Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 076
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
DENİZDE SAVAŞ
Korsan gemisi saldırısından sonra özel bir şey olmadı. Gemi sakin Okyanusya sorunsuz bir şekilde yelken aldı.
‘’Anlıyorum… Sen prenses Naminissa’nın uşağısın ve Wazu da şehrin kahramanı huh… Kraliyet ailesi komplolarla dolu bir yer! Beklenildiği gibi bana hiç uygun değil. Bu tarz bir yere hiç dâhil olmamak gerçekten de iyi bir seçim’’(Grave)
‘’Tatbiki, Grave-sama’nın hiç bir ülkeyi desteklediğini duymadım’’(Freud)
‘’Elbette!’’(Grave)
Freud ve Grave-san iyi anlaşıyorlar. Ama Freud, bir ülkenin iç meselelerini bu kadar ortaya dökmenin iyi olup olmadığını merak ediyorum.
‘’Wazu, dostum Fleugel’i yenebilecek kadar güçlü ama neden hala bir F-derece maceracı?’’(Grave)
‘’Şey… Bunu nasıl anlatmalıyım, hiç derecesini yükseltmek için zamanı olmadı ya da onun gibi bir şey’’(Freud)
‘’F-derece bir S-dereceyi yendi bu nasıl bir saçmalık! Fluegel ile savaşırsam ben bile kazanacağımdan emin değilim. Saf güçten bahsedersek S-derece akran maceracılar arasında birinci sırada’’(Grave)
‘’Hou—‘’(Wazu)
Geminin kenarında bu tarz bir konu hakkında konuşuyorduk aynı zamanda gemide hafif bir sallantı vardı ve kulaklarıma bir ses ulaştı.
————–*dokun-dokun*………………
Bir kalp atışı gibi tondaki vurmayı daha önce hiç duymadığım kadar net duyabiliyordum ve görünen o ki bu sesi duyabilen sadece ben gibiydim. Bu sesi ilk duyduğumda aklıma gelen ilk şey yüksek sayıda canavar sürüsünün geliyor olmasıydı.
Bunun imkânsız olduğunun düşünmeme rağmen, okyanusun etrafını kontrol etmek için geminin kenarından bedenimi aşağı sarkıttım. Freud ve Grave-san hareketimden şaşırmış gibi görünüyorlardı, bir süre sonra sert bir şekilde sallandı. İkisi e anında yüzlerini geminin kenarına geçirdiler, istedikleri zaman kusabilecekleri bir pozisyon almışlardı. Bu adamlar tam bir işe yaramaz.
Geminin sertçe sallanmasının bir nedeni vardı. Gözlerimi geminin dibine doğru çevirdiğimde, okyanusu kaplamaya yetecek kadar büyük sayıda balık azimle aynı yönde yüzüyordu, sanki bir şeyden kaçıyorlar gibiydi…
Yüzümü balıkların okyanusta yüzdüğü yerin ters yönüne çevirdim, bu mesafeden bile görülebilecek kadar büyük sayıda canavarın yaklaştığını gördüm. Hedefleri bu gemi olsun ya da olmasın, kaçamayan balıkları sürekli imha ediyorlardı.
Şu anki hızıyla geminin bu bölgeden güvenli bir şekilde kaçabileceğin düşünüyorum, ama katledilen balıkları görmek çok rahatsız edici bir durum. Yüzümü ekşittiğim zaman Freud solgun yüzle benimle konuştu.
‘’Wazu-sama, kendini tutmamak her zaman en iyisidir——
*Ororororororororororororororo*’’(Freud)
‘’Evet—sana en uygun gözüken şeyi yap’’(Grave)
Sırtlarını ovalamayı bıraktım, ayağımı geminin kenarına koydum ve okyanusa atladım. Balıkların üzerine basmamaya özen göstere canavarların bulunduğu bölgeye doğru koştum.
‘’Biri ardından biri, bıktım artık ve bunu yapmaktan yoruldu!’’(Wazu)
İvmeyi kullanarak yumruğu deniz yüzeyine savurdum.
*Baaaaaaaam!*
Bir insandan daha da büyük birçok su sıçramaları oluyordu ve canavarlar havaya fırlıyordu. Deniz yüzeyine tekme attım ve havadaki canavarlara doğru zıpladım.
Havada hareket etmek için etki-tepki kullanırken birbiri ardına canavarları tekmeledim ve yumrukladım ama havaya fırlatılan canavarlar denizdeki canavar sayısı ile kıyaslandığından önemsiz bir rakamdı.
Dilimi tıklattım. Düşme momentumumu yavaşlatmak için deniz yüzeyine doğru bir boş yumruk savurmaya çalıştığım zaman, bana doğru uçan bir zıpkın geldi. Pozisyonumu değiştirdim ve onu parçaladım.
Başka bir yaklaşan zıpkına bakarken, bir tür hayvan kemiğinden yapılmış gibi olduğunu fark ettim. Zıpkının geldiği yöne doğru baktığımda aynı tarzda birçok canavarın olduğunu keşfettim.
Üst tarafı insansıydı ama sırt yüzgeci ve pulları vardı, alt bedenleri ise balığa benzer ya da daha doğrusu tamamen balık bedeniydi. Her biri bana elindeki zıpkın benzeri kemikleri atma pozisyonu almıştı.
Canavarlar tıpkı havada olduğum zamanki gibi aynı anda zıpkınları bana fırlattılar.
Uçarak gelen zıpkınlar tamamen görüş alanımı kapaya yetecek kadar çoktu. İlk saldırıyı kolumu sallayarak parçaladım. Hala düşerken bedenimi döndürdüm ve bir tekme ve bir yumruktan sonra bir zıpkını parçaladım.
Deniz seviyesinde hareket etmek adına iniş yapmak için bedenimi ayarlamaya çalıştığım zaman hareketimi bir anda durdurdum. Bu sefer beni hedefliyormuş gibi bir canavar sudan sıçradı, ısırdı ve beni denizin altına sürükledi.
*Dobooooob*
‘’Ughh…’’(Wazu)
*Gobobobobo*
Ağzımı elimle kapattım, diğer kullanabilir elimle bedenime yapışan canavara vurdum ve geri çekildim. Deniz seviyesine doğru yüzdüm ama çok sayıdaki canavar tarafından önüm kesildi.
(Kahretsin, nefesim…)
Canavarlar da aynı anda geldi. Yakalamaya çalıştım ama bedenimi denizin altında çok iyi hareket ettiremiyordum. Giysiler deniz suyunu emerek hareket etmemin daha da zorlaşmasına neden oldu.
Onlara vurmaya çalıştım ama hareketleri benden daha hızlıydı. Bir canavara ulaşan bir saldırı olmasına rağmen yüzeye doğru ilerlerken deniz suyuna vurmaya devam ettim. Bir canavar tekrar beni ısırmaya yaklaştı, ona karşı saldırı yaptım ve öldürmeyi başardım ama arkasından çok sayıda canavar bana yaklaştı, sayılarını sayamadım ve denizin daha da dibine sürüklendim.
Bu gidişle bilincimi kaybedeceğim…
Tekrar deniz seviyesine ulaşmak için çabalıyordum. Ama çok iyi hareket edemiyordum çünkü bir şey ayağımı engelliyordu. Ayağıma baktığımda, ayağımın etrafında beyaz kalın bir tentacle sarılıydı. Tentacle derin denize doğru devam ediyordu. Vücudumu döndürüp kurtulmaya çalıştığımda, birkaç tane daha beyaz tentacleler etrafı sardı ve bedenimin etrafını doladı.