Super God Gene - 0330
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: ggurcan
KAPLUMBAĞA İLE SAVAŞ
Sun Minghua kaplumbağaya yaklaşmak istiyordu. Jin Rijie mesafeyi kontrol etti ve itiraz etmedi.
‘’Profesör, bu gördüğünüz kutsal kanlı yaratık biraz farklı. Son seferde, Glory Shelter’den birçok insan onu avlamak için buraya yağmıştı, başarısız olmakla kalmayıp ayrıca birçok insan da kaybettiler. Onu uzaktan izlemeye ne dersiniz?’’ Han Sen, profesörü konuşarak vazgeçirmeye çalıştı.
Profesöre bu konudan bahseden o olduğundan Han Sen herhangi bir felaketin yaşanmasını görmeye istekli değildi.
‘’Han Sen,Glory Özel Takımı’nın yeteneklerinden şüphe mi duyuyorsun?’’ Lu Minghua’a söyledi.
Jin Rijie ve Jin Qiuli kaşlarını çatmadan edemediler. Han Sen şu ana kadar iyi takipçiydi ama şuanda görevlerine müdahale etmeye çalışıyordu.
Sun Minghua hızlıca söyledi ‘’Han Sen endişelenme. Onun dibine girmeye çalışmıyoruz sadece biraz daha yaklaşacağız. Her şey yolunda’’
Han Sen onlara ne söyleyeceğini bilmiyordu. Onlara kutsal kanlı bir yaratık değil de bir süper yaratık olduğunu nasıl söylerdi.(Ç.N. Bazen bu yazarlara biiiip diyesim geliyor la sokuk süper yaratık demede ben bir kere savaştım onla çok güçlü ve hızlı kaçamayız de, yalan mı yok piyasa sokuk)
Profesör çoktan harekete geçmiş ve Glory Özel Takımı koruması altında kaplumbağaya daha da yaklaşmıştı.
‘’Profesör, burada durun. Gerçekten daha da ileriye gidemeyiz’’ Han Sen elini uzattı ve kaplumbağaya 350 metre uzakta profesörü durdurdu.
Eğer kaplumbağa sinirlenirse, Han Sen sahip olduğu her şeyi kullansa bile hepsini güvende tutabileceğinden emin değildi.
Sun Minghua tereddüt etti. Mesafe gözlemleyebilmesi için hala ideal değildi.
Ancak Han Sen’in bu kadar dikkatli olduğunu gören Sun Minghua ilerlemekte ısrar etmedi bunun yerine kaplumbağayı izlemek için teleskopunu kullandı.
‘’Lanet olsun! Han Sen, burası henüz Steel Armor Shelter değil’’ Jin Rijie ciddiyetle kaşlarını çatarak söyledi.
‘’Han Sen başlangıçta ne söylemiştin? Neden şimdi idare etmeye başladın?’’ Lu Mingda bağırdı.
Han Sen sakince söyledi ‘’Yönetmek istemiyorum. Ama Profesörün burada olma sebebi benim ona kaplumbağayı anlatmam. Ona bir şey olmasına izin veremem aksi halde kendimi çok suçlu hissedeceğim’’
‘’Ona ne olabilir ki? Sadece kutsal kanlı yaratık bize ne yapabilir? Onu alarm durumuna sokmayacağız, eğer yapsak bile, profesörün güvenliğini garanti altına alabiliriz. Saçının telini bile kaybetmez. Bu senin işin değil’’ Lu Mingda sinirle söyledi.
ÇN:(Al sana bir saçmalık daha, adamlar burada güvenliğini sağlamak için burada güvenliği sağlamaya çalıştıkları adamı tehlikenin içine atıyorlar. Hangi firma böyle bir şey yapar Allah aşkına)
Kaplumbağanın sadece 350 metre uzağında olan Lu Mingda’nın sesi kaplumbağayı alarma geçirdi ki bu da arkasına dönmesine ve gözlerini onlara odaklamasına neden olmuştu.
Han Sen omurgasında bir ürperti hissetti. Hareketsiz kaldı ve kaplumbağayı izledi.
Lu Mingda hala üzgündü ve bir şeyler eklemek istiyordu ama Jin Rijie de kaplumbağanın hareketlerini fark etmişti ve onu durdurdu.
Aniden kaplumbağa dört bacağını da hareket ettirdi ve onlara doğru bir kuş kadar hızlı bir şekilde koştu.
Endişeli hisseden Han Sen hızlıca Sun Minghua’ya bağırdı ‘’Profesör koş!’’
Sun Mingda tüm geno puanlarını maksimize etmiş olmasına rağmen, hiçbir dövüş sanatı pratiği için zaman harcamamıştı ve reaksiyonu yeteri kadar hızlı değildi. Binek hayvanını çağırdığında kaplumbağa çoktan yanına gelmişti.
Kaplumbağanın ne kadar hızlı olduğunu gören Jin Rijie,Lu Mingda ve Jin Qiuli dillerini yutmuşlardı. Bu duydukları şey ile örtüşmüyordu. Bu kaplumbağa bir kutsal kanlı binek hayvanından daha da hızlıydı.
‘’Bu sadece bir kaplumbağa. Onu parçalayacağım’’ Lu Mingda bağırdı ve balyozu ile kaplumbağaya vurdu.
Balyoz çok ağırdı ama kaplumbağa bundan kaçınmamıştı bile. Hız daha da arttı ve balyoz sonunda Lu Mingda’nın hedeflediği kafası yerine kabuğuna çarptı.
Bang!
Bir fıçı kadar büyük olan balyoz kaplumbağanın kabuğun çarptı ve bir metal sesi ortaya çıkardı.
‘’Ah!’’
Lu Minfa çığlık attı. Balyoz yıkıcı bir silahtı bu yüzden diğer silahlardan daha güçlü bir şekilde geri tepmişti. Lu Mingda bu vuruşta tüm gücünü kullanmıştı ki bu da kaplumbağayı yaralamada başarısız olmuştu. Öte yandan, ellerindeki tüm kemikler kırılmıştı, balyoz kayalıklara uçmuş ve elinde kocamam bir boşluk bırakmıştı.
Sadece Lu Mingda değil Jin Rijie ve Jin Qiuli de şok olmuştu. Balyozun ne kadar ağır olduğunu biliyorlardı. Lu Mingda’nın sert vuruşu ile birlikte bir tank bile ezilebilirdi. Ancak korkutucu olan kaplumbağa bir çizik bile almamıştı.
Han Sen orada kalmadı. Hemen bir tekme attı. Bu tekme kaplumbağaya değil hala çığlık atan Lu Mingda’ya idi.
Lu Mingda tekmeyle 4 metreye havaya sıçratıldı. Jin Rijie ve Jin Qiuli ikisi de şok olmuştu ama daha sonra kaplumbağanın boynunun nasıl olduğunu söyleyemedikleri bir hızda kaplumbağanın ısırığının Lu Mingda’nın durduğu yerde olduğunu gördüler.
‘’Orada durma. Git!’’ Binek hayvanı üzerindeki Sun Minghua’nın donduğunu gören Han Sen bağırdı, balyoza koştu ve peri kraliçesini çağırdı.
Jin Rijie ve Jin Qiuli Lu Mingda’yı yakalayıp koşmaya başlarlarken kaplumbağa ona en yakın olan Jin Rijie’te başka bir ısırık daha attı.
Jin Rijie’nin kaçınmak için çok fazla zamanı yoktu ama kaplumbağanın ısırığını kutsal kanlı bıçağı ile engelleyecek kadar hızlıydı.
Crack!
Kaplumbağa kutsal kanlı bıçağı ısırarak ikiye ayırdı. Bir kutsal kanlı silah bu şekilde yok edilmişti.
Glory Özel Takımı neredeyse ölmekten korkmuşlardı. Bıçak bir kutsal kanlı silahtı ve kaplumbağanın ısırığı altında kolayca kırılmıştı. Aniden soğuk terlerle kaplanmışlardı ve koşmak istiyorlardı.
Ancak kaplumbağa o kadar hızlıydı ki bunu başarmamışlardı. Hızlıca boynunu uzattı ve eli boş olan Jin Rijie’ye doğru ısırdı.
Jin Rijie tüm enerjisini kullandı ve bu ısırıktan kaçması için bir yol yoktu.
‘’Lanet olsun!’’ Jin Rijie hızlıca geri adım attı ama başaramayacağını biliyordu.
Kaplumbağanın ne kadar hızlı olduğu düşünüldüğünde Lu Mingda ve Jin Qiuli’nin Jin Rijie’yi kurtarma şansları bile yoktu.
Bang!
Devasa ve siyah bir şey aniden kaplumbağanın kafasına indi ve başını aşağı ittirdi.