Super God Gene - 0463
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Kristalizatör Kalıntıları
‘’Han Sen ve diğerleri aristokrat ruhu shelter’ini indirmiş!’’
‘’Bu doğru mu?’’
‘’Tabi ki doğru. Birisi çoktan oraya gitti. Tanrıça Çetesi insanları çoktan oraya yerleşmiş ve kapıya ‘’Tanrıça Çetesi’’ kelimelerini oymuşlar’’
‘’Lanet olsun. Yirmi kişi aristokrat ruhu shelter’i mi indirmiş? Bu aldatmaca. Bunu nasıl başarmışlar?’’
‘’Fikrim yok. Ancak ölümüne pişman olan birçok insan olmalı’’
‘’Ne demek istiyorsun? Ne pişmanlığı?’’
‘’Birçok kişi Tanrıça Çetesi’nin üyesiydi. Sonunda Han Sen ruh shelter’ini işgal etmeye gideceğini söylediğinden çoğu ayrıldı. Şimdi ruh indirildi, şu anki mevcut üyelerin her birinin kendisine ait bir odası olabilir ve orada sonsuza dek özgür yaşayabilirler. Ek olarak onlara yüklü miktarda et verildi. Ayrılanların pişman olacağını düşünmüyor musun?’’
‘’Kendilerini çok kötü hissediyor olmalılar. Ancak Han Sen hala insanları işe alacaktır. Tanrıça Çetesi şu anda sadece yirmi kişiye sahip bu yüzden tüm shelter’i korumak onlar için zor olmalı. Kesinlikle işe alım olacaktır’’
‘’Han Sen çoktan ayrılan kimseyi kabul etmeyeceğini söyledi. Kimin onunla konuşacağının bir önemi yok’’
‘’İşleri yapma şeklinden birçok insan darılacak!’’
‘’Kimsenin ona darılmasından korkmasına gerek yok. Starry Grup insanları ona saygılı davranmak zorunda. Ruh shelter’i işgal edeceğini söyledi ve yaptı. Böyle arka plan ve yetenek ile kimseden korkmasına gerek yok. Bahse girerim geride kalanlar şu anda ölümüne pişmandır. Eğer shelter’e gitmek istiyorlarsa büyük bir koruma ücreti ödemek zorundalar. Eğer bir oda istiyorlarsa, yüksek miktarda kiralama ücreti ödemek zorundalar. Tüm bunlardan bedava olarak yararlanabilirlerdi’’
‘’Ha-ha kimse geleceği tahmin edemez. Her türlü bir aristokrat shelter’ine saldırmak çok riskliydi.’’
‘’Hangi risk? Han Sen ne tür bir insan? Ruh shelter’ine saldırmak için yirmi adam götürdü ve kimse ölmedi. En fazla acı çeken birkaç ufak yaralanmaya sahip. Burada ne tür bir risk var?’’
‘’Bu Han Sen böyle bir dahi. Nasıl yaptı? Aylar önce yeni gelen bir evrimleşici yirmi kişi ile birlikte bir aristokrat shelter’i kolayca indirebildi? Bu inanılmaz’’
‘’Aksi taktirde, Qing Amca gibi birisi nasıl onun tüm emirlerine itaat edebilir? O sıradan birisi değil’’
Han Sen’in ruh shelter’i işgal ettiği haberleri çok geçmeden yayıldı. Birçok insan shelter’e gitti. Ancak eğer shelter içerisinde korunmak ya da bir oda kiralamak istiyorlarsa Tanrıça Çetesi’nin geliri olarak yüksek miktarda ücret ödemek zorundaydılar. Tabi ki paranın çoğu Han Sen’in cebine girecekti aksi halde en başından beri shelter’i işgal etmek ile ilgilenmezdi.
Shelter’in kapıları kapatıldıktan sonra mutant bir yaratık bile içeri zar zor girebilirdi. Tabi ki, dışarıda yaşamaktansa shelter içerisinde yaşamak çok daha güvenliydi. Ek olarak ticaret amacıyla shelter içerisinde boş bir alan vardı. Her bir odada ayrıca bir ışınlanma cihazı da mevcuttu. Tüccarlar ve zengin kişiler kolayca bu ücreti ödeyecekti.
Han Sen bazı hesaplamalar yapmıştı. Bu alanda çok az insan vardı ve sadece üç yüz dört yüz kişi görmüştü. Ancak öyle olsa bile, kiralama ve koruma ücreti olarak birkaç milyon toplaması çok kolaydı.
Eğer biraz iş yaparsa, daha fazla para bile kazanabilirdi. Ancak Han Sen tüm bunlarla ilgilenmiyordu ve çok fazla zaman harcamak istemiyordu bu yüzden her şeyin icabına Yang Manli’nin bakmasını istedi.
Kazanç bu sefer büyüktü. Altı mutant yaratık ve yüzden fazla ilkel yaratık. Han Sen onların hiçbirini satmadı bunun yerine onu takip eden insanlar arsında hepsini paylaştırdı.
Sonuçta ödüllendirmeyi hak eden hayatlarını riske atmışlardı. Han Sen bir mutant yaratığı kendisi için sakladı. Musibet kanlı akbaba ile birlikte iki üç aylık et için yeterliydi.
Düşündüğünden çok daha az çaba harcadığından Han Sen Sıfırı hiç harekete geçirmemişti. Ek olarak Sıfırın gerçek gücünü de göstermek için acelesi yoktu. Sonuçta çok genç görünüyordu. İkinci Gods Sanctuary’de olması herkesi oldukça şaşırtmıştı. Gerçek gücünü göstermemesi onun için daha iyiydi. Göze batmamak her zaman daha güvenli olurdu.
Han Sen shelter’deki her şeyin icabına baktıktan sonra shelter’in ötesine gitti, oralarda diğer dağların üzerinde herhangi bir insan shelter’i var mı diye bakmak istiyordu. Ancak birkaç dağa tırmandıktan ve yüzlerce kilometre ilerledikten sonra gördüğü tek şey hiç insanın olmadığı buzullar ve kar alanıydı.
Han Sen uzaktan buzulları en azından yüz metre uzunluğundaki dev yılanlar gibi görüyordu ve hemen geri döndü. Yol üzerinde çok fazla yaratık görmüştü ve şu anki gücüyle garip yerlere girmeye cesaret edememişti. Süper yaratıkları bırak eğer bazı güçlü kutsal kanlı yaratıklar ile karşılaşsa bile Han Sen onlara karşı kazanabileceğinden emin değildi.
‘’Musibet kanlı akbaba eti yendi. Bir kutsal geno puanı kazanıldı’’
Musibet kanlı akbaba etini günlerce yedikten sonra Han Sen sonunda bir kutsal geno puanı kazanmıştı. Ancak o kadar yavaştı ki Han Sen geri kalanı aynı şeyi artık yemek istemediğinden Baş Melek’e atmıştı.
Kendi çetene sahip olmanın en büyük faydası Han Sen’in farklı tiplerdeki ilkel ve sıradan yaratıklar ile savaşmasına gerek olmamasıydı.
Han Sen biraz ufak sıradan ve ilkel yaratık eti aldı, ona kuş bacağından daha hızlı ilerleme kaydettiren her gün birkaç sıradan ve ilkel geno puanı kazanıyordu.
‘’İlk olarak ilkel ve sırdan geno puanlarımı dolduracağım. İlerleme kondisyonumu büyük ölçüde artıracaktır’’ Han Sen şimdilik bir maceraya çıkmak istemiyordu. Her gün birkaç geno puanı kazanmak için ilkel ve sıradan et yemek adına Gods Sanctuary’ye gitti ve geri kalan zamanlarında Defne’de kitap okudu.
Defne sonunda hedefine ulaştığında Han Sen çoktan seksen dört sıradan geno puanı, otuz beş ilkel geno puanı ve bir kutsal geno puanı kazanmıştı. Temel zindeliği çoktan seksenin üzerindeydi. Birkaç destekleme ile kısa bir süreliğine doksanın üzerine çıkabilirdi.
Defne’nin Kristalizatör kalıntılarına çoktan ulaşmıştı.
Başlangıçta Han Sen Kristalizatör kalıntıları olarak çağrıldığından antik bir şehir ya da üs olacağını düşünmüştü. Ancak Kristalizatör kalıntılarına vardıkları zaman kendisinin ne kadar saf olduğunu anlamıştı.
Parlak bir elmas gibi görünen devasa gezegeni izlerken Han Sen tarif edemeyeceği kadar şok oldu. Bu gezegen Roca gezegeninden on kat daha büyüktü ve burada Kristalizatör kalıntılarını keşfedeceklerdi.
Gezegen içerisinde her türlü Kristalizatör yapıları her yere dağılmıştı. İnsan yapılarından farklı olarak Kristalizatör yapıların rengi birbirleri ile bağlantılı bir şekilde neredeyse tüm gezegeni kapsıyordu. Sadece tek bir bakışta insanlar nefessiz kalabilirdi.
Han Sen Kristalizatör kalıntılarını ihtişamı ve çekiciliği karşısında şaşkına döndüğünde, aniden göğsünde bir sıcaklık hissetti. Hissettiği şokla Han Sen hızlıca kıyafetlerin içine ulaştı ve dokuz yaşam kedisi kolyesini kavradı. Aniden haşlanmış bir yumurta kavramış gibi hissetti. Dokuz yaşam kedisi inanılmaz bir ısı yayıyordu. Kristalizatör kalıntılarına yaklaştıkça kolyenin ısısı daha da artıyordu. Han Sen gezegenin atmosferine girdiği zaman kolye neredeyse kavrulmuştu.