Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 037
Çevirmen: Kylerxy & Editör: Faen_the_1134
Arzu Bir Palyaço Tarafından Sergilendi
Kale şehri Rinikku’nun bulunduğu alandaki en lüks bölge içerisinde Lordun yaşadığı en zevksiz üç katlı bir bina vardı. En üstteki kattaki bir odanın içerisinde,köşkün görünüşünden daha zevksiz bir çok şey vardı.Bu oda sahibinin karekterini anlatıyordu.
Ve şu anda, kırmızı gözlere ve sırtında kanatlara sahip olan odanın sahibi içeriye atladı. Lord taşıdığı Tata’yı odanın içerisinde bulanan yuvarlak yatağa taşıdığı pozisyonda attı ve daha sonra çirkin yüzüyle ona daha da yaklaştı.
”GUGUGUGU! DAHA FAZLA BEKLEMEK ZORUNDA DEĞİLİM, SEN BENİMSİN TATA!!”
”Aptal olma!! Kim senin şeyin!! Bu süre zarfında, herkesin seni yakalamak için buraya geldiğinden eminim!! Bitti!! Sadece pes et!!” (Tata)
”GUFUFUFU BU İŞE YARAMAZ!!”
Lord keyifli bir gülümseme ile devam etti, uzun dilini çıkardı ve elleri ile göğsünü ovmaya çalışırken Tata’nın yüzünü yalamaya çalıştı…ama sadece boş bir havaya dokundu çünkü karşı taraf aniden gözlerinin önünden kaybolmuştu.
”Bunu al!!” (Wazu)
*boooom*
Lord, Tata-san’a dokunmadan önce onu kurtardım ve bununla birlikte onu uçuran bir tekme attım. Vücudu duvara çarptıktan sonra çöktü.
Tata-san’ı prenses taşıması ile kollarımda tuttum. Hmm iyi yakalama~!!
”Umm……Wazu-san?” (Tata)
”Ah! Tata-san, bir süre önce yardım edemediğim için özür dilerim.” (Wazu)
”Hayır, sorun değil. Nasıl burada olabilirsin?” (Tata)
”Nasıl? Normal bir şekilde kapıdan geldim.” (Wazu)
”İMKANSIZ!! BU YER B-DERECE VEYA A-DERECE MACERACILARA YAKIN 30 KİŞİ TARAFINDAN KORUNUYOR!!”
Lord ayağa kalktı ve dik dik bana baktı.
Cidden, gerçekten normal bir şekilde kapıdan girdim…şey, aslında şu anda tüm korumalar bilinçsiz halde. Süper hızlı halde koşarken yol üzerindekiler hafifçe vurdum. Böyle bir adam altında çalıştıklarından aralarında iyi bir insan olamazdı. Ama ölmediler…muhtemelen.
”SEN DAHA ÖNCEKİ ADAMSIN!! OLAMAZ, YAŞIYORSUN!! NASIL BİR ANDA BURADA OLABİLİRSİN!!”
”Eh? Böyle bir şeyden dolayı ölmem için neden yok” (Wazu)
”APTAL OLMA! AMA GERÇEĞİ SÖYLÜYORSUN GİBİ GÖRÜNÜYOR!”
Eh, ben dürüst bir insanım. Gerçekten başından beri bu odadaydım. Bir süre bekledim ama çok zahmetliydi ve Tata-san’a kaba elleri ile dokunmaya çalıştığından artık daha fazla dayanamıyordum bu yüzden sonuç olarak onu tekmeledim.
”ELİNİ TATA’NIN ÜZERİNDEN ÇEK!! BU KADIN BANA AİT!!”
Lord tekrar tekrar bana vurmaya çalıştı ama onun yumruklarına kolayca karşı koydum. İşe yaramadığını fark ettiğinde, bu sefer büyü kullandı.
”BİR YILANIN DOĞUMUNU SAĞLAYAN SUYU ÇAĞIRIYORUM!”
Sudan yapılmış bir yılan bana saldırmaya başladı. Bu adam, Tata-san’ı öldürmeye mi çalışıyor?Ama yılan ondan kaçındı ve sadece beni ısırdı. Gerçi nede olsa bu açıtmıyor.
”GUFUFUFU! GELDİĞİ YERDE DAHA FAZLASI VAR, HER ŞEYİ YAKAN ATEŞİ ÇAĞIRIYORUM!”
Bu sefer bir kaç ateş toğı sırtımdan bana doğru geliyordu ve sürekli aynı noktaya vurdu. Şey. Hiçbir şekilde işe yaramıyor. Sanırım muhtemelen bu statülerimin yükselmesinden kayanklı, bunu bir kenara bırakırsak hiçbir acı bile hissetmiyorum, bu sefer daha önce olduğu gibi hissetmiyorum. (Ç.N. Saçma bir cümle bence.)
Yine de iyiyim ama çevreyi bilmiyorum. Tata-san da yakında gözyaşlarına boğulacakmış gibi görünen bir ifade vardı.
”Wazu-san!! Lütfen tek başınıza kaçın, ben burada iyiyim!! Bu gidişle Wazu-san…!!” (Tata)
”Huh?” (Wazu)
Gerçi tamamen iyiyim. Bir tane bile çizik yok bunu görebiliyor musun? Hmm? Acaba ateş toplarının bana vurmasından dolayı oluşan dumandan beni göremiyor mu? Çevremi saran dumanın içinden baktım ve Tata-san’ın figürünü yakaladım böylece sözlerini nazikçe yanıtladım.
”Nasıl geldin…benim gibi birisini kurtarmak için çok ileri gidiyorsun?” (Tata)
”Eh? Çünkü seni seviyorum.” (Wazu)
Sıçtık, söyledim—–!!! Bu durumda bu tarz bir yerde, bu şekilde söylemek istememiştim—–!!!
Gergin hissediyorum. Gözlerimiz buluştuğunda, bir anda yüzümün kırmızıya döndüğünü hissettim. Tata da kırmızı bir yüze sahipti. Bir süre birbirimize baktık ama Tata-san aniden dizlerinin üzerine düştü.
”Yapamazsın….benim gibi bir kadın…..duygularını vermeye değmez….vücudum kirli.” (Tata)
”Böyle bir şey yok.” (Wazu)
Sen kirli değilsin.
”Böyle bir şey yok.” (Wazu)
Sen kirli değilsin.
”Çeşitli insanlar tarafından tutuldum…..hatta bu lord bile…” (Tata)
”Bu önemli değil.” (Wazu)
Lütfen kendini küçültme.
”Ama, ama….” (Tata)
Yine de, kendini suçlayan karamsar Tata-san’ı görmek biraz moral bozucu. Omzunu yakaladım ve gözlerine doğru baktım.
”Yine de hâlâ seni seviyorum!! Duydun mu?” (Wazu)
Tata-san koyu kırmızıya döndü ve daha önce hiç görmediğim bir yüzle birlikte sersemleyerek kafa salladı. Lord duman temizlendiğinde tam olarak bizim aramıza sinirle yaklaşıyordu. Eh, bakmaya gerek duymadan bile onun varlığını hissedebiliyorum.
”PİÇ!! BİR SÜREDİR BENİM KADINIMA DOKUNMAYA DEVAM EDİYORSUN!”
”Senin kadının?” (Wazu)
Ellerimi Tata-san’ın omzuna attım ve yumruğumu sıktım. Oops,kendimi tutmak zorundayım, Tata-san’ın korkunç bir sahne görmesini istemiyorum.
”Bir yerinden uydurma!!” (Wazu)
*boooom!!!*
Yumruğumu oldukça sert bir şekilde lordun karnına vurdum. Bu sadece *kahaa!* sesiyle bayılmasına neden oldu ve ağzından kırmızı bir top tükürdü.Kırmızı top zemine ulaşmadan önce parçalandı ve yok oldu. Tekra huh…
Lord’un bedeni Elf köyünde gördüğüm adam gibi çatladı.