Super God Gene - 0504
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Lüfer Balığı
Han Sen avlanmak için Dönen yıldız Shelter’i terk etti. Altın hırlayan köpek evrimini tamamlamadığından Han Sen şiddetli maymuna ya da kar kurduna siyah kristali veremezdi.
Han Sen okyanusun yakınında ve muhtemelen yer altından okyanus ile bağlantılı bir donmuş göle gidiyordu. Soğuk olduğundan göl bütün yıl boyunca donmuş haldeydi ve insanlar ya da binek hayvanları tarafından geçilebilirdi.
Sıradan insanların balık yaratıkları avlamak için buz da sadece bir delik açmaları gerekiyordu. Bir kez balığa benzer bir yaratık sudan çıktığından yetenekleri büyük ölçüde düşecek ve öldürülmesi daha kolay hala gelecekti.
Han Sen İttifak içerisinde balıklara özel bir olta ve yem almıştı. Donmuş göle geldiği zaman buzullardan çok farklı olmadığını gördü. Ayaklarının altında kalın bir buz tabakası vardı. En ince kısım bile bir iki metre kalınlığındaydı.
Donmuş gölde birçok insan vardı. Buz sahasındaki sınırlı kaynaktan dolayı donmuş göl bazen mutant yaratıkların olabileceği avlanmak için güzel bir yer olarak sayılabilirdi.
Balık tutmak sabır işiydi. Eğer iyi şansın varsa bir günde bir mutant yaratık yakalayabilirdin. Eğer şansın kötüyse bir tanesini yakalamak on beş günden fazla sürerdi.
Han Sen’in buraya gelmekteki ana amacı ilkel geno puanlarını doldurmaktı. Donmuş göldeki balıkların çoğu ilkel ve küçük boyutta olduğundan, onun için mükemmellerdi.
Tabi ki mutant bir yaratığı yakalayabilirse en iyisi olurdu. Eğer yapamazsa çokta önemi yoktu.
Donmuş gölün geniş alanı içerisinde Han Sen 1 metrelik çapa sahip yan yan deliklerde birçok insanın balık avladığını görebiliyordu.
Han Sen delik açmayı planlamıyordu. Artık kullanılmayan bir delik buldu, çoktan ince bir buz tabakası kaplamıştı, kancaya yemi taktı ve delikten attı.
Han Sen taburesini yere koydu ve oturdu. Kar kurdunun deri zırhını giyerken hiç soğuk hissetmiyordu. Antik dil ders kitaplarını çıkaran Han Sen balığın yemi almasını beklerken okumaya başladı.
‘’Bu sensin?!!
Han Sen bir süre sadece oturdu, elinde asası olan birisi onu gördükten sonra şaşkınlık içerisinde Han Sen’e koştu. Han Sen baktı ve onun uzun boylu kadın Guan Tong olduğunu gördü. Elinde ne olduğunu gördüğünde Han Sen orada o da balık tutmak için olduğunu anladı.
‘’Sen de mi balık tutmak için buradasın?’’ Han Sen Guan Tong’a gülümsedi.
‘’Geçen sefer için sana teşekkür ederim’’ Guan Tong ağzını açtı ve ne diyeceğini bilmiyordu.
‘’Ne?’’ Han Sen ne için teşekkür ettiğini anlayamadığından şaşırmıştı.
‘’Dönen Yıldız Shelter’ı kurtardığın için teşekkür ederim’’ Guan Tong aceleyle söyledi.
‘’Çantada keklikti. Diğer gün beni sırtında taşıdığın için benim sana teşekkür etmem gerekiyor’’ Han Sen gülümseyerek söyledi.
Kaygısız olan Guan Tong Han Sen’in ne söylediğini duyduktan sonra kızarmadan edemedi. Han Sen’in diğer gün iyi olduğunu anlamıştı. Düşündüğünden farklı olarak Han Sen’in kurtarılmaya ihtiyacı yokken zorla onu sırtına almıştı.
‘’Şimdi balık tutmaya git. Eğer geç kalırsan güzel yerleri kaçıracaksın’’ Han Sen buz deliklerini işaret etti.
Guan Tong başını salladı ve hemen oraya koştu. Bu tarz bir durum duygusal zekasının çok üzerinde olduğundan ne diyeceğini bilmiyordu.
Guan Tong Han Sen’den 7 metre uzakta balık tutmaya başladığında balık tutarken ara sıra Han Sen’e bakış attı.
Han Sen okumaya devam etti ve onu hiç fark etmedi.
Yarım saatten uzun bir süre sonra okuyan Han Sen ellerindeki oltada biraz hareketlenme hissetti. Han Sen elindeki kitabı yere koydu ve hafifçe titreyen su üzerinde yüzen şamandıraya baktı.
Han Sen elini misinayı koydu ve geleneksel Çin doktorunun nabzı hissetmesi gibi titremeyi hissetti. Hemen çekmedi. Kırmızı kristali özümsedikten sonra Han Sen’in beyni daha güçlü algıya sahipti. Misinanın hareketini hissederek zihninden suyun altında neler olduğunu resmedebilirdi.
Güçsüzlük Han Sen’in beklentisinin dışındaydı ama bu noktada bu bile onun için harika bir şeydi.
Sadece misinayı hissederek Han Sen şuanda balığın yemi yutmadığını bunun yerine yemin sadece kenarını ısırdığını öğrenmişti. Aniden misina şiddetli bir şekilde hareket etti. Tereddüt etmeden Han Sen oltayı yakaladı sertçe çekti.
Olta diğer uçtan çok sert çekiliyordu. Han Sen güç ile çekmedi bunu yerine biraz rahatlattı ve yaratık zayıfladığından çekmeye devam etti. Yaratık tekrar sert bir şekilde çekince Han Sen oltayı tekrar rahatlattı. Birkaç kez yaptıktan sonra yaratık sonunda oldukça zayıflamıştı.
Han Sen daha sonra oltayı sertçe çekti. Koyu mavi ışıkla parlayan pulları ile birlikte bir ayaktan daha uzun devasa bir lüfer balığıydı.
Han Sen elini hemen bir bıçağa çevirdi, hala pratik yaptığı Gök Gürültüsü Bıçağını kullanarak balığı kesti ve başını kopardı.
‘’İlkel yaratık lüfer balığı öldürüldü. Canavar ruhu kazanılmadı. O ila 10 arası rastgele ilkel geno puanı kazanmak için etini ye’’
Bu sadece ilkel bir yaratık olmasına rağmen Han Sen oldukça tatmin olmuştu. Hiç risk yoktu ve kazanç harikaydı. Ayrıca yaratık yemek için hazırdı. Bu kadar insanın donmuş göle gelmesine şaşmamak gerekirdi.
Han Sen lüfer balığını keserek ufak parçalara ayırdı. Balıklar için getirdiği sosun içine daldırırken Han Sen etin tatlılığının tat tomurcuklarını uyardığını hissetti. İnanılmaz lezzetliydi.
‘’Lüfer balığı eti yendi. Bir ilkel geno puanı kazanıldı’’
Han Sen avlanırken okumaya devam etti. İki saatten kısa sürede bir lüfer balığı ve üç altın ançüez yakalamıştı. Hiç canavar ruhu kazanamamasına rağmen kazancı dikkate değerdi.
Han Sen’in yanındaki insanlar daha az şanslıydı. Han Sen çoktan yedi balık yakaladığından diğerlerinin en şanslısı sadece iki balık yakalayabilmişti.
İnsanların çoğu Han Sen’e kıskançlık ile bakıyordu. Han Sen her oltayı çektiğinde yakınlarındaki insanların çoğu ona bir bakış atıyordu.
Guan Tong açıkça daha az şanslıydı. İnsanların çoğu gibi geldiğinden beri hiçbir şey yakalayamamıştı.
Bunun için suçlamıyordu. Herkesin Han Sen’in sahip olduğu gibi algısal yetenekleri yoktu. Hiçbir şey yakalayamamaları normaldi aksi halde herkes donmuş göle gelirdi.
‘’Guan Tong, balığın tadı iyi. Buraya gel ve dene’’ Han Sen Guan Tong’a el salladı ve söyledi.
Guan Tong uzun süredir oradaydı ama hiçbir şey yakalayamamıştı ki bu da Han Sen’in onun için biraz üzülmesine neden olmuştu. Ek olarak Guan Tong onu sırtında taşımıştı. Han Sen daha sonra bitiremeyeceği balıkları onunla paylaşacağını söyleyecekti.
‘’Yiyecek bir şeyler getirdim’’ Guan Tong biraz utangaç hissetti, cebinden biraz beslenme solüsyonları çıkardı.
‘’Buraya gel. Yalnız yemek oldukça sıkıcı. Eğer bitirmezsek boşa gidecek çok fazla yemek var’’ Han Sen gülümseyerek söyledi.
Guan Tong hala gidip gitmemesi konusunda tereddüt ederken birkaç insan Han Sen’in yanına geldi. Onlardan birisi Han Sen’e baktı ve söyledi.
‘’Dostum iyi bir iştahın var, böyle bir erkek Fatma için bile’’