No Game No Life - C2Bölüm 05-1
Sahte Son
Çevirmen: Uchuujin & Redaktör: ggurcan
…Doğu Birliğinin elçisiyle görüşmeden ve düşmanlık ilanından bu yana bir hafta geçmişti.
Soranın ırk paçasını bahse koyduğu hakkındaki söylentiler yayılmama başlamıştı. Sora’nın, hükümdara karar verecek olan turnuvadaki Elf casusunu yendiğini ve bir Flugerli bile yendiğini göz önünde bulundurursak, inanç büyüyordu— “Eğer Sora yabancı bir casussa ne olacak?” Sora ile görülecek bir hesabı olan soylular ateşi körüklediler, protestolar patlak verdi. Elkia Kraliyet Kalesi kalabalık tarafından kuşatıldı ve günler geçtikçe söylenen sözler yağmur gibi yağmaya devam etti.
—ve bu yüzden, bıkkın adımlarla, Steph taht odasında belirdi ve mırıldandı:
“Sora… Daha fazla kontrol altında tutamıyorum…”
Sora’ya duyulan şüphe bakanları bile sarmıştı. Protestolara katılan bakanlar bile vardı.
“Sizin tarafınızda olan soylular bile sizi savunmayacaklarını söylediler… Ve şimdi de bakanlar grevde, Elkia fiilen bir anarşi hakim…”
Yine de Sora, Steph’e karşı kuşkuluydu. Bir şeyleri sabit tutmak için her şeyi yapmıştı. Seçeneklerinin dışında, yere yuvarlandı, rapor verdi.
“İyi iş Steph, ama Doğu Birliğiyle oyunumuz bittiğinde her şey çözülecek.”
Her zamanki gibi Sora ve Shiro tahtta otururken oyun oynuyorlardı, Sora, Steph’in çabalarına övgüler yağdırıyordu, ama aynı zamanada yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
“Bizim yabancı bir ajan olduğumuzu mu söylüyorlar? Biraz geç oldu. Elf casusunu yendiğimizde bunu düşünmeliydiler.”
–Kesinlikle. Sora insanlara gülmeden önce, Steph tüm şüpheleri uzaklaştıramamıştı, her şeyden sonra.
“…Ne yapmayı planlıyorsunuz? Dışarıda bir gösteri bile düzenliyorlar.”
“Her neyse; istediklerini yapabilirler.”
Bu dünyada, gösteri düzenlemeleri hiçbir fark yaratmazdı. Eğer Sora’nın kararında bir sorun varsa—Tek seçenek, yetkili makamın otoritesini ele geçirmektir.
—Ama kimse onlara meydan okumaya gelmezdi. Diğer bir deyişle, buna cesaret edemezlerdi.
“…O zaman, geçen hafta neler yaptığınızı sorabilir miyim?”
Onun sorusu yarı alaycı ve yarısı gerçek bir cevap arar gibiydi. Ama gelen cevap kısa ve özdü.
“Beklemek.”
Bu kadardı.
“…Doğu Birliğinin kabul ettiklerini açıklması için, değil mi?”
“Mmm, nah, bunun için henüz hazır değiliz. Onların biraz daha beklemelerini istiyorum.”
Üstü kapalı bir yanıtla, Sora devam etti.
”Önce ele geçirmek istediğim bir parça daha var— Tanrım, bu kadar uzun süren ne…”
Bazı bilinmeyen bir parti açığa çıktı, Jibril beklediği yerden geldi ve tepki verdi.
“—Ustam, bu…”
Ama Jibril sözünü tamamlayamadan, Sora eliyle yarıda kesti ve konuştu.
“Oh, sonunda burdasınız. Zamanlama diye bir şey duymadınız mı?”
–Herkes Sora’nın bakış açısını izledi. Ama o açıda kimse yoktu. Jibril bir şeylerin varlığını sezmişti. Yine de Steph görünmez varlığı sezememişti— Shiro bile— Sora konuştu.
“Evet, neden burda olduğunuzu biliyorum. Her zaman hazırım, tabii ki.”
—Bununla beraber, Shiro’yu kucağına aldı ve yere koydu. Sonra kendini kaldırdı ve etrafa bakındı.
…Shiro küstahça dik dik baktı, Steph, Jibril ve bu görünmez varlık sadece Sora’ya görünüyordu, uzun bir aradan sonra, Shiro’ya dedi ki:
“Shiro, iyi dinle.”
“…Mnn?”
“Sana inanıyorum.”
“…Ben de sana inanıyorum.”
Shiro tereddüt bile etmeden karşılık verdi, sadece bir gülümsemeyle karşıladı.
“Shiro, bir ikimiz her zaman biriz.”
“Shiro, biz bir sözle bağlıyız.”
“Shiro, biz bir Shounen manganın ana karakterleri değiliz.”
“Shiro, biz daha oyun başlamadan kazanırız.”
Sora bu sözleri açık bir şekilde hecelemesinden sonra, bir şekilde—
“…Abi…”
Mide bulandırıcı bir şey hissetti. Shiro huzursuzluk hissi ile abisine seslendi. Sora, coşkulu bir şekilde cevapladı, kafasını okşadı ve dedi ki:
“—Hadi Doğu Birliğini bitirmek için gerekli son parçayıda ele geçirelim.”
Ve sonra— Baktı, gülümsedi ve konuştu.
“—Hadi, oyuna başlayalım mı?”
…—-
…——