Super God Gene - 0429
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Benim Gibi Biri
Emekli olduktan sonra Lu Bin Ares Dövüş Salonu tarafından evrimleşmemişler arasında Katil Tekmeler en üst düzey ayak yeteneklerinden birisi olduğundan ayak tekniklerini öğretmek için kiralandı.
Ancak, çoğu öğrenci daha önce Lu Bin gibi ölüm kalım mücadelesinden asla geçmediklerinden, Katil Tekmelerin özünü anlamak onlar için çok zordu.
Çok yetenekli olan Qian Hezhen bile Lu Lin tarafından kişisel olarak eğitilmesine rağmen Katil Bacakların gerçek anlamını kavrayamamıştı.
Yetenekler savaşta öldürmek içindi bu yüzden sadece ölüm kalım anlarında pratik yapılabilirdi. Qian Hezhen bunu deneyimlemediğinden, aydınlanmaya sahip olması hiç kolay değildi.
Han Sen’in platforma girdiğini gören, yeteneklerin gerçek anlamını anlamadığı için morali bozuk olan Qian Hezhen’e Lu Bin bir mola verdi. Lu Bin’in iznini alan Qian Hezhen Han Sen’i savaşa davet etti.
Lu Bin stantlardan izliyordu. Başlangıçta Qian Hezhen gibi birisine bir şeyler öğretmek istememişti. Qian Hezhen o kadar iyi korunuyordu ki Katil Tekmeler onun için doğru bir yetenek değildi. Katil Tekmeler daha çok kullanıcının hayatını tehlikeye sokan birçok cesur hareketle savaş alanındaki bir kıdemli için tasarlanmıştı. Sadece savaş alanlarında kendini gösterebilecek bir yetenekti.
Cesur olan birisi her zaman savaşı kazanırdı. Savaş alanında milisaniyelik bir tereddüt bile birisini öldürtebilirdi. Korkaklık ve tereddüt ölüm demekti.
Bu nedenle Katil Bacakların özü sadece tek bir sözdü, cesaret; birisi kendi hayatını riske atarken onun düşmanlarını korkusuzca öldürmesini sağlayan cesaret.
Qian Hezhen Katil Bacakların özünü kavrayamamıştı bu yüzden Han Sen ile savaşırken hala önceden kullandığı yüksek geno sanatlarını kullanıyordu.
Han Sen kendi gücünü Qian Hezhen ile aynı seviyede kontrol etti ama adamla savaşırken hala kendisini garip hissediyordu. Bunun nedeni Han Sen’in gücünü kısıtlaması değildi. Han Sen’in kendi bedeni üzerindeki kontrol yeteneği ile seviyesi ne olursa olsun gücünün istediği gibi ayarlayabilirdi.
Ancak Qian Hezhen ile bu şekilde savaşmak garip hissettiriyordu. Kondisyon seviyesini kısıtlamış olmasına rağmen Han Sen hala öngörü yeteneklerine sahipti. Han Sen’in gözlerinde Qian Hezhen Han Sen’in kazanma arzusunun kaybolmasına neden olan birçok zayıflığı vardı.
Gücünü kısıtlasa bile Han Sen rakibini yenmek için hala birçok fırsat görebiliyordu. Kazanmak basitçe çok kolaydı.
Han Sen öngörüsünü kısıtlayamazdı bu yüzden savaş onun biraz sıkılmasına yol açmıştı. Han Sen savaşı hemen bitirmek için tereddüt etmedi.
Başlangıçta Qian Hezhen Han Sen ile savaşarak kendisini rahatlatmak istemişti ama Han Sen ile savaşı şaşırtıcı bir şekilde iç karatıcıydı.
Başka bir deyişle Han Sen ona çok fazla baskı veriyordu. Han Sen her zaman güçlü olmasına rağmen, Qian Hezhen’i alarm durumuna sokan daha önce hiç böyle bir baskı yapmamıştı.
Ancak sonraki anda Han Sen yumruklarını hızlı bir şekilde hareket ettirdi, bir şimşek kadar hızlı bir şekilde Qian Hezhen’i yumrukluyordu. Qian Hezhen’in yumruklardan kaçınması bile mümkün değildi bu yüzden onları engellemek zorunda kalmıştı.
Han Sen gücünü kısıtlamasına rağmen, yumrukları hala Qian Hezhen’e vururken sonsuz bir şiddet taşıyordu.
İlk yumruktan son yumruğa kadar Han Sen bir yumruk bile karşılık veremeyen Qian Hezhen’i yok etti. Qian Hezhen sahnenin ortasından köşesine ittirildi ve daha sonra bir yumruk fırtınası bedenini patlattı ve sanal hayatına mal oldu.
Qian Hezhen bir süredir dilini yutmuştu, savaşı bu şekilde kaybettiğine inanamıyordu. Han Sen’ ile dövüştüğü zaman neredeyse hiç kaybetmemişti. Ama bu kısa zaman aralığından sonra, Han Sen tarafından kolayca yenilmişti. Qian Hezhen böyle bir sonucu kabul edemezdi ve Han Sen’i tekrar davet etmek için hazırdı. Ancak Lu Bin onu durdurdu ve söyledi ‘’Devam etmene gerek yok. Onun dengi değilsin’’
Qian Hezhen ikna olmamıştı. Karşı çıkmak üzereyken Lu Bin söylemeye devam etti ‘’Onun kondisyonu senden çok daha iyi. Kasıtlı olarak seninle savaşırken gücünü kısıtladığını gark etmedin mi?
‘’Bu imkansız’’ Qian Hezhen aniden duraksadı. Az önce olanlar hakkında düşündüğünde, Lu Bin’in söylediklerin mantıklı olduğunu hissetmişti. Aksi halde, bu tür baskıya maruz kalmazdı.
‘’Sana göstereceğim’’ Lu Bin artık daha fazla açıklama yapmadı bunu yerine Han Sen’e bir davet gönderdi.
Aslında Han Sen ve Qian Hezhen arasındaki maçı izledikten sonra Lu Bin savaşma dürtüsü hissetmişti. Binlerce ölümden sağ çıkmayı başarmış bir emekliydi bu yüzden keskin duyulara sahipti.
Sadece Han Sen’in gücünü kısıtladığını değil ayrıca Han Sen’in gücünün sıradan olmadığını fark etmişti. Tüm yetenekleri yaşam kalım mücadelesinde törpülenmiş olmalıydı.
Onun gibi hayatında birçok ölüm görmüş birisi için onu şok eden iki genç adam savaşırken Han Sen’in öldürme niyetini bile görememişti.
Birini öldürmek için kararlı olman gerekiyordu. Böyle bir kararlılık öldürme niyetini doğal olarak oluşturacaktı. Eğer öldürmek için niyetini saklamaya çalışırsan, kararlılığını engellemeliydin. Eğer sen kararlılığa sahip değilsen, hamlelerin o kadar hızlı olmazdı.
Ancak Han Sen’in hareketleri kendi ile çelişen elementlerle mükemmel bir şekilde birleşmişti. Çok hızlı olmasına rağmen öldürme niyeti yoktu. Bu çeşit bir yetenek etkileyiciydi. Milyonlarca savaşta bulunmuş Lu Bin bile bu tarz nitelikleri sadece iki kişide görmüştü.
İkisinden birisi kendisiydi ve diğeri ise siyah boynuzlu bir Shura savaşçısıydı. Shura sadece siyah boynuzlu bir savaşçı olmasına rağmen, Lu Bin’in yaptığı en büyük savaştı. Sonunda Lu Bin hayatta kalmayı başarmıştı, hizmet etmeye devam edebilmek için çok fazla yaralanmıştı bu yüzden en favori yeri olan askeriyeden ayrılmıştı.
Aniden bu tarz bir yeteneğe sahip birisini görmek Lu Bin’e kanlı dövüşü hatırlatmıştı ve bir kaşıntı hissetmişti.
Bir yabancı tarafından davet edilen Han Sen çok fazla düşünmedi. Her şekilde rastgele maç yapmayı seçeceğinden, daveti kabul etti. Han Sen kolezyuma girdi ve rakibine doğru baktı, rakibinin ona gülümsediğini gördü. Han Sen gerilmeden yapamadı çünkü adam kendisi gibi kokuyordu.