Super God Gene - 0477
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Dişli Kılıç
Han Sen Wang Hou’nun sol elinde tuttuğu kırmızı kristale bakıyordu, bunun nedeni kristal hakkında özel bir şeyler bildiğinden değil dokuz yaşam kedisi kolyesinin kırmızı kristale tepki göstermesiydi.
Kırmızı kristalin malzemesi dokuz yaşam kedisi kolyesininkine çok benziyordu.
Han Sen’in kristali incelemek için çok fazla zamanı olmadan Wang Hou çoktan ona doğru yürümeye başlamıştı. Han Sen Ji Yanran’ın önünde durdu ve en iyi gücüne ulaşmak için Heresy Mantra ve Aşırı Yüklenme’yi aynı anda çalıştırarak peri kraliçe şekline büründü.
‘’Li Mingtang’ın gerçek gücümü öğrenmesini istemediğimden seni öldürmedim. Acınası yeteneklerin ile beni yenebileceğini mi düşünüyorsun?’’ Wang Hou kılıcı ile Han Sen’i bıçaklarken küçümseme ile homurdandı.
Wang Hou inanılmaz derece de hızlıydı ve kılıcı anında Han Sen’in boğazına ulaşmıştı.
Eğer Han Sen elinden geleni yapsa bile kondisyonu çoktan yüzün üzerine çıkmış Wang Hou ile kıyaslandığında eksik kalıyordu. Ek olarak Wang Hou İkinci Gods Sanctuary’den bir kutsal kanlı kılıca sahipken Han Sen’in kullanmak için düzgün bir silahı yoktu bu da Wang Hou ile rekabet etmesini daha da zorlaştırıyordu.
Han Sen’in kazanmak için tek şansı yakın dövüştü.
Han Sen’in kendisine yaklaştığını gören Wang Hou kılıç kesinceye kadar duraksamadan devam ettikten sonra bir anda kılıcını döndürdü. Han Sen’in kendisini savunması neredeyse imkansızdı.
Vınlamak!
Han Sen kılıçtan kaçınmak için biraz yavaştı ve boynunda hemen kesikten iz oluştu. Kan akmaya başladı. Yaralanma ölümcül olmamasına rağmen korkutucu görünüyordu.
‘’Dikkat et, Han Sen! Bu bir Dişli Kılıç. Tekrar sana vurmasına izin verme’’ Wang Hou’nun kılıç yeteneklerini gören Ji Yanran dehşete düşerek Han Sen’i uyardı.
‘’Sen gerçekten de Ji ailesinden birisisin. Dişli Kılıcı tanıyacak kadar bilgilisin. Ancak biliyorsun ki çok geç’’ Wang Hou sol elini hareket ettirdi ve başka bir canavar ruhu kılıcı çağırdı. Her bir elinde bir kılıç ile art arda Han Sen’e saldırdı.
Han Sen’in gelen saldırıları engellemek için bir yolu yoktu. Wang Hou’nun kılıç saldırıları o kadar inanılmazdı ki iki kılıç birbirleri ile kullanılmak için tasarlanmış gibi görünüyordu. Kılıç ardına kılıç Wang Hou Han Sen’e nefes alması için hiçbir şans tanımıyordu. Saldırıları o kadar sıkıydı ki hiç boşluk olmadan iç içe geçmiş iki dişli zincirin ileriye hareket etmesi gibi görünüyordu.
Sadece bir anda Han Sen birkaç yerinden kesilmişti ve şiddetli kanaması vardı.
Han Sen İkinci Gods Sanctuary’e evrimleştikten sonra hiç böyle bir düşman ile karşılaşmamıştı. Han Sen’in kondisyon seviyesi yüzün üzerinde olan ayrıca Dişli Kılıç kullanan birisi ile savaşmak için hiçbir yoku yoktu.
Hançerini çağıran Ji Yanran savaşa katılmak istemişti. Eğer hayatını feda etmek zorunda kalsa bile orada durup Han Sen’in ölmesini izlemeyecekti.
‘’Gelme, ben hallederim’’ Han Sen Wang Hou’nun iki kılıcına bakarken Ji Yanran’ın gelmesini engellemek için bağırdı.
‘’Acele etme. Ne de olsa ikiniz de öleceksiniz’’ Wang Hou’nun kılıcı daha fazla hızlanıyordu.
Han Sen’in çok çaba harcadığı uçurtma yetenekleri sonunda işe yaramaya başlamıştı. Mükemmel hesaplaması ile Han Sen Wang Hou’yu oyalamaya başlamıştı. Savaşma yeteneği olmamasına rağmen Wang Hou’nun kılıçları da ona asla ölümcül zarar vermiyordu.
Wang Hou hafifçe kaşlarını çatmadan edemedi. Dişli Kılıç en iyi saldırı yapan kılıç yeteneklerinden birisiydi. Bir kez başladıktan sonra kimse tarafından durdurulamazdı.
Wang Hou Dişli Kılıç’ı başarılı bir şekilde pratik yaptıktan sonra, ondan güçlü evrimleşiciler bile iki kılıç darbesinden sonra zorla hayatta kalabilirdi. Birisinin yüz ya da iki yüz saldırıyı engellemesi etkileyici olacaktı.
Ancak Han Sen’in kondisyonu açıkça Wang Hou’dan çok daha zayıftı ama Wang Hou ölümcül bir saldırı yapamadan önce üç yüz saldırısını engellemişti.
Ek olarak Wang Hou bıçaklarının Han Sen’i yaralamasının daha da zorlaştığını hissediyordu. Han Sen yaralanmalar ve kanla kaplı olmasına rağmen Wang Hou bu yaraların ölümcül olmadığını çok iyi biliyordu.
Daha da garip olan şey, yaralandığında Han Sen’in yaralarının sadece biraz kanamasıydı, kanama çok geçmeden duruyor ve yara küçülmeye başlıyordu.
Han Sen’in gözleri de bir kuyu gibi duygusuzca düşmanının hareketlerini yansıtıyordu
Dişli Kılıç gerçekten de çok etkileticiydi. İki saldırı arasında hiçbir duraksama yoktu. Her bir saldırı yaptığı bir önceki saldırıya göre tasarlanmıştı, her saldırı durmaksızın diğerini takip ediyordu. Her saldırı ölmeden önce düşmanına geri saldırma şansı bırakmadan ölümcül noktaları hedefliyordu.
Ancak insanlar dişlileri olan makineler değildi. Dişli Kılıç’ın tasarımı Han Sen’e ekstra fırsatlar bile sağlamıştı. İş dövüş sanatları tasarımına geldiği zaman Han Sen gerçek bir usta olan Queen’den daha güçlü kimseyi görmemişti.
Queen’den farklı olarak Wang Hou’nun kılıç yetenekleri yarı sabit yarı hesaplıydı bu da Queen’in uçurtma yeteneklerini daha esnetilmez yapıyordu.
Eğer Queen gerçek bir usta ise o zaman Wang Hou basitçe iyi bir kılıç yeteneklerine sahip insandı.
Kılıç yeteneklerinin saldırı dizisinin ne kadar iyi olduğunun bir önemi yoktu, hatalara karşı esnetilmez olmalıydı. Han Sen Wang Hou’nun saldırılarından kaçılmak için uçurtma yeteneklerini kullandığı zaman, sürekli Wang Hou’nun hata yapmasına liderlik ediyordu.
Yavaş yavaş Han Sen Dişli Kılıç’ı daha iyi anlamaya başlamıştı bu yüzden Wang Hou’nun onu yaralaması daha da zorlaşıyordu.
Wang Hou sinirlenmişti. Bunun gibi bir rakiple bu ilk kez karşılaşmasıydı. Han Sen’in ayak hareketleri oldukça sıradan görünüyordu. Ancak Wang Hou’nun kılıç yetenekleri ne kadar sert olursa olsun Han Sen’i öldürmek onun için zordu.
Han Sen’in kondisyonu Wang Hou’dan daha kötüydü ama Wang Hou kontrolünü kaybetmek üzere olduğunu hissetmişti.
Han Sen’in figürü Wang Hou’nun gözlerine daha da tahmin edilemez bir hale geliyordu bu da onun güvenini tüketmişti ve Han Sen’i öldürmenin onun için çok zor olduğunu hissetmesine neden olmuştu. Wang Hou Han Sen’in geri bir saldırı yapabileceğinden bile endişeliydi.
‘’İmkansız!’’ Wang Hou kılıcı ile Han Sen’e daha sert vurarakken kükredi.
Ancak çok ta etkili değildi. Aksine Han Sen’in onunla başa çıkmasını daha da kolaylaştırmıştı. Öfke Wang Hou’nun kılıç yeteneklerinde sadece daha fazla hataya neden olacaktı.
Aniden durum tersine dönmüş gibi görünüyordu. Wang Hou’nun kılıç yetenekleri her zaman olduğu gibi sertti ama bir nedenden dezavantajda gibi hissettiriyordu.
Ji Yanran hem mutlu hem de şaşkındı. En güçlü saldırı yeteneklerinden birisi olan Dişli Kılıç’a pratik yapmış Wang Hou ilk saldırısından sonra Han Sen’i öldürmekte başarısız olmuştu ve Ji Yanran’ın daha önce hiç duymadığı bir şekilde Han Sen durumu tersine bile çevirmişti.
Kondisyon seviyesi yüzün üzerinde biri ve iyi bilinen Dişli Kılıç Han Sen’in önünde tamamen işe yaramaz görünüyordu. Han Sen daha ve daha da esnek hale gelirken Wang Hou daha da baskı altına giriyordu. Güçlü bir kondisyon ve keskin iki kutsal kanlı kılıçla Wang Hou Han Sen’i aşağı indirememişti.
Boom!
Han Sen’den bir yumruk ile Wang Hou hücumdan defansa dönmek zorunda kaldı. Ünlü Dişli Kılıç geri çekilmeye zorlanmıştı.
Ç.N: Bazı saçmalıklar ben bilim insanı olduğum için mi batıyor Ji Yanran da ne kolye var ne den kristal bu yuva kristalleri neden buna saldırmıyor Li Mingtang’a saldırıyor buna saldırmıyor hadi etki alanı var diyelim Han Sen savaşırken etki alanından hiç mi çıkmadı… Neden bu kadar saçma geliyor bana