Tensei Shitara Slime Datta Ken - Bölüm 080
–Şölenden Önceki Hadise
Önceki Bölüm | | Sonraki Bölüm
Çevirmen: Bakakuun
.
.
.
İblis Lordlarının Şöleni Walpurgis,
Şölene katılan şahıslar şu anki dokuz İblis Lordu idi.
Ve Şölene katılan en önemli kişi ise İblis Lordlarının arasına yeni katılmış birisi idi.
Katılanlar aşağıdaki gibi idi;
İblis Irkı… “Karanlığın İmparatoru” (Karanlığın Lordu) Guy Crimson.
Peri Irkı… “Labirentin Perisi” Ramiris.
Dragonoid (Yarı – Ejder) Irkı “Yıkımın Despotu” Milim Nava.
Dev Irkı… “Kıtanın Gazabı” (Deprem) Dagruel.
Vampir… “Şer Gecenin Kraliçesi” (Karabasanların Kraliçesi) Ruminas Valentine.
Sürülmüş Melek… “Uyuyan Hükümdar” Dino.
Kanatlı Irk (Harpy)… “Gökyüzünün Kraliçesi) Frey.
Yaşayan Ölü Irkı… “Kukla Ustası” Clayman.
Eski İnsan… “Sarışın İblis” Leon Cromwell.
Masanın etrafındaki oturma şekilleri İblis Lordu olma sırasına göreydi.
Boş olan bir koltuk vardı ve en düşük makamda geçici bir koltuk vardı.
Hizmetkârlar (Maid’ ler) tarafından yol gösterilerek her İblis Lordu kendi koltuğuna oturdu.
Sessiz salonda, adeta dışarıdaki dünyadan ayrılmış salonun tam ortasında üç kişi vardı. Çoktan kendi koltuklarına oturmuş diğer İblis Lordlarını bekliyorlardı. Bu iç kişi Guy, Leon ve Ruminas idi.
Sonra, sessizliği delip geçen gürültülü birkaç kişi daha odayı işgal etti.
[Yahoo~, İyisinizdir umarım?]
Bir peri bunları söylerken koltuğuna doğru hızlıca uçtu. Bu Ramiris idi.
[Görüşmeyeli uzun zaman oldu!]
Bir Dev herkesi selamladı ve koltuğuna oturdu. Bu Dagruel idi.
[Yo, Her zamanki gibi hepiniz çok kasvetlisiniz.]
Koltuğunun yanındaki gümüş saçlı kıza takılan ve seslenen Dino idi.
Doğal olarak bir cevap alamadı, sadece memnuniyetsiz bir bakıştı cevabı.
Üç İblis Lordunu izleyen kimse ise aralarına yeni katılan idi. Şölenin ana karakteri salona varmıştı.
İlk üçü çoktan koltuklarındaydı, Rimuru kapıdan girerken dikkatlice onu incelediler.
Aralarından birisin ilgisini çekmeyi başarmıştı, bir başkası hiç oralı olmadı ve bir diğeri ise gözlerinde nefret ile bakıyordu.
Ancak, bakmakta oldukları Rimuru kimseye selam vermedi ve bu yüzden geçici koltuğuna doğru yönlendirildi.
Bununla birlikte daha varmayı başaramamış üç İblis Lordu kalmıştı:
İblis Lordları herkesin gelmesini beklerken salonda ezici bir hava vardı. Hizmetkârları arkalarında bekliyordu.
Nedendir bilinmez, Dino ve Dagruel’ in arkasındaki üç kişi sanki pataklanmış gibi görünüyorlardı ama hiç kimse bu konu hakkında bir kelime bile etmedi.
Bir şey söylemek ister gibiydiler ama tamamen yok sayılmışlardı.
Tam şölenin başlama saatine ramak kala üç İblis Lordu aynı anda içeri girdi.
Bu Şöleni düzenleyen Clayman idi ve yanındaki iki İblis Lordunu da sayarsak bütün üyeler şu anda salondaydı.
Tam o anda, Walpurgis Şöleninin açılış konuşmasını bekleyen İblis Lordlarının önünde, şaşırtıcı bir olay yaşandı.
Clayman yumruğunu kaldırdı… ve Milim’ e vurdu!
[Hızlı yürü, seni geri zekâlı!]
Milim’ e bunun gibi kaba kelimeler kullanmak idam cezası idi.
Bu kazayı görenler diyecek bir kelime bulamıyorlardı.
“Despot” olarak adlandırılmış Milim’ e bunu yapmak…
Bu bütün mantıksal duyuları bir kenara ittiriyordu. Yazık, bu ahmağın zamanı gelmişti.
Ama yine de…
Milim’ e karşı bunun gibi bir harekette bulunsa bile Clayman hiç ama hiç özür dileyecek gibi gözükmüyordu.
Milim karşı koymuyordu ve bir kelime bile etmeden koltuğuna oturdu.
Bu durum çok garip olarak düşünülebilirdi; bunu izleyen diğer İblis Lordları gördüklerine inanamadı.
Bu şekilde, yakın gelecekte yaşanacak bütün şer olayları sanki önceden anlatırcasına Walpurgis Şöleni başladı.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
Dino koltuğunda otururken biraz önce tanıştığı canavar hakkında düşünüyordu.
Gerçekten ilginç bir canavardı. Aynı zamanda Dino bu canavardan kendi gücünün eşiti olabilecek bir güç de sezmişti.
Clayman gibi ezik değildi; Gerçek İblis Lordunun Azmine sahipti.
Ne kadar da… İlginç.
Kendisi Özel Yetenek [Tembellik]’ e sahipti ve neredeyse Dagruel’ i ayartmak (demoralize etmek) üzereydi.
Gerçekten kontrol edilemez bir şahıstı; ezici güce sahipti bu yüzden Dino onunla ciddi bir şekilde savaşmaktan kaçınıyordu.
Yeteneğinin isminin de açıkladığı gibi yeteneğinin varoluş amacı demoralize etmekti…
Ondan sonra tahta çıkacak oğlundan sonra bu işlem tamamlanacaktı.
Oğulları İblis Lordu olabilme niteliğine sahipti. Yeterince tecrübe edindikten sonra birer İblis Lordu olacaklardı.
Sonra Dagruel emekli olacaktı ve her şey Dino’ nun daha önce planladığı gibi olacaktı.
Özel Yetenek [Tembellik]’ in gücü demoralize edilen şahsı hem yeteneğe sahip kimsenin hizmetkarı yapmaktı hem de demoralize edilen şahısın gücünü çalmaktı.
Güçlü ama uysal bir piyon ile daha fazla büyü gücü elde etmeyi planlıyordu.
Yani, Dino için bu sadece can sıkıntısını geçireceği bir oyundu… ama yine de bu harikulade oyun neredeyse 300 yıldır oynanıyordu.
Ve yine de…
Veldora’ nın söyledikleri kendi hedefinden daha üstün bir hedefin var olduğunu fark etmesini sağladı.
Kendisini geliştirme dürtüsü içinde filiz vermeye başladı ama düşmanı kendi gücü ile yetişebileceği birisi değildi.
Bu düşünce onu gerçekten üzüyordu…
Ama yine de bu durumun eğlenceli olduğunu düşündü.
Bu duygunun Özel Yeteneği [Tembellik] üzerinde bir etki yarattığını kendisi bile fark etmedi.
Sadece küçücük bir etkiydi.
Bir yeteneğin mükemmelliğe ulaşabilmesi için çok uzun bir zaman ve devasa enerji gerekiyordu ama bu küçücük etki bir değişimi başlattı.
Kısa bir zaman geçtikten sonra Clayman içeri girdi.
Dino’ nun ilgisini çeken birisi değildi ama o sırada Dino şaşırtıcı bir sahneye tanıklık etti,
Clayman’ ın Milim’ e vuruş anına.
Bu inanılmaz kesiti göre Dino’ nun gözleri tamamen açıldı.
Açıkça Dino’ dan üstün bir makamda yer alan Milim, Clayman gibi bir ezik tarafından darbe almıştı.
En yaşlı İblis Lordu olarak da tanımlanan Milim anormal bir yeteneğe ve neredeyse sonsuz büyü gücüne sahipti.
Onun eşiti olarak sayılabilecek tek bir kişi vardı, o da Guy idi.
Bu kadar aşırı anormal bir varlık olan Milim… ezik Clayman tarafından hor görülüyordu!
Dino artık içinde var olmadığını düşündüğü bir duyguyu tecrübe ediyordu, kalbinin en derin köşelerinden gelen bu duygu… öfke idi ve ya belki de hayal kırıklığıydı.
Bu şekilde bu duygular [tembellik]’ i daha da geliştirecek birer besin oldu.
Ve bu evrim, çok zaman geçmeden, hızlandı ve iradesinin kuvvetlenmesini sağladı.
Bu şekilde yeni bir güç Dino tarafından elde edildi.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
(Rimuru’ nun Bakış Açısı)
Toplantının gerçekleştirileceği yere doğru ilerlerken hem bir çocuk hem de güçsüz biriymiş gibi göründüğümden benimle kavga etmeye çalışan kimseler vardı.
[Burasının sadece güçlülere ait bir yer olduğunu bilmiyor musun? Senin gibi bir ezik eve dönmeli!]
Devamlı bir şekilde tehditler savurdular; bu bana eski tarz bir gangsteri anımsattı.
Saçlarını sarıya boyasalar, oraya buraya birkaç tane de piercing…
Klişe bir şekilde üç kişi olarak da geldiler.
Bu şerefsizler güçsüz gözüken birine çullanarak kendi güçlerini göstermek istiyorlardı.
Dış görünüşleri ile bile güçsüz değillerdi.
Enerjileri fazlaydı belki Shion ve Benimaru dan bile fazlaydı.
Ama
Shion gözleri ile bana sordu, küçük bir kafa sallama ile cevap verdim.
O anda bu üçlü gülünecek kadar acınası bir hale geldiler.
Baya kötü pataklandılar; üçlünün bedenleri mavilikler ve siyahlıklar kaplamıştı.
Shion el üstünde tuttuğu Odachi’ sini bile kullanmadan akıl almaz saf gücü ile üçlünü üstesinden geldi.
Düşman eşit enerjiye sahip olsa bile tek taraflı bir kavgaydı.
[Özür dilerim, bu kadarı yeterli mi?] (Shion)
Özür dilemiş olsa bile, bu “yeterlinin” ötesinde bir şeydi.
Ama stresimizi atmamıza izin vermiş olmaları iyiydi.
Belki bu üçlü Dagruel’ in çocuklarıydı?
Bizi gördüklerinde yaklaştılar, belki de bizi uyarmak içindi bu.
Hareketlerinin arkasındaki düşüncelerini bilmiyorum ama kapıdan geçtikten sonra birden fazla yol vardı ve kaybolduk.
Sonra da bu üçlü ile karşılaştık.
Transfer Kapısından Yer Altına geçtiğimizden bunun gibi hoşa gitmeyen bir şey yaşadık.
[Bu tecrübenizden öğrenin, her şeyi dış görüntüsüne bakarak değerlendirmeyin!] (Rimuru)
Onlara birkaç bir şey öğrettikten ilerlemeye devam ettik.
Ortamın gazına gelip biraz ders vermiş olabilirim ama karşılaştıkları kimselerin biz olmasına sevindim, eğer başka bir İblis Lordu olsaydı baya kötü bir şey başlarına gelebilirdi.
Kendi büyü enerjilerinde bir düşmanın üstesinden gelebilseler bile kendilerinden kat be kat ezici bir güce sahip bir düşmanın farkına varamadılar ve düşünmeden hareket ettiler.
Shion’ un Herkül Kuvveti de var ve bunun da farkına varamadılar.
Üçlü ezik bir düşman gibi yenilmiş olsa bile her biri yarı İblis Lordu seviyesinde sayılabilir.
Eh? Yani bu Shion’ u Yarı İblis Lordu Sınıfına mı koyuyor?
Bu, yani…
Sakinleş.
Ama, cidden mi, o Shion mu!? O ahmağın Yarı İblis Lordu sınıfında olmasına imkân yok.
Kendimi buna inandırdım ve ilerlemeye devam ettim.
Arkadan sanki [Size Sensei, hayır Shisho (Usta) dememe izin verin!] gibi bir şeyler duydum ama bunu hiç duymamış gibi yapacağım.
Önümüzde devasa bir kapı kendisin belli etti.
Kapının ardında toplantının gerçekleşeceği salon vardı.
İçeriye girdiğimde koltuğuma doğru yönlendirildim.
Oturdum ve çevremi incelemeye başladım, Dino ve Dagruel kendi koltuklarında oturuyordu.
Pataklanmış üçlüyü arkalarında gördüm. Düşündüğüm gibi Dagruel’ in oğullarıydı.
Herkes onları yok sayıyordu.
Daha önce de düşündüğüm gibi, bu normal bir şey olamazdı, sonuçta burada yüz üst sınıf İblis kolaylıkla katledilebilirdi. Kimse bu durumdan mutsuz değil gibiydi.
Şu an sadece diğer İblis Lordlarını inceleyebilirim.
En uzakta büyüleyici kırmızı saça sahip bir adam vardı. Eğer bir kadın olsaydı kesinlikle müthiş bir güzelliğe sahip olurdu.
Tek bir bakışta anladım, bu şahıs tehlikeliydi.
Onu analiz etmeye çalıştığımda sadece önemsiz bilgiler elde ettim.
Diablo gibi düzensiz bir enerji miktarına sahip.
Diğer bir deyişle enerji seviyesi fazlaydı ama elde edindiğim bilgi onun daha bir çömez olduğunu ve bu enerjisini tamamen kontrol edemediğini gösteriyor.
Ancak gözlerimi kandıramaz.
Ya da belki de [Bilgelik Lordu Raphael]’ in analiz gücünü kandırmış olabilir. Edindiğim bilgi büyük olasılıkla sahteydi.
Bunun nedeni düşmanın yanlış bilgiye sahip olmasını sağlamak ve esas gücünü anlayamamasını sağlamaktı. Bu daha savaş başlamadan düşmanın kendisini hafife almasını sağlayarak kazanmasını sağlıyordu.
Anladığım kadarıyla, bir çeşit gizleme gücüydü bu. İblis enerjisini bastırarak düşmanın gerçek gücünü görmemesini sağlıyordu.
Ama bu şahısın fikri düşmanın analiz yeteneğini kullanmaktı.
Bunun gibi bir şeyden korkacak birisi düşmanı olarak görülmeyecekti tabi ki bu bilgiyi edinemeyecek birisi bu hesaplamanın tamamen dışında kalacaktı. Ama sıkıntı kendi gücünü o kadar bastırsa ve gizlese de yine de Diablo’ nun seviyesindeydi.
Gerçek gücü hafife alınamaz.
Bu kimse kesinlikle akıl almaz birisi idi.
Şüphesiz, içimden bu şahısın İblis Lordu Guy olduğunu hissettim.
Ve solunda Ramiris vardı.
Başköşeye oturmuştu, acaba ondan önce İblis Lordu olduğundan mıydı?
Baya mutlu gözüküyordu bir çocuk gibi bacaklarını ileri geri sallıyordu. Onu kendi haline bırakmak daha iyi olacaktır.
Onun yanında ise boş bir koltuk vardı.
O koltuğun yanında Dagruel oturuyordu.
Bu devasa (Ossan / Yaşlı Adam) inanılmaz derecede yüksek enerjiye sahip. Görünüşe göre Diablo’ nun üç katı enerjiye sahip.
Ancak önemli olan nicelik değil nitelik.
Bu enerjiyi en tasarruflu bir şekilde nasıl kullanabiliriz, işte olay bu. Aynı sınıfta olsak bile kendi yeteneklerimiz üzerindeki ustalığımız aramızdaki bütün farkı yaratabilir.
Bir süre önce, eğer öfkemi kontrol edemeseydim dost ve düşmanı algılayamayabilirdim.
Hayır, kolayca kontrol edebilsem bile hala endişeliyim.
Şimdiye kadarki yol pürüzsüzdü diye mıcırlardan korkmayacak değilim.
Yani, gardımı düşürmemeliyim.
Tam karşımda, Ramiris’ in yan komşusunun yanında, gümüş saçlı güzel bir kız yerini aldı.
Cildi bakanda saydam hissi uyandırıyordu, farklı renkteki gözleri derin bir kızıl ve açık bir mavi renk yayıyordu.
Her bakımdan güzelliğin tanımıydı.
Arkasında uşağı gibi birisi vardı; baya görgülüydü.
Düşündüklerimle aynı şeyi düşünüyor olabilir, o da İblis Enerjisini saklıyordu, bu nedenle gerçek gücü anlaşılmıyordu.
Bu nedenle onun hizmetkâr olmasına şaşırdım.
Güzel kıza gelirsek devasa derecede İblis enerjisi yayıyordu.
Ama kızın enerji seviyesi hem nitelik olarak hem de nicelik olarak devamlı artıp iniyordu yani analiz etmeye çalışmanın ir anlamı yoktu.
Yani bu İblis Lordu sınıfı ha?
Bana doğru attığı bakışlar korkutucuydu. Belki de bakışları bana değil de arkamdaki Veldora’ ya idi.
Bu kız kesinlikle şüphesiz bir vampirdi, Krallığı küllere dönüştürülmüş bir İblis Lorduydu.
Kızdırmak istemeyeceğiniz bir düşmandı!
Düşündükçe başıma ağrılar giriyor – durumlarından birisiydi bu.
Bazılar güzel bir kızın öfkesini tadarak ölmenin bir lütuf olduğunu söyler ama beklenildiği gibi bunda herhangi bir lütuf göremiyorum.
Sadece başkasının hatası nedeniyle böyle bir son yaşamamayı umuyorum.
Ve onunla arkadaşçasına konuşmaya çalışan Dino idi.
Beklenildiği gibi hiç ama hiç durumun farkında değildi.
Bu adam korkusuzdu.
Ama bu davranışını destekleyecek güce de sahipti.
Büyük miktarda enerji yayıyordu ama büyük olsılıkla çoğunu bastırıyordu.
Dino da değişik yöntemler kullanarak gerçek gücünü saklıyordu.
Eğer analiz etmeye çalışırsam kesinlikle fark edecektir. Ne kadar da kurnaz birisi.
Ve canımı en çok sıkan şahıs, yanımda oturmakta olan en düşük makama sahip Leon’ du.
Bir bakışta erkek güzeli olduğu anlaşılıyordu, tanrılar tarafından bahşedilmiş bir çehreye sahipti.
Eğer eski ben olsaydım çoktan “Umarım Patlarsın!” gibi şeyler düşünürdüm, herhalde.
Eskiden insan olmasına rağmen aura’ sı etkileyiciydi.
İblis Lordunun Azmi ile baştan aşağı kaplanmıştı.
Hatta gerçek gücü analiz edilemiyordu.
Bu ilginç. Bilgelik Lordu Raphael’ in analiz yeteneği zayıf noktası olabilir.
Yani, eşit güçte olan bir yeteneğe karşı demek istiyorum.
Bunun da, şüphesiz, Nihai yeteneği vardı.
Ve o anda farkına vardım.
Guy bilerek yanlış bilgi veriyordu. Bu Nihai yeteneklere karşı bir yöntem miydi?
Eğer durum bu ise Guy’ ın da Nihai Yeteneğe sahip olması çok olsıdır.
İblis Lordu olsa bile Nihai yeteneğe sahip olmayabilir.
Nihai Yeteneğe sahip olmak o insanın şansına, tesadüfler zincirine ve kişiliğine bağlı bir şey.
Ama Nihai Yeteneklerin gücü yetenekten yeteneğe değişiyor.
Bu nedenle şu andan itibaren dikkatli olmalıyım.
Nihai Yeteneğe sahip olduğumu Guy çoktan fark etmiş olmalı.
Düşmanım hakkında kesin bir bilgiye sahip değilken, kendi bilgilerim çoktan sızdırıldı.
Kötü bir gafta bulundum.
Çoktan gerçekleşti bu nedenle yapabileceğim bir şey yok. Hangi yeteneğimin açığa çıktığı hakkında endişelenmeye lüzum yok.
Gelecekte bunun gibi şeylere karşı koyabilmem şart, yani bu tecrübeye minnettar olmalıyım.
Eğer bundan sonra hala hayatta olursam tabi.
Şimdi, Nihai Yetenek olayını anladım.
Leon beni umursamıyor gibi.
Ancak sana söyleyeceğim bir şey var.
[Leon, Shizu-san vefat etti.
Bana sana bir yumruk borcu olduğunu söyledi, bedava, sadece senin için; bu yüzden sana vurmama izin ver.]
Leon’ a seslendim ve direk bunu söyledim.
Dediklerime karşı Leon gözlerini açtı.
Ve
[Reddediyorum.
… Ama eğer bu bir kavgaya teklif ise gelip de yumruk atmanda sıkıntı yok.
Ancak, zamanını ben belirleyeceğim. Eğer bir tuzak olduğunu düşünüyorsan, gelmesen de olur.]
Bunları soğuk bir şekilde söylerken gözlerini bir kere daha kapattı.
Ve bu şekilde bana karşı başka bir ilgisinin kaldığını zannetmiyorum.
Kaçamak cevap verme yeteneği harikulade.
[Anladım. Kabul edeceğim, lütfen bir davetiye gönder.]
Diye cevap verdim ve konuşmayı kestim.
Canı sıkılmış gibi görünse de Leon’ dan küçük bir kafa sallama geldi.
Bence sıkıntı yok. Bununla birlikte Shizu-san’ ın isteğini iletebildim de biraz ertelememiz gerekecektir Clayman ile olan sıkıntı yüzünden.
Bir süre bekledikten sonra Clayman ve iki İblis Lordu en sonunda geldi.
Ve sonra akıl ermez bir şeye tanıklık ettim.
Clayman Milim’ e vurdu (・・・) O Milim’ e…
İçimde, neredeyse öfkem patlamak üzereydi.
(Sen… Sakın rahat bir şekilde ölebileceğini düşünme…)
Clayman’ ın ölümünü duyurdum.
Her ne olursa olsun onu affetmeyeceğim.
Ancak, aceleci davranmamalıyım.
Çünkü daha Şölen başlamadı.
☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽☾☽
TL Not: Geçmiş bayramınız kutlu olsun, akademik-eğitim-öğretim yılınızda başarılar!