Super God Gene - 0440
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Kutsal Kanlı Bir Yaratıkla Savaşmak
Han Sen neredeyse düşünmeden altın kaya solucanın sırtına zıpladı, evcil hayvanının sırtından havaya yükselmişlerdi.
Aşağı baktığında uçurumdan gelen devasa bir kar örümceği gördü. Bedeni o kadar büyüktü ki büyük ihtimal bir adamı tek lokmada yutabilirdi.
Han Sen büyük örümceğin bir mutant mı yoksa bir kutsal kanlı yaratık mı olduğunu bilmiyordu. Mutant bir yaratıktan korkmazdı ama kutsal kanlı bir yaratık zorlayıcı bir meydan okuma olurdu.
Han Sen dev kar örümceğini gözlemlerken yaratık aniden ağzını açtı. Bebek kolu kadar kalın bir beyaz ip Han Sen ve altın kaya solucanına uçtu.
‘’Lanet olsun! Kaç’’ Han Sen altın kaya solucanına daha yükseğe uçmasını emretti ama çok geçti. Beyaz ip çoktan altın kaya solucanını karlının pençelerinden birisini yakalamıştı. Altın kaya solucanı kralı hızlıca diğer pençeler ile ipi kesmeye çalıştı. Ancak keskin pençeleri beyaz ipe yapışmıştı.
Kar örümceği beyaz ipi sertçe çekti. Dört kanadını hızlıca çırpmasına rağmen, örümceğin gücüne altın kaya solucanı dayanamadı ve beyaz ip tarafından örümceğe doğru çekildi.
‘’Kutsal kanlı yaratık!’’ Han Sen şok olmuştu. Henüz bir kutsal kanlı yaratığı öldürme yeteneğine sahip değildi. Hayatını riske atmaya gerek yoktu.
Altın kaya solucanı kralı ile birlikte örümceğe sürüklendiğini gören Han Sen artık lanetli kurt hançeri ve çöl kuşunu ’nu çağırmakta tereddüt etmedi.
Çöl kuşu kanatlarını çırptı ve Han Sen kafasının üzerinde kükreyen altın ve kırmızı ateş kuşuna döndü, lanetli kurt hançeri ve altın kaya solucanı kralına altın kırmızı bir parıltı veriyordu.
Çöl kuşunun aura etkisi ile birlikte altın kaya solucanı kralı kanatlarını daha sert çırptı. Kanatlarını daha sert çırparak örümceğin çekmesinden kurtulmaya çalışıyordu.
Ancak, açıkça böyle bir güç yeterli değildi. Altın kaya solucanı kralı sadece daha yavaş bir hızda örümceğin ağzına doğru hala sürükleniyordu.
Han Sen altın kaya solucanı kralının sırtında duruyordu ve hızlıca peri kraliçesi şeklinde büründü. Heresy Mantra ve Aşırı Yüklemeyi aynı anda kullanarak aniden tüm bedeni inanılmaz bir güç ile doldu, kasları titriyor ve kalbi çok hızlı atıyordu.
‘’Kes!’’ Han Sen beyaz ipi lanetli kurt hançeri ile kesti.
Hançer yapışkan ve sert bir şeye yapışmış gibi hissetmişti ama bu noktadan sonra gitmesine izin veremezdi. Bu yüzden daha da sert bastırdı.
Beyaz ipin önemli ölçüde şekli bozulmuştu ve sonunda kırıldı. Kırılmış ip dev kar örümceğinin ağzına geri sekti.
Han Sen hızlıca özgürlüğünü yeni kazanmış altın kaya solucanı kralını geri aldı, kara indi ve hızlıca kaçmaya başladı.
Kutsal kanlı yaratıkların kondisyon indeksi en azından seksenin üzerindeydi. Bir çok kutsal kanlı yaratığın kondisyon seviyesi yüzün bile üzerindeydi. Bu dev kar örümceği açıkça seksenin üzerindeydi. Han Sen kendi başına risk almak istemiyordu. Eğer öldürmek istese bile Sıfırın gelmesini beklemeliydi.
Han Sen’in kaçtığını gören dev kar örümceği ağzını tekrar açtı ve Han Sen’e başka bir beyaz gölge geldi.
Han Sen beyaz ipten kaçabilecek kadar çevikti ve hızlıca ileri koştu.
Kar örümcekleri bir çığ gibi onu kovaladı. Dev kar örümceği özellikle hızlıydı, her hareketinde 35 metre ileriye geliyordu. Han Sen sahip olduğu her şeyle ondan kutulamamıştı.
Ek olarak, dev kar örümceği Han Sen’in sürekli kaçınmak zorunda olduğu örümcek ağı fırlatıyordu. Yakalandığında başı belada olacaktı.
Yavaş yavaş ilkel kar örümcekleri onlara yetişemedi. Sadece dev kar örümceği Han Sen’i kovalıyordu.
‘’Ruh shelter içerisinde sadece bir düzine mutant yaratık ve bir aristokrat ruhu olduğunu söylememiş miydi? Nasıl burada bir kutsal kanlı örümcek olabilir?’’ Han Sen oldukça üzgündü.
Ancak bunu düşündüğü zaman normaldi. Aristokrat ruhlar kutsal kanlı yaratıkları kontrol edemezdi bu yüzden dev kar örümceğinin doğal olarak vahşileşmesi normaldi.
Han Sen dev kar örümceğinden kurtulamamıştı. Bir süre koştuktan sonra artık kaçacak hiçbir yer yoktu. Uçurumlar her yerdeydi.
Han Sen onu taşıması için altın kaya solucanı kralını çağırmak istemişti ama aniden uçurumun altından tiz bir kuş sesi duymuştu. Kanat çırpma sesi ile, mürekkep kadar kara bir dev siyah tüylü kuş uçurumdan uçmuştu, boydan boya kanatları otuz beş metreydi.
‘’Siktir! Tanrım, benimle bu şekilde oyun oynamana gerek yok. Arkadaş olabilir miyiz?’’ Kuşlar Han Sen’in en çok korktuğu yaratık tipiydi.
Geçmiş günlerde bir gümüş kuş tarafından neredeyse öldürülüyordu ve nehire atlayarak kaçmak zorunda kalmıştı. Tekrardan dev bir kuşun üstüne koşmak Han Sen’i uğursuz hissettirmişti.
Gerçekten de geldikten hemen sonra siyah kuş kendisini Han Sen’e attı.
Hızı bir kasırga gibiydi, hızlı, sert ve korkutucu.
Kuş dev kar örümceğinden yiyeceğini çalmaya cesaret edince Götüyle düşünüyor olsa bile Han Sen bunun bir kutsal kanlı yaratık olduğunu söyleyebilirdi.
Siyah kuşun hızından yola çıkarak Han Sen bunun olağanüstü bir şey olması gerektiğini biliyordu.
Kötü şansına ağıt yakan Han Sen’in arkasındaki onu kovalayan kar örümceği ve önünde yolu tıkayan siyah kuşla birlikte gidebileceği hiçbir yer yoktu.
Eğer şu adan onu taşıması için altın kaya solucanı kralını çağırırsa, kendisini siyah kuşa yem ederdi.
Altın kaya solucanını ne kadar hızlı olduğunun bir önemi yoktu kutsal kanlı bu yaratıktan daha hızlı olmasının hiçbir yolu yoktu.
Han Sen kaçmamaya karar verdi. Peri kraliçe şekline büründükten sonra, altın göz bebekleri parıldamaya başladı, siyah kuş ve dev kar örümceğinin her hareketini gözlemliyordu.
Siyah kuş dalışa geçtiği an Han Sen hızlıca pençelerinden kaçtı. Örümcek ipeğini Han Sen’e fırlattığında da bundan kaçmayı başarmıştı.
Han Sen geri gitmedi bunun yerine dev kar örümceğine doğru ilerledi.
Sekiz orak benzeri bacakları karının altındaki Han Sen’in parçalamaya çalışırken çapraz saldırılar yaptı.
Han Sen sakindi, kalbi atıyor ve bacakları inanılmaz bir güç sergiliyordu, sekiz örümcek bacağının tüm saldırılarından kaçarken aşağı yukarı hareket ediyordu.
Siyah kuş ciyakladı ve Han Sen’i tekrar pençeledi.
Örümcek ve kuşun Han Sen’i birlikte avlamasıyla kaçacak hiçbir yeri yoktu.