Tensei Shitara Slime Datta Ken - Bölüm 123
Çevirmen: WinnieThePooh Düzenleyen: ggurcan
(Fritz’in bakış açısı)
Hinatanın sinyalini aldığında, Fritz çocukları korumak için sınıfın köşesine doğru harekete geçti. Üçüncü kattaki pencereden okula baktı ve kaçış için zihninde bir rota oluşturdu. Fritz için Hinatanın emirleri mutlaktır.
Hinata’nın emirlerinin dışına çıkmayı aklından dahi geçiremezdi. Bu kendisine Hinataya meydan okumakla aynı anlama geliyordu. Fritz böylesi bir cesarete sahip değildi. Ona göre Hinata asla yanlış olamazdı her şeyin en doğrusunu o bilirdi ve hata yapması imkansızdı. Son şeytan lordu saldırısı dışında daha önce herhangi bir başarısızlığa uğramamıştı.
Karşılaştığı son durumda karşısındaki rakibi kendisinden oldukça güçlüydü. Bu nedenle şu anki koşullarda en mantıklı emir çocuklar ile birlikte buradan kaçmak olacaktı.
Çocukları kurtarmak ve durum hakkındaki bilgileri dışarıya çıkarmak şuan en elzem durum ve mevcut durumda burada durarak çocuklarla birlikte Hinataya herhangi bir katkıları olamazdı.
Burada kalmaları sadece Hinataya ayak bağı olmaları manasına geliyordu.Ellerinde ona yardımcı olacak hiç bir meziyete sahip değillerdi.
Durum böyle olmasına rağmen Fritz bu dayanaksız emirlere sıkı sıkıya sarılmanın doğru olup olmadığından emin olmadığı için oldukça tedirgin hissediyordu.En sonunda Fritz ve çocukların kaçışı başarılı olacaktı yada ….
(Hinata’nın bakış açısı)
Hinata mekansal algısını kullanarak bulunduğu alanı kuşbakışı olarak algılayarak mevcut durumu anladı.
Çocuklar ve Fritz pencerenin kenarında duruyordu. Korunması gerekenler onlardı, gelişigüzel bir saldırıya maruz kalıp ölmelerine izin veremezdi.
“Kahraman” koridorun sonundaki kapıdan sakince Yuuki’nin önündeki sandalyeye doğru yürüdü.
”Kahraman” muhtemelen kendisi ile eşit veya kendisinden oldukça güçlüydü. Son seferinde Tempst’e yaptığı saldırıda görmüş olduğu Ejderha Veldora’yı mühürlemesi ile tanınan büyük Kahraman tam karşısında duruyordu.
“Bu ejderhaya karşı gerçekten kazanabilir miyim ?”(hinata)*
Kafasında kurduğu düşüncelere göre Fırtına Ejderhası Veldora’ya karşı kazanma şansı oldukça düşüktü.
Her ne kadar zafer kazanmaya dair bir inancı olmasa da “Kahraman” uzun bir süredir uykuda idi. Şu anki halinin normalde sahip olduğu gücü tamamını kullanmasına izin vermiyor olabileceğini düşündü.
Ayrıca şu anda Yuuki’nin kontrolü altındaydı. Gücünün tamamını kullanamıyor olması gayet olası bir durum olarak ortada duruyordu.
Yinede Hinata rahatlamak için yeterince nedene sahip değildi. Şuan sadece hareketlerini kısıtlaması mümkün olabilirdi. Hinata kılıcını kınına yerleştirdi ve İai*2 duruşunu aldı. Daha sonra bulunduğu noktadan hareket etmeden kılıcını çok süratli bir şekilde kınından çıkararak yüksek hızlı bir saldırı gerçekleştirdi. Kılıcı çok hızlı bir yol izleyerek rakibine doğru ilerledi.
Astral Bind Slash
[Bind Slash!](Hinata)
Hinatanın kılıcının parıltısı kendisini açığa çıkarmadan ruh parçacıkları kılıç üzerinde birleşerek sayısız küçük kılıç oluşturarak rakibin ruhunu kısıtlayan bir saldırıya güç veriyordu.
Sayısız bıçaklara dönüşen ruh parçacıkları tılsımlar ile aynı etkiye sahipti. Hinatanın rakiplerine karşı, onların hareketlerini kısıtlamak için kullandığı kozlarından birisiydi.
Rakibin maddi vücuduna değil astral bedenini kısıtlayan güçlü bir teknikti. Rakibin hareketi ve kılıcın süratiyle rakibini kısıtlıyordu. Elindeki katana ruh gücü ile oluşturduğu güçlü bir ruhsal silahtı.
Böylece katanasının keskin kenarı bir kez daha ışıldadı. Rakibin tahmin etmesine izin vermeyen bir saldırı yapmasını sağladı.
[Otto *sfx ] (Yuuki)
[…](Kahraman)
Sesi alaycı olsa da içerisinde rahatsızlık belirten bir işarete sahip değildi. Yuuki üzerine ilerleyen saldırıyı kayıtsız bir şekilde elindeki bıçakla uzaklaştırdı.
Bu Yılan kılıcı adında sahip olduğu efsanevi sınıf eşsiz bir silahtı. Oldukça esnekti ve bir bıçak olmasına rağmen bir kamçı olarak bile kullanılabiliyordu.
Mevcut şeklini serbestçe değiştirmesine imkan sağlayan bir özelliğe sahipti ancak bir efsanevi nesne olmasını sağlayan şey bu özelliği değildi.
Herhangi bir saldırıyı emip nötrleyebilen bir özelliğe de sahipti. Sahip olduğu sınıra ulaşana kadar tüm saldırıları önleyebiliyordu. Kapasitesine ulaştığında ise bir hafta boyunca tekrar eski haline dönene kadar kullanılamaz oluyordu.
Yuuki durduğu yerden bu yeteneğini kullandı. Bıçak tüm şok dalgalarını hatasız bir şekilde önlemişti.
“Ah! Hareket etmem imkansız elden bir şey gelmez neyse bu seferlik savaşma işini sana bırakıyorum.” (Yuuki)
Her ne kadar saldırıyı etkisiz hale getirmiş olsa da bıçaklardan bir tanesi Yuukinin gölgesine temas etmiş ve aktive olmuştu.
Hareket edemiyor olsa da herhangi bir panik belirtisi olmadan oturduğu noktadan Kahraman’a emretti. Yuuki Kahraman’a Hinata ile savaşmasını söyledi.
Kahraman Hinata’nın saldırısı sırasında bulunduğu noktadan çok da fazla bir hareket etmemişti. Davranışları hiç doğal değildi hiçbir ayrıntıyı kaçırmayacağına dair bir işaret veriyordu.
Hinatanın saldırısını ilk kez görüyor olsa dahi üstün kılıç becerileri ile kendisini savunmuştu. Güzel ifadesini değiştirmeden yüzünde herhangi bir duygu belirtisi göstermiyordu.
“Anladım, Öldürmem sorun olur mu ?” (Kahraman)
Diyerek cevap verdi. Yuuki’nin isteğini kayıtsızca kabul etti.
“Sorun değil? Görünüşe göre Hinata bizimle birlikte olmayacak. Bu durumda yapılacak bir şey yok.” (Yuuki)
“Anladım öyleyse en azından acı çektirmeden onu öldüreceğim.”(Kahraman)
Sesi hiç bir duygu kırıntısı içermedi. Anlamsız bir ölüm makinesi gibiydi. En ufak bir zayıflık göstermedi. Sanki cevapları önceden belirlenmişti. Tıpkı bir oyuncak bebek gibi kendisine verilen emirleri yerine getiriyordu.
Hinata onun görünüşünü ve düşüncelerini anlamıştı. Düşmanlarını içerisinde hiçbir şüphe olmaksızın katletmişti. Karşısındaki kişinin içinde eskiden var olan o Kahraman’ı hissedebiliyordu.
Kılıcını rakibine doğru doğrulttu ve karşısında durup onunla yüzleşmeye hazır olduğunu gösterdi. Arkasındaki Fritz ve diğerlerinin kaçabilmesi için dua etti.
Yuuki karşısında çıkmadan önce okulun etrafında ışınlanmayı engellemek için kurulmuş bir bariyer hissetmişti yinede buradan çıktıkları takdirde bariyeri bir şekilde geçebilecekleri düşünüyordu.
[Transef Magic] kullanarak çıkabilmeleri hala olasıydı. Hemen yan taraftaki kiliseye koşarlarsa oradaki ışınlanma alanını kullanırlarsa merkeze gidebilirlerdi.
Bariyer okulun etrafında kurulmuş olsa da bir kez okuldan çıktıktan sonra kaçabilirler di ama… Hinata’nın bilmediği şey Kagarinin (Kazaream) adamlarının okulun önünde bekliyor olduğu idi.
Sabahın bu saatlerinde burası oldukça tenha olduğundan fark edilmiyorlar dı. Bu şekilde düşünüldüğünde Hinata ile başa çıkmak hala pek çok yöntemleri vardı.
Başka bir deyişle okul içerisinden kaçmaları engellenmişti. Fritz fark etmemişti ancak kendi sezgisine inanmakta tereddüt ediyordu. Sadece kısa bir süre tereddüt etmişti. Ancak zaten tüm sıkıntılar bir kaç saniye içerisinde çözülebilirdi.
Hinata tüm dikkatini Kahraman üzerine yoğunlaştırdı. Fritz ve diğerleri için endişelenmesinin bir faydası yoktu. Şuan sadece yapması gereken şeyi yapmalıydı.
Önündeki düşmanı ortadan kaldırması ve biraz zaman kazanması gerekiyordu. Hinata sandalyesinde hareketi kısıtlanmış olan Yuukiye dikkat çekmeden kahramana kılıçlarını geçirdi.
Doğal bir yetenek çaba ile sahip olduğu yeteneği ve gücüyle gurur duyuyordu. Rimuru ile karşılaşmadan önce hiçbir yenilgi almamıştı. Sadece kılıç yeteneğinde değil büyü de bile kendine güveniyordu.
Hiç bir sihirli söz olmaksızın etkinleştirdiği büyü ile Kahramana her yönden rüzgar kılıçları yolladı. Hinatanın kılıcı Kahraman’ın hemen yanında bir rota çizdi.
Kahraman rüzgardan kılıçları görmezden gelerek kendi kılıcı ile hinatanın kılıcını karşıladı. Sayısız rüzgar kılıcı Kahraman’ın vücuduna isabet etti. Çarpar çarpmaz hepsi parlak bir şekilde büyülü parçacıklara dönüştü.
Tamamen etkisizleşmişlerdi çünkü Kahraman [Absolute Defense] adlı eşsiz bir yeteneğe sahip ti. Hinata pek çok farklı büyü kullanmasına rağmen hiç birinin Kahraman üzerinde bir etkisi olmamış tı.
Üstelik kılıç ustalığı Kahraman tarafından tamamen geri püskürtmüştür.
Tüm bunların üstüne… Hinatanın katanası aldığı darbeyle kırılmıştı. Bununla birlikte bu üçüncü oluyordu. İşte bu kılıçları ve yetenekleri arasındaki farkı açık şekilde belli ediyordu.
Hinatanın kılıcı Kahraman’ın kılıcı tarafından kolay bir şekilde ezilmişti. Kılıcını her yenilediğinde aynı şey tekrar ediyordu. Kesinlikle dezavantajlı bir konumda bulunuyordu.
Kahraman’ın yetenekleri hakkında diğerlerinden duyduklarına göre eşsiz becerisi [Absolute Severance]’ı kullandığına dair bir işaret yoktu. Hala panik yapmasına gerek yoktu.
Kahraman’ın kılıç konusunda kendisinden yetenekli olduğu aşikardı. Büyü de ona karşı hiç bir işe yaramıyordu. Şu konumda pes etmedi. Durumu gözleyip bir şans için bekliyordu.
İçerisinde beliren “Kahramanın Yumurtası” ve kendi yetenekleri, Ruhunu güçlendirir. Her şeyden önce şuan koruması gereken kişiler bu noktada kaybedemez di.
Geri dönmesi gereken bir yer vardı. Yavaş yavaş konsantrasyonu ve kılıcı üzerindeki hakimiyeti arttı. Bununla birlikte yumurta üzerinde bir çatlak kendisini gösterdi.
Hinata Kahraman denilen bir varlığa doğru yükseliyordu.
”Karşımda yenilmez bir rakip olsa da bu durumda kaybetmeyeceğim. Seni yenip seninde önüne geçeceğim.
[Melt Slash!!] ”(Hinata*)
Hinata Kahraman’a en güçlü ve en hızlı saldırısı karşısında durması için meydan okuyordu. Küçük hileler ve kandırmacalar yok.
Hinata bu saldırıyı yaparken kılıcındaki güç artışını hissedebiliyordu.Bu en güçlü darbe ile birlikte Kahraman’ın yumurtasını kırmıştı.
(Fritz’in Bakış Açısı)
Fritz gördüğü sahneye inanmakta zorluk çekiyordu. Baskın ve hakim olan Hinataydı. Fritz için Hinata sevdiği komutanı ve adaletin (güç) simgesiydi.
Şeytan Lordu Rimuru tarafından mağlup edilmiş olsa dahi bu noktadan sonra Hinatanın dahada büyüyüp güçlendiğinin farkındaydı.
Karşısındaki Hinata’dan daha güçlü olan kahramandı. Hinatanın kılıcının hızına tepki veriyordu. Fritz artık hamleleri algılayamıyordu.
(Hinata sama dan beklendiği gibi) diye düşündü.
[—-elit Melt Slash] (Hinata)
Hinata saldırısını Kahraman’a yolladı ve onu vurdı
[Kahraman yenilmez bilirsin sonuçta o bir “Kahraman”. Gerçekten acayip varlıklar.]
Yuukinin mırıldanması Fritz’in kulaklarına ulaşmıştı. Sesi bilgeliğin derinliğinde aydınlanmış bir bilgenin sadece basit ve aleni bir gerçeği tüm varlıklara ilan etmesi gibiydi.
“Çok kötü! Tahmin ettiğim gibi Hinata beni yenemez. Acaba Rimuru-Santhe olsa durum farklı olur muydu” (Yuuki)
Yuuki uzak bir şeyden bahsediyormuş gibi konuşuyordu. Fritz anlayamıyordu. Gözleri önünde Kahraman tarafından göğsü delinmiş olan
Hinata kan kusuyordu. Gördüklerine rağmen zihni bu bariz gerçeği reddediyordu.
“U,Uwaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!” (Fritz)
Fritz bu çığlıkların kendisinden geldiğini anlayamıyordu ancak gerçelik kendisinde aldırmadan devam ediyordu.
(Hinatanın Bakış açısı)
Zaferine inanmış olan Hinataya bu umutsuz gerçeklik hiçbir fırsat tanınamamıştı.
Hinata’nın gönderdiği saldırı Kahraman’ın saldırısı ile tam olarak örtüşüyordu. Teknik Hinata ile tamamen aynı sevideydi ancak hız ve güç olarak onu aşıyordu.
Kahraman onun saldırısını aynı saldırıyı kullanarak karşılamıştı. Ölüm Hinata’nın peşindeydi.
Hinata’nın hızını ve gücünü yakalayarak kılıcını parçalamıştı. Şok dalgaları diğer boyutları bile doğramıştı.
Kahraman eşsiz yeteneği olan [Absolute Severence]’ı kullanarak Hinatayı her konuda aşmıştı. Kılıcın saldırısı ufak bir tereddüt dahi olmadan Hinata’nın kalbini delip geçmişti.
(Bu son mu? Hayır, henüz değil? Hala yapmam gereken şeyler var.)
Kahramanlar kalpleri kolayca yenilmeyen kişilerdi. Hinata hala pes etmemişti. Ayağa kalkmaya çalışıyordu ancak —–Hayır her şey olması gerektiği gibi devam ediyordu.
[Extra Heal (Super Recovery) ] kullanmaya çalışıyordu ama etkinleştiremedi.
Birisinin sesini duyduğunu düşündü. Ağlayan bir kızın sesini andırıyordu.
(Hala savaşabilirim en azından Fritz ve çocuklar kaçabilirler… )
(—Evet her şey yolunda çocuklar güvenle kaçabilir.)
Nedense bu asılsız sözler ile biraz olsun kendisini rahatlatabilmişti. Hinata kan kustu ve olduğu yere çöktü. Gördüklerine rağmen Fritz’in zihni olanları inkar ediyordu.
Fritz Hinataya koştu ve çığlıklar atarken onu kucaklıyordu. Soğuk yavaşça bütün vücudunu kaplıyordu Fritzin sıcaklığını hissede bilmesine rağmen zihni giderek soluyordu. Bilinci zayıflamış ve duyuları felç olmuştu.
“Ah kurtulamam” (Hinata)
Hinata bulunduğu durumu fark etmişti.
[“Ancak… ! ”](Fritz)
“Bu bir emirdir. Fritz… BEN… Boş yere ölmek istemiyorum… Tamam mı ?” (Hinata*)
Olanları izleyen çocuklar içinden, Kenya
Göz kamaştırıcı bir ışık kenya’nın elinde ortaya çıktı ve kılıcı üzerine yoğunlaştı. Hinatanın kullandığını gördüğü tekniği taklit ederek Kahraman’a saldırdı. Kahraman eliyle yakalamasına rağmen saçından bir kaç teli kesmeyi ve saçlarının savrulmasını sağlamıştı.(burada japonca bir kısım vardı) aynı anda Alice harekete geçti.
Koordinasyonları mükemmeldi. Birbirleri ile telepatik bir bağları vardı. Hepsi Alice’in icat ettiği uzay manipülasyonu büyüsü ile sarılmıştı. Fritz ve Hinata bu zincirleme olaylar içerisinde en ufak bir tepki verememişti.
…
…
…
Alice’in Uzay manipülasyonu Büyüsünün parıltısı kaybolduktan sonra odada sadece iki kişi kalmıştı. Sınıfın zemininden demin olan olayların gerçekliğini kanıtlayan kan birikintisi olduğu yerde duruyordu.
“Ah çok fazla büyük konuştuğum için mi kaçtılar.” (Yuuki)
Kahraman Yuukinin mırıldanmasına cevap vermedi. İfadesinde hiç bir bulanıklık yoktu.
“Öyle olsa bile işler planladığı gibi mi gitti? Neyse geri dönsek mi acaba? ”
Yuuki hiçbir endişe veya başaramadığı içinde herhangi bir pişmanlık belirtisi göstermedi. Kagari’ye ve adamlarına hiç bir şey olmamış gibi anlattığında Özgürlük Merkezi genel merkezine geri dönmüştü.
İsimsiz kahramanın gözlerinden bir parça gözyaşı kendisini gösterdi. İradesiz gözleri içerisinde bir irade parıltısı kendisini gösterdi. Bu gözler başka bir insanın gözleri gibiydi.
[Öyleyse başlayalım …](Kahraman)
Kimse bu mırıldanmanın anlamını bilmiyordu.
Arkasını döndü ve önündeki Yuukiyi takip etti.
Adımlarında tereddüt yoktu biraz önceki kukla benzeri hali kaybolmuştu. Arkalarında bıraktıkları tek şey konuşma yetisine sahip olmayan bir kan gölüydü.
−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−−
Birisinin onu çağırdığını duydu.
Hinata neredeyse solmakta olan bilincinin son kırıntılarını ona odakladı.
[Lütfen gitme! Hinata-sama !! 」(Nicholas)
Ah, sesi üzgün geliyordu…
Üzgünüm Nicholas. Fritz…
Artık göremiyorum.
Hayatını sonuna kadar yaşadın mı?
“―― Hayır, hala yapmadığım bir şey var… Hatta artık başımı büyük belalara soksam dahi geri dönebileceğim bir yer var, biliyorsun ?”
“Pişman mısın”?
“―― Hayır, pişman değilim. Eğer pişman olursam, fedakarlık yaptığım insanlara saygısızlık yapmış olurum.”
“Hala yaşamak istiyor musun?”
“Emin değilim. Sanırım ölmek istemiyorum. Ancak imkansız gibi görünüyor.”
“Kalbim parçalandı ve büyüde hiçbir işe yaramayacak.”
Nicholas ve Fritz ve kendisine taparcasına saygı duyan Kutsal Şövalyelerin sahip olduğu kederi de hissedebiliyordu.
Ancak, Bu noktada Hinata’nın yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Bunu düşününce, Sensei (Shizu-san) tarafından uyarılmıştı, çocukları kurtarmak yanlış mıydı?
(Hayır, kesinlikle doğru tercih buydu. Bununla gurur duyuyordu.)
Bu durum düşman kendisinden çok daha güçlü olduğu için gerçekleşmişti. Kalbi atmayı bırakmıştı. Beyin dalgaları vücudunu terk etti. Tam bir ölü haline geldi.
Nicholas’ın [Revival Magic(Resurrection)] kullanmış olsa da, dirilmesi imkansızdı. Diriliş bu büyünün sadece ismiydi gerçekte tamamlanmış bir büyü değildi. Hinata seslerini duyduğu için memnundu.
Hayır, memnun olamayacağını düşünüyordu çünkü hala arkasında yapmadığı bir şeyler bırakmıştı. Yardıma ihtiyacı olanlara yardım ederken onları kendi gözleri ile görmek istiyordu. Arzusunu miras alan birileri vardı. Kendisini kutsanmış hissetti.
Çünkü manipüle edilmiş ve yanlış bir şeyler yaparken ölmemişti. En azından son anlarında yine sensei ile karşılaşmak istiyordu. Ruhunun derinliklerindeki son arzusuydu. Bununla birlikte biraz sonra ruhu solarak kayboldu.
“Üzgünüm, Her şey olması gerektiği gibi olmalıydı. Ruhun benim içimde ısınacak. Sonunda sahip olduğunuz “Kahraman Yumurtası” uyanacak.”
“Kimsin sen ?”
“Ben Chloeyim.”
“Chloe beşinci çocuk? ”
“Evet, Kahramanının uyanması ile birlikte beni tanıyabilecek olanlar kayboldu. Benim tarafımdan özümseneceksiniz ve çok geçmeden gerçek bir kahraman olacaksınız. İsimsiz kahraman burada doğacak. Tüm bunlar önceden belirlenmiş bir uyum. Yenilgin ve Ölümün”
“Bu biraz rahatsız edici”
“Bu kaçınılmaz. Neden olduğunu anlayıp geçmişe sıçradım ve ruhunu özümsedim.”
“Bunlara gelecekte mi karar verildi ?”
“Hayır, karar kılınan şey bilinmiyordu
Bildiğim tek şey, şu an Gerçek Kahraman uyandığında bu boyutta, geçmişteki varlığı ile çakışan Kahraman ortadan kayboldu ve bütün sınırlamalardan kurtuldu. Yani asimile olmuş ben ve senin farklı insanlar olduğumuz söylenebilir.
Öyle olsa bile, benimle bir olur musun?
“Anlıyorum. Yani bunu reddedemem, ha”
Kahraman kalbi kolayca korkuya yenik düşmeyen bir kişiydi.
Bu noktada reddetmek Hinata’nın kişiliği için imkansızdı.
Her şeyden çok, Shizu-san ve herkese bir kez daha yardım edebilirdi.
İmkansız olsa da, Eşsiz Beceri [Mathematician] ile hesaplanmış olsa bile, bunun olasılığının imkansız olduğunu anladı.
(Ama yine de yapabileceği bir şey yoktu.Hayatımı herkes için en iyi şekilde kullanmaktan vazgeçmek, ……..)
Hinata teklifi kabul etti.
“Teşekkür ederim” diye seslendirdi, kısık bir sesle, Chloe, Hinata ve Chloe’nin ruhunu bir araya getirdi ve zamanın bariyerine sıçradı.
Uzak geçmişe
Ve şimdi, Chloe ve Hinata adlı kızın sonsuz yolculuğu başlıyordu.
Nicholas, Hinata’nın ölümünü onayladı.
Kaç kez [Resurrection] kullanılırsa kullanılsın, tepki vermedi.
Nicholas daha da büyüdü soğuk vücudu ısıtmak için onu kucaklarken umutsuzca büyü yapmaya devam ediyordu.
Fark etmediği bir anda, elleri Fritz tarafından tutuldu ama hemen kurtuldu.
“Beni rahatsız edersen seni öldürürüm” diye cevap verdi.
Ardından, Nicholas ve Fritz’in arasına giren biri,
[Lütfen dur, Nicholas-sama. Hinata-sama çoktan öldü.](Leonard)
Sakince, Kutsal Şövalye lideri olarak yerini alan Leonard Böyle söyledi ancak bu Nicholas için acımasız bir gerçekti.
“Ne, imkansız…” Hinata-sama yı bilmiyor musun? Hinata-sama’nın ölmesine imkan yok !! 」(Nicholas)
Nicholas çığlık attı.
Cevap veren kimse yoktu, Nicholas’ın sözlerinin sesi boş gibiydi.
Nicholas da durumun farkındaydı. Yanlızca gerçeği kabul etmek istemiyordu.
Büyü ile tanrısal bir mucize için dua ediyordu.
O gün, Kutsal Şövalye Hinata Sakaguchi’nin, Şövalyelerin eski liderinin ölümü doğrulandı.
Bu daha sonra olacakların başlangıcıydı.
Hinata’nın ölümü, perdenin bu dünyadaki kargaşa için yeniden açıldığını işaret ediyordu.
———-
Çevirmen Notları:
1:Burada ejderhadan bahsetmesinin sebebi kahramanın ejderhayı yenmesi, yani eğer o ejdere karşı bile kazanamıyorum isem kahramanı yenemem diye düşünüyor.
2:İai duruşu daha önce animelerde mutlaka görmüş olduğunuz bir japon kılıç sanatlarının kendisinde bulunan bir kılıç formu daha detaylı bilgi için internette Battōjutsu (Kılıç çekme sanatı) olarak aratabilirsiniz.
3.Bu bölümde Hinata’nın içinde bahsedilen şey Kahramanın Yumurtası bir nevi Rimurunun Demon Lord olması için sunduğu bir gereklik olması gibi birinin kahraman olmak için gerekli şartları yerine getirmesiyle dünyanın onun içine koyduğu bir güç. Bu gücü uyandırmak ise kişinin iradesine kalmış bir durum oluyor genel olarak.