Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 097
Çevirmen: Kylerxy Düzenleme: Friolero
Gizli Konusma Lonca Süper Konferansı
Dört ana tanrıça dairesel bir masanın etrafında çevrelenmişti.
‘’Evet, herkes toplanmış gibi görünüyor’’ (Tanrıça)
İlk konuşan Wazu’ya ilk yardım eden Tanrıçaydı. Rahibe benzeri kıyafetlerin altına gizlenmiş pembe
saçları ile birlikte güzel bir vücuda sahipti. Kıyafetleri yüksek saydamlıktaki ince kumaştan
yapıldığından teni saydam gözüküyordu. Ancak önemli olan kısım bir nedenden görünmez olmasıydı.
‘’Bu ne? Neden aniden buraya çağrıldık’’ (Dünya Tanrıçası)
Bir sonraki ağzını açan Dünya tanrıçasıydı. Yeşille karışık kahverengi saçları ile nazik bir görüntüsü
vardı. Onun gülümsemesi her şeyi sarabilir gibi görünüyordu. Kıyafetleri çok basitti, göğüsleri ve
kalçaları kıyafetleri parçalamak istiyorlarmış gibi büyüktü. Boyutlarını vurgulamak için aşağıdan bir
kolla göğüslerini destekliyordu.
‘’Gerçekten, ne planlıyorsun?’’ (Savaş Tanrıçası)
Bu savaş tanrıçasıydı. Yanan ateş gibi koyu kırmızı saçları, rakibini delen keskin gözleri vardı.
Hareketlerini kolaylaştırmak için bir tişört giymiş olmasına rağmen, göğüs bölgesi büyük bir hayal
kırkılığı yaratıyordu, düzdü. Dünya Tanrıçasına titrek bir bakış attı ve kendi göğsüne baktıktan sonra
derin bir nefes verdi.
(Maalesef deniz ve savaş tanrıçası fotoğraflarını bulamadım yazar atmış ama nerede bilmiyorum)
‘’Bir şey mi oldu?’’ (Deniz Tanrıçası)
Bu deniz tanrıçasıydı. Deniz gibi derin mavi uzun saçlar. Dünya Tanrıçasına göre biraz daha yetişkin bir
görünüme sahipti. Tahıl çizgisine benzeyen yatık gözleri vardı ve sadece biraz açılıyordu. Dünya
Tanrıçasına göre biraz aşağıda olmasına rağmen, bir model gibi iyi bir bedeni vardı. Parlak siyah
renkte bazı kısımlarla koyu mavi bir elbise giymişti. Her nasılsa erotik bir hava yayıyordu.
Her iki elini de ağzının önünde birleştiren Tanrıça kafa salladı ve ilan etti.
‘’Kahraman Haosui kırmızı topun etkisinden kurtulduktan sonra Wazu-san’ın dudaklarını çaldı!!’’
(Tanrıça)
Hırıltı!! Hırıltı!! Hırıltı!!
‘’Bu kıskanılası’’ (Dünya Tanrıçası)
‘’O ne halt yediğini sanıyor?’’ (Savaş Tanrıçası)
‘’Yeni gelmiş birisi olmasına rağmen!!’’ (Deniz Tanrıçası)
‘’Bu fahişe, sadece bir kahraman olmasına rağmen!!’’ (Dünya, Savaş, Deniz)
Birlikte, üç tanrıça da öfkelerini kustu.
Dünya tanrıçası kıskançlıktan tırnaklarını ısırdı.
Savaş tanrıçası öfkeden koşturdu ve bashi-bashi sesler ile masaya vurmaya başladı.
Deniz Tanrıçası utanmış görünüyordu ve görünüşe göre kötü bir şeyler planlıyordu.
Tanrıça sözlerine devam etmeden önce tepkilerini yavaşça gözlemledi.
‘’Şey, şey bayanlar lütfen sakinleşin. Çünkü şu anda duruma müdahale edemiyoruz, böyle bir şey
gerçekleşti. Aslında Wazu-san’ın lonca kartı içerisinde toplanabilmemiz bile başlı başına bir mucize’’
(Tanrıça)
‘’Ne hakkında bahsediyorsun!? Senin bu konuda hiç sert hislerin yok mu!?’’ (Savaş Tanrıçası)
Savaş tanrıçası Tanrıçayı kınadı. Dünya Tanrıçası ve Deniz tanrıçası çok geçmeden buna katıldı.
Tanrıçanın ifadesi yavaş yavaş çökmeye başlamıştı.
‘’Hiçbir şey hissetmediğimi söylersem yalan olur… Ancak, ben hepinizden farklı bir pozisyondayım’’
(Tanrıça)
‘’Ne!?’’ (Savaş Tanrıçası)
‘’Yani… Ne düşünürseniz düşünün, ben şu anda Wazu-san’ın bir numarasıyım!!’’ (Tanrıça)
Bu sözlerden dolayı Dünya Tanrıçası, Savaş Tanrıçası ve Deniz Tanrıçasının atmosferi değişti, anında
bir iblise dönüştüler.
‘’Haaaah!?’’(Savaş, Dünya, Deniz Tanrıçaları)
Tanrıça ve diğer ana üç tanrıça arasında kıvılcımlar saçıldı.
‘’Hayır, hayır, Wazu-sama en çok beni seviyor… Yani, eğer bana olan sevgisi olmasaydı normalde
zehirli bataklığı içmezdi!!’’ (Dünya Tanrıçası)
‘’Bu yanlış!! İlk önce benim kutsamam olmasaydı bunu düşünmeyecekti bile!!’’ (Tanrıça)
‘’Bu şekilde söyleyince…’’ (Dünya Tanrıçası)
Dünya Tanrıçası çekiliyor.
‘’Hayır, benim!! Statülerinden dolayı… Güçlü rakipler arayacak, değil mi? Bunun için doğu kişi benim!!
’’ (Savaş Tanrıçası)
‘’Savaş Tanrıçası… Aslında sen Wazu-san için özel bir şey yapmadın değil mi?’’ (Tanrıça)
‘’Hayır… Demek istediğim… Onu fark ettiğimde zaten güçlüydü!! Bu yüzden ilahi korumam önemsiz
bir şeye dönüştü!!’’ (Savaş Tanrıçası)
Savaş Tanrıçası çekiliyor‘’Fufufu- …Sanırım ben kazanacağım. Çünkü o deniz insanlarını korumak için tanrısallaşmayı aktif hale
getirdi’’ (Deniz Tanrıçası)
‘’Bu yanlış. O sırada sıkışmış olduğundan daha doğrusu bu denizin hatasıydı’’ (Tanrıça)
‘’Fu…fu…f…’’ (Deniz Tanrıçası)
Deniz Tanrıçası çekiliyorTanrıça yüzünde galip gelmiş bir bakışla hohohoh diye güldü çünkü kazandığını düşünüyordu.
Tanrıçanın planı buydu. Buradaki üç tanrıçayı kalplerini kırmak için toplamıştı böylece Wazu ile
gelecekte karşılaşmaya cesaret edemeyeceklerdi.
Ancak Dünya Tanrıçası, Savaş Tanrıçası ve Deniz Tanrıçası vazgeçmemişti. Ayağa kalktılar ve son
direnci verdiler.
‘’Onu göğüslerimle etkileyeceğim!!’’ (Dünya Tanrıçası)
‘’Wazu-san bunu göremez-‘’ (Tanrıça)
‘’Bu kaslarla!!’’ (Savaş Tanrıçası)
‘’Manyak’’ (Tanrıça)
‘’Bu orantılı bedenle!!’’ (Deniz Tanrıçası)
‘’Size zaten bizi göremeyeceğini söyledim-‘’ (Tanrıça)
‘’Wazu-sama’yı tüm kötülüklerden koruyacağım!!’’ (Dünya Tanrıçası)
‘’Bu senin arzun-‘’ (Tanrıça)
‘’Arka planda günbatımı ile savaşacağız!!’’ (Savaş Tanrıçası)
‘’Bunun sonucunda beslenecek olanın arkadaşlık olduğuna inanıyorum’’ (Tanrıça)
‘’Ne yapmalıyım acaba?’’ (Deniz Tanrıçası)
‘’Bakalım… Hayır, hayır, bana sorma!!’’ (Tanrıça)
Dört ana tanrıça ağır nefes alıyordu. Sırasıyla sandalyeye oturdular, derin derin nefes aldılar ve ara
vermeye karar verdiler.
‘’Çaya ne dersiniz bayanlar?’’ (Dünya Tanrıçası)
Dünya Tanrıçası bir öneride bulunduğunda kalan üçü anında ellerini kaldırdı.
‘’Lütfen!’’
Rahatlatıcı çay saatinin keyfini çıkardıktan sonra Tanrıça tekrar konuşmaya başladı.
‘’Yakında ana konuya girelim mi?’’ (Tanrıça)