Super God Gene - 0555

Bölüm 555 – Kerkinme

Çevirmen:Zebani

Ç.N: Kerkinme olarak çevirdiğim sözcüğün orijinali Frottage “Bir şeye devamlı sürtünmekle cinsel haz duyma, özellikle, kalabalıktan istifade ederek kadına sürtünme ile cinsel hazza erişme, kertme (Bir cins cinsel sapıklık)” anlamına gelmekte.

“Ulan Zhu Ting! Şimdi ananı laciverte boyayacağım!” odanın içinde Han Sen’in hiddetli kükreyişi yankılandı.

Ji Yanran toplantısı olduğu için iletişim cihazını anında kapatmıştı. Han Sen çılgınca ışınlayıcıya koştu ve sığınağa geri döndü. “Zhu Ting, seni trolün oğlu seni! Gel lan buraya!”

“Patron, bir sorun mu vardı?” Zhu Ting odasından çıkar çıkmaz Han Sen’in asık suratını gördü. Tabana kuvvet kaçmaya çalıştı lakin Han Sen bi anda onun önünde belirdi.

“Ulan Zhu Ting, iğrenç Yeşimgüneşi Kuvvetini al da başına çal! Böyle bir şeye ihtiyacım varmış gibi mi duruyorum ha? Böbreğim titanlara taş çıkarır! Sertleştiğimde bazen kendimi bile korkutuyorum!” Han Sen’in gözleri yayından fırlamaya hazır bir çift ok gibi Zhu Ting’e kenetlenmişti.

Zhu Ting tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Zoraki bir gülümsemeyle “Patron, hemen kızma! Düşündüğün gibi değil!” dedi.

“Ne lan peki?” Han Sen yumruklarını gererek Zhu Ting’e baktı.

Zhu Ting, Han Sen’in onu patır kütür döveceğinden korkarak ellerini Han Sen’e doğru kaldırıp hızla açıklamaya çalıştı. “Tamam, Yeşimgüneşi Kuvveti bir erkeğin.. erkekliğini geliştiriyor. Ama tek faydası bu değil! Sen zaten bu kabiliyete sahipsin. Yeşimgüneşi Kuvvetinin asıl gücü bu alanda yatmıyor.”

“Tabii ki bu kabiliyete sahibim.” Han Sen homurdanırken sakinleşti.

“Yeşimgüneşi Kuvvetinin ana işlevi, kişinin böbreğini kuvvetlendirmektir. Böbrek, insan vücudunun temel bir organıdır. Bu nedenle böbreğin güçlenmesi dayanıklılığınızın, canlılığınızın ve gücünün de artması demektir. Size gösterdiklerim hakiki olan. Yeşimgüneşi Tabletinden alınmıştır. Gökağdaki birbirinin laciverti olan çakma ürünlerle kıyaslanamaz. Eğer Yeşimgüneşi Kuvvetini öğrenirsen, bir günde bin mil seyahat etmek bile nefesini kesemez.” Zhu Ting sakince açıkladı.

Han Sen inanmayarak “Pfft! Devrim niteliğinde olduğu kesin. Gökağdaki çakma ürünlerden farkı olmadığına bahse girerim.” dedi.

Zhu Tin kendinden emin bir şekilde “Aynı değil, ciddiyim.” dedi. “Yeşimgüneşi Tableti keşfedildiğinde, pek çok insan harekete geçti. Uzun süren çatışmaların ardından tablet paramparça oldu. Ancak, tabletin birkaç kopyası varlığını sürdürmeyi başardı. Kopyalardan biri de size gösterdiğim.”

“Gökağda zibilyon tane kopya varken senin elindekinin ne özel yanı var?” Han Sen hâlâ Zhu Ting’in onu dolandırmaya çalıştığını düşünüyordu.

Hiper gen sanatının öğretilerinin kopya olup olmaması önemli değildi, önemli olan içeriğin doğruluğuydu.

“Patron, elimdeki farklı cidden. Gökağdaki versiyonların çoğu zararlı ve kişiyi birazcık daha güçlü yapmaktan başka etkiye sahip değiller.” nefes almak için durakladıktan sonra lafına devam etti. “Becerinin orijinali oldukça etkileyici. Birçok kişi içeriği bilse de, bambaşka şekillerde yorumladılar. Bu yüzden önemli olan içindeki kelimeler.” 

“Niyeymiş o?” Han Sen şimdi meraklanmaya başladı.

“Doğrudan tabletten kopyalanan kelimeler mistik bir güce sahip. Çoğunun içeriği aynı olsa da, bende bulunan parşömenlerdeki kelimeleri okumak sana Gökağdakilerle kıyaslanamayacak bir Yeşimgüneşi Kuvveti kazandıracak. Orijinal kopya kişiye özel bir verimliliğe sahip. Kulağa gerçek dışı geliyor olabilir ama sözlerim şaka değil. Bu teknik oldukça işine yarar.”

Han Sen parşömenleri alıp okudu. Yine de bir fark hissedemedi.

“Zhu Ting, dürüst ol. Şu an benimle kafa mı buluyorsun?” Han Sen Zhu Ting’in onu dolandırmaya başladığından daha da emin oldu. Çünkü parşömenlerde özel bir şey göremedi.

Zhu Ting anında “Hayır! Bunları ben kopyaladım. Gerçeği çok değerli. Açıklamamı beklemeden parşömenleri yok edeceğinden endişelendiğim için sahtesini getirdim. Cidden alma niyetin varsa sana orijinal kopyayı sağlayabilirim.” diye cevap verdi.

“Orijinal kopyayı getir öyleyse. Lâkin yalan söylediğini keşfedersem günah benden gitti.” Han Sen, Zhu Ting’e sert bir bakış attı.

“Patron, sana gerçek Yeşimgüneşi Kuvvetini takasla versem olur mu? Karşılığında birkaç tane Çılgın mutant canavar ruhu istiyorum.” Zhu Ting umutla Han Sen’e baktı.

Han Sen soğukça “Bakarız, önce tekniği görmek gerek.” dedi.

Zhu Ting hızlıca orijinal kopyayı almaya gitti. Bir süre sonra elinde küçük bir kasayla geri döndü.

Kasayı Han Sen’in önüne koyup dikkatlice açtı ve orijinal kopyayı çıkarıp aynı dikkatle masaya yerleştirdi.

“Patron, şimdi fark ettin mi? Boşuna Gökağdakilerle kıyaslanamaz demedim.” Zhu Ting yenilenmiş bir güvenle konuştu.

Han Sen, Zhu Ting’in çıkardığı kopyayı inceledi. Cidden farklı bir his alıyordu ama ne olduğunu tam olarak söyleyemedi.

Bir eline üç sahte kopyayı, diğer eline de orijinal kopyayı aldı. Tek tek okumaya başladı.

Kelimeler görünüş olarak tıpatıp aynıydı. Ancak gerçek olanı okuyunca, garip bir his beliriyordu. Ne de olsa gerçek hiper gen sanatları, çevrelerine her zaman mistik bir nüans yayardı.

Zhu Ting gülümseyerek “Gördün mü patron? Hakiki olduğunu söylemiştim.” dedi.

“Yani, ufak tefek farklar var gibi.” Han Sen, orijinal kopyadan aldığı garip hissi tanımlamaya çalışırken mırıldandı.

“Ne ufak tefeği yahu! Dağlar kadar fark var! Yeşimgüneşi Tableti yok edildiğinden beridir benim elimdekiler gibi orijinal kopyalar büyük değer kazandı. Uygun Yeşimgüneşi Kuvvetini öğrenmek istiyorsan, anca bunlarla yapabilirsin. Gökağdaki çakmalarla değil. Avantaj sağlasalar bile dengeli bir diyet ve birkaç mekik sana hiçbir şey kazandırma. İnan bana; Yeşimgüneşi Kuvvetini öğrenmek istiyorsan, ihtiyacın olan şey tam önünde duruyor.” Zhu Ting elindeki orijinal kopya hakkında destanlar yazmaya başladı.

“O zaman nasıl bir takas yapmak istersin?” Han Sen, orijinal kopyaya odaklanırken sordu.

“Kopya beş parşömenden ibaret. Sayfa başı iki Çılgın mutant canavar ruhuna ne dersin?” Zhu Ting anında cevap verdi.

“Aklın başında mı senin? Bu dandik teknik için on Çılgın mutant canavar ruhu mu araklayacaksın benden?” Han Sen’in gözleri pörtledi.

“Ama fiyatı bu…” Zhu Ting konuşmaya çalıştı ama Han Sen anında onun sözünü kesti.

“Üç Çılgın, iki de normal mutant canavar ruhu. Hiper gen sanatı karşılığında benden daha fazlasını alamazsın. Evet ya da hayır: seçim sana kalmış.”

“Patron, canını yiyeyim biraz daha ver. Bu teknik inanılmaz nadir bir şey. Evrenin tamamını arasanız bile ikincisini bulamazsın!” Zhu Ting üzgün bir şekilde yakındı.

“Beğenmiyorsan boşver.” Han Sen usulca ayağa kalkıp gitmek için döndü. Şu anda elinde olan buydu. Ayrıca halk arasında şüpheye neden olmak istemiyordu.

“Tamam! Üç Çılgın ve iki sıradan. Kabul ediyorum.” Zhu Ting dişlerini sıkarak konuştu.

Han Sen, belgeleri herhangi bir hileye karşı dikkatlice inceleyip imzaladı.

Gitmeden evvel Zhu Ting’e sormadan edemedi. “Teknikte bir kez ustalaştığımda, cidden on kişiyi tek seferde halledebilir miyim?”