Super God Gene - 0451
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
İlk Atılım
Han Sen Jadeskin pratiğine başladığı zaman çok yaşlıydı. Çocukken temel atmadığından ve kısa bir süreliğe yüksek geno sanatı pratiği yaptığından Han Sen büyük bir ilerleme kaydedememişti. Geno solüsyonunun yardımı olmadan bu günlere kadar Jadeskin ile ilk atlımı yapamamıştı.
Han Sen bir darboğaza sıkışıp kalmıştı ve atılım yapmakta başarısız olmuştu. Ancak, Mikro Kristali pratik yapmak için geno solüsyonunu içtiği zaman Jadeskin beklenmedik bir şekilde aktive olmuş ve ilk atlımı için ilerlemişti.
Han Sen bu noktada sadece tek bir hisse sahipti.
Soğuk! İçine işleyen ve heyecanlandıran soğuk!
Soğuk dışarıdan değil içeriden geliyor gibiydi. Vücudunun her bir karesi serinlik yayıyor, Han Sen’e bir buz heykeline dönüşecekmiş hissi veriyordu.
Jadeskin aktivasyonunu durdurmak istemişti aksi halde ölümüne donup donmayacağını bilmiyordu. Ancak Jadeskin kontrolüne hiç uymayan vahşi bir at gibiydi. Soğuk daha da kötüleştikçe Han Sen bilincini kaybetti.
‘’Uyuyamam. Eğer uyursam, korkarım bir daha kalkamayacağım’’ Han Sen karda uyuyakalan birisine neler olacağını çok iyi biliyordu bu yüzden uyanık olması gerekiyordu.
Ancak bunun çok fazla yardımı olmamıştı. Bu noktada parmaklarını bile oynatamıyordu. Tüm bedeni odanın sıcaklığını bile düşürecek seviyede soğuktu.
Termostatlar oda sıcaklığının düşüşünü algılamıyor gibi görünüyordu yani çalışmıyordu.
‘’Kahretsin bu anda termostatlar nasıl bozulur. Tanrı beni öldürmeye mi çalışıyor?’’ Han Sen lanet olası makineyi parçalamak istemişti ama ne yazık ki kıpırdayamıyordu bile.
Aniden Han Sen’in aklına bir fikir geldi ve gözleri genişledi. Böyle bir tesadüf olamazdı. Termostatın değişmemesi oda sıcaklığının aslında düşmediği anlamına geliyordu. Hissettiğim soğuk bir gerçeklikten çok sadece bir halüsinasyon.
Bunu düşünerek Han Sen hızlıca dişlerini sıktı ve kendi kendine düşündü ‘’Soğuk değilim, soğuk değilim her şey sadece benim yanılsamam’’
‘’Lanet olsun, gerçekten soğuk’’ Han Sen’in psikolojik önerisi gerçekten işe yaramamıştı çünkü aslında ölümüne donmuştu. Kalbinin donduğunu ve kan akışının durduğunu, bir buz haline geldiğini hissetmişti. Soğukluk kalbine işliyordu.
Yavaş yavaş soğukluk onu terk etmeye başladı ve Han Sen sıcak hissetmeye başladı.. Kışın ortasında güneş gibi titreyen bedenini daha da iyi hissettiriyordu. Sıcak olmamasına rağmen neredeyse inleyecek kadar rahat hissetmesine neden olmuştu.
Ancak Han Sen bundan mutlu değildi. Hatta daha da endişelenmişti. Soğukluğun gitmediğini biliyordu. Sıcaklık ölümden çok da uzak olmadığı anlamına geliyordu. En kısa sürede sıcağa kadar ve uyursa asla uyanmayacaktı. Başkaları tarafından keşfedildiğinde ölü bir beden olacaktı.
Uyumamak için elinden gelenin en iyisini denedi ama gözleri daha da bulanıklaşıyordu. Sonunda dayanamadı ve uyuyakaldı.
Han Sen ne kadar süredir uyuduğunu bilmiyordu. Tekrar uyandığında, sanki sıcak bir kaplıcaya atlamış gibi rahat hissetmişti.
‘’Ne? Ölmedim mi?’’ Han Sen inanamayarak ellerini kaldırdı ve yüzünü çimdikledi. Açıyı hissettiğinde şaşırdı.
‘’Gerçekten de ölmedim. Bu bir rüya değil’’ Han Sen çok sevinçliydi. Uykuya dalmadan önce öleceğini düşünmüştü. Ancak hiçbir şey olmamıştı. Sanki yeni yatmış ve uyanmış gibiydi.
Ancak Han Sen bedeninde bir şeylerin farklı olduğunu hissediyordu. Neyin farklı olduğunu söyleyemese de isleri yanlış olamazdı.
Han Sen Jadeskin’i çalıştırmak için bekleyemedi, ne olduğunu bulmaya çalışıyordu. Çalıştırdığı an iki elinin de buz ya da yeşim gibi saydamlaştığını gördü.
Bu eller Han Sen’in Xue Longyan ile ilk karşılaştığı zamanki ellerini hatırlattı. Ancak Han Sen’in elleri Xue Longyan’inkinden bile daha iyiydi. İnsan eli olduğuna inanmak zordu.
‘’İlk atılım. Jadeskin de ilk atılımı yapmayı başardım’’ Han Sen heyecanla Jadeskin uygulayarak tüm bedenini bir yeşime çevirdi.
‘’Jadeskin. Bu yaptığım gerçek Jadeskin!’’ Han Sen heyecanlanmadan edemedi. Yarı saydam bedenini izlerken neredeyse yüksek sesle gülecekti.
Jadeskin’i uzun bir süre pratik yaptıktan sonra Han Sen sonunda en önemli temel olan ilk atılımı yapmıştı.
Han Sen başlamak için hala çok yaşlı olmasına rağmen yüksek geno sanatında ilk atılımı yaparak ilerlemesini normal aralık standartlarına çekmişti.
Bedenindeki sınırsız gücü hisseden Han Sen yumruklarını sıktı. Kasları ve kemikleri yarı saydam gözükmesine rağmen et tendonları kadar esnektiler. Hareket etmekten zorlanmamıştı ama duygularının daha da arttığını hissetmişti.
Han Sen Jadeskin çalıştırmayı bıraktı ve normal bedenine geri döndü. Aynada kendisine bakarken teninin daha yumuşak ve pürüzsüz hale geldiğini gördü. Ancak eskisi ve şimdi arasında çok fazla fark yoktu. Gözleri değerli taşlar kadar suluydu ve bu da onu daha da çekici gösteriyordu.
‘’Eğer bu şekilde devam ederse daha çok bir jigolo gibi olacağım’’ üzgün hisseden Han Sen daha erkeksi görünmeyi umuyordu.
Ancak bu büyük bir sorun değildi. Görünüşünü kafaya takmasına gerek yoktu. Han Sen tekrar yüksek geno sanatını pratik edebileceğinden emin olmak istediğinden Mikro Kristali çalıştırdı.
Çok geçmeden Han Sen ağzını genişçe açtı. Mikro Kristal pratiği yaptıktan sonra Mikro Kristalin Jadeskin’in ufak bir parçası olduğunu fark etmişti.
Mikro Kristali kullandığı zaman vücut hücreleri kristalleştiğinden Han Sen vücudunun sertleştiğini hissetmişti, onun bir kristalden oyulmuş heykele dönüşmesine neden oluyordu.
‘’Mikro Kristal, başardım’’ Han Sen inanamamasına rağmen gerçek gerçekti. Mikro Kristal pratiği yapmakta başarılı olmuştu. Yeni Han Sen’in görünüşü tam olarak Mikro Kristal’in öğreticisinde tarif edildiği gibiydi.
Başkaları tarafından pratik yapmak yirmi otuz yıl süren bir yüksek geno sanatı Han Sen tarafından kolayca başarılmıştı. Han Sen’in kendisi bile inanamasa da böyle bir şey olmuştu.
Çok geçmeden Han Sen bunun gerçekten kutlamaya değecek bir şey olmadığını fark etmişti. Mikro Kristalin etkisi ilk atılımını yaptıktan sonra Jadeskin’den çok daha kötüydü. Mikro Kristal’de iyi olan tek şey, şimdi Jadeskin uyguladığını örtmek için bir bahaneye sahip olmasıydı.