Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 011
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyici: Faen_the_1134
Travma ve Bilinçlenme
Ormanın çıkışına yakın bir yerdeki ağaç kütüğünün üzerine oturdum.
Üç gün oldu… Tüm bu zaman, sadece bu yerde kalıyordum. Acıktığım zaman etraftaki yenilebilir bitkileri topladım ve tavşanları yakaladım. Eğer tuvalete gitmek istersem, yakınlardaki çalıları kullandım. Aksi halde, bir kütük üzerine otururken ağladım.
(Hiçbir şey yapmak istemiyorum… Yaşamak çok acı verici…)
Ağlarken yoruldum ve uykuya daldım.
(Uuu~ …)
Ertesi gün uyandım. Melankoliktim çünkü dün gece rüya görmüştüm. Rüyanın içerisinde,Sarona-san ve Kahraman-sama vardı…
(…Hayır, bunu hatırlamak istemiyorum.)
Kafamın içerisinde değişik anılar akıyordu. Anılar, unuttuğumu sandığım geçmiş hakkındaki Aria’dandı.
Bir kez daha, uyuyana kadar ağladım.
Uyandığımda neredeyse gece yarısıydı. Dalgın bir biçimde gökyüzüne bakarken gözlerimi ovuşturdum.
Yıldızlar çok güzeldi ama bunu fark etmeden önce tekrar uykulu hissettim.
Ertesi gün bütün günümü aylaklık yaparak geçirdim
Ertesi gün de tüm günümü aylaklık yaparak gerçirdim ve ağlayarak uyudum.
Ertesi gün tekrar tüm günümü aylaklık yaparak geçirdim. Yıldızlar parıldıyordu.
Ertesi gün bir kez daha bütün günümü aylaklık yaparak geçirdim.
Ertesi gün biraz daha iyi hissettim. Fındıklar iyiydi.
Ertesi gün bazı canavarlar saldırdı. Onları öldürdüm.
Ertesi gün enerjim geri döndü.
Ertesi gün vücudumu ve kıyafetlerimi bir nehirde yıkadım. Kendimi daha iyi hissettim.
Ertesi gün kasabayı aramak için ormandan dışarı çıktım.
Ormanın çıkışında bir otoyol vardı. Özellikle herhangi bir amacım veya hedefim yoktu bu yüzden sadece yavaş yavaş yürüdüm.
Aria ve Sarona-san’ı hatırladığım her zaman neredeyse ağlıyordum. Ancak kendimi, ben olmadan kesinlikle çok mutlu olacaklarına inanmaya zorladım.
(Artık birbirimizle karşılaşamayacağız, Yuyuna ve Ruruna. İyi arkadaşlar olabilecek olsak bile)
Bunu düşündüğümde çok üzüldüm ama bu yardımcı olmazdı…
(İleriye bak! Benim gibi birisi bile eminim daha sonra başka arkadaşlar bulacaktır!)
(Eminim… Belki… Muhtemelen…)
Bir sevgili aramaktan vazgeçmenin daha iyi olacağını düşündüm. Bana aşık olacak birisinin olacağına inanmadım.
Bunu bir kenara bıraktım, şu anda aklımda başka bir şeyler vardı. Bu benim durumum ile ilgiliydi. Elf köyündeki savaş hiçbir anlam ifade etmiyordu… Demek istediğim, rakiplerim çok zayıftı. Sıradanlığımı ne kadar güvendiğimin bir önemi yok, artık emin değilim.
(Bana söyleme… Onlar zayıf değildi… Ben çok güçlüydüm…hayır…bu imkansız…ama…)
Bu sıradanlığımdan şüphe ettiğim ilk zamandı.
Canavar sürüsü köye saldırdığı zaman,sadece F-derece canavarlar olduklarını düşünmüştüm…ama belki de…daha üst derece canavarlardı?
Statümün F-derece maceracılar civarında olduğunu düşünüyordum… Ama F-derece canavarlar gibi bir şey var mı?
Sürekli bunu merak ederken yürüdüm ama bir sonuca varamadım.
”Ah, belki bir lonca kartı yaptırdığımda görebilirim.” (Wazu)
Bu konu hakkında derin düşünmeyi bıraktım.
Daha önce söylediğim gibi bir lonca kartı ile çözebilirim. Bu bir bireyin durumunu onaylayabilecek bir büyü aracıdır.Lonca kartında belirtilen durumu gördüğüm zaman, tüm endişelerim çözülecek. Güçlü müyüm yoksa sıradan mıyım? O zaman anlayacağım. Şu anda bunun için endişelenmenin bir anlamı yok.
O zaman, buranın neresi olduğunu merak ediyorum. O dağı nasıl geçtiğimi hatırlamıyorum. Bu yolun hangi şehire gittiğini merak ediyorum. Eğer mümkünse, İmparatorluk Başkenti olmamasını umuyorum. Lütfen, o yer dışında herhangi bir yer…
Bunu umarken yol boyunca yürüdüm. Yaratıklar ya da haydutlar tarafından saldırıya uğrayacağımı düşünmüştüm ama bunların hiçbiri olmadı. Ormanın uzaklığı sürekli olarak arttı.
Beni geçen at arabasınına bakarken yolda yürüdüm. Sonunda, yüksek duvarlarla çevrili büyük bir kasaba benim görüşümün içerisine girdi. Kapının önünde dizilmiş çok sayıdı at arabası vardı.
(Oh! Bilmediğim bir şehir!)
En kötü senoryodan kaçınılmıştı. Rahatlamış hissederken şehire girmek için sıraya girdim.