Super God Gene - 0533

Bölüm 533 – Kar Leydisi Canavar ruhu

Çevirmen: Zebani

“İkili” kılıç becerisinde birçok eksik vardı ve bunlar savaş esnasında kullanıcının hayatına kastedebilirdi. Bu Han Sen’in bir kılıç becerisi yaratmanın basit bir iş olmadığını anlamasını sağladı.

Ama Han Sen’in başka seçeneği bulunmamaktaydı. Yeni oluşturulmuş her kılıç becerisinin savaş testlerine ihtiyacı oluyordu. Bu yüzden savaş sırasında fark ettiği her kusuru daha sonra düzeltip geliştirmek için sabırlı olması gerekiyordu.

Şimdi herhangi bir hatayı düzeltme fırsatı vardı ancak gerçek bir savaşta hata çıkarsa bedeli kendi kanı olurdu. Bunu bildiği için acelesi yoktu.

Han Sen zaman geçerken çift-bıçaklı kılıç becerisini geliştirmeye devam etti. Bugün Han Sen sığınağı ziyaret etmişti. Li Xinglun’un garip bir yüz ifadesiyle durduğunu gördü.

Li Xinglun tuhaf bir ses tonuyla “Han Sen, insansı bir kutsal-kanlı başkalaşım canavar ruhu buldum.” dedi.

Han Sen “Sahibi takas etmeye niyetli mi?” diye sordu.

Li Xinglun doğrudan cevap vermek yerine “Daha önce bir arkadaşımın Çılgın kutsal-kanlı canavar ruhuyla insansı bir kutsal-kanlı canavar ruhunu takas etmeye istekli olduğu haberini yaydıydım. Birçok insan ticaret yapmak için beni arasa da insansı başkalaşım canavar ruhları çok nadir olduğu için elinde bulunduranlar vermeye istekli ve bulundurmayanlarla da konuşmak anlamsızdı.”  dedi.

Li Xinglun bir an durakladı, sonra “Dün, Karatanrı benimle temasa geçti. Senin Çılgın canavar ruhunla bir Yaman ruh takas etmek istediğini söyledi.” diye bitirdi lafını.

Ç.N: Arkadaşlar bu yaman ruh ne ben de bilmiyorum. Egregore İngilizcesi. Kelime anlamlarına baktım ama yaman, kötü falan filan çıkıyor. Yaman ruh daha uygun olur dedim ben de.

Han Sen “Gerçekten bir Yaman ruhu var mı?” diye sordu.

Li Xinglun ciddi bir tonda “Evet, kontrol ettim. Bu kutsal-kan sınıfı bir canavar ruhu olan Kar Leydisi. Kar Leydisi canavar ruhunun yetenekleri oldukça özel. Gücü arttırmıyor, sadece hız. Ayrıca sıcaklığı azaltma özelliği de var ama bana gereksiz geldi. Muhtemelen bir sorun çıkarır. Zaten Çılgın canavar ruhuyla takasa değeceğini sanmıyorum. Karatanrı’yla arandaki husumeti de unutmamak gerekir.” dedi.

Han Sen “Ticaret yapacağı kişinin ben olduğunu söyledin mi?” diye sordu.

Li Xinglun başını sağa sola salladı. “Hayır, sadece bi arkadaşım dedim.” 

Han Sen ne söyleyeceğini biraz düşündükten sonra “Sıkıntı yok. Ona takas yapacağı kişinin ben olduğunu söyleyebilirsin. Ticarete istekliyse işlemi tamamlamamız için buraya gelmesini söyleyin.” dedi.

Hız, Han Sen’in şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şeydi. İkiz ruhların en güçlü yanı da hızdı. Hızlarına yetişip kılıç tekniklerini kırabilseydi, savaş çok daha kolay olurdu.

Ayrıca canavar ruhunun sıcaklığı azaltma yeteneği de Han Sen için problem değildi. Buz Derisi soğuk ortamlarda daha iyi çalışıyordu. Bu yüzden Han Sen’e zarar vermek yerine avantaj sağlıyordu.

Diğerleri için zayıflatıcı bir özellikti ama Han Sen bu durumdan oldukça memnundu.

Zaten buzullarda insansı bir canavar ruhu bulmak samanlıkta iğne aramak gibiydi. İnsansı bir canavar ruhu olan Kar Leydisi, takasa değerdi. Han Sen bu tekliften memnun kaldı.

“Gerçekten Karatanrı’yla takas yapmak istiyor musun?” Li Xinglun sordu. “Bunu cidden iyice düşünmelisin. Çılgın canavar ruhunu Karatanrı ile takaslarsan gelecekte size karşı kullanabilir.”

Han Sen gülerek “Endişeniz için minnettarım.” dedi. “Takas yapmaya niyetliysem, elbette onun canavar ruhuna sahip olmasından korkmadığım içindir.”

Li Xinglun gülümseyerek “İyi madem. Canavar ruhunu getirdin mi? Bana durumunu anlat. Ben de Karatanrı’yla konuşayım.” dedi.

Cehennem Boğası geçtiğimiz birkaç günde bir Çılgın canavar ruhuna yükselmişti. Çağırdığında onunla birleşerek kara kanatlı bir boğaya dönüştü. 

Cehennem Boğasının belirli özelliklerini anlatırken Li Xinglun “Yazık.” diye mırıldandı. Kişinin gücünü büyük ölçüde artırıp ona uçma kabiliyeti veren bir canavar ruhu Karatanrı’nın kusurlu canavar ruhundan çok daha güçlüydü. 

Kar Leydisi canavar ruhu, insansı olmak ve makul bir hız artışı sağlamak dışında özel bir şeye sahip değildi. Kişinin kendi sıcaklığını düşürme yeteneği anlamsız ve aptalca görünüyordu.

Ama Han Sen takas yapmakta ısrarcı olduğu için Li Xinglun Karatanrı’yla konuşmaya gitti.

Han Sen bir gün bekleyip ertesi gün sığınağa geri döndü. Li Xinglun oradaydı ve Karatanrı’yla çoktan konuştuğunu söyledi. Kar Leydisi dışında 2 mutant canavar ruhu daha elde etmeyi başarmıştı.

Han Sen “Eyvallah kardeş Lun. Ama mutant canavar ruhlarını bölüşelim. Diğerini sen al.” dedi.

Yine de Li Xinglun kabul etmedi. Han Sen’e Yıldızçarkı Sığınağı’nın kurtarıcısına yardım etmenin bir onur olduğunu söyledi.

Karatanrı’yla ticaret yapmanın zamanı gelmişti. Karatanrı adamlarıyla birlikte Yıldızçarkı Sığınağı’na gelmişti. Han Sen’in bakışlarındaki soğukluğu fark etti ama takılmadı.

İkisi de alacakları canavar ruhlarını gördükten sonra canavar ruhlarını Li Xinglun’a teslim ettiler. Ardından Li Xinglun canavar ruhlarını yeni sahiplerine aktardı. İşlem sorunsuz ve olaysız bir şekilde tamamlandı.

Han Sen Kar Leydisiyle birlikte iki mutant canavar ruhunu aldı. Hata olmadığından emin olmak için kontrol etti ve sorun olmadığını gördükten sonra Li Xinglun’a veda etmeye karar verdi. Ancak konuşamasan Karatanrı ona seslendi.

Han Sen’e küçümseyerek bakarken soğuk bir tonda “Han Sen, benimle kumar oynamaya götün yiyor mu? Belki kinimizi yatıştırır. “ dedi.

Han Sen kaslarını çatarak “Ne istiyorsun?” diye sordu.

“İkimiz kapışacağız. Kim kazanırsa kazansın, kinimiz sona erer.” Karatanrı Han Sen’e bakarak “Tabii ki kaybedersen Kar Leydisini geri vereceksin. Ben kaybedersem ben de Cehennem Boğasını geri veririm.” deyip lafını bitirdi.

Li Xinglun da kaşlarını çatarak “Karatanrı, Bugün sadece canavar ruhu takası için bir araya geldik. Başka şeyler için değil.” dedi.

Karatanrı sertçe “Ben sadece kinimizi ortadan kaldırmak için bir çözüm sundum. Kabul edip etmemek ona kalmış bir şey. Benimle savaşmaya götü yemiyorsa sıkıntı yok.” dedi.

Han Sen Karatanrı’ya bakarak “Ya kumar oynamak istemiyorsam?” dedi.

“Aramızdaki husumeti çözme niyetin yoksa, düşmanım olursun. Düşmanlarıma da iyi davranmam.”

Karatanrı’ya eşlik eden adamlar canavar ruhlarını çağırdı.

“Karatanrı, burası Yıldızçarkı Sığınağı, senin Karatanrı Sığınağın değil.” Li Xinglun’un bakışları soğudu ve Karatanrı’nın adamlarına karşı Yıldızçarkı Sığınağı’nın birkaç liderini çağırdı. 

Karatanrı kaşlarını çattı. “Li Xinglun, bu benle Han Sen arasındaki mesele. Seni hiç alakadar etmez.” dedi.

“Ben takasın noteriyim. Han Sen’e olan kinin umurumda değil ama Yıldızçarkı Sığınağımda kimde ona parmak dahi kaldıramaz.” Li Xinglun’un bakışlarında tereddüt veya korku yoktu.

Karatanrı sertçe bakarak “Li Xinglun, gerçekten önemsiz biri için beni gücendirecek mısın?” dedi.

Li Xinglun doğrudan “Yıldızçarkı Sığınağım tehlikeye düştüğünde Han Sen bizi kurtardı. O benim kurtarıcım. Benim önümde kimse ona zarar veremez.” dedi.

Karatanrı’nın ifadesi değişmeye başladı. Sığınağın içindeki atmosfer soğuyordu. Tek bir kıvılcımla patlayabilecek bir barut deposu gibiydi.

Han Sen aniden “Bire bir dövüş sıkıntı değil ama canavar ruhları Li Xinglun’da olmalı.” dedi.

“Bu sorun değil.” Karatanrı Li Xinglun’un canavar ruhlarını alıp kaçacak tipte biri olmadığını bildiği için endişelenmeden şartı kabul etti. 

Ayrıca Karatanrı’nın tek amacı canavar ruhunu almak değildi. Han Sen’in kellesini de istiyordu.

Han Sen geçmişte Yılan Balığı Kralını çalıp zehirli hançerle onu arkasından bıçaklamıştı. Bu saldırı neredeyse canını alacaktı ve Han Sen’e karşı inanılmaz bir öfke biriktirmesine neden olmuştu.