Super God Gene - 0483
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Hayalet Pençeli Gelincik
Han Sen Jadeskin pratiği yaptığından çoğu zehir türüne karşı bağışıklığı vardı. İlk atılımı yaptıktan sonra normal zehirler onun üzerinde tamamen işe yaramazdı. Mor gelinciğin zehrinin onun üzerinde işe yaraması yaratığın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu.
Şansına Jadeskin hala etkiliydi. Mor kan bir süre aktıktan sonra kanı kırmızıya dönmüş ve yaraları iyileşmeye başlamıştı.
Bu mor gelincik inanılmaz hızlı ve çevikti. Havada yönünün bile değiştirebiliyordu. Birkaç kes yumruklayan Han Sen her seferinde ıskalamıştı.
Şansına Han Sen’in ayak hareketleri pratiği yapması boşuna değildi. İnanılmaz uçurtma yeteneklerine güvenerek her seferinde mor gelinciğin şimşek hızındaki tokatlarından kurtulmayı başarabilmişti.
Bir adam ve gelincik karda savaşıyordu. Gelinciğin küçük bedeni mutlak avantaja sahipti. Sert bir şekilde hayvan Han Sen’e sürekli saldırıyordu.
Ne yazık ki yaratıkların çoğu insanlar gibi zeki değildi. Kutsal kanlı mor gelinciğin savaşmak için harika kondisyonu ve yeteneği vardı ama güvendiği tek şey iç güdüleriydi.
Han Sen ayak hareketlerinin sınırlarını zorladı. Dezavantajlı gibi görünüyordu ama aslında her şey kontrolü altındaydı. Baştan çıkarıcı ve korkutucu, Han Sen mor gelinciği arzuladığı noktaya zorlamıştı.
Dongxuan Sutra sadece ayak hareketlerinde etkili değildi ayrıca aynı zamanda yumruk savaşında da kullanışlıydı. Wang Hou’nun kullandığı Dişli Kılıç’a biraz benziyordu. Ancak Dişli Kılıç iki kılıç arasındaki iş birliği ile kullanılırken Dongxuan Sutra’nın kullanımı daha geniş kapsamlı ve zarifti. Vücudun her bir bölümü saldırılarında bir rol oynamak için kullanılabilirdi. Ancak ne kadar fazla yöntem olursa hareketleri geniş kapsamlı hesaplamak daha da zorlaşıyordu.
Han Sen pratik yapmaya daha yeni başlamıştı bu yüzden doğal olarak bilge seviyesine ulaşamamıştı. Sadece yumrukları hesaplamak onun için çok zordu.
Diğer insanlar ile savaştığında fiziksel enerjisi tükenirdi. Ancak Han Sen savaştığında beyin gücü daha fazla tükenecekti. Bir yumrukla bir sonraki bir düzine ya da birkaç düzine yumruğu nasıl atacağını, nasıl kendisini konumlandıracağını, rakibinin nasıl tepki vereceğini, rakibinin tepkisine nasıl karşılık vereceğini vb. düşünmek zorundaydı. Bir yumruk attığında aslında Han Sen sadece bu tek yumruk yerine onu takip eden bir düzine yumruğun sonuçlarını görmüştü.
Tabi ki yüzde yüz doğruluğu başaramazdı. Sonuçta o hesaplarken rakibi de aynısını yapıyordu. Ve rakibi hesaplamasını takip etmek zorunda değildi.
Bu sadece iki tarafın güçleri eşit olduğu zaman kullanılabilen bir yoldu. Eğer birisi sadece gücüne dayanarak yenebiliyorsa çok fazla beyin gücü tüketmenin gereği yoktu. En ideal yol rakibini etkisiz hale getirmek olurdu.
Han Sen’in şuanda başka bir seçeneği yoktu. Sonuçta karşılaştığı düşmanlarının çoğu ondan daha güçlüydü bu yüzden düşmanlarını güç ile yenmekten başka çaresi yoktu.
Zavallı kutsal kanlı mor gelinciğin Han Sen’in gizli hesaplamalarını söyleyecek kadar zekası yoktu. Ondan çok daha hızlı olmasına rağmen yavaş yavaş umutsuz bir durumun içerisine zorlanmıştı.
Çok geçmeden Han Sen iki hareket arasında kalan ve kaçma şansını kaybeden mor gelinciğe yeşim rengindeki yumruğunu attı.
Boom!
Yin gücü kutsal kanlı mor gelinciğin bedenine nüfuz etti. Ufak bedeni 15 metre uçtu ve büyük buzul yığınını parçaladıktan sonra düştü.
Han Sen onu kovalamak üzereyken aniden yaratık yerde yuvarlandı ve rakibinin tersi yönde kaçtı.
Han Sen’in kaçmasına izin vermesinin yolu yoktu. Mor gelinciğin arkasından hızlıca koştu. Mor gelincikten daha yavaş olduğu için onu bir kere bile yakalayamamıştı.
Yaralı olduğundan zaman zaman kan öksüren mor gelincik de Han Sen’de kaçmayı başaramamıştı. Eğer devam ederlerse Han Sen onu yakalayamasa bile yaralarından ölecekti.
Han Sen başlangıçta kutsal kanlı mor gelinciği kısa süre içerisinde öldürebileceğini düşünmüştü ama kondisyonunun ne kadar yüksek olduğunu fark edememişti. Hiç uyumadan dört gün ve dört gece boyunca kovaladıktan sonra Han Sen ondan vaz geçmek üzereyken mor gelincik sonunda durdu.
Yorgun bedenini mor gelinciğin yanına sürükleyen Han Sen nefes almayı kestiğini görmüştü.
‘’Kutsal kanlı hayalet pençeli gelincik öldürüldü. Kutsal kanlı hayalet pençeli gelincik canavar ruhu kazanıldı. Rastgele kutsal geno puanı kazanmak için etini ye’’
Han Sen uzun zamandır duymadığı sesi sonunda duymuştu. Aynı zamanda zihnine bir hayalet pençeli gelincik canavar ruhu eklenmişti.
Han Sen hayalet pençeli gelinciğin canavar ruhunu kontrol edecek havasında değildi, hemen karın üzerine oturdu ve daha sonra uzandı.
Hayalet pençeli gelinciği dört gün dört gece hiç dinlenmeden kovaladıktan sonra Han Sen yorgunluktan ölmüştü. Güvendiği tek şey iyileşme kabiliyeti ve Jadeskin’di.
Diğer yaratıkların dikkatini çekmekten korktuğu için Han Sen altın hırlayan köpeği kullanmaya da cesaret edememişti.
Sonuçta, altın hırlayan köpek Birinci Gods Sanctuary’den sadece bir süper binek hayvanıydı. En büyük haliyle hayalet pençeli gelinciğe yetişmek mümkün olabilirdi. Ancak ufakken hızı daha kötü olacaktı bu yüzden amaca hizmet etmeyecekti.
Bu yüzden Han Sen gelinciği ayakları ile kovalamayı tercih etmişti. Bu noktada parmaklarını bile kaldırmak istemiyordu.
Karda iki üç saat uzandıktan sonra Han Sen ayağa kalkmak istemeyerek her yeri hala ağrıyordu.
‘’Hey, dostum, iyi misin? Burada uyuyamazsın. Bu şekilde öleceksin’’ uzaktan onu gören uzun bir kadın karda uzanan Han Sen’i ittirdi ve söyledi.
Han Sen gerçekten de çok yorulmuştu. Yerde duran gelinciğin bedenini çalmaya çalışmadığını gördüğünde ona zarar vermek istemediğini anlamıştı bu yüzden ayağa kalkmadı ve rahat bir şekilde sadece söyledi ‘’Beni kafana takma. Ölmeyeceğim’’
Jadeskin de ilk atılımını yaptığından karda uyumayı bırak Han Sen kara gömülü olsa bile ölmeyecekti.
‘’Bu şekilde öleceksin’’ Daha sonra kadın kaşlarını çattı, kardan Han Sen’i çekti ve onu sırtına koydu. Diğer eliyle hayalet pençeli gelinciğin bedenini kaldırdı ve yürürken söyledi ‘’Böyle ufak bir yaratığı öldürdükten sonra bu kadar yorulmak, erkekler her zaman işe yaramaz yaratıklar’’
‘’Beni aşağı indir. Kendim yürüyebilirim’’ Han Sen hem şaşırdı hem de memnun oldu. Bu hanımefendinin muhtemelen bedeni kadar kalın yüreği vardı.
‘’Rahatla. Seni ücretsiz bir Shelter’e kadar geri taşıyacağım’’ kadın patavatsızca söyledi.