Super God Gene - 0425
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
İkinci Gods Sanctuary
Han Sen bu kişiye baktı ve şaşırdı. Sıfırın muhteşem figürü ışınlanma cihazının içinde ortaya çıkmıştı.
Hayır, onun bir evrimleşici olması imkansız. Nasıl buraya gelebilir? Eğer bir evrimleşici olsa bile, benimle aynı yere ışınlanma olasılığı çok düşük. Bu şans o kadar düşük ki yanlış bir şeyler olmalıydı. Han Sen Sıfıra bakarken kaybolmuştu.
Han Sen sadece iki olasılığa inanıyordu. Biri Sıfır’ın anormal olması diğeri ise dokuz yaşam kolyesinin sorunlu olmasıydı. Aksi halde, Sıfır nasıl burada olabilirdi?
Sıfır hala aynı şekilde davranıyordu, bir gölge gibi Han Sen’in yanında duruyor, zaman zaman gözlerinin kırpıyordu.
‘’Tamam, sen kazandın’’ Han Sen çarpık bir gülümseme ile söyledi, Sıfırdan kurtulma gibi güzel isteğinin boşa olduğunu biliyordu.
Aslında Han Sen biraz zaman geçirdikten sonra Sıfırdan gerçekten hoşlanmıştı. Nefret etmesi zor birisiydi. Tatlı bir yüz ile peşini bırakmamasına rağmen nadiren konuşur ya da sinir bozucu bir şey yapardı. Han Sen varlığına bile alışmıştı. Han Sen’in onu kabul etmede isteksiz olmasının nedeni sadece onun garip geçmişiydi.
Ancak, bunu düşündüğü zaman, Sıfır ona hiç zarar vermemişti. Ek olarak Sıfırın muhtemelen Han Sen’e büyük bir yardımı olacaktı.
Onun yeteneği ile, muhtemelen İkinci Gods Sanctuary’deki kutsal kanlı yaratıklarla bile savaşabilirdi. Böyle güçlü ve itaatkâr bir savaşçı İkinci Gods Sanctuary’ye yeni girmiş Han Sen’e kesinlikle çok yardımcı olacaktı.
Altmış ya da seksen civarı kondisyona sahip olmalıyım bu yüzden eğer bazı geno puanları kazanırsam yüzü geçmek benim için çok kolay olacaktır. Bu noktada, Sıfırın yeteneği ile eşleşebiliyor olacağım ve daha sonra onu etrafta tutmak benim için artık büyük bir sorun olmayacak. Han Sen bunu düşündü, onu yalnız bırakmaya karar verdi ve deliğe doğru yürüdü.
Deliğin yolu oldukça kıvrımlıydı. Han Sen ve Sıfır ışığı görmeden önce uzun bir süre yürümüşlerdi. Dışarıyı gördüğü an Han Sen afalladı.
Tek görebildiği karla kaplı buz dağları ve tepelerdi. Ağır kar da yağıyordu. Dünya tamamen bembeyazdı.
En büyük dağın tepesinde, uçan kar tanelerinin arasından belli belirsiz peri masalı benzeri bir kale görebiliyordu. Kar çok ağır yağdığından, mimarisinin detaylarını az çok görebiliyordu. Ancak, gümüş fırtına içerisinde bile hala ne kadar güzel ve özel olduğu hissedilebiliyordu.
Han Sen’in yüzü aniden karardı. Herhangi bir detay görememesine rağmen, bu insanlar tarafından yapılmış bir bina değildi. Aksi halde, bazı modern malzemelere ve pratik dizaynlara sahip olacaktı ama kale bunlara sahip değildi.
‘’Ruh Shelter!!’’ Han Sen’in aklına hiçte iyi bir haber olmayan bir fikir geldi. Han Sen bir insan binası yerine bir Ruh Shelter’i gördüğünden dost canlısı birileri ile karşılaşması hiç olası değildi. Kalenin görünüşüne göre, gelişmiş ruhlara aitti. Eğer ruh çok güçlü ve geniş bir yaratık birliğine sahipse, Han Sen erken gelişiminde çok fazla acı çekeceğine inanıyordu.
‘’Neden orada duruyorsun?’’ Han Sen’in arkasından acele eden düşük bir ses geldi.
Han Sen arkasına bir bakış attı ve mağaranın derinliklerinden ona el sallayan Arktik(kuzey kutbu kıyafeti) kıyafetle tamamen kapatılmış bir adam gördü. Han Sen aniden sonunda bir insan gördüğüne çok memnun oldu.
Adama doğru yürümek için Sıfırı aldı. Konuşmaya hazır olduğunda adam aniden onu buz tünelinin içine çekti. Han Sen bir şey söylemeden bile önce, adam ona aşağı yukarı baktı ve söyledi ‘’Sen burada yeni olmalısın’’
‘’Buraya daha bugün ışınlandık’’ Han Sen cevap verdi ve adamı kontrol etti.
Adam yirmi ile otuz yaş aralığında olmalıydı. Oldukça yakışıklı görünüyordu ama yüzünde derin bir halsizlik ve çaresizlik vardı.
‘’O zaman kötü bir şansın var. Gelecek senin için çok zor olacak’’ adam çarpık bir şekilde gülümsedi ve söyledi ‘’Hadi gidelim. İçeride konuşalım ki buz zırhlı canavarları alarma geçirmeyelim. Hassas kulaklara sahipler ve kar fırtınası içinde 350 metre uzaktan bir sesi duyabilirler.
‘’Benim adım Xu You ve buraya bir yıldan uzun bir süre önce geldim bu yüzden burada senden daha tecrübeliyim. İşte size biraz tavsiye: etrafta dolaşmayın’’ Adam oldukça kolay anlaşılabilir birisiydi, Han Sen ve Sıfır ile yürürken konuşuyordu.
‘’Kardeş, burası neresi? Burada bir insan Shelter’i var mı?’’ Han Sen sordu.
Xu You dudaklarını kıvırdı ve söyledi ‘’Böyle bir durum altına bir insan shelter’i inşa edilemez. Eğer bir tane yapsalar bile, dağın içindeki ruh shelter’inden dolayı bu anlamsız olacaktır. Bu bir aristokrat ruhunun shelter’i. Aristokrat ruhuna ek olarak bir düzine mutant yaratık ve yüzlerce ilkel buz zırhlı canavarlar var. Şu şekilde anlatayım, buradaki bütün insanların kombinasyonu bu adamlar için yeterli et olamaz’’
‘’Buralarda kondisyon indeksi yüzün üzerinde bir evrimleşici yok mu?’’ Han Sen sordu.
Yaratıklar gibi, dört ruh seviyesi vardı: Silahtar, Şövalye, Aristokrat ve kral ve kraliçe olabilen kraliyet ailesi. Dört seviye sıradan, ilkel, mutant ve kutsal kanlı yaratıklara karşılık geliyordu.
Bir aristokrat ruhu bir mutant yaratık kadar güçlüydü. Ancak ruhlar daha yüksek zekaya ve yaratıkları kontrol etme yeteneğine sahip olduklarından mutant yaratıklardan daha iyiydiler.
‘’Böyle bir bok çukurunda yüze nasıl ulaşabilirsin ki? Buraya yıl boyunca sadece yedi ya da sekiz kişi atanıyor. Ruh Shelter’ine çok yakın olduğumuzdan, herhangi bir yaratığı avlamak için çok uzaklara seyahat etmek zorundayız böylece ruh shelter’in içindeki adamlar ile uğraşmayız. Ek olarak yakınlardaki yaratıkların sayısı çok az bu yüzden bu günlerde etrafta bir yaratık bile bulamayabiliriz. Sıradan bir yaratığı bile öldürmek çok zorken, biz nasıl kondisyonumuzu yükseltmek için yeterli geno puanını kazanabiliriz?’’ Xu You sızlandı.
‘’Görünüşe göre, aramızdaki en iyi kondisyon seviyesine sahip en güçlü evrimleşici bile sadece altmışın biraz üzerinde. İyi olan şey bir arada kalıyor olmamız. Birbirimize yardım ettiğimiz sürece bazı yaratıkları avlayabiliriz. Ancak, özel başarılar kazanmamız çok olası değil. Bu lanet yer bir cehennem. Buraya kim gönderiliyorsa şansı çok azdır’’
‘’Buradan ayrılmayı düşünmedin mi?’’ Han Sen sordu.
‘’Nasıl ayrılmamı öneriyorsun? Bu yerin üç tarafı da okyanusa bakıyor, sadece ruh shelter’in olduğu yönde kara var. Ayrıca, nerede olduğumuzu bile bilmiyoruz. Ruh shelter’ini geçsek bile, bir insan shelter’ini bulmak bizim için çok zor olacaktır. Yol üzerinde ölme ihtimalimiz çok yüksek’’
Xu You duraksadı ve söyledi. ‘’Sakın bir delilik yapma ve hiçbir şey için acele etme. Birkaç gün burada bekle. Daha fazla insan geldiğinde, avlanmak için daha ilerlere gidebiliriz. Buradaki insanlar iyi kişilerdir bu yüzden rolünü yaptığın sürece seninle eti paylaşacağız. Yani burada kal ve biraz geno puanı kazan. Burayı daha iyi tanı ve daha sonra kendi kendine avlanmayı düşün’’
‘’Önerilerin için çok teşekkür ederim, dostum’’ Han Sen bu kadar dürüst olduğu için Xu You’ya teşekkür etti.
‘’Beni Xu You diye çağır’’ Xu You gülümsedi ve söyledi.
Buz mağarasına geri döndükten sonra Han Sen Xu You ile biraz daha sohbet etti ve yer hakkında temel bir fikir sahibi oldu. Daha sonra Sıfır ile birlikte tekrar İttifaka ışınlandı.
Han Sen bir kutsal kanlı aristokrat belgesi almaya karar vermişti. Kazanabileceği tüm faydalara ek olarak kız kardeşinin güven içerisinde lüks okulda eğitim görmeye devam etmesine izin verebilirdi.