Super God Gene - 0480
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Askeri Moğul
Mogul: bunu karşılayan Türkçe de kelime var mı bilmiyorum o yüzden aynı bıraktım adam zengin, elinde gücü var her şeye sahip ama arka planda saklanıyor gün yüzüne çıkmıyor J
Burada chief geçiyor bir de ben bunu general olarak çevirdim ama askeriye de en üst rütbede olanlar demekmiş bizde en üst rütbe orgeneral o yüzden general yazdım
İsmi Gök Gürültüsü Bıçağı olmasına rağmen bir bıçak yeteneği değildi bunun yerine özellikle elin kenarlarını bir bıçak gibi keskin yapan birisinin elinin hücrelerini değiştirebilen bir yüksek geno sanatı idi ve bu şekilde her şeyi eziyordu.
Tabi ki, sanal kampda bu özellik tamamen cisimleştirilemezdi. Ancak gök gürültüsü bıçağı oldukça kullanışlı olan birisinin hızını büyük ölçüde arttırabilirdi.
Elleri gök gürültüsü gibi kesen Qin Xuan Han Sen’in üzerinde büyük bir baskı yaratan inanılmaz hızlıydı.
Çatlama!
Han Sen bu sefer kaçamadı ve omzundan vuruldu. Qin Xuan’ın ne kadar güçlü olduğunu gösteren sağlık değeri aniden %64 azalmıştı. Yaralandığı yer hayati noktası olmamasına rağmen Han Sen yine de tek bir vuruşla sağlığının yarsından fazlasını kaybetmişti.
Biraz heyecanlı hisseden Han Sen öğrendiklerinin kullanışlı olup olmadığını gerçekten test edebileceği güçlü bir rakibin karşısında olduğunu biliyordu. Bu nedenle rakibi ne kadar güçlü olursa o kadar mutlu olacaktı.
Ancak sağlığı artık ikinci bir vuruşu kaldıramazdı. Han Sen daha da dikkatli oldu ve Dongxuan Sutra’dan öğrendiği hareketleri ve ayak hareketini birleştirmeye başladı. Başlangıçta biraz acemiydi. Qin Xuan Gök Gürültüsü Bıçağı kullanarak ona hızlı saldırılar yaptığı zaman birçok kez riskli durumlarla kapana kısılmıştı. Ancak öğrendiklerini yavaş yavaş kullanmaya başladığında tüm olasılıkları öğrendiğinde şaşırdı. Sanki daha önce hiç hayal etmediği birçok şeyi görerek kapıları yeni bir dünyaya açılmış gibiydi.
Han Sen yeni keşfine gittikçe daha da alıştı. Başlangıçta rakibi Bayan Parfüm’ ün ona çok fazla baskı yaptığını hissetmişti. Ama yavaş yavaş Han Sen artık daha fazla baskı hissetmiyordu ve Dongxuan Sutra’nın bahsettiği teknikte ustalaşmak için kendini tamamen adamıştı.
Rakibi gözlerinde değildi. Şu andan itibaren Han Sen’in rakibi artık Bayan Parfüm değildi, rakibi yeni dünyaya duyduğu özlemdi.
Başlangıçta Qin Xuan çok kızgındı, rakibini yenmek için elinden geleni yapmak istiyordu. Ancak yavaş yavaş şaşkınlık öfkenin yerini aldı ve daha sonra saygı ve afallama.
Qin Xuan bir gerçeği fark etmişti. Rakibinin hızından yola çıkarak kondisyonu ondan düşük olmalıydı. Ya da onunla savaşmak için kondisyonunu düşürmüş olmalıydı.
Öyle olsa bile, ikisi arasındaki fark çok büyük olduğundan Qin Xuan’ın onu yenmesi için arkada hiç umut bırakmayan rakibi inanılmaz ayak hareketlerine sahipti.
Qin Xuan bazı gerçek ustalara karşı da daha önce bu hissi yaşamıştı bu yüzden doğal olarak onun rakibinin sıradan bir çaylak olmadığını hatta kılık değiştirmiş askeri Mogul olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle Qin Xuan artık öfkeli değildi ama rakibinin yetenekleri ve ayak hareketlerini gözlemleyerek ondan bir şeyler öğrenmek istiyordu.
O gözlemlerken Qin Xuan daha da şaşırdı. Acaba bu Mogul kim. Onun ayak hareketleri neredeyse Göklere Gitmek ile karşılaştırılabilirdi ama aynı zamanda biraz farklıydı. Bu harikaydı. Ne zaman böyle bir ayak hareketi geliştirildi. Yeni mi yoksa antik bir miras mı?
Han Sen’in Qin Xuan’ın rakibinin bir askeri mogul olduğunu düşündüğü hakkında hiçbir fikri yoktu. Dongxuan Sutra’yı anlamaya çalışan Han Sen birçok ilham kazanmıştı. Yeni bilgileri ile, ayak hareketleri şu anda Queen’i taklit etme seviyesine ulaşmıştı. Ve gittikçe daha iyi oluyordu.
Han Sen heyecanlanırken rakibinin saldırmayı kestiğini fark etti.
Han Sen neden duraksadığını anlamadan şaşkın bir şekilde ona baktı.
‘’Kim olduğunuzu sorabilir miyim general?’’ Qin Xuan saygıyla sordu ve selam verdi.
Han Sen’in ayak hareketleri Qin Xuan’için eziciydi bu yüzden onun bir askeri mogul olduğunu düşünmüştü.
‘’Ben general değilim sadece bir askerim’’ Han Sen doğrudan yanıtladı.
Qin Xuan’ın ona inanması mümkün değildi çünkü bir asker böyle bir ayak hareketine asla sahip olamazdı. Sadece birkaç ustada ayak hareketlerini kullanarak rakibine inanılmaz bir baskı uygulayabilenler görmüştü. Bu birisinin sadece bazı yüksek geno sanatları ile başarabileceği bir durum değildi. Birisinin dövüş sanatlarında bu kadar etkileyici olabilmesi için yeteri kadar gelişim yapması gerekirdi.
Han Sen dövüş sanatlarında gelişim yapmamıştı. Ancak Dongxuan Sutra’nın ne kadar inanılmaz olduğu düşünüldüğünde sadece ayak hareketlerinin içerisine bazı teknikler ekleyerek Qin Xuan üzerinde böyle bir baskı yaratabilmiş ve onun kılık değiştirmiş bir askeri mogul olduğuna inanmasını yol açmıştı.
Rakibi itiraf etmek istemediğinden Qin Xuan onu zorlamak istemedi. Ancak Han Sen’in bir askeri mogul olduğundan tamamen emindi. Han Sen’i izlerken sordu ‘’Yoldaş ayak hareketinin ismi ne? Başkalarına öğretebilir misin?’’
‘’Öğrenmek mi istiyorsun?’’ Han Sen Bayan Parfüm adındaki kadın askerin isteğinden dolayı şaşırdı.
‘’Evet’’ Qin Xuan kafa salladı.
‘’Açıkçası bunu sana öğretebilirim. Ama bu askeriye ait bir yüksek geno sanatı değil bu yüzden bedavaya öğretmem’’ Han Sen bunun hakkında düşündü ve söyledi.
Şimdiye kadar sadece bir kısmını öğrenmişti. Tek başına pratik yaparak kendi kusurlarını söyleyemeyebilirdi, aynı bir satranç oyuncusu gibi gözlemciden daha objektif olamazdı.
Eğer Bayan Parfüm ücret ödemeye istekliyse Han Sen tekniği başkalarına öğretmeyi kafaya takmazdı. Ne de olsa onun üzerinde deney yapmak harika olacaktı.
Tabi ki Han Sen tekniğin tamamını ona söylemeyecekti.
‘’Fiyatını söyle, yoldaş. Ödeyebildiğim sürece ödeyeceğim’’ Qin Xuan aceleyle sordu. Rakibinin ayak hareketlerini para ile satın alamayacağını biliyordu.
‘’İlk önce bir anlaşma yapalım. Sana yeteneğin sadece bir kısmını öğreteceğim. Ne kadar usta olacağın sana kalmış’’ Rakibi samimi olduğundan Han Sen ona yalan söylemedi ve gerçeği ortaya döktü.
‘’Tabi ki. Bunu anlayabiliyorum’’ Han Sen söylediği anda Qin Xuan onun bir askeri mogul olduğu konusunda daha da ikna olmuştu. Ona arada yol göstermesinde bir sıkıntı yoktu ama kişisel hocası olacak zamanı yoktu.
‘’Tamam. Eğer öğrenmek istiyorsan yarım saate bir ders. Sana öğreteceğim ve sen dinleyeceksin. Soru sormak yok. Dersler arasındaki zaman aralığı bana bağlı. Ücret dahilinde’’ Han Sen tereddüt etti.
Para söz konusu değildi. Hesabı ve kimliği kolayca açığa çıkartılabilirdi. Şu anda Defne’de kalıyordu yüz yüze bir ticaret yapamazdı.
‘’Dövüş sanatını dövüş sanatı ile takas edelim. Birinci ders olarak az önce kullandığın el yeteneğinin öğreticisini bana verebilirsin. Bunun hakkında daha sonra gelecek derslerde konuşacağız. Ne diyorsun?’’ Han Sen çok şey istediğini düşünerek Qin Xuan’a önerdi.
El yetenekleri sıradan değildi. Yarım saatliğine ders vererek, büyük ihtimalle evrimleşiciler için tasarlanmış bir S-Sınıfı yüksek geno sanatı istiyordu. Fiyat açıkça çok yüksekti.
‘’Tamam’’ Qin Xuan tereddüt etmeden kabul etti.