Super God Gene - 0491
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: Reira
Ay Bıçağı
Han Sen ile eşleşen evrimleşici savaş alanına girdikten sonra stantların nasıl dolu olduğunu gördüğünde tamamen afallamıştı. Wang Xun’un ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
Kutsal kanlı bir evrimleşici olmasına ve iyi tanınmasına rağmen böyle bir muamele ile hiç karşılaşmamıştı. İzleyici sınırı birkaç milyondu ki şu anda şaşırtıcı bir şekilde tamamen doluydu.
“Dünya üzerinde neler oluyor? Birisi porno koleksiyonumu buldu ve beni ifşa mı etti? Olamaz, öyle olsa bile bu kadar canı sıkılmış insan olmazdı.” Wang Xun şaşırken geri sayım sona erdi.
Savaş alnına girdikten sonra Wang Xun rakibini gördü ve düşündü: rakibim bir ünlü olabilir mi? Bu yüzden mi bu kadar çok insan izliyor?
Bunu düşünürken Wang Xun hızlıca rakibinin kayıtlarını kontrol etti. Sadece yüzde yüz kazanma ile yirmiden fazla savaş yapmıştı.
Bir ünlü olmalı. Bu benim fırsatım. Eğer onu yenersem ben de ünlü olmaz mıyım? Wang Xun çok heyecanlıydı. Tereddüt etmeden iki broadsword’unu çıkardı ve tüm gücüyle rakibine savurdu.
Broadsword’lar hilal şeklindeydi ve broadsword yetenekleri güçlü bir dönme kuvvetine sahipti. Bu pratik yapması çok zor bir evrimleşici broadsword yeteneği ünlü Ay Bıçağı idi.
Ay Bıçağı pratiği yapacak kişinin kulağa biraz garip gelen iki elini de kullanabilme yeteneğine sahip olması gerekiyordu.
Sıradan bir kişi ya sağ ya da sol elini kullanabiliyordu. Antrenman ile bile birisi doğal olarak bir elini diğerine oranda daha çok tercih ederdi.
Çok az kişi bebekken bunu elde edebiliyordu belki de on binde birdi. Bu nedenle Ay Bıçağı pratiği yapma temel şartı çok katıydı ve sadece birkaç kişi pratik yapabiliyordu.
Ancak Ay Bıçağı çok güçlüydü. İki bıçak kullanan bir kişi aynı anda bir bıçak kullanan iki kişi kadar güçlü olacaktı. Birisi aynı anda birçok kişi ile bile savaşabilirdi. Bire bir savaşta Ay Bıçağı pratiği yapan birisi mutlak avantaja sahip olacaktı.
Aynı kondisyon ve dövüş sanatları yetenekleri neredeyse kimse Ay Bıçağı pratiği yapan birisini yenemezdi. Rakibi de iki kılıç kullansa bile Ay Bıçağı hala çok daha iyi olacaktı.
Jin Bi’yi görmeye gelenler Ay Bıçağı pratiği yapan birisi ile rastgele eşleşeceğini beklemiyordu.
Ancak çok geçmeden anladılar. Jin Bi’nin kendisi bir kutsal kanlı aristokrattı bu yüzden zayıf birisi ile eşleşmesi imkansızdı. Jin Bi güçlü olmasına rağmen bütün rakipleri evrimleşiciler arasında harika yetenekleri olan aristokratlardı.
“Jin Bi’nin kazanacağını düşünüyor musun?”
“Tahmin etmeye bile gerek yok. Jin Bi kazanacak!”
“Ben öyle düşünmüyorum. Ay Bıçağı baş etmesi kolay bir yetenek değil. Ek olarak Jin Bi İkinci Gods Sanctuary’ye sadece iki üç yıl önce girdi. Geno puanları sayısının yüksek olduğuna inanmıyorum.”
Seyirciler arasında çok fazla tartışma varken Wang Xun, Ay Bıçağı ile Han Sen’e saldırmaya hazırdı.
Ancak rakibinin tepkisi Wang Xun’u durdurdu. Ay Bıçağı kullanırken daha önce hiç ilk saldırıyı ona yapan birisini görmemişti. Ek olarak rakibi hiçbir silah kullanmadan sadece çıplak elleri ile saldırıyordu.
“Lanet olsun, beni küçümsemeye cesaret bile etme. Senin büyük kardeşin Ay Bıçağı’nın ne kadar etkileyici olduğunu sana öğretecek.” Wang Xun broadswordlarına daha fazla güç uyguladı, onu gerçekten ünlü yapacak rakibini tek bir darbe ile öldürmek istiyordu.
Ancak broadswordları Han Sen’in bedenine ulaşmadan önce Han Sen elleri ileri hareket etmesine rağmen yana kaydı. Han Sen’in pozisyonu o kadar garipti ki Wang Xun şuan nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.
Bu adam garip. Yavaştan alacağım. Wang Xun düşündü, daha sonra silahını geri çekti ve geri adım attı, ne yaptığını bulmaya çalışıyordu.
Ama hiç ikinci şansı olmamıştı. Han Sen’in yumrukları Dişli Kılıç gibi durmadan onda gelmişti. Saldırıları öylesine sıkı düzenlenmişti ki Wang Xun geri saldırma şansı olmadan sadece kendisini korumak zorunda kalmıştı.
Boom!
Wang Xun, Han Sen işini bitirene kadar tek bir saldırı dahi yapamamıştı.
Pişman ve üzgün hisseden Wang Xun ilk saldırısında ısrar etmediği için kendisini ona sunmuştu. Aksi halde bu şekilde sonlanmayacaktı.
“Ha-ha, gerçekten de Jin Bi! Yetenekleri inanılmaz.”
“Bu tam olarak videodakine benziyordu. Bu rastgele bir maç bu yüzden hile yapmasının yolu yok.”
“Benim kralım çok güçlü!”
“Böyle inanılmaz bir savaş… Sadece Jin Bi bunu başarabilir!”
“Kral tüm kralların peşinde. Kim düştüğünü söylemeye cesaret edebiliyor?”
Jin Bi seyircilere hiç dikkat etmemişti ve tekrar rastgele bir maç seçti.
Hareket ettikçe tüm seyirciler de rakibi olmayı umut ederek rastgele maça tıkladı.
Han Sen tekrar savaşa başladığı zaman onla eşleşmeyenler seyirci olarak kaldı. Bir anda oda tamamen dolmuştu.
Bu sefer mesajı alan Fang Mingquan da odaya girmişti, mücadeleyi canlı yayınlıyordu.
Bu maç resmi platformda sadece sıradan bir maçtı. İki oyuncu rastgele bile eşleşmişti. Ancak izleyicilerin sayısı inanılmaz bir hızda yükseliyordu. Sadece birkaç saniyede online izleyici sayısı on milyona vurmuştu ve hala büyüyordu. Sayının yüz milyona ulaşması zaman almayacak gibi görünüyordu.
“Sonunda Jin Bi’yi gördüm!”
“Sen de odaya giremedin mi?”
“Evet, deneyen çok fazla insan var?.”
“Ha ha! Birinci Gods Sanctuary’de iken Jin Bi bizim inancımızdı. Şimdi hepimiz birer evrimleşiciyiz, D-Tanrı hala yenilmez!”
“Başkalarını yenmesini izlemekten gerçekten keyif alıyorum.”
“Jin Bi’yi Öldür ne ironik bir isim. Jin Bi muhtemelen kendisini öldürebilecek tek kişi.”
“Jin Bi’nin rakibine bak!”
“Eh! Ne sürtük ama. Ameliyat geçirmiş olmalı.”
“Vay canına! Çok büyük!”
“Kahretsin, bu küreler!”
Han Sen’in karşısına uzun boyunlu bir kadın ortaya çıktı. Uzun bacakları dışında onun heybetli göğüsleri neredeyse bu dünya dışındandı. İlk bakışta, onun kızlarına bakan herkes cezbedilecekti. İnsanların diğer özelliklerinin de güzel olduğunu fark etmesi biraz zaman alacaktı.
Han Sen rakibine baktı ve o da güzel kayalar tarafından hemen cezbedildi. Bir demir adam olarak profiline bakmadan önce bir bakış atmıştı. ID ismi “Anlamasaydım Keşke” idi.