Tensei Shitara Slime Datta Ken - Bölüm 113
Bölüm 113 – TURNUVA – KISIM 8
Turnuvanın sadece 2 günü kalmıştı.
Bugün doruk noktasıydı, geriye kalan tek şey yarınki final maçıydı.
Yarın sabah final maçı yapılacak ve öğleden sonra ise zindan sergilenecek.
Ancak, bu kolezyum mümkün olduğu kadar güçlü bir şekilde inşa etmemize rağmen arenanın bazı yerleri yıkılmıştı.
Her ne kadar maçlardan sonra geçici bakım yapılmış olsa da, sadece birkaç güne bu kadar hasar verebilmek, maçlar beklenildiği gibi şiddetli geçti.
Oh neyse, seyircilerin koltuklarını bir şey olmadığı sürece sorun yok.
Eğer bir sorun ortaya çıkarsa diye engel olmak için bariyer kurmuştuk.
Beklenmeyen diğer şey, Souka ve Milim’in aşırı popülerliği.
Özellikle Milim’in.
Her ne kadar sadece bir günlük spikerlik yapmış olsa da, köklü bir hayran kitlesi edinmiş gibi görünüyor.
Soylular, maceracılar ve hatta Ulu Jura Orman’ından yaşayan canavarlar arasından muazzam bir popülerlik kazanmıştı. Basitçe gerçek doğasını bilmiyorlardı, ona neşeli bir biçimde [Milim-cha~n!!] veya [MI・LI・M・SAMA~!!] diye tezahürat ediyorlardı.
Milim’i hiçbiri saygı eki kullanmadan adlandırmıyorken, ilginçtir ki Souka’ya hiçbir saygı eki eklemiyorlardı.
Sızdırdığı aura yüzünden mi? Sebebi bu mu?
Sebebi buysa sürpriz olmazdı.
Bugün sabah 2 maç olacak ve öğleden sonra ise 3.lük maçı yapılacak.
Yorgunluk bakımından ilk maç daha avantajlıydı ama bu bir mazeret olamaz.
Bugünün maçlarını iple çekiyorum bu yüzden elinizden geleni yapın.
Neredeyse bugünün ilk maçının başlama zamanı geldi.
On üçüncü maç… Benimaru Gobuta’ya karşı.
Gerilen Gobuta’nın aksine Benimaru sakindi.
Bu arada Gobuta’ya Ranga’yı sadece bir maçta çağırabileceğini söylemiştim.
Gobuta Ranga’nın üstünlüğünü kabul ediyordu, bu maç hakkında endişelenmeme neden oluyordu.
Bu maçın başrol oyuncusu Gobutaydı.
[Başla!!] (Souka & Milim)
Milim ve Shouka’nın ahenkli bağırışlarıyla beraber bugünün ilk maçı başladı.
[Uoooo, yapacağım~ssu!] (Gobuta)
Yani, Gobuta dünkü gibi hücum etti.
Boşuna olduğunu düşündüm. Ve tam öyle düşünürken, Benimaru atlattı ve tekme attı.
”Umu! Beklendiği gibi, Gobuta Benimaru’ya rakip değil!
Hemen köpeciği çağırsan iyi olur (Ranga)!” (Milim)
Hiç gocunmadan, Milim tavsiyesini (emrini) verdi.
”Otto, beklendiği gibi suratları arasındaki fark çok fazla!?
Yarışmacı Gobuta, Yarışmacı Benimaru’ya hiçbir şey yapamıyor~!” (Souka)
Souka’nın sübjektif yorumları, kalbi ve zihni büyük ölçüde kaygılandırıyordu.
Bu yorumlar karşısında güveni olmayan insanlar ağlayacaktır;
”Hehe, beklendiği gibi~ssu….
Kendi yeteneklerimle ne kadar ilerleyebileceğimi görmek istemiştim~ssu.
Ancak, herhangi bir vuruş yapamadım~ssu.
Lütfen kullanmama izin ver.
Eşsiz Yetenek[Bana Gücünü ver(İblis Kurt Çağırma)] ayrıca! “Dönüşüm (İblis Kurt Birleşimi)!!”” (Gobuta)
Gobuta, Benimaru’nun vuruşundan dolayı ölümün eşiğinde olmasına rağmen, sakatlı hızlıca iyileşti.
Havada bir bozulma meydana geldi ve Ranga çağırıldı.
Ve sonra…
Ranga Gobuta’nın bedenini sardı ve Ranga ile Gobuta arasında birleşim sağlandı.
Gobuta’nın vücudu daha da büyüdü, Ranga kendini Gobuta’nın tüm vücudunu kaplayan kurt kürkü gibi bir zırha dönüştürdü.
Buna Ranga’nın insansı formu mu demeliyim?
Gerçek düşüncelerimi dile getirirsem, Gobuta için çok iyiydi. Bu çok havalıydı.
“Kahretsin! Sen sadece Gobutasın , nasıl dönüşümü kullanabilirsin!?” diye düşündüm.
”O, ohhhhhh!! Bu havalı!! Bu da nedir? Bu çok havalı!!” (Milim)
Çok fazla heyecanlanan Milim görevini unuttu.
Biliyorum, Milim’in duygularını anlayabiliyorum.
Kahretsin, Gobuta. Bu düşündüğümde daha harika bir yetenek.
”Hehe, benim sıram~ssu!” (Ranga zıhı giyen Gobuta)
Dedi ve sonra Gobuta yok oldu.
Hayır, tabii ki benim gözlerim görüyordu. Ama normal bir insan için yok olmuş gibi görünüyordu.
”Yar, Yarışmacı Gobuta yok oldu?! Nerede….?”
O anda, Baam!! Seyirci koltuklarının altında kolezyum duvarının yüzeyinde bir patlama oldu.
Kesin olmak gerekirse, içinde olduğumuz seçkin misafir odasının tam altında.
Açıkça görebiliyordum.
Gobuta havalı bir şekilde beyan etmişti ve koşmaya başlamıştı. Ancak, bir durma belirtisi göstermedi ve duvara çarptı hepsi bu. Bu salak hâlâ gücünü ve hızını kontrol edemiyor. Benzerliği anlamayı kolaylaştırmak için, koştuğunun farkında olsaydı düşünerek durabilirdi. Gobuta’nın eşsiz yeteneğine dayanarak, Ranga gibi istediği yere anında koşabilirdi, böyle bir şey mümkün.
Ve yine de…
”Ootto, Yarışmacı Gobuta kalkmadı, iyi mi acaba!?” (Souka)
Souka’nın dediği gibi, Gobuta kalkmamıştı.
Aldığı fiziksel hasar yüzünden hareket edemiyordu. Şok yüzünden bayılmıştı.
Ne denir ki…?
Böyle güzel bir görünüm gösterdikten sonra kendisini böylesine zavallı bir hale düştü. Bunu “Gobuta işte.” Dışında başka bir şeyle ifade etmenin hiçbir yolu yok.
”Oi, sen. Beni eğlendirmeyecek miydin? Orada biraz bunu konuşalım mı?” (Milim)
*Thud Thud Thud. Milim Gobuta’ya doğru yürüdü ve sonra Gobuta’yı tek eliyle kaldırdı. (*Hızlı yürüme efekti.)
Yüzünde bir gülümseme vardı ama gözleri hiç öyle değildi.
”Kazanan Benimaru, bu kadar çirkin bir maç olacağını düşünmemiştim…
Önceki heyecan ve beklentilerin nereye gitti…..?” (Milim)
Böylesine büyüleyici bir ses yankılanmasıyla, Gobuta’yı daha fazla elinde tutamadı.
Ve bu sözlerden sonra Gobuta, Milim tarafından Kolezyumdan alındı.
”Uummm, Görünüşe göre hakem karar verdi!
Kendini yok etti! Yarışmacı Gobuta kendini yok ettiği için yenildi, zafer Yarışmacı Benimaru’nun!” (Souka)
”Yuhhhhh Yuhhhh!” (İzleyiciler)
Büyük yuhalamalar geldi.
Haklıydılar. Gobuta maçın daha başında kendini yok ederek kaybetti, dahası yarı finaldeydi. Şikayet ederek tükürmeleri ve hatta paralarının geri ödenmesini istemeleri şaşırtıcı olmazdı.
Ancak Gobuta’yı acınacak şekilde sürükleyen Milim’i gördüklerinde, şikayetleri durulacaktır.
Görüşürüz Gobuta. Yiğitliklerini asla unutmayacağım!
Büyük bir çaba göstererek dönüşmesine rağmen, sonuçta ateşe benzin dökmüştü ve Milim’in öfkesini uyandırmıştı.
Milim’in bu maçtan beklentileri yüksek olduğu için, öfkesini sel gibi Gobuta’nın bedenine yağdıracaktı.
”Efendim, geri geldim!”
Ranga, hiç tereddüt etmeden Gobuta’yı terk etmiş ve geri dönmüştü.
Öyle değil mi? Bunun içine sürüklenmek istemiyordu.
Görünüşe göre Milim’den kendini mazur görmesini istiyordu ve Kolezyumdan ayrılırken kaçtı.
Gobuta diğer dünyada mutlu olman için dua edeceğim.
Bugünden alınan ders buydu.
Eğer çok şanslıysan, geri tepmesi çok kötü olabilir.
Gobuta dün çok fazla şans kullanmıştı. Ve sonucu bu.
Keşke şu andan itibaren şans eseri değil düzgün bir şekilde yetenek kazansa.
Böylece diledim, gelecekte Gobuta’dan büyük çabalar bekliyorum.
Eğer Milim’den sonra hayatta kalabilirse bu başka hikaye.
———————————————————————————–
On dördüncü maç….. Shion Diablo’ya karşı.
İzlenmeye değer bir maç.
Milim’in Gobuta ile konuşması bitmediği için geri dönmemiş gibi görünüyordu.
Gerçekten kızgın görünüyordu.
Gobuta korkunç bir mayına basmıştı.
Bunlar yüzünden Souka tek başına anons etti.
“Başlayın!” (Souka)
Böylece başlama işareti yankılandı ve maç başladı.
Bu ikisinin arasından, hangisi daha güçlüydü?
Isınmak gereksiz, bunu mu söylemek istiyorlardı?
[Kaotik Kader (Kıyamet, Yaşamın Yaratılışı ve Evrenin Ölümü)!!]
[Dünya’nın Sonu (Dünya’nın Çöküşü)]
Aynı anda özel hareketlerini kullandılar.
Shion’un özel hareketi, Eşsiz yeteneği “Aşçı” tarafından “Sonuç yazılmış.” Olarak bahşedildi. İradesinin gücüyle, rakibinin yeteneği göz ardı edebilir ve Shion istediği sonucu getiren bir kesiş yapabilir.
Diğer bir değişle, kaderi manipüle etme gücü vardı.
Kader kesilemeyeceği söylese bile, kesebilecektir. Diablo’ya karşı ölüm getiren bir kılıç gibiydi.
Ortaya koyduğu her şeyi inkar etme efekti, yıkıma neden olabilecek bir yetenekti.
Diablo’nun onaylamadı şeyler için yıkım getirecektir ve umutsuzluğun etkilerine dayanamayan insanlar için yıkıma neden olacaktır.
Yetenekleri birbirlerinin antitezi olduğunu söyleyebilirdiniz, sonucu iradelerinin çarpışması belirleyecekti.
En başından beri tüm güçleriyle savaşma niyetinde görünüyorlardı.
Yıkım gücü Diablo’nun elinde birikirken, Shion Odachisi ile kesti.
Sihir ve kılıç arasındaki çatışma daha önce gördüğüm tipik bir şey. Ancak bu ikisinin inanılmaz konsantrasyonları ve mücadele ruhları nedeniyle ta en başından çatışmaya niyetlenmişlerdi.
Ne kadar zaman geçmişti?
Sonsuzmuş gibi görünüyordu ama sadece birkaç saniye geçmişti.
Ancak bu birkaç saniye içerisinde Shion ve Diablo tükenmiş ve savaşlarını gerçekleştirmişlerdi.
Beklendiği gibi kazanan…
Shion ve Diablo’nun arasında yoğun bir kıvılcım oluştu.
Sonra sonuçlanma zamanı gelmişti.
Shion’un Odachisinin üzerinde bir çatlak oluştu ve kırıldı.
Aynı anda, Diablo tuttuğunu zapt etti ve enerji girdabının merkezini ezdi. Ancak bununla birlikte ürettiği gücü bastırdığı için sol kolu uçtu. Omuzuna kadar tüm kolu tamamen kayboldu.
Ne kadar aşırı bir güç olduğunu anlayabilirdiniz.
”Kufufufufu. Bu harika bir kılıç ustalığıydı, bu benim için tehlikeliydi.” (Diablo)
Diablo kaybettiği kolunu umursamadan Shion’u övdü.
Ancak, teknikleri kendini patlatmış olsa bile Shion ayağa kalkamıyordu.
”Fu, Tehlikeli olan neydi? Hâlâ gücün var değil mi? Sen…” (Shion)
”Hiçte bile, fazla gücüm kalmadı.
Hâlâ çok gücüm olsaydı sol kolumu kaybetmezdim.” (Diablo)
”Fufu. Tek kolla tekniğinin enerjisini bastıramadın mı….? Bu benim kaybım.” (Shion)
Shion dürüstçe yenilgisini kabul etti.
Eh, bu doğal değil mi?
Eğer Diablo tekniğinin enerjisini bastırmakta geç kalsaydı Shion patlamadan doğrudan etkilenecekti.
Doğrudan hasar alamamasına rağmen ayağa kalkamıyordu, eğer doğrudan hasar alsaydı bu tehlikeli olabilirdi.
Övülmesi gereken kişi, Diablo’ydu.
(R.N Diablo reis kaybetseydi seriyi yayınlatmazdım.)
Sol kolunu kaybetmiş olmasına rağmen, cübbesiyle yarasını gizliyor ve hiçbir şey olamamış gibi davranıyordu.
Ya da daha doğrusu, ciddiyken ne kadar güçlü?
O çağırıldığında bir Arc İblis olmasına rağmen, onunla ilgili birçok gizem var.
Şimdi bir iblis Dükü olmuştu ve açıkça Beretta’dan güçlüydü.
Ayrıca İblis lordu Karion’a karşı kazanmıştı, peki ciddileştiğinde ne kadar güçlüydü?
Bilgelik Kralı Raphiel’e sadece bu seferlik gizlice bana söylemesini mi söylemeliyim?
(R.N Tabi söylet deli misin aq)
Her nasılsa, astlarımın çoğu beklediğimden daha fazla güçlenmişti.
Dikkatsiz davranamam.
Her neyse, maçın kazananı Diablo’ydu.
”Kazanan, Diablooooo!!” (Souka)
Souka’nın duyurusuyla beraber, kolezyum sevinç çığlıklarıyla yankılandı. Bununla birlikte en güçlü iki kişi belli olmuştu.
Benimaru ve Diablo.
Diablo’nun sakatlığına gelirsek yarına kadar iyileşmiş olurdu bu yüzden Final maçıyla ilgili bir sorun olmayacağını düşünüyordum.
Bir sonraki mesele Shion.
Bu durumu devam ederse, Gobuta hükmen 3. Olacak.
Hayır, Gobuta hâlâ hayattaysa bu geçerli olur.
3.lük maçı öğlen vakti yapılacaktı. Gobuta Shion’a karşı.
Eğer durumları iyi değilse, maç yapabilirler mi?
Bu konuda endişelenirken Diablo’nun zaferini övdüm.
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
Öğlenki maç, bir şekilde beklemeyi başardık.
Milim öğlenden önce, Shion ve Diablo maçının tam sonunda, döndü.
Sakince konuştu ve olanları anlattı ama….
Gobuta tıbbi bakım binasına geldi ve tam iksir aldı.
[Bu korkun.-ssu, parçalanmış olabilirim-ssu….] (Gobuta)
Gobuta’nın vücudu titriyor ve sallanırken kısık sesle mırıldandığını duyabiliyordum. Ama tıbbi bakım ekibinden gelen rapor bariz olarak bir sorun olmadığını söylüyordu.
Shion hayat doluydu.
Ne de olsa Ölümsüzdü.
Çabucak iyileşti ve fiziksel durumu da kontrol edildi.
Sorun silahının kırılmış olmasıydı.
Ama,
“Tıpkı Gobuta gibi, silah gibi bir şeye ihtiyacım yok!
Bunun dışında, *Herkül’ün Kenarına ne olacak?” (Shion) *(Shion’un kılıcının ismi.)
Yani, kırılan kılıcı için endişeleniyordu.
Oh, o Odachi dikkatsiz Shion’un ellerinde kullanılabilecek harika bir eşyaydı. Ona o kadar bağlı olduğu için öyle bir isim verdi, endişesini anlayabiliyorum.
Ama şimdilik bunu Kurobee’ye bırakmaktan başka şansımız yoktu.
İyileştirme yeteneğimle düzeltmek mümkün olsa da, bu durumda Shion’un şu ana kadar içine akıttığı büyü gücü boşa gidecekti. Çok fazla çabalamıştı, orijinal haline geri dönerse bir anlamı kalmazdı.
Bunu Tanrısal Zanaatkar Kurobee dışında kimseye emanet edemezdim.
Bu yüzden, Shion silahsız maça çıkacaktı.
Üçüncülük Maçı… Gobuta Shion’a karşı.
Başladı.
Gobuta başlar başlamaz “Dönüşüm” yaptı.
Görünüşe göre onu eskisinden daha iyi kullanıyordu.
Endişelenerek tekrar tekrar Milim’e baktıktan sonra, tüm gücüyle savaşmaya başladı.
Shion, açıklarla dolu Gobuta’yı görmesine rağmen, onu insaflıca durdurma niyetindeydi.
Ya da 30 dakika boyunca durdurmaya mı niyetliydi?
Tam gücüyle yumruklasa bile, hemen iyileşirdi.
Bu tekrar tekrar oldu.
Gobuta çoktan ağlamaya başlamıştı. Buna rağmen,
”Bu harika, Gobuta! Saldırısı tamamen faydasız olsa bile, yüzünden hâlâ sakladığı bir kozu olduğu anlaşılıyor!” (Şeytan Hakim)
Dedi Milim.
Gözlerinden “Vazgeçmek mi? İzin vermeyeceğim!” cümleleri okunuyordu.
Zavallı Gobuta.
Bu 30 dakika boyunca ölüm cezası beklemek gibiydi. Bu Gobuta için uzatılmış bir duruşma gibiydi.
Ve Milim izliyor olduğu için kaçması söz konusu bile değildi.
Gobuta Milim’i kendisine çeken havalı “Dönüşümü” çoktan kullandığı için hata yapmıştı bile.
Ama biliyor musunuz, bu 30 dakika boyunca Gobuta’nın hareketleri dikkat çekici şekilde gelişmişti.
Gerçek dövüşün sahte eğitim dövüşlerinden daha farklı olduğunu söylüyorlardı, bu doğru olabilirdi.
Son birkaç dakikadır Gobuta birkaç kez kaçmayı başarmıştı. Ranta’nın hızına alışmış mıydı?
Beklendiği gibi, Gobuta hakkında ne söylenirse söylensin, o bir dâhiydi.
Böyle bile olsa, kazanması hâlâ imkansızdı.
30 dakika bittiğinde ayakta kalan tek kişi Shion’du.
“Zafer Yarışmacı Shion’un!!”
Milim ve Souka aynı anda Shion’un zaferini ilan ettiler.
Birinci Tempest Turnuvasının 3.sırası Shion’a aitti.
Gobuta’da elinden geleni yapmıştı.
Buralara gelebilmek bile büyük bir başarıydı.
Bugün Shion ve Gobuta’ya iyi davranacağım.
———————————————————————–