Super God Gene - 0454
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Beni de Götür
Mamutu öldürdükten sonra Han Sen Tanrıça Çetesi içerisinde prestijini kurmuştu. İnsanlar resmi olarak onu lider olarak tanımıştı. Bir çok genç insan onu bir idol olarak bile görüyordu.
Tanrıça Çetesi daha ve daha da organize bir hale gelmişti. Han Sen çalışan üyelere çok cömert davranmıştı ve onları bir çok etle ödüllendiriyordu.
Han Sen Yang Manli’den yaşamlarını riske atan Xu You gibi gençleri özellikle geliştirmesini istemişti.
Han Sen’in gelmesi bu yere devrim getirmişti. Her ne kadar uzak bölgelerde avlanmaya ya da ruh shelter’ne yaklaşmaya cesaret edemiyor olsalar da Han Sen’in liderliğindeki takım dağların yakınlarındaki ilkel ve sıradan birçok yaratığı öldürebilmişti.
Bu buradaki evrimleşicilere biraz umut kazandırmıştı. Artık nefeslerini tutmaya ve günlerini saymaya gerek kalmamıştı.
Birçok kişi Gods Sanctuary’e uzun zaman önce girmişti ve efsanenin gerçek olup olmadığını görmek için yeni haberleri duyan umutlarını kaybetmiş birçok insan geri dönmüştü. Gördüklerine aşırı fazla sevinmişlerdi. Buz ve kar dünyası artık önceki gibi sessiz değildi. İnsanlar her yerde aktifti. Büyük insan Shelter’leri ile kıyaslanamamasına rağmen durum o kadar çaresiz değildi. Daha ve daha fazla insan geri dönüyor ve Tanrıça Çetesine katılıyordu.
Gittikçe daha fazla insan birbirlerine yeni haberleri söylüyor, umudunu kaybetmiş olanlar tekrar Gods Sanctuary’e dönüyordu. Ticaret yapabilecek çok fazla etle zenginler de ortaya çıkmaya başlamıştı. Ticaret gittikçe sıklaşmıştı ve çok fazla alışveriş gerçekleşmişti.
Han Sen nadiren ortaya çıktığından çok az kişi nasıl göründüğünü biliyordu. Birçok kişi sadece Han Sen’in ismini biliyordu.
Daha çok insan Han Sen’i bir efsane olarak düşünmeye başlamıştı, yaşayan bir efsane.
Sadece bir efsane de olabilecek, İkinci Gods Sanctuary’ye yeni girmiş bir evrimleşici birkaç ay içerisinde bu yeri kendisine ait yapmıştı ve birçok çaresiz insana ilham olmuştu.
Açıkçası birçok insan sahadaki kadın Yang Manli’yi tanıyordu. Birçok insan Yang Manli’yi ‘’Tanrıça Çetesi’’ deki tanrıça olarak varsaymıştı ve Han Sen’in kadını olarak düşünmüşlerdi, Tanrıça Çetesi’nin hanımı.
Tabi ki Yang Manli de böyle bir varsayımı duymuştu. Başlangıçta utangaç ve kızgındı. Ancak her seferinde açıklaması zorlaşıyordu. Bir süre sonra diğerlerini düzeltmekten yorulmuştu.
‘’Kardeş, gerçekten sensin. Sonunda organizasyonu buldum’’ O gün Han Sen İttifaktan Gods Sanctuary’ye ışınlandığı zaman birisi aniden ona koştu ve tamamen göz yaşları ile dolu bir şekilde sarıldı.
‘’Zhu Ting?’’ Han Sen kim olduğunu gördüğü zaman şaşırmadan edemedi. Burada Zhu Ting ile karşılaşabileceğini hiç düşünmemişti.
‘’Yüzünü göstermeye nasıl cesaret edersin? Senin gerçekten öldürmeyeceğimi düşünmüyorsun değil mi? Han Sen’in yüzü acımasızlaştı.
‘’Kardeş, böyle bir yerde yaşamak zaten anlamsız. Seni takip edebilir miyim? Eğer yapamazsam ölmeyi tercih ederim. Sadece öldür beni!’’ Zhu Ting Han Sen’in bacağını bırakmadı.
Han Sen içinden kıkırdadı ve kendi kendine düşündü ‘’Bu adam buraya atanacak kadar şanssız. Birçok zorlukla karşılaşmış olmalı. Delirmek üzere gibi görünüyor’’
‘’Buraya ne zaman geldin? Neden seni hiç görmedim?’’ Han Sen Zhu Ting’i sessiz bir yere getirdi ve sordu.
‘’Kaçtıktan sonra, doğrudan İkinci Gods Sanctuary’ye geldim. Böyle lanet olası bir yere gönderileceğimi sadece tanrı bilirdi. Her bir ilkel yaratığı öldürmeye çalıştığımda hayatımı riske atıyordum. Uzun bir süre sonra sıradan geno puanlarımı bile maksimize edemedim. Burada yaşamanın imkanı yok. İki ay önce avlanmaya çıktım ve neredeyse bir mutant yaratık tarafından öldürülüyordum. Öyle uzağa kaçtım ki sadece dünden önceki gün gelebildim. Senin hakkındakileri duyduğumdan beri ışınlanma cihazının yanında senin gelmeni bekliyordum’’ Zhu Ting gözyaşları içerisinde anlattı.
Doğal olarak Han Sen Zhu Ting’in bu sözlerini ciddiye almayacaktı. Bu adam oldukça kurnazdı ve birçok aldatmacası vardı. Zehir’i de çok iyi kullanabiliyordu. Utanmaz ve katil Zhu Ting kesinlikle tehlikeli birisiydi.
Ancak Han Sen Zhu Ting’i henüz öldürmek istemiyordu. Bu adam tehlikeli olmasına rağmen Han Sen onu bir risk olarak düşünmüyordu. Ek olarak Zhu Ting Han Sen’in bilmek için ölmek isteyeceği Han Jingzhi hakkında birçok şey biliyordu.
Zhu Ting Chen ailesinin piç oğluydu. Chen ailesi de geçmişte olanlar hakkında bir şeyler biliyor gibi görünüyordu. Han Sen hangi rolü oynadıklarını merak ediyordu.
Han Sen Chen ailesinden birisinin Gizli Servis’in Birim Yedi üyesi olduğunu da düşünüyordu.
‘’Yani beni takip etmek istiyorsun. Ama neden bunu kabul edeyim?’’ Han Sen Zhu Ting’e yarım bir gülümseme ile baktı. Zhu Ting’in ne istediğinin bir önemi yoktu Han Sen ilk önce ondan bir şeyler toplamak istiyordu.
‘’Kardeş, ne olursa olsun, ben bu sıradan insanlardan daha kullanışlıyım değil mi?’’ Zhu Ting göz kırptı ve cevapladı.
‘’Ve çok daha tehlikeli’’ Han Sen hızlıca yanıtladı.
Zhu Ting çarpık bir gülümseme ile söyledi ‘’Genç efendi, büyük kardeş, sen Eğitmen Han’ın soyundansın. Sana zarar vermeye nasıl cesaret edebilirim? Eğer gerçekten size zarar verecek bir şeyler yaparsam, babam bile beni ölümden kurtaramaz’’
‘’Chen ailesi oldukça bilgili. Ancak Han ailesi ile Chen ailesi arasında hiçbir bağ hatırlamıyorum’’ Han Sen hiç hareket etmemişti. Herkes Han Jingzhi’ nin arkadaşı olduğunu iddia ediyordu. Kimin doğru kimin yanlış söylediğini anlayamıyordu bu yüzden onların hepsini görmezden gelmeye karar vermişti.
‘’Eğitmen Han benim atamın da bir Gizli servis üyesi olduğundan bahsetmedi mi, bir meslektaş?’’ Zhu Ting hızlıca söyledi.
‘’Bilmiyorum’’ Han Sen yorum yapmak istememişti. Kendi kendine düşündü, gerçekten Chen ailesinin bu görevin bir parçası olduğuna inanıyorum.
‘’Bir şey söylemenin bir anlamı yok. Bana sağlam bir şeyler ver. Eğer beni takip etmek istiyorsan ilk önce peşin ödemelisin’’ Han Sen söyledi.
Zhu Ting üzgün bir suratla söyledi ‘’ Bu lanet olası yere geldikten sonra, hiçbir şey kazanamadım ve neredeyse Birinci Gods Sanctuary’den getirdiğim tüm canavar ruhlarını kaybettim. Şimdi o kadar fakirim ki tek sahip olduğum para. Para istiyor musun? Miktarı söyle ve ne kadar olursa olsun ödeyeceğim’’
‘’Hala Yedi Bükülme ’ye sahip misin?’’ Han Sen aniden söyledi.
Han Sen her zaman Chen ailesinin Yedi Bükülme ’sini istemişti. Uçan canavar ruhu kanatları ile uçabilmesine rağmen hızı kendi gücü yerine canavar ruhunun gücü tarafından kararlaştırılacaktı. Bu nedenle Han Sen onu havaya çıkarabilecek bu teknik ile oldukça ilgileniyordu.
Ancak, Yedi Bükülme Chen ailesinin aile sırrıydı. Hiçbir yabancı onu öğrenemezdi. Böyle bir fırsat varken Han Sen Zhu Ting’in ona Yedi Bükülmeyi öğretip öğretmeyeceğini test etmek istemişti.