No Game No Life - C5Bölüm 02-1
Çevirmen: Uchuujin Düzenleyen: ggurcan
Başarısız (Hata)
Bu sırada—Elkia başkentinde, önceki kralın kütüphanesinin içinde.
“…Kou…Steph-kou, acıktım, lütfen.”
Steph birisi tarafından şiddetle sarsılınca kendine geldi.
Masada uyuya kalmıştı ve salyaları akıyordu, kendine gelince ayağa kalktı ve çılgınca çevreye bakındı.
“-Eh!? Huh? Garip, ne zaman uyudum!?”
“Yemek yedikten hemen sonra bayıldın, lütfen. Öldüğünü düşünmüştüm, lütfen.”
-Görünüşe göre karnı doyduktan sonra kendinden geçmişti.
“Ş-Şu an saat kaç…?”
Steph ceketini katladı-Görünüşe göre Izuna üstüne örtmüştü- ve uykulu bir şekilde sordu.
Sonra tatlı bir guruldama sesi geldi. Izuna elini karnına koydu ve sonra Steph’e bakarak,
“Yemeğin üzerinden yaklaşık altı saat geçti, lütfen.”
“…Ne tatlı bir saat.”
En son yemek yediklerinde saat gece iki civarıydı- Yani sabah mı olmuştu?
Kütüphane de hiç pencere olmadığı için gün ışığı içeri giremezdi ama muhtemelen sokaklar hareketlenmeye başlamıştı.
“Steph-kou, Steph-kou, hadi yiyelim, lütfen.”
Izuna Steph’in kolunu çekiştirdi ve yemek istiyordu, Steph cevap verdi:
“Ah… haklısın… o zaman kahvaltı yapalım… huh?”
Steph Izuna’nın oturduğu yerin yanında bir yığın kitap gördü.
“Izuna bunlarda ne?”
“…? Kitap değiller mi, desu.”
“Hayır, onu demek istemedim- neden oradalar?”
“…Açık değil mi, onları okudum, desu”
“-Huh? Izuna’nın Imanity dilini okuyamadığını düşünüyordum…!?”
“Sana öğreneceğimi söylemiştim, desu. Yani öğrendim, desu.”
Mümkün değil— Steph’in gözleri genişledi.
Steph ona Werebeastler ve Immanity oyunlarını karşılaştıran bir kitap vermişti—Werebeast dili için bir ders kitabı.
Sadece o kitaba çalışarak, o uyurken Imanity dilini öğrendi ve hatta bu kadar çok kitabı okumuştu-?
-Oyun dışındaki her şeyde berbattı, yani bir oyun olduğu sürece-
Sadece bu kadar kısa sürede dili öğrenmemişti ayrıca onun yaptığından daha fazla kitabı okumuştu, Steph şaşkınlıktan tüylerinin diken gibi olmasını engelleyemiyordu.
“…Sora ve Shiro ile bu kadar iyi geçinmene şaşmamalı.”
Sora ve Shiro’nun unuttuğu gerçeği Steph hatırladı. Hatsuse Izuna, bu Werebeast çocuğu, Shiro’dan bile daha gençti.
-Kuuhaku 『』ile karşılaşmıştı ve kaybetmiş olsa bile onun yetenekleri gerçekti.
Ancak…
“…Izuna en son ne zaman uyudun?”
“…Huh? …B-Ben beş öğün yedim yani…hmmm~…desu?”
Izuna parmakları ile saymaya başladı, sonra aniden kafası karıştı.
Gözlerinin altındaki siyah halkalar, uzun zamandır uyumadığı anlamına geliyordu.
-Dikkatli düşününce bu mantıklıydı.
Çoğu kişi yeteneklerin hiç çaba sarf edilmeden edinildiğini düşünüyordu.
Izuna bunca zaman uyumadan mücadele etmişti- Immanity dilini öğrendi ve bu kadar fazla kitabı okudu.
“…Üzgünüm Izuna, tek uyuyan kişi bendim.”
“Steph-kou, sorun değil, lütfen. Çöp parçası, sonuçta bir çöp parçasıdır, eğer uyumak istiyorsan uyu, desu.”
Steph Izuna’ya sırıttı. Bu bitmek bilmeyen görev için bir umut ışığı gördü ve kendini uyandırmak için yanaklarına tokat attı.
Her neyse, yemek yaptı ve sonra- çalışmaya geri döndüler.
“…? Izuna okuduğun kitapları neye göre seçtin?”
Yerdeki kitapları bir nedenden ötürü seçtiğini fark etti.
“Güzel kokanları seçtim, lütfen.”
-Bu gizemli bir cevaptı ama Izuna için oldukça açıktı.
Steph aniden kitapların başlıklarıyla ilgilenmeye başladı bu yüzden bir göz attı.
Onlar- Sora ve Shiro’nun şu anda oldukları yer hakkındaki bir kitaptı.
“- [Flügel, Ölü Ustanın silahları] … Neden bunu okuyorsun?”
Steph dedesinin yazdığı yazıyı okudu- Önceki Kralın.
Izuna kokladı ve cevapladı:
“Üzerinde Sora ve Shiro’nun kokusu var, lütfen. Bir ay önce okumuşlar, lütfen.”
“O ikisi bunu okumuş…?”
-Oceande’den döndükten sonra, sahilde Sora Avant Heim’e gidip üç ırkı ele geçireceğini açıkça ilan etmişti.
Kullanacağı yöntemlere gelince her zamanki gibi Steph onlardan bahsettiğini hiç duymamıştı. Kitabın sayfalarını çevirdi.
Bir ay önce- yani Doğu Federasyonuna saldırmadan önce okumuşlardı-
İçeriğine göz gezdirdi, bu kitapta diğerleri gibi büyükbabası tarafından yazılmıştı.
[Flügel- Antik büyük savaşta 【Savaş Tanrısı Artosh】tarafından yaratılmış tanrı katili bir ırk.]
[Flügel- Bu ilahi kadınlar bilgiyi eğlence için toplamazlar.]
Bunlar, dedesi tarafından yazılan şeylerdi- Flügelleri gözlemleyen önceki kral.
Yani Jibril den yola çıkarak bunları yazmıştı, en azından öyle olmalıydı…ama…
[Bu hayatta kalabilmeleri için yaptıkları bir eylemdir—hayır, ölmemeleri için.]
Steph’in aklında anlaşılması zor biri canlandı.
[Ölmüş bir üstadın yaşayan silahları…Onlar sadece yürüyen içi boş et parçaları.]
Bu kişinin duygulanım gizleyen gülümsemesini hatırladı, bu kişi merakı ve ustaları için her şeyi yapabilirdi.
[Yaşama nedenleri ne- hayır, hayatta olduklarının kanıtı ne?]
-Neden?
Steph’in büyükbabasının gözlemleri tanıdığı Jibril’den tamamen farklıydı.
Bu tutarsızlıktan rahatsız olan Steph, bilinçsizce sayfaları çevirmeyi bıraktı ve derin düşüncelere daldı.
…Sora ve Shiro bu kitabı okuduktan sonra Avant Heim’e gittiler.
İkisi ne düşünüyorlardı acaba-
“Steph-kou, bunları okumanın sırası değil, lütfen.”
“Huh? Ah, evet haklısın.”
Önemli olan Flügel değildi, Sirenlerle ilgili bilgilerdi- Steph kendini toparladı.
Guruldama sesleri tekrar başladı.
“Şimdi yiyelim, desu.”
Izuna’nın gözlerinden ateş çıkarken konuştu.
Steph kitabı rafa koyarken acı bir şekilde gülümsedi- Muhtemelen fazla çalışmaktan başı dönüyordu.
“Ah…”
Kitaplar koyduğu raftan düşmeye başladı.
Okudukları ve okumadıkları kitaplar birbirine karışacaktı- çömelip ağlamak üzereydi.
–
-Bir rüzgâr esti.
Steph’in algılayamayacağı kadar hızlıydı. Izuna bir anda odanın köşesine gitti ve ağzında- bir kitap vardı.
“…? Bu da ne, desu?”
“…Bunu benim sormam lazım. Bu da neyin nesiydi?”
Meraktan gözleri genişleyen Steph’i görmezden gelen Izuna kitabı kokladı.
“Balık gibi kokuyor, lütfen…? Hayır, lütfen…ah!”
O ilgisini kaybetmiş gibi kitabı fırlattı ve,
“Bu kitap Sirenler gibi kokuyor, bunu yiyemem, lütfen.”
Aniden, Steph’in karışmış aklında bir ampul yandı.
Daha önce okuduğu kitaplar için Izuna güzel koktuklarını söylemişti.
Neden Sora ve Shiro’nun okuduklarını seçmişti- Hayır, asıl soru—
“N-Neden büyükbabamın kitapları Siren gibi kokuyor?”
“Kim bilir, lütfen. Belki de bir Sirene dokundu ya da Sirene dokunan biri bu kitaba dokundu, lütfen.”
Izuna hafifçe başını eğerek konuştu.
“Sora ya da Shiro… ya da ben mi?”
“…? Hayır desu. Buradaki tüm kitaplar yaşlı adam gibi kokuyor, desu.”
Ne Steph ne de Sora ve Shiro gibi kokmuyordu.
Sora ve diğerleri Oceande’ye gittiği için burada olamazlardı- yani-!?
“B-Bu kişinin kitaplara ne zaman dokunduğunu biliyor musun?”
Steph öne doğru yaslanırken Izuna tekrar parmakları ile saymaya başladı ve yanıtladı:
“Yeterince parmağım yok, lütfen.”
-Ancak bu kokunun on yıldan daha yaşlı olduğunu anlamak için yeterliydi.
“…Dur bir saniye, nasıl biliyorsun?”
“Steph-kou bilmiyor musun, lütfen? Geride koku kalır, lütfen.”
Böylesine garip bir şeyi kim bilebilirdi ki, ona bağırıyordu ama- bulmaca çözülmüştü.
Sora’nın yardım etmesi için Izuna’yı seçmesinin sebebi, Sora ve Shiro’nun okuduğu kitapları seçmesinin nedeni ve—tüm bunlar büyükbabasının on yıl önce Sirenler ile temasa geçtiğini kanıtlıyordu!
Şimdi geriye kalan tek şey—!
“Ondan sonra yazılmış kitapları bulabilir misin?” Izuna kokladı sonra başını eğdi ve:
“…Koku zayıf, lütfen. Ama eğer daha fazla çabalarsam… muhtemelen yapabilirim, lütfen.”
–Dünya ışıkla doldu.
Öyleyse, onların arama aralıklarını önemli ölçüde daralmıştı!
“ohhh, madem böyle yararlı bir gücün varsa neden daha önce kullanamadın-aaah ama teşekkür ederim-aaahhh sonunda bu cehennemden bir çıkış buldum-”
Steph ani bir duygu patlaması ile Izuna’ya sarıldı ve durmadan onu okşamaya başladı ancak Izuna birden arkasına döndü.
“-Uuuuughhhhhh!!”
Saçlarını okşayan Steph’i her an ısırabilecekmiş gibi ayağa kalktı ve ona tısladı.
“Eh? U-um…ü-üzgünüm, yanlış bir şey mi yaptım?”
“…Steph-kou, yeteneklerin oldukça kötü, desu!”
Izuna savunmacı tutumunu sürdürürken Steph panik içinde etrafına bakındı.
Gördüğü şey-
“Ah, doğru, bu senin için, lütfen beni affedebilir misin?”
“Bu da ne, desu ?”
“Kendim için yaptığım bisküvi, buyur.”
Steph ona yemenim güvenliği olduğunu kanıtlamak için bir tane yedi- Ve gergin bir şekilde yanına bir tane attı.
Izuna onun attığı bisküviyi kokladı.
“…Kötü değil, desu… Ama pirinç yemek istiyorum, desu. Ve balık, desu.”
-Bisküviyi ağzına aldı ve ruh hali aniden daha iyi oldu.
Izuna tüylü kuyruğunu bir hamster gibi sallamaya ve bisküviyi kemirmeye başladı.
“Ah, gidip yemek yapacağım! Izgara balık, balık buğulama, sasami… hangisini istersin-”
“Hepsi, desu.”
“Huh?”
“Hepsi, desu.”
Izuna arzu dolu bir ifade ile ağzının suyu akmaya başladı ve Steph-
“~Pekâlâ o zaman! Şuan güvenilir bir yoldaşa sahibim bu yüzden balıkları elimden geldiğinin en iyisi şekilde yapacağım!! Bu arada, desu büyükbabamın o zaman aralığında yazdığı kitapları arayabilir misin!?”
“Tamam, lütfen.”
Izuna ağzından sular akarken kitap dağına baktı ve enerjik bir şekilde cevapladı.
Steph sonunda çıkış yolunu bulmuştu ve kütüphaneden dışarı çıkarken arkasında-
Bir patlama duydu.
“Ne?”
-Izuna ses bariyerini kırmasının sebebi-
Kalbi çok hızlı atmaya başladı ve bedeninden sıcak hava dalgaları fışkırıyordu. Elinde on kitap vardı ve nefes alıp verirken omzunu indirip kaldırıyordu- Izuna [Kan Yıkımı] kullandığı için kırmızıya boyanmıştı, ki bu da durumunu açığa vuruyordu.
“—Hah, hah- Hepsini buldum, desu-! Balık hala hazır değil mi, desu!”
…Eğer gerçekten elinden geleni yaparsa… muhtemelen yapabilirdi. Izuna daha önceden söylediği gibi elinden geleni yapmıştı.
-Elinden geleni yaptı, fizik yasaları ile savaştı ve onların üstesinden geldi…
Izuna’nın kanı kaynıyordu, salyaları yere damlıyordu, bakışları avına sabitlenmişti-
“…Bazı şeyleri almama yardım edebilir misin?”
Steph [Oyalama Taktiklerini] kullanmayı seçti…