Super God Gene - 0427
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Aristokrat Sertifikası
Sertifika bürosu çok kalabalıktı. Bütün servis pencerelerinin önünde uzun bir sıra vardı ama insanların çoğunluğu mutant evrimleşici ve ilkel evrimleşici sertifikalarını almak için buradaydı. Mutant evrimleşicilerin de aristokrat statüsüne sahip olmasına rağmen, statüleri kutsal kanlı aristokratlardan önemli ölçüde düşüktü.
Birinci Gods Sanctuary’deki insanlar daha ve daha iyisi yapabiliyordu ve gün geçtikçe daha fazla kişi kutsal kanlı yaratıkları öldürebiliyordu. Ancak, kutsal kanlı geno puanlarını maksimize edenler hala oldukça azdı.
Ne kadar kalabalık olduğunu gören Han Sen en kısa sıraya katıldı ve orada bekledi. Sıra oldukça yavaş ilerliyordu ve Han Sen’in beklemekten başka yapabileceği bir şey yoktu.
Bazı testler yapılması gerektiğinden online başvuru yapmanın yolu yoktu. Han Sen kişisel olarak gelmek ve beklemek zorundaydı.
‘’Dostum, bir evrimleşici olmak için çok gençsin. Yirmi üç yaşından ufak olmalısın?’’ otuzlu yaşlarında göründen Han Sen’in önündeki birisi oldukça konuşkandı ve sıranın ilerlemediğini gördüğünde Han Sen ile konuşmaya başladı.
‘’Neredeyse’’ Han Sen gülümsedi. Aslında henüz yirmi birinci doğum gününü bile kutlamamıştı.
‘’Çoktan ilkel geno puanını maksimize etmiş olmalısın?’’ Adam tekrar sordu.
‘’İlkel geno puanlarım maksimize’’ Han Sen kafa salladı.
‘’Bugünlerde gençler çok harikalar. Böyle genç bir yaşta ilkel geno puanlarını maksimize etmek. Ben başladığım zamanlarda, çok az usta dövüşçü vardı. Her zaman bir ilkel yaratığı öldürmek için birlikte çok sıkı çalışmak zorundaydık ve bir kaçımız her zaman yaralanıyordu’’ Adam nostaljik hissediyordu.
‘’Dostum, mutant geno puanlarını maksimize etmiş olmalısın?’’ Han Sen hızlıca sordu.
Adam sırtını düzeltti ve memnun bir şekilde söyledi ‘’Çok uzun yıllar sonra, sonunda maksimize ettim. Dostum birkaç yıldır orada olmalısın. Mutant geno puanı ile ilkel geno puanını maksimize etmek arasında devasa bir fark var. Mutant aristokrat statüsü hayatını çok daha kolaylaştırabilir’’
Yakınlardaki birçok kişi adama kıskanç bakışlar atmaya başladı. Mutant geno puanlarını maksimize etmek ve otuzlu yaşlarında bir evrimleşici olmak sıradan insanlar için cennet gibi bir şeydi. Sonuçta modern insanlar için otuzlu yaşlar önünde parlak bir geleceğin olduğu sadece bir başlangıçtı.
Mutant evrimleşiciler için otuzlu yaş çok küçüktü. Kırk ya da elli yaşlarında mutant geno puanlarını maksimize etmek için bekleyen birçok sabırlı insan vardı. Evrimleşicilerin yaşama süresi üç yüz yıl olduğundan birisinin ellili ya da altmışlı yaşlarda bir mutant evrimleşici olmak birisi için sıkıntı değildi.
Tabi ki beklemeyen birçok genç vardı. Ve onlardan birçoğu sadece ilkel geno puanlarını maksimize ederek evrimleşmeyi seçiyordu. İnsanların yaşam hakkında farklı planları ve stratejileri vardı ve yanlış ya da doğru diye bir şey yoktu.
‘’ Ne hakkında övünmek gerekiyor? Otuzlu yaşlarında mutant geno puanlarınla bir evrimleşici olmak utanç verici değil mi? Senin yerinde olsaydım, utançtan insan içinde yüzümü gösteremezdim bile.’’ Adamın sözlerine kızmış sırayı bekleyen genç bir adam homurdandı.
Adam aniden kızardı ve sinirle bağırdı ‘’Otuz yaşında olmanın nesi kötüymüş? Sonuçta ben bir mutant evrimleşiciyim ki bu senin gibi bir ilkel evrimleşici olmaktan çok daha iyidir’’
‘’Kim sana bir ilkel evrimleşici olduğumu söyledi. Herkesin senin kadar aptal olduğunu ve geç evrimleştiğini mi düşünüyorsun? Sen daha önce hiç yirmi üç yaşında mutant geno puanlarını maksimize eden birisini gördün mü? Ben senden on yıl daha hızlıyım’’ burnunu havaya kaldıran adam söyledi.
Adam aniden sessizleşti, yüzü kızardı ve yumruğunu sıktı. Ancak tartışmak için güçsüz hissetti.
Çoktan mutant geno puanını maksimize ettiğini duyan sıradaki diğer insanlar adam hakkında kıskanç hissediyordu. Birkaç kız ona göz kırpmaya bile başlamıştı.
Yirmili yaşları kadar genç bir mutant evrimleşicinin önünde parlak bir gelecek vardı. Böyle başarılı bir adam kızlar arasında çok popülerdi.
‘’Dostum, bunu bu şekilde söyleyemezsin. Gods Sanctuary içerisinde yaratıklar hakkında bilgi edinmiş ve savaşmış eski nesil olmasaydı, eğer getirdikleri et ve canavar ruhları olmasaydı, nasıl et yer, canavar ruhlarına güvenebilir ve onlardan deneyimlerini öğrenebilirdik? Biz sadece onların omuzlarından bu başarıları kazanabiliyoruz. Onlara minnettar olmak zorunda değilsin ama en azından onlara saygısızlık edemezsin’’ Han Sen söylemeden edemedi.
Önceki nesiller sayesinde insanlar bugünkü başarıları elde edebilmişti. Gods Sanctuary’ye giren eski insanlar daha çok acı çekmişti. Birinci Gods Sanctuary’deki insanlar bugünlerde çoktan kutsanmışlardı.
‘’Dostum, iyi dedin’’ adam söyledi.
Han Sen’in sözleri yaşlı insanların hepsini mutlu etmişti. Yirmi ya da otuz yıl önce Birinci Gods Sanctuary’nin etrafı şu ankinden çok daha kötüydü. Bu noktada kutsal kanlı yaratıklardan bahsetmiyorum, insanlar mutant yaratıkları avlamak için bile muazzam riskler almak zorundaydı.
Koşullar çok farklıydı. Birisi sabırlı olduğu sürece otuz kırk yıl içerisinde birisinin mutant geno puanlarını maksimize etmesi kolaydı.
‘’Ha o zaman ha bu zaman. Saçmalamayı kes. Sadece ilkel bir evrimleşici iken havalı davranmanın manası ne? ‘’genç adam Han Sen’e bir bakış attı ve küçümseyerek söyledi.
‘’Güçlü ya da zayıf olmanın bir önemi yok, temelde kibar olmalısın. Aksi halde, senin ve bu yaratıklar arasındaki fark ne?’’ Han Sen yavaşça söyledi.
Genç adamın ifadesi değişti. Utandı ve Han Sen’e gözlerini sabitleyerek söyledi ‘’Pislikler dünya üzerinde her zaman bahaneleri vardır. Eğer kapasiten varsa, yumruklarımız ile tartışmalıyız. Eğer beni yenebilirsen, istediğini söyleyebilirsin. Aksi halde çeneni kapa’’
Han Sen omuz silkti ve hiçbir şey söylemedi. O kadar çok şey yaşamıştı ki bu tarz tartışmalar artık onun ilgisini çekmiyordu. Bu genç adam için tek bir saniyesini boşa harcamakla ilgilenmiyordu, Han Sen fiziksel olarak onunla savaşmayacaktı.
Han Sen’in yanıt vermediğini gören genç adam Han Sen’in ondan korktuğunu düşündü. Alaycı sözler söyledi ve Han Sen bunları görmezden geldi.
Adam artık izlemeye dayanamadı ve genç adam ile tartışmak istiyordu. Ancak Han Sen onu kenara çekti ve söyledi ‘’Dostum neredeyse senin sıran. Sadece işine odaklan ve bir çocuğu ciddiye alma’’
‘’Pislikler her zaman bahaneler ile doludur’’ genç adam yüzünü ekşiterek söyledi.
Han Sen ona hiç aldırış etmedi. Genç adam gibi insanlar sadece İttifak içerisinde bu kadar kibirli olmaya cesaret edebilirlerdi, arenaya konduklarında kesinlikle birkaç yumruk gelecekti. Eğer bu şekilde Gods Sanctuary’de davranmaya devam ederse, muhtemelen çok geçmeden ölecekti.
Genç adam böyle halkın dikkati üzerindeyken rahatsız olmuş görünüyordu ve artık hiçbir şey söylemedi. Herkes beklemeye geri döndü.
Uzun bir süre sonra Han Sen’in önündeki adam mutant evrimleşici sertifikasını bitirdi ve sıra Han Sen’e geldi.