Tensei Shitara Slime Datta Ken - Bölüm 034
Savaşın Başlangıcı
Çevirmen: bakakuun
.
.
.
.
O gün Ork Ordusu bataklığı yüzlerce birlikle kapladı.
Eğer yukarıdan bakacak olsaydınız, tünelleri sonu gelmez bir karmaşa içerisinde görürebilirdiniz.
Ancak, orada bulunanlar Ordularının sadece küçük bir kısmıydı.
Orklar gölü çevreleyerek işgal etmeyi planlamıştı.
Onlara karşı gelen kuvvetler fazla olmadığından bataklığı çoktan bastırmışlardı ve mağaraların içine doğru hareket etmişlerdi.
Ancak bir velvele bataklık içerisinde kendini öne çıkarıyordu.
Çünkü birden bire birisi Kertenkele Adamlara saldırmaları için emir vermişti.
Bu Orklar ve Kertenkele Adamlar arasındaki savaşın başlangıcının nedeniydi.
.
Bataklıkların efendileri – Kertenkele Adamalar.
Yüksek kabiliyetlere sahipler ve bataklıkların içerisinde rahat bir şekilde hareket edebiliyorlar. (TL: Yüksek kabiliyet manevra yetenekleri.)
Çimenlik-çalılıkların arasında gizlenerek Ork ordusuna yaklaştılar ve dikkat çekmeden saldırdılar.
Her şey plana göre gitti.
Önceki Lideri yeraltı mahzenine kilitleyerek orduyu tekrardan elden geçirdi ve yer üzerinde konuşlandırdı.
Ve hızlı bir şekilde savaş düzenini aldırarak Orklar üzerindeki saldırılarını başlattı.
Gabil tamamen kullanışsız değildi. Resmin genelini göremiyordu ama savaş içerisinde kesinlikle bir takım askeri yönetebiliyordu.
Bu yeteneği babasından kalıtsal olarak geçmişti, eski Liderden.
Kertenkele Adamlar güce önem veriyorlardı.
Bu yüzden sadece gücünü överek bir şey yapmayan-yapamayan birinin altında hizmet etmezlerdi.
Gabil bir kişiyi idolleştirdi (putlaştırdı). Onun için kendi yeteneklerini göstermeliydi.
Ancak…
Bin askeri merkezi korumak için geride bıraktı.
Sadece kadınlar ve siviller vardı orada. Eğer gerekirse kadınlar da savaşabilirdi ama gerekli güce sahip değillerdi.
Bu nedenle ekstra beş yüz asker daha yolluyordu oraya o anda.
Yani Gabil yavaş bir şekilde kademeli olarak tünellerde savaşan birliklere savunma hattını güçlendirmek için asker yollamaya karar verdi.
Bunu yaparak ve birlikleri yeniden konuşlandırarak Gabil bütün ordunun üzerinde yetki sahibi oldu-kontrol edebiliyordu.
Sayıları: 7.000 Goblin ve 8.000 Kertenkele Adam.
Bu onların savaş gücüydü.
Labirenti kullanmayarak düşmanını yeryüzünde karşılamak için hareket etti.
Ve gereken en az sayıda askeri savunma için geride bırakarak geriye kalan herkesi saldırıya yönlendirdi.
İlk saldırı işte şöyleydi,
Düşmanı başarılı bir şekilde bölerek kanatlardan yıkıcı-ezici bir saldırıda bulundular.
Kertenkele Adamlar yüzünden gruplarından ayrılan Orklar, Goblinler tarafından temizlendi.
Gabil’ in emirlerini kelime kelime uygulayarak birlikler beklenenden çok daha iyi bir iş başardı.
Goblinler de içten bir şekilde savaştılar. Bu yüzden geri kalan birliklerle birlikte ilerlemeye devam ettiler.
Saldırının başarısı bu nedenle bireysel birliklerin ideal iş birliği olarak yorulabilir.
Bak ve Gör!
Diye düşündü Gabil. Orklardan korkmak için bir neden yok!
Babam bunaklamış. Gereksiz yere endişelenmiş.
Onun endişelerini dizginleyeceğim.
Benim kahramanlıklarımı görünce kesinlikle beni sıradaki yeni Lider olarak görecek. Bunun için Orkları en kısa sürede temizlemeliyiz.
Ya da belki de bu durum sadece benim tahta yükselmem için yaratılmış bir fırsat-plan olabilir! Diye düşündü.
Sevinç çığlıkları savaş alanını doldurdu.
Baksana şunlara! Ezik Orklar yüce Kertenkele Adamlar için rakip değil!
Yaptığından guru duyarak, Gabil savaş alanını inceledi.
Durum iyi gitti… Şimdiye kadar.
Bir sürü asker kaybettikten sonra Orklar umutsuzluk içerisinde dolaşıyor olmalılar.
Ama Gabil bilmiyordu Ork Lordunun terörünü.
Bu Liderin bildiği bir şeydi, Ork Lordunun terörü.
Aralarındaki bu fark şimdi pençelerini göstermeye başlıyordu.
*Guchaguchaguchagucha*
Orklar ölülerin üzerlerinde ilerliyorlardı.
Dört uzuv üzerinde, üzerlerinde sürünerek. Hayır, bekle!
Onların üzerlerinde sürünmüyorlardı, onları yiyorlardı. Tüyler ürperten bir manzara.
Bir sürü savaş içerisinde yoğrulmuş cesur Kertenkele Adamlar için bu olağandışı bir manzaraydı.
Kötü bir aura (ruh enerjisi) Orkları kapladı.
Bir savaşçı bu görüntü içerisinde ürpermişti ve geri adım atmaya çalıştı, yere düştü.
Bu şansı kaçırmadan Orklar savaşçıya akın ettiler.
Çamur içerisinde sürüklendi ve parça parça edildi.
Savaş başladığından beri o ilk zayiattı.
Ve bu her şeyin başlangıcıydı.
Orklar yalnız kalan savaşçıları afiyetle sömürerek yavaş yavaş onların yeteneklerine kavuşuyorlardı.
Bu yetenek [Avcı] gibi değildi ve tamamen-mükemmel bir şekilde yetenekleri taklit edemiyordu.
Buna rağmen Kertenkele Adamların yeteneklerini bir yere kadar özümsediler ve yanındakilerle paylaştılar.
Bu [Aç Kalanlar] yeteneğinin etkilerinden biriydi.
Bir şahıs oldukları kadar aynı zamanda bir gruplardı. (TL: Birimiz hepimiz hepimiz birimiz)
Fırtına Diş Kurtlarının evrimlerine bezer bir şeydi.
Bu önceki Liderin neden Kertenkele Adamların ölmelerinden endişe duyduğunun nedeniydi.
Orkların daha da evrim geçirmemeleri için.
Yediklerinin bütün yeteneklerini elde edemiyor olmalarına rağmen yine de bazı özelliklerini özümseyebiliyorlardı.
Örnek olarak, Kertenkele Adamların çamur ve bataklıkta rahatça hareket edebilmeleri gibi.
Bunun gibi önemsiz-küçük değişiklikleri de elde edebiliyorlardı.
Ancak işte bu yüzden savaşın dengesini hızlı bir şekilde değiştirebildiler.
[Korkmayın! Onlara Kertenkele Adamların gururlu ve yüce güçlerini gösterin!!!]
Gabil’ in haykırışından Kertenkele Adamlar morallerini geri kazandı.
Kendi evlerinde savaşıyorlardı, bataklıkların efendileriydiler, bir daha saldırdılar.
Halen daha Orklardan hızlıydılar bu kadarına emindiler.
Onların sayıca fazla askerleri ile çevrelenseler bile savunma hattına geri dönerek tekrardan saldırabilirlerdi.
Ancak!
Yine Orkları kanatlarından vurmaya çalıştıkları zaman onları bekleyen hazır bir formasyon ile karşılaştılar.
Orkların hareketleri daha hızlanmıştı.
İlginç. Diye düşündü Gabil ama çok geçti.
Hızlarını verdiği avantaj olmayınca fazla sayıda Ork tarafından kuşatıldılar.
Beş bin birlik Gabil’ in kaçış rotasını çoktan kesmişti.
Ve saldırılarını ilerlettiler.
Hızlarına olan aşırı güvenleri dolayısıyla kör bir şekilde Orkları takip ettiler ve işte bu şekilde kuşatıldılar.
Belki eğer Orklar, Lordlarının etkisi altında olmasalardı bu durumun üstesinden gelebilirlerdi.
Bunun gibi bir varsayım sonu gelmez şekilde tartışılabilirdi. Durumun gerçekliği ise, tamamen kuşatılmışlardı.
Tıpkı karıncaların avlarının yollarını kesmeleri gibi, Orklar da onları çevrelemişti.(TL: Karınca olayı hakkında bir fikrim yok…)
Bütün güçleriyle savaşsalar bile yakında onlara yenik düşeceklerdi.
Bu nasıl olabilir? Gabil anlayamadı.
Ümitsizce birliklerini canlandırmaya-toparlamaya çalıştı, gaza getirici cümleler haykırarak.
Ancak, Goblinler panik yüzünden düzenlerini kaybetmişlerdi ve Kertenkele Adamlar endişe içerisinde titriyordu.
Bu hiç iyi değil. Bu şekilde düşünerek geri çekilme emri vermeyi istedi… Ama o bile kaçacak bir yerinin olmadığını anlıyordu.
Herkesi tek bir bayrak altında toplamak için mağara içerisindeki savaşçıları zorla dışarı çıkartmıştı.
Tünellere doğru umutsuzca bir geri çekilme emri verse bile girişi fazla dardı.
İlk kaçacak olan Goblinler onların kaçışını engellerdi.
Ve bu şekilde bir giriş yolu olmadan Orklar tarafından katledilirlerdi.
Bunu yerine Ormana kaçsalardı… Takip edilir ve katledilirlerdi.
Geri çekilemezlerdi.
Gabil bunu çok iyi bir şekilde anladı.
Neden babası bu kadar korkak-yüreksizce bir şekilde savaşmıştı? Bunu en sonunda anladı.
Ben ne kadar aptalmışım? Diye düşündü Gabil. Ama şimdi pişmanlık için zaman yoktu.
Şimdi, Gabil’ in yapabileceği bir şey vardı, morali arttırarak silah arkadaşlarının endişelerini azaltmak.
[Guwahahaha! Ne kadar da endişeli yüzler gösteriyorsunuz! Ben buradayım! Ezik Orklara kaybetmeme imkân yok!]
.
Ah…
Kertenkele Adamların Lideri iç çekti.
Pişmanlıklarla doluydu.
Ork Lordu’ nun aşılayabileceği terörden sadece masallarda bahsetmişti.
Yok, başka zamanlarda da bahsetmişti bundan. Ancak onun aşılayabileceği terörü aktarmada başarısız olması şimdi Lider’e sonsuz bir pişmanlık veriyordu.
Belki eğer bunu Gabil’ e iyi bir şekilde aktarabilmiş olsaydı o daha dikkatli olurdu.
Ama şimdi artık çok geç. Bir iç çekmeyle bunun gibi düşünceleri bir kenara bıraktı.
Hala yapmaları gereken şeyler vardı.
Hemcinsleri, merkezde toplanmış, endişeli gözüküyorlardı.
Merkeze ulaşan dört yol var, bir tanesi kaçış için kullanılabilir.
Orklar kaçış yolundan gelemezler… Büyük olasılık. Direk ormana çıkan bir yoldu. Bu kaybolamayacağınız tek yoldu, kendilerinin kazdıkları o yol.
Bu nedenle diğer dördünü incelemeleri gerekiyordu.
Tünellerde savaşan birlikler yavaşça geri çekildi ve merkezde tekrardan organize oldular.
Merkezin savunma hattı şu anda 1.500 askerden oluşuyordu. Hala geri çekilmemiş birliklerde vardı.
Diğer bir yandan, Orkların sayıları çok fazlaydı.
Büyük olasılıkla yakında burayı keşfedeceklerdi.
Bir umutla, onlar buraya gelmeden önce dönerler…
Lider kısaca kaçış yoluna baktı.
Bütün hemcinslerinin toplanmasıyla birlikte koca salon şimdi küçücük-dar hissediliyordu.
Eğer acilen kaçmaları gerekirse hepsinin güvenli bir şekilde kaçmaları çok muhtemel gözükmüyordu.
Belki küçük gruplarla tahliyeye başlamaları gerekiyordu.
Hangi seçeneği seçerse seçsin durumun bir kaosa dönüşeceğinden şüphe yok. Ancak ne olursa olsun soylarının tükenmesi olasılığını azaltması gerekiyordu.
Ancak Ormana kaçsalar bile Orklar onları er ya da geç bulacaktır.
Ve eğer kaçışlarında başarılı olsalar bile hayatta kalmak imkânsız olabilir.
Bu nedenle Lider bir tahliyeyi emredemedi.
Tek yapabileceği şey zaman kazanmaktı.
Gelecekler mi gelmeyecekler mi, bunu bilmiyordu ama hala parasını destek kuvvetlerin gelme ihtimaline yatırıyordu.
Lider’in acı çekmesi sanki sonsuza kadar devam edecek gibi görünüyordu.
.
Kertenkele Adamların Yüzbaşısı Ormana kaçtı.
Güçlü bir aura’ yı hissederek oraya doğru yöneldi.
Kertenkele Adamlar bataklıklarda hareket kabiliyetlerinden övünseler bile aynısı orman içerisindeki hareket kabiliyetleri için söylenemez.
Nefesi kesik, kalp atışları dengesiz, Yüzbaşı hızlı bir şekilde yoruldu.
Ancak, koşmaya devam etmek zorundaydı.
Koşuşu ırkının geleceğine karar verebilirdi.
Ve bu şekilde üç saat devam etti.
Sanki vücut sınırlarını yok saymış gibi içten bir şekilde ilerledi. Sadece iradesi ile devam etti, her an yığılabilirdi.
Bunun farkındaydı.
Dahası İblis Souei’ nin ilerisinde olduğundan emin değildi.
Onlara yardım etmeye karar verir mi? Bunu da bilmiyordu.
Koşma zahmetinde bulunur muydu?
Bu düşünce beyninin karanlık noktasından belirmişti. Ancak bu düşünce üzerinde durmamayı seçti.
Gabil’ in salaklığını durdurmada başarısız olmuştu, buna inandı.
Gabil’ in Lider tarafından fark edilmek istediğini biliyordu.
Ancak bunu Lider’ e söylememişti. Kertenkele Adamların Kahramanı Gabil.
O da Gabil’ e saygı gösterenlerden biriydi.
Hatasının sorumluluğunu üstlenmek için Yüzbaşı görevini terk edemezdi.
Eğer durursa bir daha koşamazdı.
Bu yüzden ilerlemeye devam etti.
Bu umutsuz koşuyu gören biri vardı.
Yüzbaşı bu benliği fark etmemişti de.
Bu benlik Yüzbaşıyı sessizce daldan dala takip ediyordu.
Biriyle mi konuşuyordu? Görünende karşısında bir kişi olmadan ve ses çıkmadan gerçekleşen bir konuşmanın ortasında gibiydi.
Bu bittikten sonra, bir kez kafa salladı.
Ve,
[İsteğiniz gerçekleştirilecek. Buyurduğunuz gibi hareket edeceğim.]
Bunu mırıldanarak, yüzbaşının önüne indi!
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽