Super God Gene - 0498
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: Reira
Bir Askerin Cazibesi
Zheng Yuze’nin bile testte başarısız olduğunu gördüklerinde Güneybatı Galaksisi askerleri hayal kırıklığına uğradı.
“Lanet olsun, Zheng Yuze bile başarısız oldu. Mavikan Kaplanı tatmin olmuş olmalı.” Han Sen’in yanındaki genç asker hayal kırıklığı ile söyledi.
Bunu söyledikten sonra Han Sen’e baktı ve söyledi: “Kardeş, sen nasılsın? Yapabileceğini düşünüyor musun? Şu anda sadece sana güvenebiliriz.”
Genç askeri duyan diğer yarışmacılar da dikkatlerini Han Sen’in yanıtına çevirdi.
Askerlerin çoğu zaten başarısız olmuştu ve geriye sadece birkaç asker kalmıştı. Han Sen geriye kalan askerler arasında kesinlikle en büyük umuttu bu yüzden doğal olarak insanlar umutlarını ona bağlamıştı.
“Sıkıntı değil.” Han Sen kısa ve öz bir şekilde cevapladı.
Askerler arasında savaş arasında mütevazı olmaya gerek yoktu. Yoldaşlarını güvenmeli ve onların sana güvenmesini sağlamalıydın.
Bu bir savaş alanı olmamasına rağmen bu Güneybatı Galaksisi’nin onuru hakkındaydı. Bu nedenle Han Sen hiçbir korkaklık ya da güven eksikliği gösteremezdi.
Han Sen ve genç asker arasındaki konuşmayı duyan Tie Yi küçümseyerek dudaklarını kıvırdı ve fazla bir şey söylemedi.
Tie Yi’nin bakış açısından sıradan askerler onunla karşılaştırılamazdı bile. Mavikan Özel Gücü en iyinin de en iyisiydi bu yüzden doğal olarak herhangi bir sıradan askerden çok daha iyiydi.
Buraya gelmeden önce Tie Yi üç yarışmacıyı da araştırmıştı. Defne’ye ayrımcılık ile giren Han Sen onun rakip olarak bile görmeyeceği birisiydi.
Han Sen’in kondisyonu beklentisinden yüksek olmasına rağmen bile Tie Yi hala Han Sen’in rakibi olması için gerekenlere sahip olmadığını düşünüyordu.
Güçlü bir kondisyon sadece Han Sen’e Gods Sanctuary içerisinde çok fazla et sunulduğu anlamına geliyordu. Han Sen’in bütün avlanmayı kendisi yapıp yapmadığını söylemek hala çok zordu.
Ruh’a gelince Tie Yi, Han Sen’in görevi tamamlayabileceğini düşünmüyordu.
Yüz yer çekimi ile seviye onu yüze yakın bir kondisyon ile geçmek onun için bile zor olurdu. Zheng Yuze yetersiz gücü nedeniyle başarısız olmuştu.
Güç testi içerisinde Han Sen yüz ona ulaşmak için tüm potansiyelini kullanmıştı ki bu da onun kondisyon indeksinin Zheng Yuze’den bile daha kötü yüz civarı olduğu anlamına geliyordu. Han Sen’in geçebilmesi nasıl mümkün olabilirdi? Bu nedenle Tie Yi’nin gözlerinde Han Sen hiçbir sorun olmadığını söylediğinde tamamen blöf yapıyordu.
Han Sen’in yoldaşlarına başaramayacağı bir şeyin sözünü vermiş olması Tie Yi’nin onu küçük görmesine neden olmuştu.
Çok geçmeden Han Sen’in sırası gelmişti. Han Sen Ruh içine koştu ve başlamak için acele etmedi. Önce bedeninde birkaç düzenleme yaptı.
Kondisyonu yüz civarındaydı. Yüz yer çekimi ile içerisinde sadece yürüyebilirdi. Yeterli hıza ulaşabilmek için Aşırı Yükleme durumunda koşması gerekiyordu.
Tüm cihaz boyunca geçebilmek için Han Sen gücünün düzgün bir şekilde dağıtması gerekiyordu. Aksi halde enerji eksikliğinden düşebilirdi. Sistemde ne kadar iyi ustalaştığının bile bir önemi yoktu.
Han Sen düzenlemeleri yaptıktan sonra yavaşça nefes aldı ve herkes izlemesi altında ilk adımını attı.
İlk adımı yaptığı zaman Han Sen hiç boşa harcamadan enerjisinin her bir parçasını mükemmel bir şekilde harcamak için cihazda ilerlerken atacağı her adıma kadar hesaplamıştı.
Metal duvarlarda yüksek hızda ilerlerken Han Sen’in kalbi bir motor gibi atıyor ve kemikleri biraz gıcırdıyordu.
Han Sen’in hareketleri diğer kişilerden daha farklıydı ve ayrıca Tie Yi’nin cihazı geçme şeklinden daha vahşiydi. Han Sen’in hareketleri inanılmaz bir şekilde pürüzsüzdü.
Bir tanıtım videosu kadar pürüzsüzdü. Han Sen’in hareketleri önceden programlanmış gibiydi. Her bir hareket ve hatta görünüşü o kadar akıcıydı ki inanılmazdı.
“Çok iyi!” Bir süre izledikten sonra general kafa sallamadan edemedi.
Han Sen’in yaşında bedenini böyle harika ve doğrulukta kontrol etmek inanılmazdı.
Birçok Üstün subaylar bile şaşkınlıkla oyunu izliyordu. Bedenlerini bu şekilde kontrol etmek onlar için bile çok zordu.
Muhtemelen bu insanların sınırlarının bile ötesindeydi. Böyle bir kontrol seviyesi daha çok yapay zeka tarafından yapılıyormuş gibiydi. Her bir ses ve kas mümkün olan en etkili şekilde hareket ediyordu. Mükemmeliyet, insanların kafa derisi iğneleniyormuş gibi hissetmesine neden olmuştu.
Sekreter aynı şekilde soğuk terlerle kaplıydı.
Hata büyük bir hata. Han Sen hakkında yaptığı araştırma ve analiz gerçekten çok uzaktı. Han Sen yerine sanki başka birisini araştırmış gibiydi.
Sıradan askerler olayı subaylar kadar iyi anlayamamasına rağmen onlar da çok heyecanlandı ve Han Sen’in pürüzsüz hareketlerini izlerken titrediler.
Tie Yi hafifçe kaşlarını çattı. Han Sen’in performansından o bile şaşırmıştı. Bedenini o kadar zarif kontrol etme yeteneği onun bile ulaşamadığı bir şeydi. Ancak Tie Yi inanılmaz kontrol ile Han Sen’in tüm görevi bitirebileceğini düşünmüyordu. Sonuçta Han Sen en başından beri yeterli güce sahip değildi ve teknikleri her şey değildi.
Örneğin birisi sadece bir Jin Bi’ye sahipse parayı nasıl bölüştürdüğünün bir önemi yoktu. Bir Jin Bi kullanarak bir ay yetecek yiyeceği alamazdı.
Mantıklı bölüştürme güç verimliğini maksimuma çıkarabilirdi ama ilk önce bölüştürmek için yeterli güce sahip olman gerekiyordu.
Yarısını ilerledikten sonra Han Sen sanki bir suya dalmış gibi sırılsıklam terle kaplanmıştı. Saçları bile kafasına yapışmıştı.
Derisindeki anormal kızarma ile bedeninin sıcaklığı yükseliyor ve kemikleri gıcırdıyordu, her an çökecekmiş gibi hissediyordu.
Tüm askerler ve subaylar Han Sen’i alkışlamadan duramıyordu. Aşırı Yükleme altında hala geçmesi gereken cihazın yarısı vardı. Sonuna kadar dayanamayacağından korkuyorlardı.
Doğal olarak Han Sen aynı şeyi düşünmüyordu. Yüz yer çekimi altında enerji kullanımı düşündüğünden bile yüksek olmasına rağmen yapmak istediği sürece yine de bitirebilirdi.
Birisinin dayanıklılığını arttırmak için dünya üzerinde Jadeskin ile kıyaslanabilecek çok fazla yüksek geno sanatı yoktu. Geçmişte Yang Manli onun dayanıklılığını test etmek istemişti ve onun tarafından şok olmuştu.
Domuz gibi tireyen Han Sen’in gözleri sakindi ve odaklanmıştı. Hala temposunu takip ederken Han Sen yavaşça Jadeskin kullanıyordu. Bedenini serinlik doldurmuştu, ısınmış bedenini daha iyi hissettiriyordu. Ancak yine de her yeri inanılmaz derecede ağrıyordu.
Han Sen bütün gücünü tüketmek üzere gibi görünmesine rağmen bir nedenden insanlar ifadesine bakarken güven hissediyorlardı.
İnsanlar güvenilir olduğunu ve istediğinden sonuna kadar dayanabileceğini düşünmeden edemedi.
Bu bir askerin özel karizmasıydı. Kelimelerle tarif edilemezdi. Güvenden başka bir şey değildi.