Super God Gene - 0468
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Çekirdek Alan
‘’Wang Hou sen de İttifak’ın bir askerisin. Askeri yasaların cezalarından korkmuyor musun?’’ Ji Yanran Wang Hou’ya bağırdı.
‘’Askeri yasalar?’’ Wang Hou küçümseyerek gülümsedi, altın canavar ruhu kılıcı çağırdı ve Ji Yanran’ın yanında duran Han Sen’e saldırdı ‘’Burada yasa yok’’
Han Sen sakince durdu ve Ji Yanran’ın geri çekti. Ancak diğer iki araştırmacı da canavar ruhlarını çağırmıştı ve acımasızca onlara saldırdılar.
Ji Yanran’ın ellerinde canavar ruhu hançeri ortaya çıktı ve araştırmacının silahlarını engelledi. Han Sen vücudunu yana çevirdi ve diğer araştırmacının saldırısından kaçındı. Aynı anda araştırmacıya yaklaştı ve boynuna lanetli kurt hançerini dayadı.
‘’Onu öldürdüğümü görmek istemiyorsanız hareket etmeyin’’ Han Sen cümlesini bitirmeden önce Wang Hou kendisini Han Sen’in önündeki araştırmacıya attı ve onu ikiye kesti. Durmadan altın kılıcı ile Han Sen’e yaklaşmaya devam etti.
Han Sen’in gözleri soğudu. Lanetli kurt hançerini altın kılıca doğru kaldırdı ve hızlıca geri adım attı.
Wang Hou’nun kendi yandaşlarından birisinin hayatını önemsemeyecek kadar acımasız olacağını fark edememişti bu yüzden Han Sen biraz yavaştı.
Parçalanma!
Beklenmedik bir şekilde lanetli kurt hançeri altın kılıç tarafından kesildi. Han Sen’in anlında da bir kesik olmuştu. Kesik derin olmamasına rağmen kan akmaya başlamıştı.
‘’Sen öldün’’ Wang Hou soğukça söyledi. Vücudu inanılmaz bir güç ortaya koydu ve Han Sen’i bir gölge gibi yakaladı. Wang Hou hızlı ve sert bir şekilde hareket ederek Han Sen’e başka bir kesik daha yaptı.
Han Sen bu durumdan etkilenmemişti. Gözlerindeki öfke ile lanetli kurt hançerinin kaybına ağıt yaktı. Uzun zamandır böyle bir kayıpla karşılaşmamıştı.
‘’Ama beni öldürmek o kadar kolay değil’’ Han Sen homurdandı, kalbi bir gök gürültüsü gibi atıyordu. Ayakları hareket ederken Han Sen Wang Hou’nın kılıcından kaçındı ve yüzüne sert bir yumruk attı.
Wang Hou’nın Han Sen’e karşı dezavantajlı bir durumda savaştığını gören herkes şok oldu.
Wang Hou kondisyon indeksi yüzün üzerindeki bir evrimleşiciydi. Bir yemekhane askeri Han Sen onunla eşleşebiliyordu, bu mutlak bir şaşkınlıktı.
‘’Gerçekten de bazı sırlara sahipsin’’ Wang Hou homurdandı ve söyledi ‘’Neden orada durup izliyorsunuz? Hemen Ji Yanran’ı öldürün’’
Araştırmacılar kendilerine geldiler ve Ji Yanran’a saldırdılar. Wang Hou’nın söylediği gibi onu öldürmeye cesaret edememiş olmalarına rağmen Ji Yanran tehlikedeydi ve yakalanmak üzereydi.
Han Sen Wang Hou’nun ne düşündüğünü net bir şekilde anlamıştı. Ji Yanran’ın rehin alınması ile onu yenmek için Wang Hou’nun artık Han Sen ile savaşması bile gerekmeyecekti.
‘’İyi bir savaşçısın. Ancak çok safsın’’ Han Sen ruh taşını çağırdı. Çok geçmeden bir zarif güzellik buz zırhı içerisinde Ji Yanran’ın yanında ortaya çıktı, mızrağını sallıyor ve Ji Yanran’ı krizden kurtararak araştırmacılara karşı koyuyordu.
‘’Ruh! Bir aristokrat ruhu mu?’’ Araştırmacılar şaşkınlıkla baktı.
Bu ruhun yeteneklerinden yola çıkarak oldukça nadir üst düzey bir aristokrart ruhuydu.
Kar Büyücüsü ’nün yardımı ile Ji Yanran’a araştırmacılar yakın zamanda yaklaşamayacaktı.
Kar Büyücüsü Ji Yanran’ı uzaklaştırdı. Han Sen düşündü ve altın hırlayan köpeği ve çöl kuşunu Kar Büyücüsü ’ne aktardı.
Kar Büyücüsü en başından beri iyi bir sürücüydü. Altın hırlayan köpeğin sırtında mızrağını salladı ve çöl kuşunun yardımı ile yolunun üzerindeki araştırmacıları temizledi.
Ancak Kar Büyücüsü Ji Yanran’ı altın hırlayan köpeğin üzerine çekmek üzereyken uyarmadan Ji Yanran’ın yanında birisi ortaya çıktı. Mini bir lazer silahı Ji Yanran’ın kafasını hedefledi.
‘’Profesör Li Mingtang?’’ Ji Yanran şokla bu adama baktı. Beklenmedik bir şekilde bu kişi Li Mingtang’dı.
Hızından yola çıkarak Li Wang Hu’dan bile hızlıydı. Bu zayıf ve kibar bilim adamının Wang Hou’dan bile daha iyi böyle kondisyona sahip olacağını hayal etmek çok zordu.
‘’Wang Hou dur’’ Li Mingtang sakince söyledi. Wang Hou Han Sen’e soğukça baktı ve Li Mingtang’ın yanına geri gitti.
Han Sen onu kovalamadı ve konuşmadan Li Mingtang’a baktı.
‘’Kaptan sizi öldürmek ve Ji ailesinin düşmanı olmak istemiyorum. Bu yüzden bir süreliğine sizden işbirliği yapmanızı sormak zorundayım Hazineyi bulduğumuzda gitmenize izin vereceğim’’ Li Mingtang söyledi. Daha sonra Han Sen’e baktı ve söyledi ‘’Aynısı senin için de geçerli. Rehinemiz ol ve seni öldürmeyeceğim. Her şey bittiğinde onunla birlikte ayrılabilirsin’’
Han Sen cevap vermedi bunun yerine hızlı hareket etti ve siyah kristal kapısına daldı.
Han Sen’in bu şekilde davranacağını beklemeyen Li Mingtang ve Wang Hou tepki vermekte yavaştılar. Han Sen siyah kristal kapıda kaybolmuştu
‘’Lanet olsun. Bu piç çoktan Mikro Kristal’i pratik yapmış’’ Han Sen’in ışıktan etkilenmediğini gördüklerinde ifadeleri değişti.
‘’Fark etmez. Çekirdek alanına girmek için tek bir yol var. Oraya gidemez’’ Li Mingtang bunu takmadı, Ji Yanran’a baktı ve diğer araştırmacıların onu kilitlemesini istedi ‘’Zhang ve Liu sizi ikiniz de Mikro Kristal pratiğinde başarılı oldunuz bu yüzden yayılan ışıktan korkmanıza gerek yok. İçeriye Wang Hou ve beni takip edin. Geri kalanınız burada bekleyin’’
‘’Onu öldürmeli miyiz?’’ Wang Hou Ji Yanran’a baktı.
‘’Ji ailesini kızdırmak aşırı zahmetli. Ek olarak içeride ne olacağını bilmiyoruz bu yüzden kararımızı sonra vermeliyiz. Eğer Han Sen’i yakalayamazsak onu rehine olarak kullanarak ona biraz baskı yaratacağız’’ Li Mingtang sakince söyledi, siyah kristalin girişine adamlarını götürdü.
Wang Hou ve diğer iki araştırmacı Li Mingtang’ı takip ederken geri kalanlar Ji Yanran’ı izledi.
Siyah kristal kapıdan içeri girdikten sonra Han Sen gözlerine iğne battığını hissetti. Güneş olmamasına rağmen ışık o kadar güçlüydü ki bir milyon magnezyum ışığı var gibi hissettirmişti.
Işık bedenine çarptığında çoktan Mikro Kristali kullanan Han Sen bedeninde yine de ısı hissetti. Siyah kristal kapıdaki gibi benzer garip desenler ile süslenmiş duvarlarla kare şeklinde bir kristal tünelde gördü. Han Sen’in ne anlattıkları hakkında hiçbir fikri yoktu.
Buradaki ışık o kadar güçlü ki onların net bir şekilde görebileceklerini sanmıyorum. Han Sen düşündü ve ufak bir ayna çıkardı. Aynada kendine baktı, aynanın içerisinde yürüyen böcek şövalyeyi çağırdı ve Han Sen olarak dışarıya yürüdü.
Han Sen görsel ikizinin tünelin sonuna doğru koşmasını kontrol ederken siyah kristal kapının arkasına saklandı.
Çok geçmeden Li Mingtang ve Wang Hou onu yakaladı. Görsel ikizi görünce hiç tereddüt etmeden peşinden koştular.
Ç.N: Bazı saçmalıkları görünce gıcık oluyorum şimdi dışarıda Ji Yanran’ı bıraktılar; eee Ji Yanran’ın yandaşları gelirse ne olacak Han Sen ile bu grup bir şekilde karşılaştıysa diğerleri de bu şekilde karşılaşabilir, koskoca yıl bilmem kaçtaki insan zekası o kadar artmış devirde profesör olmuş a.q. beyinsizi bunu düşünemiyor ha yazacağın hikayenin