Super God Gene - 0485
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Çaresizlik İçindeki Umut
Birinci Gods Sanctuary içerisinde böyle kanlı savaşlar görmek neredeyse imkansızdı bu yüzden bunu daha önce yaşamamış birisinin shelter’e saldıran yaratıkların korkutucu senaryosunu hayal etmesi çok zor olurdu.
Çok sayıda ölüme tanık olan Han Sen bile titremeden edemedi.
Şuanda ihtiyacı olan tek şey güçlü bir ok ve yaydı. Eğer onlara sahip olsaydı, yaratıkların çökmesine neden olacak şuanda kraliyet ailesi ruhunu öldürebilirdi.
Ancak kullanabileceği bir tane bile silahı yoktu, ok ve yaydan bahsetmek bile gereksizdi.
Silahları düşünürken Han Sen zihninin içerisindeki ruh denizine hemen bir göz attı. Daha yeni kazandığı hayalet pençeli gelincik canavar ruhu orada yatıyordu.
Han Sen hayalet pençeli gelincik canavar ruhunu aldı ve heyecanlandı.
Hayalet pençeli gelincik canavar ruhu tipi: Silah
Düşüncelerini değiştirmesi ile birlikte canavar ruhu silah hemen elinde belirdi. Zehirle parıldayan ayak uzunluğundaki üç mor pençe aniden Han Sen’in sağ elinde ortaya çıkmıştı. Bir şekilde X-Men’deki Wolverine benziyordu.
Bu pençeler ile birlikte Han Sen aniden bir fırsata sahip olduğunu hissetti. Savaş alanına yaklaşırken sessizce durumu gözlemledi.
Çok fazla sayıda yaratık kraliyet ailesi ruhunu koruyordu, bu yüzden muhtemelen eğer kraliyet ailesi ruhuna sinsi bir saldırı yapmak isterse bir şansı olacaktı. Küçük bir hata tüm çabalarını çöpe atardı. Han Sen’in onu ne kadar hızlı öldürmek istediğinin bir önemi yoktu, savaş alanını dikkatlice incelemek ve tüm ihtimalleri hesaplamak zorundaydı.
Guan Tong Shelter’e geri dönmüştü. Ancak duvarların tepesinde dururken çaresizce sel gibi yaratıkların shelter’e saldırmasını izliyordu.
Ek olarak herkes çaresizce shelter’i koruyordu. Yaratıklar sanki hiç temizlenmeyecek gibi sonsuzdu. İnsanların çoğu yaratıklar tarafından ağır yaralanmıştı ama daha çok yaratık durmadan kendilerini insanlara atmaya devam ediyordu.
Boom!
Duvardan bile daha uzun yaratık sonunda duvarda bir delik açmayı başardı ve çok sayıda yaratık içeri girmeye başladı.
Shelter’i koruyan insanlar çaresizleşti ve solgunlaştı. Onları koruyan bina olmadan yaratıklardan kendilerini savunmaları onlar için daha da zor olacaktı. Dönen yıldız Shelter’in düşeceği neredeyse kesindi.
‘’Geri çekilin. Herkes hemen Gods Sanctuary’den dışarıya ışınlansın’’ Li Xinglun kutsal kanlı yaratıklar ile savaşırken yüksek sesle emir verdi. Daha sonra sertçe uzun kılıcı savurdu ve önündeki bir düzine yaratığı öldürdü.
Kimse shelter’den vazgeçmek istemiyor olmasına rağmen başka seçenekleri yoktu. Gelecekte Gods Sanctuary’ye ışınlanmaları onlar için zor olacak olmasına rağmen hayatta kalmak birinci öncelikleriydi.
İnsanlar shelter’den organize bir halde geri çekilmeye başladı. Bu insanlar liderlerine yaptıkları iyi şeyleri gösteren bir çete değildi.
Ancak mutlak gücün karşısında hiç kimsenin bir çözümü yoktu. Kraliyet ailesi ruhunun ordusu Li Xinglun’in ne kadar güçlü savaştığı, kutsal kanlı yaratıklar ile savaştığı ve ne kadar sonsuz ilkel ve mutant yaratıklarını öldürdüğünün bir önemi olmaksızın onlardan daha güçlüydü, günü kurtaramazdı.
Çaresizlik, öfke ve depresyon gibi her türlü negatif duygu Dönen yıldız Shelter’ın her bir insanın kalbinde ağır basıyordu. İnsanlar konuşmak istemiyordu. Yavaşça Shelter içerisindeki ışınlanma cihazına geri çekildiler. Diğerlerini arkadan korumakla görevli olan evrimleşiciler bile savaşırken sanki ağızlarını bir şey tıkamış gibi savaş sırasında ses çıkaramamışlardı.
Sessiz bir geri çekilmeydi. Kimsenin istekli olmadığı bir sondu. Geri çekilmek başarısızlık ve hatta sonsuza kadar shelter’i kaybetmek demekti. Shelter işgal edildikten sonra Dönen yıldız Shelter’i içerisindeki tüm yaratıkları başka birisi temizlemediği sürece eğer geri ışınlanırlarsa intihar etmiş olacaklardı.
‘’Öl!’’ Li Xinglun bir yeşim parçası gibi parlıyordu. Rüzgâr gibi uzun kılıcı parlıyor, yaratıklardan duvarın yarısını koruyor ve diğerlerinin geri çekilmesi için zaman kazanıyordu.
Aniden yakınlardaki dağların eteklerinden bir figür yaratık ordusunun arkasında saklanan gümüş saçlı ruha hızlıca koştu, yaratıkların kükremesine yol açmıştı.
‘’Orada birisi var?’’ Birisi yaratıkların arasındaki garip türbülansı fark etti ve oraya bir bakış attı. Aniden kraliyet ailesi ruhunun arkasına kendisini atan bir adamı gördü.
‘’Ah! Orada gerçekten de birisi var. Oraya nasıl gitti? O yer ruhunu yönettiği yaratıklar ile dolu. Kendisini öldürtmeye mi çalışıyor?’’
‘’Geri zekalı, kraliyet ailesi ruhunu öldürmeye çalışıyor’’
‘’Bu nasıl mümkün olabilir? Onu koruyan binlerce diğer yaratıklar ve kutsal kanlı yılan ile birlikte o kraliyet ailesi ruhu. Ona yaklaşmak imkânsız olacaktır’’
‘’İmkânsız ya da değil, oraya gitmek için bayağı korkusuz. Ona hayran kaldım’’
Bunalımdaki insanlar yüksek sesle bağırmadan edemedi, tam orada onunla birlikte olmayı dilemişlerdi.
Bir anda o kişi ruhu çevreleyen binlerce yaratığın içine dalmıştı, ona doğru gidiyordu.
Herkesin kalbi yerinden oynadı. Geriye çekilen bu insanlar bile yavaşlamadan edemedi. Bir mucize olacağına inanmasalar da ona inanmadan edememişlerdi.
‘’Bu o!’’ Guan Tong kim olduğunu gördüğünde bağırdı. Kendisini kraliyet ailesi ruhuna atan kişi kardan kurtardığı adamdı.
Han Sen’in yaratık grubuna girmesini izleyen insanlar karışık duygulara sahipti.
Han Sen kendisini kraliyet ailesi ruhuna attığı zaman gümüş saçlı ruhun gözlerinde garip bir bakış vardı. Asasını salladı ve aniden shelter’e saldıran kutsal kanlı yaratıklar Han Sen’e döndü.
‘’Onları durdurun. Geri dönmelerine izin veremeyiz’’ Hayatını riske atan Han Sen’i izleyen Li Xinglun karar verdi. Kılıcı ile iki başlı kuşu durdurdu ve sanki çıldırmış gibi geri dönmeye çalışan diğer kutsal kanlı yaratıkların yolunun üzerinde durdu.
Li Xinglun’un emri ile birlikte shelter’den vazgeçen evrimleşiciler düşünmeden hemen savaşa katıldı. Diğer iki güçlü evrimleşici kutsal kanlı iki yaratık ile savaşmak için hemen geri döndüler.
Boom!
Li Xinglun unicorn canavardan bronz kılıcı ile bir vuruş aldı ve yerde büyük bir iz bırakarak düştü. Ancak yine de kılıcını ağzının kenarındaki kanla birlikte sıkıca tutuyordu.
Etrafta hareket edebildiği sürece kutsal kanlı yaratık ile savaşmak onun için sorun değildi. Bu noktada yollarında durması ve onların tüm saldırılarına direnmesi gerekiyordu ve ne kadar güçlü olursa olsunlar buna dayanmalıydı.
‘’Kim olursan ol benim için lütfen ruhu öldür’’ kan tüküren Li Xinglun geri dönmeye çalışan yılan benzeri yaratığı durdurmak için kılıcını savurdu. Diğer tarafta Han Sen çoktan yaratık kuşatmasının dibine ulaşmıştı.