Super God Gene - 0436
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
İlk Avlanma
‘’Harika iş albay’’ yemekhaneye döndükten sonra Han Sen şişman bölük liderine bir baş parmak verdi.
‘’Harika olan benim kıçım. Senden beslenme planını götürmeni istedim. Neden bu kadar uzun sürdü?’’ şişman bölük lideri söyledi.
‘’Kaptan planı inceledikten sonra bana birkaç soru sordu. Burada yeni olduğumdan, hiçbir şey bilmiyordum ve ona yanlış cevaplar verdim bu yüzden uzun sürdü. Beni biraz da azarladı. Albay Wang’a bundan sonra çarptım. Zamanında orada olarak beni kurtardın’’ Han Sen kısa bir sürede bir bahane üretti.
‘’Gelecekte Wang Hou ile zıtlaşma’’ şişman bölük lideri söyledi.
‘’Teşekkürler Albay’’ Han Sen Wang Hou’dan korkamamasına rağmen sıkıntılı bir durumdu. Şişman bölük liderinin onu uzaklaştırdığına minnettardı.
Ji Yanran Defne içerisindeki herkesin karmaşık bir arka planına sahip olduğunu söylemişti bu yüzden kimseyi hafife alamazdı.
‘’Sen benim adamlarımdan birisin bu yüzden kimsenin sana dokunmasına izin vermeyeceğim. Eğer disipline ihtiyacın olursa, bunu yapacak kişi ben olacağım’’ şişman bölük lideri Han Sen’in sırtına vurdu ve söyledi ‘’İşinin başına dön’’
Kalıntıların olduğu gezegene ulaşmalarına üç ay kadar olduğundan Han Sen birkaç nöbetinin yerini değiştirdi ve Gods Sanctuary’ye girme başvurusunda bulundu.
Bu sefer Gods Sanctuary’ye ışınlandığında hala buz mağarasındaydı. Ancak bu sefer birbirleri ile sohbet eden yedi sekiz kişi mağaranın içindeydi. Xu You da aralarındaydı.
‘’Han Sen neden bu kadar uzun sürdü? İşte buradaki herkesi tanıtacağım’’ Xu You coşkuyla grubun geri kalanını tanıttı.
Belki de zor yaşam koşullarından herkes birbirine yardım etmenin faydalarını biliyordu. Grubun büyük çoğunluğu iyi anlaşılabilir ve konuşması kolay insanlardı.
‘’Dahi, sen de mi buradasın?’’ Genç adam Han Sen’i gördüğünde aniden bağırdı.
‘’Sen?’’ Han Sen genç adama baktı ve yüzünü çıkaramadı.
‘’Benim adım Liu Feng. Ben de senin gibi senden bir yıl önce Blackhawk’tan mezun oldum. Ama benim notlarım ortalamaydı bu yüzden beni bilmemen normal’’ Liu Feng gülümsedi ve söyledi.
‘’Ne dâhisi? Liu Feng Han Sen senin okul arkadaşın mı?’’ Xu You şaşırarak sordu.
Liu Feng gruba Han Sen’in Blackhawk’yaki kahramanlıklarını anlattı. Han Sen’e çok fazla dikkat etmiş gibiydi ve binbaşı rütbesi ile mezun olduğunu bile biliyordu.
Grubun geri kalanı şaşırarak Han Sen’e baktı. Uzun bir süre sonra Xu You yakardı ‘’Bir üst düzey okuldan ve hatta bir binbaşı olarak mezun olduğunu fark edemedim. Geleceğin bundan daha parlak olmalı. Geleceğin açısından bu yer senin için işleri çok zorlaştıracak’’
‘’Öyle olmak zorunda değil. O ruh shelter’ini işgal ettiğimiz sürece, her şey yolunda gidecektir’’ Han Sen gülümsedi ve söyledi.
Ruh shelter’i içerisinde bir ışınlanma cihazı vardı bu yüzden orayı işgal ederlerse, bir insan shelter’ine dönüştürebilirlerdi. Tek yapmaları gereken shelter yakınlarına gelen yaratıkların saldırılarına dayanmaktı.
‘’Genç adam, bu düşündüğünden çok daha zor. İkinci Gods Sanctuary, çocukların takılabileceği bir askeri okul değil. Burada gerçekten de ölebilirsin’’ köşede çömelen kırk ya da elli yaşlarında bir adam dudaklarını kıvırdı. Daha sonra söyledi ‘’Askeri okuldan birisi olduğun için her şeyi yapabileceğini düşünme. Eğer herhangi bir yaratığı avlayabilirsen seninle gelirim. Ruh shelter’ini ele geçirmene bile gerek yok’’
‘’Dahi onu kafana takma. Eskiden çok yetenekli birisiydi ve kutsal geno puanlarını maksimize ederek evrimleşmişti ama en sonunda buraya düştü ve yaklaşık yirmi yıldır buraya sıkıştı. Çok fazla mutant geno puanı bile yok bu yüzden savaşları kaybediyor’’ Xu You söyledi.
Han Sen orta yaşlarındaki adama şaşırarak baktı. Yirmi yıl önceden bir kutsal evrimleşici– bu şuanda bir kutsal evrimleşici olmayı başarmaktan daha zordu ve gerçek bir yetenek olmalıydı. Bu tür bir insan bile bu hale gelmişti bu da Han Sen’i oldukça üzmüştü. Orta yaşlarındaki adam köşede çömelirken sessizliğini korudu, elindeki sigaradan art arda çekiyordu.
‘’Bu kadar çok insanla neden avlanmaya gitmiyoruz?’’ Han Sen sordu.
‘’Qing Amca’yı bekliyoruz. Son seferinde söylemiştim aramızdaki en güçlü kişi. Eğer onunla birlikte gidersek güvende olacağız. Qing Amca gençleri korur. Daha sonra seni tanıtacağım. Bugün sen de bizimle avlanabilirsin. Doğru, neden geçen gün ki kızı hiç görmedim? Pes mi etti?’’
‘’Bundan emin değilim’’ Han Sen Sıfır hakkında konuştuğunu biliyordu.
Han Sen Defne’ye bindikten sonra artık birisiyle bağlantı kurmak için kişisel comlink’ini kullanamazdı bu yüzden Han Sen Sıfıra iki ay içerisinde Gods Sanctuary’ye gireceğini söylemişti.
Han Sen Gods Sanctuary’ye bu kadar erken girmeyi beklemiyordu ve ona gelmesini söyleyebilmesinin bir yolu yoktu. Bu yüzden kararlaştırılan güne kadar beklemek zorundaydı.
‘’İlk önce çevreye aşina olmak için etrafı gezeceğim’’ Han Sen doğrudan dışarıya yürüdü, grubun geri kalanı ile avlanmayı planlamıyordu.
Eğer çaba göstermez ise kazançtan pay almayacaktı. Eğer çaba gösterirse onun sahip olduğu kondisyon ile yeni evrimleşmiş birisi çok şüphe çekerdi.
Bu nedenle Han Sen grubun geri kalanını takip etmeyerek kendi başına avlanmaya karar vermişti.
‘’Sana daha önceden söylemedim mi? Bu yere aşina değilsin ve dışarısı çok tehlikeli. Eğer kendi başına avlanmak istesen bile, birkaç kez bizi takip edip daha sonra gitmelisin. Aksi halde, gerçekten çok tehlikeli’’ Xu You söyledi.
‘’Evet, dahi. Bu yer çok tehlikeli’’ Liu Feng de söyledi.
Han Sen iyi niyetli olduklarını biliyordu ama kendi endişeleri vardı ve anlamsız şeylerle zaman kaybetmek istemiyordu.
‘’Skynet üzerinden çoktan baktım ve bu yer hakkında birkaç şey biliyorum. Sadece bir yürüyüşe çıkacağım ve birkaç dakika içerisinde döneceğim. Burada hiç tehlike yok’’ Han Sen doğal bir şekilde açıkladı.
Xu You bir şey söylemek üzereyken orta yaşlı adam homurdandı ‘’Öldürülmeyi dört gözle bekliyor. Neden onu durduruyorsunuz? Böyle kibirli birisi için öldürülmek onun için tasarlanmış’’
Han Sen bunu kafasına takmadı, grubun geri kalanına el salladı ve buz mağarasından çıktı.
Bugün de hava iyi değildi. Han Sen mağaradan çıktığında kar fırtınası hoş geldin demişti. Han Sen fırtına içerisinde ruh shelter’ine doğru yürüdü. Yetenekleri ile, mutant yaratıkları ve aristokrat ruhu yenmek kolay olmalıydı.
Şimdilik ruh shelter’ini işgal edemese bile İkinci Gods Sanctuary içerisindeki ruhları ve yaratıkları deneyimlemek iyi olacaktı.
Han Sen buz mağarasından uzaktayken dağdan koşmak için Meowth’u çağırdı. Çok geçmeden aniden bir canavar kükremesi duydu.
Sırtını örten buz benzeri bir zırh ile kaplanmış beyaz bir yaratık Han Sen ve Meowth’a kükrüyordu.
‘’Bu Xu You’nun bahsettiği buz zırhlı canavar mı?’’
Han Sen Xu You’nın tarif ettiği gibi görünen yaratığa baktı.
Han Sen düşünürken buz zırhlı canavar Han Sen’e kükreyerek koşuyordu. Hızı Birinci Gods Sanctuary’deki kutsal kanlı yaratıklardan bile daha fazlaydı.