Three Days of Happiness - Bölüm 16
Çeviren: Kylerxy Düzenleyen: Xyrante
Son Söz
Bir aptalın asla ölümüne kadar iyileştirilemeyeceğini söylüyorlar.
Ama buna biraz daha iyimser bir bakış açısından bakmak istiyorum. Daha çok ‘’Bir aptal öldüğü zaman iyileşecek’’ gibi bir şey.
Onları tamamen aptallar (ya da eşanlamlısı) olarak adlandırırken, aslında birçok farklı aptal türü var. Burada bahsettiğim aptal kendi cehennemini yaratan aptaldır.
Bu aptalın özelliği, her şeyden önce asla mutlu olamayacağına inanmasıdır. Dahası bu inanç ‘’Ben mutlu olmamalıyım’’ şeklinde de çevrilebilir ve en nihayetinde ‘’Ben mutlu olmak istemiyorum’’ en yıkıcı yanlış anlamadır.
Birisi bu noktaya ulaştığında korkacak bir şeyi kalmaz. Bu aptallar memnuniyetsizliğe dolu dolu aşina olan ve ne olursa olsun çevrelerindekiler kutsayanlardır, mutluluklarını önlemek için bazı bahaneler bulacaklardır.
Bunların hepsi bilinçaltında olduğundan bu dünyanın bir cehennem olduğuna inanmaktadırlar, gerçekte her şeyi adın adım kendileri cehenneme çevirmektedirler.
Ben kendim bu cehennemin yaratıcılarından birisiyim bu yüzden buna inanıyorum ama böyle aptallar hızlı bir şekilde iyileşemezler. Mutsuzluğu kimliğinin bir parçası haline getiren birisi mutsuz olmamak için kendisini kaybediyor. Mutsuzluğa katlanmak için kullandıkları kendine acıma en sonunda eğlenceleri haline geliyor ve sürekli bu amaç için memnuniyetsizliği arıyorlar.
Ancak başlangıçta belirttiğim gibi, bu tür aptallar öldüklerinde tedavi edilebileceklerine inanıyorum. Daha kesin söylemek gerekirse düşüncem ‘’Ölümden hemen sonra onların iyileşeceğine eminim’’
Şanslı olanlar bu olmadan önce tedavi edilme şansına sahip olabilirler ancak şanssızlar bile ölümlerinin kaçınılmaz olduğunu fark ettiklerinde ve “bu dünyada yaşayabilmek için’’ zincirlerinden kurtulmak zorunda olduklarında anladıklarında—en sonunda, aptallıklarından da kurtulmuş olmazlar mı?
Bu bakış açısını iyimser olarak adlandırdım ama daha yakından bakıldığında, oldukça kötümser olduğu düşünülebilir. Dünyayı ilk kez sevdiğinde ölümünün kesinleştiği andır.
Ancak ‘’Aptal iyileşti ama geç’’ bu aptalın gözünden her şeyin umutsuzca güzel olduğunu düşünüyorum.
‘’Bu kadar güzel bir dünyada yaşadığımı düşünmek’’ ya da ‘’Şimdi hepsini kabul edebilir ve yaşayabilirim’’ gibi pişmanlıklar ve yakınmalar ne kadar derinleşirse, dünya da buna karşılık onun gözünde acımasız bir şekilde daha güzel görünür.
Her zaman bu tarz bir güzelliği nasıl yazmak istediğimi düşünmüştüm. En azından burada ‘’Three Days of Happiness’’de hayatın değerini, sevginin gücünü ve ıvır zıvırı anlatabilmişim gibi hissediyorum… Dürüst olmak gerekirse, en azından bu benim niyetim değildi.
–Sugaru Miaki