Super God Gene - 0479
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Zihninle Eşyaları Hareket Ettirmek
Kristalizatör kalıntısı keşfi sırasında büyük bir kaza olduğundan Defne hemen geri dönme talebinde bulundu. Ceza alıp almayacağı henüz kararlaştırılmamıştı.
Neyse ki potansiyel yaptırımlardan muaf tutulan Ji Yanran tarafından Han Sen’in geri getirdiği gelişmiş iki kristal İttifak’a sunuldu.
Bir yemekhane askeri olarak Han Sen sorumlu tutulamayacak kadar önemsiz birisiydi bu yüzden o da iyiydi.
‘’Mısır, buraya gel’’ yatağa otururken boynuzu ile vurmaya çalışırken masa ayağı ile savaşan unicorn böceği gördüğü zaman kitap okuyordu.
Neyse ki, o kadar zayıftı ki masayı hiç sallayamıyordu. Han Sen ona bağırdı ama unicorn böcek onu hiç anlamayarak hala masa ile savaşmaya çalışıyordu.
‘’Geri gel!’’ Han Sen unicorn böceğin onu anlamayacağını bilmesine rağmen yataktan kalkmak için çok tembeldi bu yüzden tekrar böceğe bağırdı.
Unicorn böcek onu hiç takmamıştı. Ancak bedeni aniden bir şey tarafından yakalandı ve Han Sen’e doğru uçmaya başladı.
‘’Ah!’’ Han Sen şaşırarak unicorn böceğe baktı. Düşüncelerini değiştirdiği zaman unicorn böcek aniden desteğini kaybetti ve havadan düştü.
Han Sen tamamen şok olmuştu. Zihni ile tekrar unicorn böceğe odaklanmayı denedi ve çok geçmeden tekrar süzüldü, titreyerek Han Sen’e uçuyordu.
Han Sen elli ile unicorn böceği yakaladı ve çok mutlu hissetti. Daha sonra fincan benzeri ufak nesnelere dikkatini odaklamaya çalıştı.
Gerçekten de zihni ile bazı ufak nesneleri hareket ettirebildiğini görmüştü. Bir fincanı 2 metre civarı mesafede uçurabiliyordu. Eğer nesne daha uzağa giderse gücünün ötesinde olacaktı. Ayrıca zihni ile ağır şeyleri kaldıramıyordu.
Başlangıçta Han Sen çok heyecanlanmıştı. Ancak daha sonra bu yeteneğin neredeyse işe yaramaz olduğunu keşfetmişti. Mesafe gereksinimi bağlayıcıydı ve kullanabileceği güç gerçekten çok zayıftı. Bir savaşta kullanılması neredeyse imkansızdı.
‘’Kırmızı kristal beynime bazı devrim geçirten gelişmeler sağlamış gibi görünüyor. Şimdi bazı şeyleri hareket ettirmek için zihnimi kullanabiliyorum. Ancak hala o kadar zayıf ki çok kullanışsız ‘’ Han Sen yeni kazandığı yeteneğe çok geçmeden ilgisini kaybetmişti.
Ancak kırmızı kristalin Han Sen’e getirdiği başka bir fayda onu havaya zıplatmıştı. Geri geldikten sonra Han Sen antik dili öğrenmeye başladığında hafıza ve anlayışının daha iyi ve ilerlemesinin daha hızlı olduğunu fark etmişti.
Son görevdeki kaza nedeniyle Defne üzerindeki herkesin Gods Sanctuary’ye ve Skynet’e girmesi yasaklanmıştı. Han Sen tüm zaman boyunca antik dili öğrenmek zorunda kalmıştı. Beyni geliştiğinden eski dili anlamada muazzam bir ilerleme kaydetmişti.
Dongxuan Sutra’nın çoğunluğunu hala anlayamamış olmasına rağmen Han Sen okuması kolay kısımları anlayabiliyordu.
Tekniğin bu kısmı bir çeşit ayak hareketini temsil eden kısımdı. Basitçe ileriye, geriye, sola, sağa ve yana doğru hareket ederek birisi sonsuz ilginç konbinasyonlar üretebiliyordu. Bu nasıl Tao oluşturacağını gösteriyordu bir ikiyi; iki üçü ve üçte her şeyi üretirdi.
Ek olarak Han Sen’in bakış açısından Dongxuan Sutra’nın içerisine yazılmış bu teknik bir şekilde Queen’in uçurtma tekniklerine benzerdi. Queen’den sadece bazı yüzeysel teknikler öğrenmişti ve sistematiğini hiç bilmiyordu. Ancak Dongxuan Sutra’nın bu kısmını okuduktan sonra Han Sen heyecanlanmıştı çünkü daha önce hiç hayal etmediği bazı aydınlanmalar yaşamıştı.
Ne kadar çok okursa Dongxuan Sutra’yı o kadar etkileyici buluyordu. Tekniğin sadece ufak bir kısmı birçok bilgi sunmuştu ki bu da Han Sen’in Dongzuan’ın ana bölümünü okumayı daha fazla dört gözle beklemesine neden oluyordu.
Ancak başka bir yol vardı. Han Sen diğer askerler ile mücadele etmesine izin veren askeriyeni sanal kampına bağlanmak için holografik antrenmanı kullandı.
Han Sen başka bir isim kullanmaya zahmet etmemişti ve hala sanal kampta Savaş Gemisinde Bir Asker’i kullanıyordu.
Han Sen’in rütbesi binbaşı olmasına rağmen sanal kampta hala çaylaktı ve yükseltmek için savaşarak deneyim kazanmak zorundaydı.
Han Sen rastgele bir maç seçti ve çok geçmeden bir yüzbaşı ile eşleşti.
Han Sen rakibinin kontrol etti ve yüz bulanıklaştırma fonksiyonunu kullanan uzun bir kadın olduğunu gördü. ID’sı Bayan Parfüm idi.
Aynı zamanda Gezegen Roca’nın ışınlanma istasyonunda Qin Xuan da sanal kampa girmek için holografik antrenmanı kullanıyordu ve onun da ID’si Bayan Parfüm idi.
Rakibinin ID’sini kontrol eden Qin Xuan Yedi Ecel’in videosu ortaya çıktıktan sonra askerler arasında oldukça popüler olan isim nedeniyle şaşırmıştı.
Ancak, rakibinin kayıtlarına bakmıştı ve kazanması ve kaybetmesi olmayan bir çaylak olduğunu görmüştü bu yüzden bunun sadece bir tesadüf olduğunu düşünmüştü.
Han Sen Qin Xuan ile eşleşeceğini hayal etmemişti ve Qin Xuan da Han Sen ile eşleşmeyi sala beklemeyecekti. İki eski arkadaş hiçbir şey bilmeden maça başlamışlardı.
Qin Xuan büyük bir şansa sahipti, en azından Han Sen’den daha iyiydi. İkinci Gods Sanctuary’e evrimleştikten sonra insanlar tarafından işgal edilmiş büyük bir shelter’e atanmıştı. Shelter içerisinde aralarında güçlü evrimleşiciler de olan milyonlarca insan vardı.
Birçok yetenekle birlikte Özel takımda çalışan birçok insan da vardı. Qin Xuan ulaştıktan sonra yüklü miktarda et elde etmişti ve çoktan sıradan, ilkel ve mutant geno puanlarını doldurmuştu. Birkaç kutsal geno puanı ile birlikte iki yıl sonra yüz kondisyon barajını aşmayı başarmıştı, kesinlikle evrimleşiciler arasında üst düzeydi.
Rakibinin yeni başlayan birisi olduğunu gördüğünde Qin Xuan ona çok fazla dikkat etmemişti. Çık hızlı bir şekilde bitirebileceğini düşünmüştü.
Ancak savaş başladıktan sonra onun için tamamen beklenmedikti. Asık bir suratla sakinden öfkeliye dönmüştü ve sonunda neredeyse ağlayacaktı.
Qin Xuan birçok çeşit büyük yetenekli insanlar görmüştü. Ancak ilk defa böyle bir rakibe rastlamıştı.
Savaş Gemisinde Bir Asker hiç saldırmamıştı ve her zaman saldırılarından kaçınmıştı. Ancak ne zaman sahip olduğu her şeyi kullandığında rakibine vurmakta yine de başarısız olmuştu. Ek olarak onu umutsuzluğa sürükleyen fark etmeden rakibi tarafından çıkmaza itilmişti.
Açıkça rakibi savaşı tek bir hamle ile bitirebilirdi ama bunu yapmayı seçmemişti. Onunla oyuncak gibi oynamak Qin Xuan için basitçe bir hakaretti.
‘’Buna pişman olacaksın’’ Qin Xuan üzgün bir şekilde dudaklarını ısırdı. Daha sonra Atomik Füzyon ve evrimleşici olduktan sonra öğrendiği yeni Gök Gürültüsü Bıçağı adındaki yüksek geno sanatını kullandı.