Sono mono. Nochi ni... - Bölüm 101
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: Reira
Haosui ile İlişki
Odanın içerisinde sadece ben ve Haosui vardı. Haosui; Meru, Grave-san, Serena-san, ve Freud’dan bize biraz zaman vermeleri için çıkmalarını istedi.
Haosui halen iyi durumda olmadığından, yatakta olduğu gibi kalmasını istedim. Yatağın yanındaki sandalyeyi aldım ve oturdum.
Dürüst olmak gerekirse kalbim Haosui ile yalnız kaldığımız andan beri çok hızlı atıyordu ama bir şekilde sakinleşebilmeyi başardım.
Sandalyeye oturdum ve Haosui’ye baktım, ama daha sonra benimle göz temasından kaçınmak için kafasını eğdi.
“Beni kurtardığın için teşekkür ederim,” (Haosui)
“Ayrıca beni kurtarmak için Beyaz Ejderha-sama’nın gözyaşlarını aldığını da duydum. Çok teşekkür ederim!” (Haosui)
Bunu Serena-san’dan mı duymuştu? Çünkü bu konuyu sadece Grave-san’a anlattım. Oh, şey… Umrumda değil. Bu konuda endişelenmesine gerek olmadığını söylemek için Haosui’nin kafasını okşadım. Saçları çok pürüzsüz ve yumuşaktı.
Nazikçe başını okşadım, ama aniden yüzü koyu kırmızıya dönerken “Hyuu~” diye bir ses çıkardı. Belki sadece benim hayal gücümdü ama kafasının üzerinden buhar çıktığını gördüm.
Eh? Yanlış bir şey mi yaptım?
Batırdığımı düşünürken, bu şekilde konuşmanın imkansız olduğundan elimi kafasından çektim.
Haosui yavaşça yüzünü kaldırdı, kendinden geçmiş bir ifade ile okşadığım yere dokundu. Onun hareketlerini izlerken gözlerimiz bir kez daha buluştu. –“Uu-u-u-”— tekrar battaniyenin altına saklandı.
Bir süre sonra Haosui sonunda battaniyenin altından çıktı ve geçmişi hakkında bana biraz bilgi verdi.
Hiçbir şey söylemeden rahat hissetmesi için gülümseyerek tekrar başını okşadım. Şimdilik, ona seyyar satıcı konusunu anlatmayacağım. Haosui’nin başını sakinleşinceye kadar okşamaya devam ettim.
Haosui hala yanında olduğumdan emin olmak için bana baktı.
Hala buradayım. Daha sonra…. Şu anda bir soru sorabilir miyim?
“Ve sonra… Umm… Kazananın eşi olacağın konusu hakkında…” (Wazu)
“Umm, olacağım… Danna-sama’nın eşi olacağım.” (Haosui)
Haosui art arda hızlı bir şekilde cevap verirken daha da bana yaklaştı.
“Hayır, öyle değil… Haosui bu konuda emin misin? Aniden benim eşim mi olacaksın? Bu meydan okuyan tarafından keyfi olarak konulmuş bir koşul değil mi? Buna uymak zorunda değilsin biliyorsun değil mi? Kesinlikle ben kazandım. Ama Haosui, benim eşim olman için zorlamayacağım. Bu senin hayatın, bu yüzden ne yapmak istiyorsan öyle yapmalısın. Ek olarak, Haosui evlenmek için yeteri kadar büyük değilsin. Umm, ben neler söylüyorum?!” (Wazu)
“Başka bir deyişle, benden nefret mi ediyorsun?” (Haosui)
Batırdım. Gözlerinden akan gözyaşları ile birlikte Haosui’nin hüzünlü bir ifadesi vardı.
“B-bu yanlış, öyle demek istemedim! Sadece senin hislerine öncelik veriyorum.” (Wazu)
“Benden hoşlanmıyor musun?” (Haosui)
“Hayır, şey… Senden hoşlanmıyorum, ama…” (Wazu)
“Ama..?” (Haosui)
“Birbirimizi henüz yeterince tanımadık…” (Wazu)
“Öyleyse sorun değil. Bizim evlenebilmemiz için hala yaklaşık yarım yıl kadar var. Bu arada, Danna-sama’nın artık benden ayrı yaşayamamasını sağlayacağım. Ya da çoktan başka bir eşin mi var?” (Haosui)
“Hayır, ben popüler olmayan bir adamım. Bir kız arkadaşa bile yok.” (Wazu)
Bu sözler yüzünden kendi kendime üzüldüm.
“Peki, herhangi bir sorun göremiyorum. Eğer çoktan bir iki eşe sahip olsaydın bile, onları Danna-sama’nın karısı olabilmem için ikna edecektim.” (Haosui)
“Ha-harem!?” (Wazu)
Haosui çok iyimser.
“Haosui bu gerçekten uygun mu? Umm… Benim eşim olmak?” (Wazu)
“Sorun değil… Çünkü Danna-sama’ya aşık oldum!” (Haosui)
Huh? Öyle mi? Umm… Ne zamandan beri? Ben bir şey mi yaptım? Hiçbir fikrim yok.
Şey, her şey hakkında düşünmek için hala altı ay süre var. Haosui’yi daha yakından tanımaya başlayalım.
Hmm? Eh? Neden o günü dört gözle bekliyorum?
Kesinlikle, bence hiç de kötü bir anlaşma değil. Ayrıca onun hislerini uygun bir şekilde kabul etmek istiyorum… Ama, ne tür bir adım atmalıyım..?
Bu bir yana, Haosui’nin hislerini duyduktan sonra ben de kendi içimde bir şeyler hissettim. Bunun ne olduğunu anlayamadım ama cevabın zamanla geleceğini düşünüyorum. Kesinlikle…
Bunu söylerken, kendi düşünce denizimde kayboldum. Daha sonra Haosui lonca kartını çıkardı ve bana verdi.
“Danna-sama’ya diğer şeyler konusunda da teşekkür etmek istiyorum. Danna-sama’ya kaybettikten sonra yeni olasılıklar ortaya çıktı.” (Haosui)
Lonca kartını kabul ettim ve kontrol ettim.
İsim: Haosui Tsurigi
Irk: Ryujin (Kahraman)
Yaş: 14
HP (Yaşam Gücü): 1546/7691
MP (Büyü Gücü): 257/659
STR (Savaş Gücü):759
VIT (Defans Gücü):8
INT (Büyü Saldırısı):438
MND (Büyü Defansı):698
AGL (Çeviklik):761
DEX (Yetenek):367
Yetenekler:
[Savaş Kralı] Sv.Max (Birleştirilmiş)
[Taktik Kralı] Sv.Max (Birleştirilmiş)
[Ejderhalaşma] (Eşsiz)
[Özel Büyü:Ejderha] Sv.Max (Eşsiz) –şu anda kullanılamaz-
[Süper Yenilenme] Sv.Max (Birleştirilmiş)
[Vücut Güçlendirme] Sv.7
[Toplam Direnç] Sv.8
[Anormal Durum Geçersizliği]
[Kahraman] Sv.6
[Sınırları Kırma] (Eşsiz)
Hmm? Statü değerleri düştü mü?!
Ancak, “İblis Lordu” ortadan kalktığı ve “Kahraman” olarak değiştiği için rahatlamış hissediyorum. Farklı statü değerleri bu yüzden mi? Ama Haosui’nin bahsettiği yeni olasılıklar da ne?
Hmm? Statülerinin içerisinde en altta yeni bir yetenek var.
“Sınırları Kırma” bu heyecan verici söz de ne? Üzerinde güzel bir halka var…
Bu sınırları kırma yeteneğine baktım.
[Sınırları Kırma](Eşsiz)= İnsan sınırlarını aşma yeteneği. Statülerin üst sınırı bir basamak artar.
(Not: Örneğin önce=999/sonra=9999)
Diğer bir deyişle, şu anki Haosui antreman ile daha da güçlü olabilecek gibi görünüyor. Ama neden, bana kaybettiği için mi?
“Çünkü kaybetmeyi Danna-sama’dan öğrendim… Sebebinin bu olduğuna eminim.” (Haosui)
Böyle bir şey mi? Şey, bu yeteneğin ortaya çıkmış olması bir gerçek. Haosui bu sebebe inanmış ise sorun değil. Ama, hala beni rahatsız eden bir şeyler var.
“Umm… bunu anlıyorum, ama beni Danna-sama diye çağırmaya devam edersen işler daha da karışmayacak mı?” (Wazu)
“Danna-sama gelecekte Danna-sama olacağı için bir sorun değil.” (Haosui)
Öyle mi? Şey, yine de peki. Lonca kartını ona geri verdim.
“Hala mükemmel kondisyona sahip değilsin gibi görünüyor, bu yüzden şu an için iyice dinlen.” (Wazu)
“Biliyorum… Danna-sama’nın tekrar bana öğretebilmesi için mümkün olduğunca çabuk iyileşmek istiyorum.” (Haosui)
“B-bu doğru…” (Wazu)
Hmm? Haosui’ye hiç bir şeyler öğrettim mi? Ona savaş yetenekleri hakkında öğretebileceğim bir şeyler olduğunu düşünmüyorum.
Böyle düşünürken odanın dışı gürültülü hale geldi. Dışarıda bir şeyler olduğunu fark eden Haosui, kapıya doğru bir bakış attı.
Kapı *dobaan* sesiyle sert bir şekilde açıldı. Orada Grave-san, canavar kulakları olan bir kız ile içeri girdi.
“Bana yardım et, Hao-chan!”
“Ma-chan..!?” (Haosui)
Hmm? Birbirinizi tanıyor musunuz?