Super God Gene - 0512
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
Somurtkan Tang Zhenliu
Qin Xuan çok sevindi, Han Sen’in ona öğretmeye çalıştığını düşünüyordu. Hiçbir enerjisini saklamadı ve Han Sen’i kesmek için Gök Gürültüsü Bıçağını tüm hızında kullandı.
Han Sen son zamanlarda Gök Gürültüsü Bıçağı pratiği yapıyordu bu yüzden bu yeteneğe oldukça aşinaydı. Qin Xuan elini yükselttiği zaman yetenek başlamadan önce durmak zorunda olduğunu hissetmişti.
Han Sen’in eli daha sonra hareket etmesine ve Qin Xuan’dan daha yavaş olmasına rağmen, saldırısını durduracak elini çok rahatsız bir noktaya koymuştu. Eğer Qin Xuan saldırıya devam ederse, onun kolu Han Sen’in elindeki bıçak tarafından vurulacaktı. Qin Xuan elini geri çekti ve tekrar saldırmaya hazırdı ama sonuç yine aynıydı. Han Sen’in eli yine rahatsız hissetmesine neden olacak bir yere yerleşmişti.
Qin Xuan yedi sekiz kere atak yapma şeklini değiştirdi ama hiçbir zaman saldırısını tamamlayamamıştı. Tüm saldırıları ortada değişmeye zorlanmıştı, bu da neredeyse kan kusmasına neden olacak kadar rahatsız hissetmesine neden olmuştu.
Bu şekilde Qin Xuan Ha n Sen’in inanılmaz bir dövüş sanatları ustası ve askeriyede inanılmaz bir figür olduğuna daha sıkı inandığından ona daha da saygı duydu.
‘’Anladım. Koç eğer rakibin yeteri kadar hızlı olsa bile arada boşluk ve mesafe olduğu sürece onun hareketleri ile savaşabileceğimi ve tepki vermek için boşluk ve mesafeyi kullanarak kendime zaman kazanabileceğimi söylüyorsun’’ Qin Xuan mutlu bir şekilde söyledi.
‘’Tamamen bu şekilde değil. Anlamıyorsun. Eğer daha fazla pratik yaparsan gelecekte doğal olarak anlayacaksın’’ Han Sen çok mutluydu ve Qin Xuan’ı küçük düşürmek istememişti.
Qin Xuan haklıydı mesafeyi kullanarak biraz zaman kazanıyordu. Ancak bu süre rakibini yenmek için yeterli değildi. Kazanmanın anahtarı ‘’engelleme’’ idi.
Antik zamanlarda rakibin hayati noktalarına saldırarak orijinal hedefinden vaz geçmesini sağlamak anlamına gelen Zhao’yu kurtarmak için Wei’ye saldır adında bir savaş stratejisi vardı.
Bu Dongxuan Sutra’nın ‘’engelleme’’ sözleri içindeki acıkmama düşmanın koruması gerektiği yerler ve düşmanın zayıflığını bulmaktı böylece düşmanın kendi gücünü kullanmasını rahatsız hissetmesini sağlayarak düşmanın gücüne karşı koyabilirdin.
Bu tekniğe ‘’öldürme yok’’ adı da veriliyordu. Bu tekniğin amacı düşmanı öldürmek yerine düşmanı savunma pozisyonu almaya zorlamaktı.
Düşman saldırmaktan savunmaya geçtiği sürece o zaman Han Sen ayak hareketlerini kullanabilirdi. Düşman artık saldırma yeteneğine sahip olmadığında onu yenmenin tam zamanıydı.
Engelleme tekniğini kullanmak için Han Sen ilk önce her bir hareketin önemini anlamalıydı bu da rakibinin zayıflık ve güçlü yanlarını anlamak manasına geliyordu.
Örneğin Han Sen’in kendisi Gök Gürültüsü Bıçağı pratiği yapmıştı bu yüzden Qin Xuan’ın kendisini savunması gereken noktaları biliyordu. Eğer Qin Xuan Han Sen’in aşina olmadığı farklı bir teknik kullansaydı etki o kadar iyi olmayacaktı.
Şu anda Han Sen’in en faydalı olan aynı seviyede Kasırga Bıçağı kullanan Tang Zhenliu gibi bir antrenman partnerine sahipti. Kasırga Bıçağı hakkında öğrenmesi gereken her şeyi tam olarak anlamak ve daha sonra Tang’ın ona hiç saldıramayacağı etkiye ulaşmalıydı.
Bunu düşünen Han Sen Kasırga Bıçağına daha aşina olmak için hemen Tang Zhenliu ile dövüşebilmeyi diledi.
Ancak Tang Zhenliu’nın önünde birçok görev vardı bu yüzden her gün sınırlı zamana sahipti. Bir projenin ortasındayken hiç zamanı yoktu.
Buna rağmen, Tang Zhenliu Han Sen’in performansına şaşırmıştı. Başlangıçta Han Sen bıçak yeteneklerine daha aşina olduğunda sadece Han Sen’in onun saldırılarından kaçınmasını istemişti. Ancak Han Sen saldırıları tamamen engellemeye çalışıyordu.
Tang Zhenliu normalde bunun elde edilemeyecek bir başarı olduğunu düşünüyordu. Bu aile sırrıydı ve bu tekniğin ne kadar güçlü olduğunu çok iyi biliyordu ki bu da engellenmesini imkansızlaştırıyordu.
Ancak Han Sen ile ne kadar uzun sürece geçirirse kendi düşüncesi hakkında o kadar şüphe duydu. Han Sen’le yüzleşirken Tang Zhenliu hareket etmesinin gittikçe daha da zorlaştığını hissetti. Dikenli bir kafese hapsoluyormuş gibiydi. Kolunu uzatmaya çalıştığı zaman bıçaklanacaktı. Ve bacaklarını çıkarmaya çalıştığında uylukları yaralanacaktı. Duygu o kadar bunaltıcıydı ki neredeyse kan kusmak istiyordu.
Han Sen ile daha çok dövüştükçe Tang Zhenliı daha acılı hissetti. Neredeyse silahını bırakmak istiyordu.
‘’Gaip sen ve Lin Feng ikinizde çok garipsiniz’’ Sonunda bir gün, Tang Zhenliu artık daha fazla dayanamadı. Silahını fırlattı ve Han Sen’e sinirle bağırdı.
Han Sen engelleme yeteneklerinin şuanda oldukça iyi olduğunu biliyordu. Diğer yeteneklere karşı çalışmasa da iş Kasırga Bıçağına geldiği zaman kesinlikle kullanışlıydı.
Tek yapması gereken Siyah Tanrı’yı yenmek için daha fazla antrenman yapmaktı.
‘’Bu sefer bana şans tanımama senin için daha iyi olur’’ Han Sen Siyah Tanrı piçinden nasıl kurtulacağını düşünüyordu.
Tang Zhenliu oldukça mutlu hissediyordu. Şansına ailesi Kasırga Bıçağından daha fazla sırra sahipti. Aksi halde gelecekte tekrar Han Sen ile dövüşemeyecekti ve ona sadece büyükbaba diyebilirdi.
Bu arada Tang Zhenliu aile yeteneklerini Han Sen’İn önünde bir daha kullanmayacağına yemin etti.
Han Sen Tang Zhenliu’dan onunla birkaç gün daha pratik yapmasını istedi. Sonunda Tang Zhenliu işkence gören birisi haline gelmişti. Hareket edemiyordu ve Han Sen tarafından sefil bir şekilde dövülüyordu.
Bazen Tang Zhenliu buna dayanamadı ve durumu düzeltmek için farklı bıçak yetenekleri kullandı.
Tang Zhenliu artık Han Sen ile antrenman yapmak istemediği ve sanal kamptan kaçındığında Han Sen de pes etti.
Şu anda Han Sen Kasırga Bıçağı ile mücade etmekte kendine güveniyordu. Ancak Siyah Tanrı’nın diğer etkileyici yeteneklerini kullanıp kullanmayacağından emin değildi. Ek olarak Siyah Tanrı mükemmel bir fırsat olmadan neredeyse onu öldürmenin imkansız olduğu bir çok usta savaşçıya sahipti.
‘’Eğer onu öldüremezsem, ilk önce biraz kazanç sağlamalıyım’’ Li Xinglun’dan Siyah Tanrı’nın son zamanlardaki hareketlerini öğrendikten sonra Han Sen gözlerini kıstı.
Yılın bu zamanlarında okyanus akıntıları ya da diğer nedenlerden normalde hiçbir yaratık bulunmayan buz nehri sahiline çok sayıda yılan balığı geldiğine tanıklık etmişlerdi. Okyanustan sahile bilinmeyen bir nedenden dolayı geliyorlardı.
Yılan balıklarının çoğu ilkel yaratıklardı. Ancak balık sürüsü yeterince büyükse aralarında mutant ya da kutsal kanlı yılan balığı olabilirdi.
Buz nehri Siyah Tanrı Shelter bölgesiydi. Her yıl okyanustan on binlerce yılan balığı tırmanırdı. Her zaman birkaç mutant yılan balığı ve kutsal kanlı yılan balığı kralı hasat edebilirlerdi.
Bu Siyahtanrı Shelter’in sabit kazançlarından birisiydi. Yılın bu zamanlarında Siyah Tanrı sahile yılan balıklarını avlamak için büyük sayıda insan çağırırdı.
Han Sen buz nehrine erkenden gelmişti. Ancak avlanmaya gitmedi bunun yerine sadece bir kişinin sığabileceği bir buz mağarası kazdı. Mağaraya saklandı ve dışarıda yağan karı izledi.
Siyah Tanrı ne kadar sert olursa olsun birisinin birkaç gün boyunca bir buz mağarasında saklanacağını tahmin edemezdi. Büyük yılan balığı sürüsünün kıyıya gelmesinden sonra insanlar bu yeri temizlemeye odaklanacaktı ve Han Sen’i bulamayacaklardı.