No Game No Life - C5Bölüm 01-6
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: ggurcan
“Hey, Azra…el?”
Sora Azrael’i çağırmaya karar verdi ama bir hareketsiz kaldı.
-Muhtemelen Doğu birliğinde olan bazı şeyleri okumuştu. Tıpkı Japon Hikikimorisi Sora’nın bildiği gibi-Kotatsu benzeri bir şeyin altına girdi statik bir projeksiyona(televizyon) bakıyordu-
“..Bu da ne-Nyan…? Benim gibi işe yaramaz birinden ne istiyorsunuz-nyan?”
Ne enerji kaybı ama- Azrael üzüntüsünü vurgulamak için karanlık ve kasvetli göründü. Aşırı abartılı oyunculukla karşı karşıya kalan Sora hayranlık duymasına rağmen boş gözlerle konuştu:
“-Ah~um, Sirenlerin İmparatoriçesinin uykuya yattığını biliyorsun değil mi?”
“Nyaaaa….Peri masallarından etkilenen ve iki ırkı yok olma eşine getiren, kabuklu deniz canlılarına bile taş çıkartan aptalı mı diyorsun-nyan? Herkes bilir-nyan~…”
Azrael battaniyesinin altında cevap verdi.
-Battaniyenin üzerinde Azrael’İn halesinin döndüğü tarifsiz sahneye bakarken Sora devam eti:
“E-Evet, bu o, oyunu başlatmadan önce koyduğu koşulları arıyoruz.”
“…Eğer bunu istiyorsanız, Jii-chan da biliyor bunları-nyan! [Âşık olmadığı sürece uykuya devam edecek.]”
“Evet, ama- bu sahte.”
Bu sözleri duyunca eski üzüntüsünü unutmuş gibi gözleri parladı.
“Oh! Bu yüzden mi herkes kaybetti-nyan? Peki o zaman asıl koşullar ne-nyan?”
-Sonuçta bu arkadaşta Flügel idi.
“Bilmek istediğim şey şu, onunla oyun oynamış herkesin kayıtlarına bakmak istiyorum ve karşılaştırmak için oyuncuların sarf ettiği sözcükleri öğrenmek istiyorum.”
“Oh~…”
Azrael bir anlığına boşluğa baktı ve soğukkanlı bir şekilde cevap verdi:
“Eer kayıtlara ihtiyacın varsa buralarda bir yerlerde olmalılar, arayıp bul. Olayı çözdüğünde bana da söyleyin.”
Ama- şüphesiz, Jibrilden farklıydı.
“Evet, ama çok fazla kitap var ve bizim zamanımız yok bu yüzden ilgili kayıtları nerede bulabiliriz…”
“Bilmiyorum-nyan! Ahahahaha~”
…
“[Eşitlik Yasası] yüzünden-nyan~ Kitapları sayısız kere ödünç verdim, nerede olduklarını bile bilmiyorum-nyan~♪”
Unuttuğu için depresyonda olması gerekirken, Azrael neşeli bir şekilde güldü onun aksine Jibril ise tamamen ciddiydi.
“…Siz çocuklar eğer hayatınız boyunca kitap toplayacaksanız en azından onları organize edin…”
“Hmm? Bu yanlış-nyan, bizim hedefimiz [bilgi] toplamak, aslında [kitaplar] bizim için bir anlam ifade etmiyor-nyan. Kitapları ezberledikten sonra onları fırlatıp atmanın daha iyi olduğunu düşünüyorum; ama onları okumayan insanlar sinirleneceğinden bunu yapamazdık-nyan~”
“Şimdi anlıyor musunuz? Ustalarım, anavatanımı tam olarak neden terk ettiğimi biliyorsunuz.”
Jibril, Sora’ya bir kez daha açıklarken her an saldıracakmış gibi gülümsüyordu.
-Sora şimdi anlamıştı, onun tüm odaklandığı [Bilgi] idi-
[Bunun anlamına gelince] …Sora gülmesine engel olamadı ancak bunu açıklamaya bile zahmet etmedi ve bunun yerine Azrael’e sordu:
“Peki ne yapmalıyım?”
“Hmm~ Sadece kitapların konumlarından sorumlu kişilerin onları aramasına izin verilir! Jii-chan ile benzer düşünen başkaları da var bu yüzden istekli oldukları sürece her şeyi alabilmelisiniz-nyan.”
“Mm, bu yüzden bırakacağız-”
“Modumda değilim-nyan~”
Bir kez daha üzgün görünen Azrael kendini bir kez daha battaniyenin altına gömülerek konuştu:
“Eğer Jii-chan’ın oyuncakları etrafta gezinmesine göz yumabilirim ama sizinle ilgilenmek zorunda değilim. Sizin arkadaşınız olmaya değer değilim ve Jii-chan beni salak ilan etti bu yüzden oldukça depresifim şu an-nyan~ Çok üzüldüm-nyan~ bu yüzden hiçbir şey yapmak istemiyorum-nyan~”
Sora yavaş yavaş telefonunu çıkarttı.
“Sana Jibril’in duş videolarını göstersem bile mi? “
“—-Hayır.”
“Eğer şimdi teklifimi kabul edersen, sana [Nee-san] diyecek desem?”
“—————A-Anlaşma yok.”
Azrael, sanki birisiyle ölümüne dövüşe tutuşmuş gibi sinirden terlerken cevap verdi.
Ağır ağır nefes alırken ağzından sözler zorla çıktı, görünüşe göre acımasız bir eğitim görmüştü.
“B-Ben çok~~darıldım-nyan- onun gibi bir şey…ah, hayır Jii-chan’ı reddedemem-nyan! Sadece çok fazla incindiğim için bundan daha fazlasına ihtiyacım var-nyan- um, bunu iliyorsunuz… değil mi?”
Cheh- Sora sessizce mırıldandı.
Azrael’in aldatmacasını ve yalanlarının ötesini gördü- Sadece Jibril’e olan bağlılığı gerçekti bu yüzden kozunu oynadı.
Bu gidişle, her şey rakibinin kontrolü altına girecekti.
Flügel gibi bir kuralları kendinin belirlediği bir oyun mu oynayacaktı? Ne şaka ama-
“Dürüstçe, size ne olacağını umursamıyorum bu yüzden eğer siz tüysüz maymunlar, aptal balıklar ve uyuz ahmaklar yok olursa bunun hakkında yeni kitaplar yazılır. Bu benim için daha avantajlı-nyan.”
Sora’ya dikkatlice baktı.
“Benim gibi ölümsüz birine…senin gibi göz açıp kapayana kadar ölen insanlar, [Masal] denmeyi bile hak etmiyor. Yardım etmemi ister misin? Başımı belaya sokacağımı düşündüren nedir-nyan?”
-Ama Azrael’in üstünlüğü elde etmesine izin veremezdi.
Eğer Azrael akıl oyunları oynamakta ısrar ederse- o zaman harikaydı.
“Evet demek gerçekten öylesin, bu yüzden sana işe yaramaz olduğunu söyledim. Alay ettiğimi bile anlayamıyor musun? [Ölü Adam].”
Sora kararlı ve gururlu bir şekilde cevap verdi- ve Sözleri duyan Azrael’in ifadesi değişti.
“Kullanacak kimsesi olmayan bir alet. Efendisi olmayan bir kukla. Orada sizinle yaşamak ne kadar eğlenceli olmalı.”
“-…..”
“Ne söylediğin önemli değil çünkü dünyayı fetih ettiğimizde senin kişiler bize gelip “Lütfen size katılmama izin verin” diye yalvaracaklar değil mi? Çünkü tek bildiğiniz çoğunluğu takip etmek. Jibril ile halledeceğiz. Hadi gidip arkadaşlarını bulalım-”
Sora ayağa kalktı ve ayrılmak için arkasına döndü.
“…Benimle tartışmaya cüret ediyorsun, şimdi sakın benden kaçtığını söyleme?”
-Yemi yuttu, Sora kendi kendine güldü.
“Tartışmak? Hah! Sadece eşit kişiler birbiriyle tartışabilir.”
“Oh…Bunu bildiğini bilmiyordum, takdire şayansın.”
“-Tabii ki en alt sırada olan sensin, bugün yatağın ters tarafından mı kalktın? Ahmak.”
“…Çok iyi-nyan, kim kinden korkuyor-nyan.” Bundan sonra elini kaldırdı ve ilan etti.
“[İstediğin şeyleri öldür ve yağmala çünkü bu cennetin kararnamesidir.]-nyan!”
….
-…Son derece terbiyesiz sözleri duyan Sora ve Shiro’nun gözleri yarı yarıya kapandı
“…Nasıl sözler bunlar…?”
“Ah, ustalarım bu bir Flügel deyimidir bu yüzden bilmeyebilirsiniz.”
“Hayır, kastettiğim bu değildi.”
“Bu bir tartışma değil—ama bir oyun oynayacağız-nyan, sadece bu-”
Sora ve jibril’in konuşmasını görmezden gelen Azrael parmaklarını kütletti.
“[Hepimiz] jii-chan’ın arkadaşları ile birlikte bir oyun oynayacağız, daha sonra yardım isteyebilirsiniz.”
-Aniden.
Herkes, Jibril’in bile karşı koyamayacağı bir güçle ışınlandı.
Manzara değiştikten sonra gördükleri şey-
-[Kuuhaku『』 imza ve hayran buluşması] yazan bir pankarttı.
Sayısız Flügel yerlerini almıştı- “…Biz kandırıldık-!!”
Yüzlerce bakış Sora’ya odaklanınca, vaziyeti hemen anladı.
-Sadece kışkırtılmış gibi davrandı- Bunun anlamı akıl oyununda kaybetmişlerdi.
Ancak Sora ve Shiro üzerine gelen bakışlar nedeniyle yüzler soldu.
Ancak—akıllarından geçen sorular onların bilinçli kalmasını sağladı.
Bu kartın geldiğini görememişlerdi. Kulaklarını kapatmıştı ama yine de etrafından tiz çığlıklar geldiğini duyabiliyordu.
Ona bakan sayısız bakışın altında, Sora titreyerek sordu:
“Hey, Jibril bu…da nedir? Bu da nedir-aaaahhhhhh!”
Sora gözleri beyaza dönen Shiro’ya çılgınca sarılırken bağırdı. Jibril ellerini çırptı ve cevapladı:
“Ah, tamamen unutmuşum. Ustalarımın Doğu Birliği ile nasıl başa çıktığını [İncil(Gözlem Günlüğüme)] yazdım ve onlarda bunu okudu. Bilgilerin daha hızlı iletilebilmesi için-”
Jibril kıkırdadı ve devam etti:
“Onlara imza kuponları, el sıkışma kuponları, buluşma kuponları ve pijama partisi kuponları ve bunun gibi fantastik şeyler-”
“Bu tür kirli yöntemler kullanma!! Tekrarlayan alıcılar artsa bile alıcı penetrasyonu artmaz, değil mi!?”
“…Anladım, satılan bilet sayısını göz önüne alındığında katılım neden bu kadar az acaba. Demek sebebi buydu. Bir dahaki sefere daha karlı bir yöntem düşüneceğim-ya da bilgiyi aktarmanın daha etkili bir yolunu…”
Jibril’in yüzü kararlılıkla doluydu ve celalli bir şekilde not defterine bir şey yazıyordu, ancak Sora devam etti:
“Bekle bir dakika Jibril! Böyle şeyler yaparken bana rapor vermelisin!!”
-Azrael’in onların haklarında şaşırtıcı derece büyük miktarda bilgiyi bilmesi şaşırtıcı değildi, akıl oyununda nasıl kazanabilirdik ki zaten?
Bunu açıklığa kavuşturursak oradaki yüz Flügel, Sora ve Shiro’nun [Hayranlarıydı].
Onlara bir kez daha baktıklarında Sora neredeyse bayılıyordu ancak Jibril gülümsedi-
“Sorun yok, ustalarım bu sefer siz kazandınız.”
“Huh? Ne?”
-Jibril Azrael’e keskin bir şekilde bakarken konuştu.
-Bu muhtemelen Flügel diliydi.
İkisi Sora ve Shiro’nun anlamadığı bir dilde konuşuyorlardı.
Ama bazı nedenlerden-
Daha önceden kadın çığlıkları ile yankılanan salon…
Atmosfer değişti ve yerine gelen şey boğucu bir sessizlikti.
“-um~ Jibril-san? Bu konuda kötü hislerim var, bunlar ne hakkında konuşuyorlar?”
“Ah üzgünüm ustalarım, konuşmayı bitirdik bu yüzden şimdi size anlatacağım.” Jibril arkasına döndü.
“Sadece Azrael-senpai bu insan hizmetçiler arayışlarımızda bizi yardımcı olsunlar dedi.”
Jibril yüzünden gülümsem ile titreyen Sora ve Shiro ile konuştu.
“Aslında, hepsini bir oyunda yenmeliyiz♪”
“Jibril, seni tek başına yenmek bile ne kadar çaba gerekti biliyor musun- Kim bu kadar fazla sayıdaki Flügeli yenebilir ki?”
“…Ürperir…”
Bu ikisi sonuçta demofobik ve antrofobik bireylerdi.
Maddeleştiren Shiritori’de neredeyse yüz Flügel ile yüzleşmek zorunda olduklarından bahsetmiyorlardı bile bu yüzden kesinlikle hayatta kalamazlardı.
Sadece hayal edin- Sora ve Shiro’nun yüzlerini korku içinde solgunlaştılar.
“Hayır, yani görüyorsunuz [Hepsini Tek seferde yenmelisiniz.] Neyse ki rakibin istekleri çok büyük değil.”
“Evet, sadece herkese karşı oynamalısınız-nyan.”
“Eğer kazanırsanız, herkes aradığınız kitapları bulmanıza yardım edecekler. Kaybedersiniz, ustalarım imza mı verecekler yoksa el mi sıkışacaklar ona karar verecekler. Bunlar daha önceden belirlediğimiz kurallar.”
Kahretsin-
Salon bir kez daha kadın çığlıkları ile inlerken Sora ve Shiro bayılmak üzereydi.
“Jibril…Ölmemizi mi istiyorsun…?”
“…Jibril…biz…sana güveniyoruz…”
Kardeşler yeni doğmuş geyikler gibi titriyorlardı.
“Lütfen rahatlayın- Ustalarım kaybetmeyecek ve-”
Jibril Azrael’e baktı. Azrael bir kez ellerini çırptı.
“Bu kadar fazla insanla Shiritori oynayamayız bu yüzden hadi- [Kırmızı ışık, Yeşil ışık] oynayalım.”
“-Jibril, tekrar sormama izin ver- ölmemizi mi istiyorsun?”
“…Titrer…”
Flügellere karşı kırmızı ışı, yeşil ışık mı oynayacaklardı?
Özgürce uçup ışınlanabilir yani direkt diğer dünyaya devam edin demeliydi…
Düşünce trenlerini Azrael durdurdu.
“Ama normal kırmızı ışık, yeşil ışık çok sıkıcı olur-nyan, bu yüzden-”
“Flügel doğasını da işin içine kattığımızda- Oynamak için [Dünya Oyununu] kullanacağız.”
Jibril söylediği gibi elini kaldırdı. Avucunun üzerinde girdaba benzer-
Işıktan dokunmuş kırk altı karakter belirdi.
Sora bu karakterleri tanıyordu- kırk altı katagana karakter.
Jibril bu karakterleri Azrael’e fırlattı.
“Hmm~? Sizin dünyanızdan harfler mi? Sessiz harfler var mı?”
Azrael karakterleri yakından inceledi sonra elini karmaşık şekillerde hareket ettirmeye başladı.
-Sora her ne kadar büyüyü tespit edemese de altındaki zeminin hareket et ediyormuş gibi sallanmaya başladı, bu yüzden devasa bir büyü aktive edildiğini tahmin edebiliyordu.
“Pekâlâ, ben hazırım-nyan bu yüzden hadi başlayalım-nyan?”
Bunu söyler söylemez- Kırk altı katakana karakter içinden iki karakter (ア(a) ン(n))- ışığa dönüştü…
Ve aynı anda ayrıştılar, otomatik olarak yüz Flügel arasında dağıldılar.
Tüm karakterlerin dağıldığında emin olduğunda Azrael konuştu:
“Kurallar basit, her bir kadına belli bir karakter atadım.”
-Kırk altı karakter ve neredeyse yüz tane katılımcı olduğu için kimde hangi karakterin olduğunu bilemezlerdi.
“Oyun Kırmızı ışık, yeşil ışık bu yüzden size kolaylık olsun diye oyun içinde ışınlanmayı yasakladım.”
Bundan sonra…
“Eğer ikinizde bu çocuklar tarafından yakalanırsanız kaybedersiniz ama eğer bir saat boyunca onlardan kaçmayı başarabilirseniz bu sizin zaferiniz olarak kabul edilecek.”
“Değişen karakterlere dokunduğunuz sürece- Yakalanmadığınız sürece bunu başarabilirseniz, karakterleriniz ustalarıma transfer olacak.”
Jibril Azrael açıklamalarının devamını getirecekmiş gibi gülerek konuştu.
Bitirince Azrael’in üzerine iki karakter fırlattı.
“Karakterler birleştiğinde [Kelimelerin Ruhu] anlamına geliyor.”
Azrael örnek vermek için elini kaldırdı ve iki harf- 「コ(ko) 」ve「タ(ta) 」bileğinde dönmeye başladı.
“[Kelimelerin Ruhuna] dokunduktan sonra, anlamları gerçek olacak- bir nesne ya da bir kavram olması fark etmez, durumların iradesini bile değiştirebilirsiniz.”
“”OH.””
Bunu söyledikten sonra aniden Sora ve Shiro- geleceği gördüler.
Azrael elinde iki karakteri birleştirdi- ve sonra-
“-Nyaaaaahhhh bu da ne, bu iğrenç aahhhhh!! Nyaaaaahhhh!!”
Dev bir- [Ahtapot(Tako)] maddeleşti ve dokunaçları etrafını sardı-
Sora ve Shiro’nun gördükleri gerçekleşti, bu arada Azrael etrafta yuvarlanırken bağırıyordu.
“Ah, Senpai bizi eğlendirmek için bilmediğin bir dilin karakterlerini mi birleştiriyorsun?”
Jibril yanında soğuk soğuk gülerken, Azrael bir tiksinti hissetti.
Bir anda- büyük bir patlama oldu, etraflarındaki alan patladı ve ahtapot karakterleri ile beraber ortadan kayboldu.
“B-Böyle mi-nyan?”
Sora ve Shiro gözleri yarı açıkken suskunca baktılar, Azrael sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandı.
“Kelimelerin anlamları gerçeğe dönüşüyor-nyan, bir fenomen ya da bir kavram olduğuna bakmaksızın belirecekler-nyan.”
“Ayrıca Senpai’m sözcüklerin ne anlama geldiğini bilmediği için sadece maddeleştiklerinde ne anlama geldiklerini anlıyor. Oyunda [Kelimelerin Ruhlarını] kullanabilenler sadece ustalarım ♪”
“…”
Azrael şaka yaptığını itiraf ederek neşeyle ve soğukkanlı bir şekilde cevap verdi:
Ancak Azrael umursamadı, öksürdü ve devam etti:
“Ama—Kelimeler bir kez kullanıldıklarında kaybolacaklar bu yüzden onları dikkatlice kullanmanızı öneririm-nyan!”
-…
“Açıklama bitti, ustalarım herhangi bir sorunuz var mı?”
“Çok fazla- Mesela nasıl kaçacağımız gerektiği gibi-İnsanlar uçamaz.”
“Titrer.”
“…Üzgünüm, ustam aslında size yardım edecektim- Ama bu oyuna katılamam.”
İki usta şaşırmış gibiydi, Azrael güldü ve onlara söyledi:
“Eğer Jii-chan’ın gücünü ödünç almayı düşünüyorsanız, kimse onu yakalamayacağı için o bu yarışmanın bir parçası değil-nyan. [Kelimelerin Ruhlarını] kullanmanıza izin vermemiz oldukça cömert bir davranıştı, bu yüzden-”
Azrael kıkırdadı ve ….
“Orada saklanan Dhampir, lütfen onlara kanatlarını ödünç ver.”
…Ona doğru bakıyordu.
Görünmezlik büyüsü cam gibi çatlarken, Plum ortaya çıktı.
“…Eh? E-eh~~~~~~!? Beni nasıl fark ettin?”
“…Siz gerçekten de varlığını kayda değer ölçüde silebiliyorsunuz.”
-Sora ve Shiro bile onun varlığını unutmuşlardı ve Jibril saygılı bir şekilde konuştu.
Azrael Jibril’in yanında duruyordu ve Plum’a sordu:
“Hey, bir sivrisinekle bile kıyaslanmayacak işe yaramaz bir tür olsanız bile sırtlarında kanat çıkarmak için bir büyü yapsan sıkıntı olmaz değil mi-nyan?”
-Azrael saygısız ve bir tanrıdan daha gururlu bir ses tonu ile sordu.
Diğer yandan Plum ölüm korkusu ile titremesine rağmen cesaretini toplayıp cevap verdi.
“E-eh~~ Onların Flügeller kadar hızlı uçmasını sağlamamı istiyorsan, bu imkânsız…Oluşacak şokun kuvveti onları parçalamakla kalmayıp benim gücümü de bitirecektir.”
Azrael gülümseyerek devam etti.
“Eğer yorulursan ikisinin vücut sıvılarını kullanabilirsin-nyan!”
“Kendimizi siz ikinizin kanatlarına adayacağım!”
Plum’ın tutumu ses hızından daha hızlı değişti ve ikisini saygıyla selamladı.
“Hayır, bekle bir dakika, neden bunu kabul etmeliyiz-”
…Sora bunları söyledikten sonra Jibril’e bakmayı kesti.- Lütfen hayal kırıklığına uğramayın ve inanın-
Henüz hayal kırıklığına uğramamalarını söyleyen kızı gördü.
Ve kızın bakışları bir anda değişti, sanki içi boş ölü biri gibi oldu.
“Arzuladığın şey ancak onun sahibini öldürdüğünde senin olur- Bu bu çeşit bir oyun değil mi-nyan?”
“…”
Ölünün gergin bakışları ve kuklanın boş gülümsemesi.
Sora’nın daha önce gördüğü sahne—aynen gerçekleşti-ama…
-Oyun bu kelime Sora’nın gözlerini alev alev yaktı ve hemen kendilerine geldiler.
Kurallar, zafer koşulları ve Azrael’in niyeti kafalarında tüm bunlar dönmeye başladı.
“…Nii.”
Aynı şeyi yapan Shiro gergindi ama Sora başını salladı ve -Biliyorum dedi.
Bu daha önce yer aldıkları [Oyunlardan] belirgin şekilde farklı idi.
Oyun başlamadan bitmişti.
Kuuhaku 「」takip ettiği altın kuralı, oyun ne olursa olsun-
Karşı tarafın zorladığı, hesaba katmadıkları ve rakibin üstün olduğu bir oyun…
Ayrıca Flügel dilinde gizlenmiş kuralları olan bir oyundu…
Kuralları kasıtlı olarak Flügelleri destekleyecek bir şekilde ayarlanmış bir oyun…
Bu oyun çok tehlikeli, çok şüpheliydi ve yeterli bilgiye sahip olmadıkları için oyunu kabul etmemeliydiler.
“…Ustalarım…lütfen, lütfen bana inanın.”
Ceza almaya hazır dalgalı bakışlarına baktılar.
Ama- Sora ve Shiro’nun tamamen kazanacağına inanan bir bakıştı. Oyunu Jibril’in hazırladığını hatırladılar.
“- Koşulları kontrol etmeme izin verin.”
Sora Jibril’e baktı ve onu sakinleştirmeye çalıştı.
Ve Sora’nın bu kadar kararlı olduğunu gören Shiro tedirgin halini bıraktı, abisinin kararlarını takip etmeye karar verdi.
Gözlerindeki huzursuzluk ortadan kayboldu ve düşünceler içinde bakışları keskinleşti.
Sora ve Shiro yanlarında gözlerinden minnettarlık fışkıran Jibril’İ görmezden geldiler.
İkisi dikkat etmeleri gereken şeyleri araştırmaya başladılar- Kafalarını çalıştırdılar, daha önceden tahmin ettikleri oyunu düşünerek daha önceden tahmin dahi edemeyecekleri ön görüyorlardı.
“-İlk olarak, Shiro ve ben tüm oyun boyunca el tutuşacağız ve bu kesin bir koşul.”
“…Plum…kanat…yap…”
“Evet, Shiro ve benim birer çift kanatlarımız olacak ve bunlar düşüncelerimize göre hareket edecek, buda kesin bir koşul.”
“…Plum…yap…”
Shiro soruyu emir verir gibi söyledi ve Plum üzgünlük içinde kafasını düşürdü.
“Eh, şöyle…? Çok karmaşık bir büyü olacak, muhtemelen yapamam-”
“Şeklinin nasıl odluğunu umursamıyorum, yapabildiğin sürece terimi yalamana izin vereceğim.”
“Bana bırakın!! Size Dhampirlerin gerçek gücünü göstereceğim-Hah!!”
Tamamen gereksiz bir enerji patlaması ile cevap verdi.
Aniden Plum’ın kanatları kan kırmızısına döndü ve gözlerin karışık desenler belirdi.
Plum karmaşık büyüler yapmaya başladı ve görünüşü değişti-
…Bir atkı.
Atkı rüzgârda nazikçe sallandı, Shiro ve Sora’nın boynuna indi.
Sora ve Shiro uzun bir atkı ile birbirlerine bağlandılar.
“P-Phew… varlığımı fiziksel düzlemde gizledim…!! Şimdi atkının… her ucu bir çift kanat gibi çalışmalı—!”
Tıpkı Sora ile ilk tanıştığı zamandaki gibi- bagajlarını atkıya dönüştürmüştü—kendini bir atkıya dönüştürmüştü.
Flügellerin bile hayran olduğu bir ortamda, Plum’ın düz göğsünü gururla şişirdiğini hayal edebiliyordu.
-Yine de ağır ağır nefes alıyordu. Sora ve Shiro’yu bağlayan atkının uçları şişti. Damar gibi desenler çizerek kendini ördü ve bir kanat haline geldi, Sora kafa salladı. Ve sonra son sorusunu dile getirdi:
“Son olarak…Avant Heim’i Shiro ve benim rahatça hareket edebileceğimiz bir yere dönüştürün. Kanatlarımız olsa bile nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz bu yüzden lütfen—oyun biz ayrıldıktan 5 dakika sonra başlasın…Bununla ilgili bir sorun var mı Shiro?”
“…Mm, sorun yok.”
-Hepsi derin bir nefes aldı ve ikisi çok ciddi bir değişim geçirmişti -Artık titremiyorlardı- Korkmadıklarını göstermişlerdi….
Ama yine de 5 dakika fazladan süreye ihtiyaçları vardı.
“Sorun yok değil mi?”
Jibril döndü ve arkasındaki kalabalığa sordu.
Daha önce hiç güç olarak kullanmadıkları yaklaşık kırk dört karakteri silah olarak kullanmak ve yüzlerce Flügel’in saldırısından kaçınmak zorundaydılar.
Gerçekten bunu yapabilirlerse- yutkundular.
“…Mm, sorun yok-nyan, sizi biraz ciddiye almadıklarını hissediyorum-nyan…”
Görünüşe göre durumu tek anlayan kişi Azrael konuştu.
Nazikçe parmağını hareket ettirdi- sonra dev bir patlama meydana geldi.
“-Avant-kun’u(Avant Heim) çoktan koşullarına göre şekillendirdim- yani artık başlayabilir miyiz?”
Soğukkanlı bir şekilde dünyayı yeniden şekillendiren Azrael, tekrar parmaklarını oynattı. Duvar sessizce kaymaya başladı- ve devasa bir delik oluştu.
…Duvardaki delikten tüm Avant Heim görünebiliyordu.
Belki Azrael güneşin konumunu değiştirdiği için ya da sadece zaman geçmişti, dışarıda gece vaktiydi.
Gün ışı yoktu ki bu da Plum için en ideal ortamdı.
Dışardaki koşulları incelemek için kafalarını delikten çıkardılar-
Sora ve Shiro sıkıca el ele tutuştular.
Rüzgârda sallanan atkılarından- Plum’ın bir şey söyleme dürtüsüne direndiğini hissedebiliyorlardı. Altlarındaki hiçbir şeyi göremiyorlardı. Bununla birlikte, bedenlerinin rüzgâr ile birlikte uçurulacağı hissi onlara çok yüksekte olduklarını anlatıyordu.
“O zaman- Ustalarım ve tüm Flügeller arasındaki oyuna başlayalım.”
Sora ve Shiro’nun arkasından Jibril saygılı bir şekilde ilan etti.
Ve onun arkasında nerdeyse yüz Flügel’in bakışları vardı.
Yine de—- Oyuna girdiklerinde o bakışlar Sora ve Shiro’nun düşüncelerini etkileyemezdi artık.
“Bu Avant Heim’in haritası.”
Shiro rüzgârda sallanan haritaya bir kez baktı ve başını salladı.
Jibril gir adım atıp selam verdi.
“…Ustalarım, teşekkür ederim.”
“Dürüst olmak gerekirse, bu konuda kendime güvenim yok ama…Biz sana inanıyoruz bu yüzden bizi hayal kırıklığına uğratmasan iyi olur.”
“…Aileyi umursamak…çok normal…”
Sadece Jibril, Sora ve Shiro’nun anlayabileceği bir sohbete girdiler.
“”-[Aschente]-!!””
Jibril ve diğerleri ellerini kaldırarak tek bir kelimeyi bağırdılar; Sora ve Shiro duvardaki delikten fırladılar.
Aniden ikisi yer çekimine kapıldılar; bu hiçbir insanın dayanamayacağı bir güçtü.
Güçlü rüzgarlar ile yavaşladılar—artan hızları azaldı.
Altlarında ne olduğunu görmüyorlardı ama ne olursa olsun sonuç—ölüm olacaktı.
Bununla yüz yüzeyken ne huzursuz oldular ne de korktular- Neden?
Sora acı acı gülmesine engel olamadı.
“…Nii…”
Kız kardeşinin ona seslendiğini duyan Sora, atkının diğer tarafını görmek için yana baktı- Ondan tek bir kanat çıkmıştı.
Sora, Shiro’nun bakışlarından kendinde de bir tane olduğunu doğruladı.
“…Hadi gidelim…”
–Evet—Sora ne korku ne de tedirginlik hissetmeden gülümsedi.
Birbirlerinin ellerini sıkıca kavradılar ve kanatlarını çırptılar.
Kartallardan daha kuvvetli bir şekilde- yer çekimi zincirlerini kırdılar.
Terimler:
Penetrasyon genellikle tıpta virüs penetrasyonu olarak kullanılır. Vürusun vücuda girme stratejisinin ikinci adımıdır; yani virüs öncelikle bir konak canlı bulur ve ona yapışır(tutunur). ikinci adım olarak da penetrasyon aşaması gerçekleşir. Penetrasyon: bir şekilde vürusun hücre içine girmesi demektir.
Bundan sonraki adımlar şöyledir: Soyma: (Bu evre virüsün hücre içine girdikten sonra protein kısmını atmasıyla gerçeklerşir)
Transkripsiyon ve translasyon:(virüsün konnak hücrede yeni yavru virüsler için protein üretimi aşamasıdır)) Replikasyon: (virüsün konak hücre içinde yeni yavru virüsler için yeni RNA(veya DNA) lar oluşturduğu aşamadır)
Montaj: (Düzenleme-Birleştirme; yeni oluşturulan protein ve Rna(veya DNA) ların biribirlerine montaj edilme aşamasıdır.)
Antrofobi
Japonlar tarafından tanımlanmış olan ve batı kültürlerindeki yaklaşık karşılığı sosyal fobi olan fobinin adı antrofobi olarak bilinmektedir
Demofobi
Kalabalık korkusu
Kırmızı ışık, Yeşil ışık bu bir oyun sanırım araştırdım bulamadım bilenler yorumlara yazsın.