ArazNovel
  • Manga
  • Novel
Gelişmiş
Giriş yap Kayıt Ol
  • Manga
  • Novel
  • Aksiyon
  • İsekai
  • Shounen
  • Dram
  • Yaşamdan Kesit
  • Macera
  • Manga
  • Daha
    • One shot
    • Mecha
    • Josei
    • Harem
    • Bilim Kurgu
    • Webtoon
    • Fantastik
    • Seinen
    • Ecchi
Giriş yap Kayıt Ol
Prev
Manga Info

Sword Art Online - C1Bölüm 06-2

  1. Ana Sayfa
  2. Sword Art Online
  3. C1Bölüm 06-2
Prev
Manga Info

Çevirmen: Arda Düzenleyen: Uyku

 

 

 

Çiğ eti içine koydu. Birkaç ot ve biraz su ekleyip kapağını kapattı.

 

“Eğer gerçekten pişiriyor olsaydım, her türlü hazırlığı benim yapmam gerekirdi. Fakat SAO’da o kadar kolay ki hiç eğlencesi yok

 

Yemeği ocağa koydu ve söylenip dururken menüdeki “Başlat” tuşuna bastı. 300 saniye geriye doğru sayarken, dikkatle, diğer yemekleri hazırlamaya başladı. Yemekleri hazırlarken menülerde ya da ana yemek konusunda en ufak bir hata bile yapmadan ilerlemesini sersemlemiş şekilde izliyordum.

 

Beş dakika içerisinde masa tamamen kurulmuştu. Asuna ve ben karşılıklı oturduk. Kahverengi et aşırı derecede lezzetli gözüküyordu. Buharlarla birlikte ondan çıkan koku insanı baştan çıkarıyordu. Kalın eti saran yumuşak sos tabakası büyüleyici gözüküyordu.

 

Çatallarımızı kaldırdık. O sırada afiyet olsun, demek bile zaman kaybı gibi geliyordu. Artık zamanı gelmişti. SAO’daki en iyi yemeği tıka basa yedik. Sıcaklığın ve aromanın kokusu ağzımda dalgalanıyordu. Eti ısırdığımda ise, sular ağzımı doldurdu.

 

SAO’da yemek yemerken, yemeği ısırıyormuş hissi hesaplanmıyor ya da simüle edilmiyordu. [Tat Taklit Etme Motoru] isimle bir şey kullanıyordu. Argus ve çevre birimi bunu birlikte yapmıştı.

 

Bu motor, [Yemek Yemek] eylemi için önceden ayarlanmış olan duyguları oyuncuya gönderiyor ve yemek yiyormuş gibi hissetmesini sağlıyordu. Aslında bu, diyette olan ya da yediklerini sınırlandırmak isteyen insanlar için geliştirilmiş bir şeydi. Yani beyinin sıcaklık, tat ve kokuyla ilgilenen kısımlarına sahte sinyaller gönderip onu bir nevi kandırıyordu. İşte kısaca, gerçek bedenlerimiz aslında şu an hiçbir şey yemiyordu. Bu hissettiklerimizin hepsini de program beyinlerimizi çılgınlar gibi uyardığı için hissediyorduk.

 

Yine de o an böyle şeyler düşünmek hoş olmazdı.

 

Hiç şüphesiz oyuna başladığımdan beri yediğim en iyi yemeği yiyordum. Asuna ve ben tek bir kelime bile etmeden çorbalarımızı içmeye devam ettik.

 

En sonunda tabaklarımız tamamen bittiğinde ve kelimenin her bir anlamıyla, gerçekten var olan bir et yemiş gibi hissettiğimizde, geriye sadece boş tabaklar kalmıştı. Asuna derin bir iç çekti.

 

“Ah… Şu ana kadar iyi ki hayatta kalmışım.”

 

Kesinlikle katılıyordum. Tıka basa doymuş olmanın verdiği basit zevki, uzun zaman sonra ilk defa yaşıyordum. Gizemli gizemli kokan çayımdan bir yudum aldım. Acaba yediğim et ve içtiğim çayın tadı gerçek dünyada da var mıydı, yoksa sistemi manipüle ederek insanlar tarafından mı tasarlanmıştı? Dalgın dalgın bunları düşündüm.

 

İki eliyle çay bardağı tutan ve karşımda oturan Asuna, birkaç dakikadır ortama hâkim olan sessizliği bozdu ve yaşadığımız muhteşem tat festivalinden sonra konuşmaya başladı.

 

“Garip ya… Nasıl desem, sanki bu dünyada doğmuş ve hep burada yaşamış gibi hissediyorum.”

 

“…Ben de. Son zamanlarda diğer dünya hakkında düşünmediğim günler bile oluyor. Sadece ben de değil…. ‘Katları temizleme’ ile ya da ‘Oyundan kaçmak’ ile ilgilenen oyuncu sayısı epey azaldı.”

 

“Şu ana kadar ki tempomuz da bozuldu tabii. Şu an ön saflarda sadece beş yüz oyuncu falan var. Sadece tehlikeli olduğundan da değil… İnsanlar, buraya, bu dünyaya alışmaya başladı.”

 

Turuncu lambadan gelen ışığı yansıtan Asuna’nın güzel yüzüne boş boş baktım.

 

Bu yüz bir insan yüzü olamazdı. Yumuşacık teni ve parıldayan saçlarıyla bir insan evladı olamazdı bu kız. Bana göre o yüz altıngenlerden oluşmuş olamazdı. Her şekilde gerçeği kabul ettim ve kendime geldim.

 

Eğer gerçek dünyaya dönüp, gerçek bir insan görürsem… Muhtemelen tuhaf hissederdim.

 

Gerçekten… Dünyaya dönmek istediğimi mi… düşündüm?

 

Birdenbire kafamı dolduran düşünceler aklımı karıştırmıştı. Sabahın köründe kalkıp, bir yandan tecrübe puanı kazanıp bir yandan zindanının haritasını çıkarmamın sebebi bu dünyadan kaçmak istemem miydi?

 

Geçmişte gerçekten istiyordum. Ne zaman öleceğinize dair bir tahminde bile bulunamayacağınız bu ölüm oyunundan bir an önce çıkmak istiyordum. Fakat oyuna alışıyordum…

 

“Yine de geri dönmek istiyorum.”

 

Asuna içimdeki düşünceleri okumuşçasına sakin bir ses tonunda cevap verdi. Bir anda kafamı kaldırdım.

 

Asuna nedense bana gülümsedi ve devam eti.

 

“Çünkü yapmak istediğim ama yapamadığım çok şey var.”

 

Dediklerini, isteyerek, onayladım.

 

“Evet, sanırım elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Eğer yapmazsam, bizi destekleyen insanların yüzlerine bir daha bakamam…”

 

Sanki içimdeki çatışmadan kurtulmak istercesine, çaydan dolu bir yudum aldım. En üst kat hâlâ uzak bir hedefti. Yani böyle şeyleri düşünmek için hâlâ geç değildi.

 

Garip bir şekilde dürüstlük hissettim ve teşekkür etmek için doğru sözleri ararken Asuna’ya baktım. Asuna yüzünü ekşitti ve elini salladı.

 

“H-Hayır.”

 

“N-Ne?”

 

“Bana açılan oyuncuların çoğu bu ifadeyle açılmıştı.”

 

“Ne…?”

 

Savaş yeteneklerimi en yüksek seviyeye yükseltsem de, ne yazık ki, daha önce böyle bir şey deneyimlememiştim. Bu yüzden, sitem etmeden, basitçe ağzımı açtım ve kapattım.

 

Asuna bana baktı ve güldü. Muhtemelen salak gibi gözüküyor olmalıydım.

 

“Yani yakın olduğun kimse yok mu?”

 

“Ne olmuş yoksa…? Tek başıma oynuyorum zaten.”

 

“Ee, sonuç olarak MMORPG oynadığından, biraz arkadaş edinmelisin.”

 

Asuna’nın gülümsemesi kayboldu ve bir abla ya da öğretmen edasıyla bana sordu.

 

“Bir loncaya katılmayı falan hiç düşünmüyor musun?”

 

“Ne…?””

 

İfadesi yine ciddileşmişti.

 

“70. Kat’tan sonra canavarların belirme algoritması biraz değişti gibi geliyor.”

 

Ben de aynı şeyi düşünüyordum. Bunu yazılımcılar kendisi mi yapmıştı yoksa sistem sürekli bir şeyler öğrendiğinden mi böyle olmuştu? Eğer ikinci dediğim doğruysa, sürekli zorlaşmaya devam edecekti.

 

“Eğer tek başına oynuyorsan, beklenmedik durumlarla başa çıkmak daha zor olacak. Her savaştan kaçamazsın. Bir ekibe katılırsan daha güvende olursun.”

 

“Güvenlik önemlerimi yeterince alıyordum. Tavsiyen için teşekkürler ama… Loncalar… Şey…”

 

Konuşmayı bıraksaydım daha iyi olurdu ama boş boş konuşmaya devam ettim.

 

Prev
Manga Info

Comments for chapter "C1Bölüm 06-2"

MANGA DISCUSSION

Discord

BELKİ BUNLARI DA BEĞENİRSİN

tochi-211×300
Isekai de Tochi o Katte Noujou o Tsukurou
9 Mayıs 2021
31942
Kono Yuusha ga Ore TUEEE Kuse ni Shinchou Sugiru
8 Kasım 2020
class3_coverOK
Class ga Isekai Shoukan sareta Naka Ore dake Nokotta n desu ga
27 Temmuz 2021
15553v16
Tensei Shitara Slime Datta Ken
22 Ocak 2022
Tags:
Novel

©2020 ArazNovel Tüm Hakları saklıdır.

Sign in

Lost your password?

← Back to ArazNovel

Sign Up

Register For This Site.

Leave the field below empty!

Log in | Lost your password?

← Back to ArazNovel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to ArazNovel