ArazNovel
  • Manga
  • Novel
Gelişmiş
Giriş yap Kayıt Ol
  • Manga
  • Novel
  • Aksiyon
  • İsekai
  • Shounen
  • Dram
  • Yaşamdan Kesit
  • Macera
  • Manga
  • Daha
    • One shot
    • Mecha
    • Josei
    • Harem
    • Bilim Kurgu
    • Webtoon
    • Fantastik
    • Seinen
    • Ecchi
Giriş yap Kayıt Ol
Prev
Manga Info

Super God Gene - 0557

  1. Ana Sayfa
  2. Super God Gene
  3. 0557
Prev
Manga Info

Bölüm 557 – Anormal Yılan Vadisi

Çevirmen: Zebani

 

 

 

İlk başta Han Sen’in uçarak vadiye gireceğini düşündüler. Çünkü birinin vadide yürümesi neredeyse imkânsızdı. Metrelerce birikmiş karın içine battığınız anda güzel bir yılan banyosuyla ebedi istirahate uğurlanırdınız.

Han Sen’in uçsa bile buz yılanları da uçabildiği için hava avantajı olmayacaktı. Buz yılanları çok yükseklere uçamasalar da, vadide olduğu sürece Han Sen’in onlarla it dalaşına girmekten kaçınması imkânsızdı.

Bu yüzden de Han Sen’in tek başına buz vadisine dalma kararını intihar saydılar. Lâkin Han Sen bekledikleri gibi kanat falan çıkarmadı. Dümdüz yürüdü. Buz Derisi yeteneğine sahip olduğu için donmaktan korkmuyordu. Tabii ki bu, yılanların onu ısırmasına izin vereceği anlamına gelmiyordu.

Buz Vadisine adım attığı anda koşmaya başladı. Adımları o kadar hafifti ki, karda kolayca fark edilmeyecek kadar sığ izler bırakıyordu.

Bulut Basamağı, havadan güç alarak kişinin bulut kadar hafif olmasını sağlıyordu. Kişi yetenekte tamamen ustalaştığında, iz bırakmadan karın üzerinde rahatça yürüyebilirdi.

Kalan evrimciler Han Sen’in gidişini izledi. Yeni patronlarının sergilediği beceri onların gözünü korkutmuştu. Ve Han Sen’in bir evrimcinin de üstünde olan kabiliyetlere sahip olduğunu düşündüler.

Han Sen’in hafif adımları bile buz yılanlarının dikkatinden kaçamadı. İki buz yılanı bi anda kardan sıçrayıp Han Sen’e atıldı. Gümüş pulları güneşin ışığını ayna gibi yansıtıyordu. Vücutlarını gererek ağustos böceklerininkini andıran kanatlarını açtılar. Han Sen onlardan kolayca kaçındıktan sonra bi daha saldırmak için havada kıvrıldılar.

Han Sen yılanların profillerini daha önce okuduğundan kanatları hakkında bilgiye sahipti. Yüksek irtifada uçamasalar da süzülme kabiliyetleri akrobasi uzmanlarıyla yarışacak düzeydeydi. Yavaşlamanın kısır döngüye yol açacağını bilen Han Sen, kardan fırlayıp üzerine atılan yılanlardan kaçınarak ilerlemeye devam etti.

Sadece yılan kralını hedeflediği için diğer buz yılanlarını görmezden geldi. Eğer buz yılanlarının kanını dökerse, vadideki tüm akrabaları toplanırdı. Bu da amacını sekteye uğratırdı.

Peşine düşen yılanlar onun için pek bir tehdit oluşturmuyordu. Bu yüzden saldırılardan kolayca kaçınarak karda süzülmeye devam etti. Uzaktan izleyen evrimcilerin ağzı bir karış açık kalmıştı. Bu kadar çeşitli becerilere sahip bir evrimciye rastlamak çok zordu.

Evrimcilerden biri garip bir bakışla “Sizce gerçekten kralı çekebilir mi?” diye sordu.

Başka bir evrimci “Emin değilim. Bu adamın neler yapabileceğini bilmiyoruz.” diye yanıt verdi.

“Patron, onun hakkında toplayabileceğimiz tüm bilgileri toplamamızı istiyor da bu gördüklerimize inanacağını mı düşünüyorsunuz?”

“Umarım patron bizi onunla karşı karşıya getirmez. Çok dehşet bir şey, düşman olsaydık bir gün bile huzurla yatamazdım. Absürt becerilere sahip.”

“Aynen. Onu takip etmek o kadar da kötü durmuyor. Üstelik Karatanrı kadar zalim ve kibirli değil. Gayet ikna edilebilir bir tavrı var.”

Han Sen kısa sürede gözden kayboldu. Karlı Dağ yüz mil uzunluğundaydı ve Han Sen’in tek bildiği yılan kralın vadinin ortasındaki bir mağara yaşadığıydı. Doğrudan oraya ilerliyordu.

On mil gittikten sonra peşindeki buz yılanlarının sayısı 300’e ulaşmıştı. Bir tanesini bile öldürmemesi oldukça iyi bir sonuçtu.

“Halla halla, buz mağarası 30 mil civarında değil miydi? Zaten 40 mil koştum. Neden hâlâ bulamadım ki?” Han Sen şaşkın şaşkın çevreyi gözlemledi. Peşine takılan yılanların sayısı 1000 olmuştu. Saldırılarından kaçınacak kadar yetenekli olduğu için şanslıydı.

Bir süre sonra, buz yamaçlarının öne çıktığı dar bir körfeze ulaştı. Yine de ortalıkta buz mağarasından eser yoktu. Bildiğine göre gümüş gözlü buz yılanı kralı minimum 100 metre uzunluğundaydı. Dolayısıyla içinde kaldığı mağaranın 200 metre genişliğinde olması gerekiyordu ve bu kadar geniş bir mağaranın girişini miyop biri bile görebilirdi.

Han Sen 20 mil daha koştu ama buz mağarası veya yılan kralına dair hiçbir iz bulamadı. İçinde şüphe doğmaya başladı. İstihbarat mı yanlıştı? Bilerek mi yanlış verildi yoksa hata mıydı?

Sonra çok abarttığını fark etti. Bilgi oldukça eskiydi ve kimse Han Sen’in gelecekte yılan kralını öldürmeye çalışacağını öngöremezdi. Kısacık bi anda hazırlanmaları mümkün değildi.

“Hmm, biraz daha gidelim.” Han Sen’in pes etmeye niyeti yoktu. Sonra gözüne tuhaf bir şey takıldı.

Peşine takılmış buz yılanlarının sayılı azalıyordu. Birkaç mil daha koştuktan sonra ardında bir tane yılan bile kalmadı.

Han Sen ürpererek “Yılan kralın bölgesine mi girdim? Bu yüzden mi kovalamayı bıraktılar?” diye mırıldandı. Ama bu da mantıksızdı. Yılan kralı burada olsaydı, krallarını korumak için daha da hiddetlenirlerdi. Kaçmaları ihtimal dahi değildi.

Buz vadisinde bir sorun olduğunu düşünmeye başladı. Bir şeyler değişmişe benziyordu. Etrafını iyice inceledi ama garip bir şey fark etmedi. Kardan dolayı başka bir buz yılanının varlığını sezemiyordu. Ayrıca vadiyi ölüm sessizliği kaplamıştı.

Güneşin önüne geçen bulutlar vadiyi kara boğuyordu. Çok yoğun olmamasına rağmen, Han Sen’i depresif ve soğuk bir his sardı. Rüzgâr esmediğinden kar doğrudan yere düştü.

“Buraya kadar geldim, sonunu görmeden dönmek bize yakışmaz.” Han Sen dişlerini sıkarak ilerlemeye devam etme kararı aldı.

Çılgın kutsal kan sınıfı kanatları vardı, istediği zaman uçup gidebilirdi. Buz yılanları bile onu yakalayamazdı. Haliyle korkacak bir şeyi yoktu.

Han Sen tek bir yılana bile rastlamadan 20 mil daha yürüdü. Zorlu yürüyüşünün sonunda buzdan bir duvara denk geldi. Kanyonun sonuna ulaştığını fark etti.

Duvarı dikkatle gözlemledikten sonra bir buz mağarasını fark edebildi. Lâkin bu mağara 3 metre yüksekliğinde ve bir metre genişliğindeydi. Beklediği mağara bu değildi. Girişin içini tam göremediği için altın zırhıyla kabartmasını çağırıp sakince içeri girdi.

 

Prev
Manga Info

Comments for chapter "0557"

MANGA DISCUSSION

Discord

BELKİ BUNLARI DA BEĞENİRSİN

zutto-214×300
Zutto Otokonoko da to Omotte ita Gakitaishou ga Onnanoko deshita
5 Şubat 2021
31078
Handyman Saitou In Another World
30 Mart 2021
19104
Murenase! Shiiton Gakuen
8 Kasım 2020
Zen
Zen Martial Arts Academy
9 Kasım 2020
Tags:
Novel

©2020 ArazNovel Tüm Hakları saklıdır.

Sign in

Lost your password?

← Back to ArazNovel

Sign Up

Register For This Site.

Leave the field below empty!

Log in | Lost your password?

← Back to ArazNovel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to ArazNovel