksek geno sanatı olduğu söylenirdi. Han Sen bunun doğru olup olmadığını bilmiyordu ama Jia Sidao bu yetenekleri kullanarak yarı tanrı statüsünü kazanmıştı ki bu da ailesini ve yeteneklerini İttifak içerisinde bilinir hale getirmişti.
Jia Sidao politikacı olmamıştı bunun yerine öğrencilere öğretmek için sövüş salonu işine başlamıştı.
Herkesin içeri girebileceği Ares Dövüş Salonundan farklı olarak dövüş salonunun tüm öğrencileri Jia ailesi tarafından seçilen önde gelen ailelerin ya da politikacıların çocuklarıydı.
‘’Onun adı Jia Changfeng, ve Jia Sidao büyükbabam. Bizim için yola önderlik et ve senin Demir Yumruk Dövüş Salonuna katıldığından emin olalım. Yarı Tanrı Demir Yumruk bizzat sana eğitim verecektir’’ Xiao Lingfeng Jia Changfeng’i işaret ederek söyledi.