Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 030
Çevirmen: Kylerxy & Editör: Faen_the_1134
Her Zamanki Gibi Sıkıntı Ortaya Çıktı
Bir kaç gün sonra, söz verdiğim gibi Garret-san’ın yerini bir kez daha ziyaret ettim. Meru’ya gitmek istediğimi söylediğimde, bu sefer ”Bana Aldırma!” diyerek bir jest yaptıve iç çekerek Lula ile oynamaya başladı… Bu yüzden onu handa bıraktım.
Köşke ulaştım. Korumalar kibarca girmeme izin verseler de, direkt bana yöneltilmişbakışlarıhissettim. Bakışaçımıdeğiştirdiğimde, kedi kabilesinden bir canavar-kadının sert bir şekilde bana baktığınıgördüm. Keşfedildiğini fark edince, köşkün içersinde kayboldu. Bu ne? Buraya gelmemden hoşlanıp hoşlanmadığınımerak ediyorum ya da onun gibi bir şey…
Respsiyonist’e ismimi verdim ve başka bir gürültü olmadan arka odaya yönlendirildim.
Biraz loşışıklıodanın içerisinde çevreme bakmaya çalıştım. Mavi duvarlar ve özenle düzenlenmişmobilyalar. Burnuma ulaşan tatlıbir şeyin kokusunu alabiliyordum ve orada baktığım yönden yavaşça Tata-san geldi.
”Beklettiğim için üzgünüm. Söz verdiğin gibi geldiğin için sevindim.” (Tata)
”H-hayır….” (Wazu)
Odanın içerisinde yüz yüzeydik. Ugh…kalbim henüz hazır değil…kelimeler düzgün çıkmıyor…Parlak kırmızıbir yüzle aşağıbakıyorumdum ve daha sonra Tata-san yavaşça kıyafetlerini çıkarmaya başladı.
”Be-bekle, ne yapıyorsun?” (Wazu)
”Huh? Bu şekilde birbirimizi daha iyi tanıyabiliriz, değil mi?” (Tata)
”B-bu yanlış!! İ-ilk önce konuşmaya başlamaya ne dersin?” (Wazu)
”Evet! Ben de öyle düşünüyorum.” (Tata)
Huh? Tepkime bakarak Tata-san’ın ufak bir kıkırdama yaptığınıfark ettim.
”Sonunda bana doğru düzgün bakıyorsun. Biraz sakinleştin mi?” (Tata)
Görünüşe göre gerginliğimi üzerimden atmak için bana bir numara yaptı. Tekrar, başımıkaşırken yüzümü Tata-san’a çevirdim.
”O zaman, ne hakkında konuşmalıyız? Bakalım, her şeyden önce bu şehirde doğup büyüdüm. Bu yüzden şehri kurtardığınız için çok teşekkür ederim.” (Tata)
”Hayır, bu…bunu duyduğuma sevindim. Şehri kurtarmanın iyi bir şey olduğunu düşünüyorum.” (Wazu)
Bundan sonra konuşma yapman kolaylaştı. Bu şehre gelmeden önceki hikayemi ona anlattım. Ama beklenildiği gibi Aria ve Sarona-san ya da dağda nasıl hayatta kaldığım hakkındaki hikayeleri ona anlatamamazdım.
Tata-san bana kendi durumu hakkındakileri anlattığızaman hava kararmıştı. Gerçekte babasının borcundan dolayıburada çalışıyordu. Ama buraya gelmekten pişmanlık duymuyordu çünkü gülümseyerek ”buradaki herkes arkadaşcanlısı” dedi, ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Fakat görebildiğim kadarıyla, benim sempatimi kazanmak için yalan söylemiyordu.
Bu ağır atmosferin içerisinde…
”Tamam! Hikaye burada bitiyor.” elini çırparken ve gülümserken söyledi. Bundan sonra bana şehrin özel yerleri, ünlü mekanlarıvb. hakkındakileri öğretti. Daha sonra Meru’yu götüreyim.
Gerginliğim tamamen ortadan kaybolmadı, ama sanırım kendi yolunda eğlenceli bir konuşma yaptık. Ama daha sonra, kapının dışında bir serseri vardıve atıp tutma tarzında sesler duyuldu. Tata-san bunu fark ettiğinde, dışarıdaki durumu kontrol etmek için kapıya doğru ilerledi.
”Onu hemen buraya getirin. Burada çalışan Tata adında süper bir güzellik olduğunu duydum. Bize eşlik etmesini istiyorum!! Sadece kıçınıhızlıhareket ettir!!”
”Size söyledim, sizin gibi kaba kuvvet kullanan misafirleri kabul etmiyoruz…”
”Kapa çeneni!! Bu mağazayıyok etmemizimi istiyorsun? Biz A-derece maceracılarız!!”
*Dogann!!!*
Bir şeyin kırılma sesi gibi bir şey duyuldu. Sese tepki veren Tata-san sanki tüm kanıvücudundan çekilmişgibi solgun bir yüzle adımlarınıhızlandırdı.
”Opss, benim hatam. Bu kadar zayıf olduğunu düşünmedim. Ama bu yer…ah bu doğru, bu yeri korumamıza ne dersiniz? Bir tazminat olarak, sadece bize her gün kasıklarınıaçmasıiçin bir kadına ihtiyacımız var!!”
”Oh bu iyi bir fikir!! Hadi bunu yapalım!! Hey sahibini hemen buraya getirin!! Bu arada yönetimi burada yapacağız!! Gyahahahahaha!!”
Tata-san’ın çıktığıkapıya baktım. Bir iç çekerken koltuktan kalktım ve sesin kaynağına doğru Tata-san’ıtakip ettim. Ne kadar acı, A-derece maceracılar aptallarla dolu…
”Ben buranın sahibi Garret. Sizin gibi aptallara burada ihtiyacımız yok!! Buradan defolup gidin!!” (Garret) (Ç.N. Normalde siktirin gidin.) (D.N. Ulan madem normali o , normalini yazsana…)
”Haa? Görünüşe göre onun üzerinde kaba kuvvet kullanırsak daha hızlıolacak.”
”Garret-san!!!” (Tata)
”Ouu…güzellik-chan ortaya çıktı!! Peki karar verildi! Hadi buraya gel, bugün bize eşlik edeceksin.”
”Kyaa!! Bırak gideyim!!” (Tata)
”Durdurun şunu!! Siz çocuklar!!” (Garret)
”Kapa çeneni amca!! Bundan uzak dur.”
*Dogann!!!*
Tekrar bir şeylerin kırılmasıgibi ses duyuldu. Kargaşanın gerçekleştiği resepsiyonist odasına ulaştım. Masalar ve sandalyeler dağılmışya da kırılmıştı. Garret-san ve Bay Korkunç Yüz sırasıyla sol ve sağduvara çarpmışlardı. Merkezde bu kargaşının suçlusu iki maceracıvardı. Burada ve orada, onların etrafınısaran korumalar ve misafirleri görebiliyordum. O zamanki canavar-kadın da oradaydı. Bir noktaya ulaşana kadar bakışaçımıinsanlar üzerinde gezdirdim, orada Tata-san bu adamlar tarafından yakalanmıştı. (Ç.N. Adamın içinde kaç yılın birikimi var birazdan kobrayı salacak size haberiniz yok.)
”Gyahahahaha!! Kesinlikle gerçekten çok güzel!! Yosh, artık benim kadınımsın.”
”Hey bu haksızlık!! Katılmama izin ver!!”
”Biliyorum!! Peki, ilk ben partnerin olacağım!!”
”Reddediyorum!! Lütfen gitmeme izin verin!” (Tata)
Tata-san onlardan kurtulmaya çalıştıama kaçabilmesi mümkün gözükmüyordu.
”İç çekme…”
Bir anda Tata-san’ın figürü gözlerinin önünden kayboldu. Bir prensesi taşıyor gibi Tata-san’ıkollarımda tutuyordum.
”Aman allahım!…lütfen gözü kara olmayın, Tata-san.” (Wazu)