Super God Gene - 0417
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Zihinsel Sorunlu Kız
Han Sen şok oldu ve hızlıca geri adım attı. Birkaç kez yaralanmış kutsal melek ve altın kaya solucanını çağırmak üzereydi. Han Sen biraz zaman kazanmak için buna karar vermişti. Sonuçta hiçbir şey birinin hayatından daha değerli değildi.
Han Sen geri adım attığında, kız ona saldırmadı bunun yerine büyük gözleriyle ona baktı. Yüzünde hiç düşmanlık yoktu.
Han Sen aniden kutsal melek ve altın kaya solucanını çağırmamaya karar verdi.
Eğer kız ona saldıracaksa bunu uzun zaman önce yapardı. Ancak dibinde olan Han Sen’e saldırmamıştı ama altın kaya solucanına vurmuştu. Muhtemelen Han Sen’e saldırmaya niyeti yoktu.
Bu nedenle eğer Han Sen kaya solucanı ve kutsal melek ile onu kızdırırsa kesinlikle yaşama şansı kalmazdı.
Han Sen bu şekilde düşünürken, gözlerini kıza odaklamıştı, hala alarm durumundaydı.
Her ne kadar kız düşmanca gözükmemesine rağmen. Sadece birinin görünüşüne bakarak başka birinin düşüncelerini asla tahmin edemezdin, kızın ne kadar garip olduğundan bahsetmeye bile gerek yoktu.
Kız Han Sen’e elini uzatmadı ama bakmaya devam etti. Merak ediyor gibi görünüyordu.
‘’Kız kardeş benim adım Han Sen. Sana nasıl hitap etmeliyim? ‘’ Han Sen zoraki bir gülümseme ile sordu, garip hissediyordu ama ne söyleyeceğini bilmiyordu.
‘’Sıfır’’ Han Sen’in çok fazla umudu yoktu ama şaşırtıcı bir şekilde kız cevap vermişti.
Kızın sesi hoş bir tona sahipti. Ama Han Sen soruya yanıt verip vermediğinden emin değildi.
‘’Sıfır?’’ Han Sen şüpheyle sordu.
‘’Sıfır’’ Kız söyledi ve çömeldi, normal İttifak dilinde parmakları ile yere ‘’Sıfır’’ yazıyordu.
Kızın yazdığı yazıyı gören Han Sen rahatlamış hissetti. İttifak Shura’lar ile yıllarca savaşıyordu bu yüzden insanlar Shura dilini ve kültürünü zoraki öğrenecekti.
Shura da insan dilini öğrenmişti ama Shura kraliyet ailesini bırak sıradan bir Shura bile insan dilini kullanmaya tenezzül etmezdi.
Kız doğal olarak standart İttifak dilini kullanmıştı ki bu da onun insan olma olasılığını arttırıyordu.
‘’Sıfır, bu senin ilk ismin değil mi? Soy ismin ne?’’ Han Sen sordu.
‘’Sadece Sıfır’’ kız daha fazla açıklama yapmadan söyledi. Sanki yüzünde bir şey varmış gibi hala Han Sen’e bakıyordu.
Han Sen Sıfırın çok fazla zeki görünmediğini düşünüyordu. Dudaklarını yaladı ve sahte bir gülümseme ile söyledi ‘’Bir arkadaşız, düşman değil, değil mi?’’
‘’Arkadaş, düşman değil’’ Sıfır kafa salladı ve söyledi.
Han Sen çok mutluydu, elini uzattı ve söyledi ‘’Biz iyi arkadaşlarız bu yüzden savaşmayız, değil mi?’’
‘’İyi arkadaş, savaş yok’’ Sıfır kafa salladı, Han Sen’e katılıyordu.
Han Sen üç yaşındaki bir çocuk gibi gerçek tende aptal olduğunu hissettiğinden daha da mutlu oldu.
‘’Kafasını yere vururken beynini mi yaraladı?’’ Han Sen içinden sevindi. İki adım attı ve yerdeki yaşam özünü işaret ederek sordu ‘’Söyle bana, bunu alabilir miyim?’’
Bu sefer Sıfır konuşmadı bunun yerine kafa salladı. Açıkça kabul etmişti.
Han Sen dünyanın zirvesindeydi. Normalde, altın kaya solucanı ve süper evcil hayvan zırhı birkaç hasar aldığından ve hala hayatta kalıp kalmayacağı şüpheli olmasından dolayı bu sefer hiçbir şey kazanamayacağını düşünmüştü. Yaşam özleri söz konusu bile değildi.
Ancak aniden her şey tersine dönmüştü. Harika bir sürpriz olarak hala Han Sen‘in yaşam özlerini alma şansı vardı.
‘’Gerçekten de onları alabilir miyim?’’ Han Sen yaşam özünü işaret etti ve daha sonra kendisi Sıfırı tekrar doğruladı.
‘’Evet’’ Sıfır sertçe kafasını salladı. Çok ciddi görünüyordu.
‘’Teşekkürler, sen çok iyi bir kişisin’’ Han Sen sonunda Sıfırın aklını oynattığından emin olmuştu. Az önce beynini yaralamış olmalıydı. Aksi halde, kim yaşam özlerini öylece verirdi ki?
Han Sen hala biraz endişeliydi. Yaşam özüne yürüdü, kaldırdı ve yakınındaki kayaya oturmuş Sıfırı kontrol etti, elleri ile çenesini tutmuş büyük bir ilgi ile Han Sen’i izliyordu. Görünüşe göre hiç savaşmak istemiyordu.
‘’Bana verdiğinden onu yiyebilir miyim?’’ Han Sen dilini çıkardı, yaşam özünü yalıyormuş gibi yapıyordu.
Sıfır konuşmadan ona baktı, gözleri gülümsüyordu.
‘’O zaman başlıyorum?’’ Han Sen kristali yaladı. Sıfır hala ona gülümsüyordu. Çok mutlu gibi görünüyordu.
Han Sen Sıfırın ona zarar vermeyeceğini ve hayat özünü yemesinde bir sıkıntı olmadığını anladı ve daha hızlı yalamaya başladı.
Sıfır sadece izliyordu, Han Sen’i tamamen rahatlatıyordu.
Gerçekten de beynini yaralamış gibi görünüyordu. Bu çok kolaydı. Han Sen daha fazla kendini tutmadı ve yalamaya devam etti.
‘’Süper yaratık kristal ruh canavarı yaşam özü tüketildi. Bir süper geno puanı kazanıldı’’
Çok geçmeden küçük mavi yaşam özünün yarısı Han Sen tarafından yutuldu. Han Sen’i heyecanlandıran, ne kadar süper geno puanı kazandığını söylemeye devam ediyordu.
Bu noktada Han Sen zihinsel olarak sorunlu gözüken Sıfırın ona hiç zarar verme niyetinde olmadığından emindi. Aslında yeteneği ile onunla savaşacak olsaydı Han Sen ondan kurtulabileceği tek bir tane bile yol düşünemiyordu.
Aralarındaki kondisyon farkı çok tu. Evrimleşiciler arasında bile, yüzün üzerindeki bir kondisyon indeksi zirvede yer alıyordu, Han Sen’in bir evrimleşmemiş olduğundan bahsetmeye bile gerek yoktu.
Han Sen’in kafasını karıştıran şey buydu. Eğer Sıfır süper geno puanlarını maksimize etmiş bir insan ise, kondisyon indeksinin yüzün üzerine çıkması hala imkansızdı. Han Sen bunu çok iyi biliyordu çünkü tahminlerine göre evrimleşme havuzunda evrimini tamamladıktan sonra hala yüzün çok altında olan kondisyon indeksi altmış yetmiş civarında olması gerekiyordu.
Han Sen anlayamamasına rağmen, bu durumu avantajına çevirmekte hiç zorlanmamıştı. Sıfır zihinsel özürlü gibi görünüyordu ve ona zarar verme niyetinde değildi bu yüzden kendisi için yaşam özlerini alabilirdi.
Han Sen tekrar Meowth’u çağırdı ve beyaz yeşim altı bacaklı gergedanın yaşam özünü aldı. Tüm yaşam özü kristallerini Meowth’un sırtına koydu.
‘’Teşekkür ederim güzellik. Şimdilik hoşça kal diyeceğim ve başka sefer bir akşam yemeği ısmarlayacağım ‘’ Han Sen Meowth iler birlikte yürürken el salladı.
Sıfır ona saldırma niyetinde olmamasına rağmen Han Sen nereden geldiğini bilmiyordu ve zihinsel sorunu vardı. Tekrardan sinirlenmeyeceğini kim bilebilirdi ki? Han Sen olabildiğince ondan uzak olmaya karar verdi.
Ancak Han Sen geldiği tünele ulaştığından arkasında Sıfırı
gördü. Sessizce onu takip ediyor gibi görünüyordu.