Sono Mono, Nochi Ni… - Bölüm143
Çevirmen: Kylerxy Düzenleyen: Reira
Başka Bir Hikaye: Beni Bırakma
Wazu önümde aşağı düştü. Ona doğru koştum ama zamanında yetişemedim ve yer kapandı.
“Lütfen Meru’ya dikkat edin.” sözleri ile birlikte Meru dışarı fırladığında sanki onu kucaklıyormuş gibi nazikçe onu yakaladım. Meru, Wazu’nın düştüğü deliğe şaşkınlıkla bakıyordu.
“Hahaha- böyle muhteşem bir düşme, ne kadar komik-!”
“Çirkin.”
“Fufufu… Pekâlâ, bir avuç aptal insan olarak bu kadar ileri gelebildiler. Geri kalanın işini bitirin!”
Bu üç kişinin sözlerini duyduktan sonra öfkeden yanıyordum. Ama tabii ki, Wazu’nun böyle bir tuzaktan işinin bittiğini hiçbirimiz düşünmüyorduk. Ancak gelecekteki kocamıza hakaret etmek bağışlayabileceğimiz bir şey değildi, sırayla silahlarımızı çıkardık.
“Oh? Moraliniz hala yerinde mi? Ama biliyorsunuz sanırım dünyanın gelecekteki kralı ve ikisine karşı ayakta durma şansını yok.”
Kadın öyle söyledi ve daha sonra büyü gücünü elindeki asaya yönlendirerek birkaç büyü dairesini yere kurdu.
“Çağırma büyüsü?” (Kagane)
“Sözleşmeye göre çağrıma cevap verin!”
Kadın konuştuktan ve Kagane böyle söyledikten sonra çok geçmeden büyü çemberinden birkaç golem çıktı. Görünüşlerinden ve sayılarından belki de büyük miktarda cevher bunu yapmak için kullanılıyordu.
Böyle bir şey yapmak için bir çok insanı telef mi etti..? Bu kendisini dünyanın kralı ilan eden birisinin davranışı değil… Öfke içimde yükseliyordu. Doğal olarak elim kılıcı daha sıkı tutuyordu.
“Peki, işte geliyor. Lütfen bizi eğlendirin!”
Golemler bu kelimeler ile birlikte bize doğru geliyordu. Bedenleri taştan yapıldığından hareketlerinin yavaş olacağını düşünmüştüm ama sanki bedenlerinin içlerinde taşlarını ağırlıkları yokmuş gibi hızlı hareketler ile bana vurdular.
Etrafa dağıldık ve bireysel olarak savaşmaya başladık. Ama bundan önce, Meru-chan’ı Tata’ya bıraktım. Golem’in yumruğundan kaçındım ve kılıcımı savurdum. Kesme esnasında kadın tekrar seslendi.
“Ah, bunu söylemeyi unuttum. Bu çocuklara özel büyü ile Orichalcum’a benzer sağlam bedenler verdim. Dikkatli olun çünkü büyü onlara karşı daha az etkili.”
Bu sözler kulaklarıma ulaştı ama çok geçti. Golem’in bedenine kılıcım vurduğunda, parçalara ayrıldı. Lanet olsun!
Çevreye baktığımda, Sarona’nın ufak kılıcı da kırılmışken Kagane’in büyüleri de iyi sonuçlar almıyor gibi görünüyordu.
Aramızdaki en güçlü kişi çıplak elleri ile dövüşen Haosui bile Golem’in bedeninde sadece birkaç çizik bırakabilmişti. Golemlerin beklenmeyen güçleri yüzünden hepimiz dona kalmıştık.
“Hehehe, bu nasıl? Nasıl? Askerlerimizin gerçek gücü nasıl? Bu golem ordusunun dünyayı feth etmek için kullanacağız–!!”
“Çok fazla konuşuyorsun!”
“Sorun ne? Zaten ölecekler. Oh! Bundan bahsetmişken, daha önce düşen adamın olduğu yerde de yüz yirmi kadar golem var. Aşağıda kesinlikle çaresiz bir durumdadır. Daha doğrusu, bahse girerim böyle bir yükseklikten düşüp çoktan ölmüştür. Bedeninin golemler tarafından parçalanıp parçalanmadığını merak ediyorum.”
O anda bize durumu açıklayan kadının sözleri maskeli adam tarafından kesildi.
Herkes kadının sözlerini aynı anda reddetti.
“Böyle bir şeyden ölmesi onun için imkansız!!”
Güven içerisinde söyleyebileceğimiz tek şey buydu. Ancak bu şu andaki durumun düzeldiği anlamına gelmiyordu. Silahlarımız kırılmıştı.
Haosui’nin yaptığı gibi onları tekmeleyebilir ve yumruklayabilsek de bunların golemler için bir anlamı yoktu. Kagane’nin büyüsü son umuttu. Naminissa ve Tata bariyer büyüsünü bitirdikten sonra bana biraz zaman kazandırması için Kagane’ye sordum.
“Kagane, büyün ile bir şeyler yapabilir misin?” (Narellina)
“Um… Onlarla başa çıkabilecek birkaç büyü var ama kullanılabilirliği çok kötü ve ezici bir gücü var. Böyle bir yerde olmaz, eğer kullanırsam bu büyü bu kale ve etrafını etkileyecektir. Bu yüzden bununla alakası olmayan insanlar kurban olabilir. Üzgünüm… Onii-chan’ı aramaya odaklandım ve bu yüzden eğitimi ihmal ettim.” (Kagane)
“Özür dilemene gerek yok. Kagane, yaptığın yanlış değil. Sadece bununla alakası olmayan insanları feda edemeyiz.” (Narellina)
“Doğru!” (Kagane)
Haosui ben Kagane doğru cevabı düşünürken bu yere geldi.
“Mevcut ekipmanlarımız ile imkansız. En iyisi Danna-sama gelene kadar dayanmak.” (Haosui)
Bu kesinlike en iyi seçenek. Eğer Wazu ise, kesinlikle golemler hakkında bir şeyler yapacaktır. Ancak, bu doğru hissettirmiyor… Gelecekteki eşler olarak, onun tarafından kurtarılmayı bekleyip beklememiz gerektiğini merak ediyorum.
“Bu duygu önemli. Ama daha da önemlisi bunu hissederken geleceği bağlamak…” (Haosui)
Acaba bu pişmanlık yüzümden okunuyor mu? Haosui benim yüzüme bakarken bunu söyledi.
Eğer dikkatlice bakarsam, Haosui de… Hayır, herkes Wazu tarafından kurtarılmayı beklemekten başka hiçbir şey yapamadığından sinirli bir ifadeye sahipti.
Herkes aynı şeyi mi hissediyor..? O halde şimdiki hislerimizi Haosui’nin dediği gibi geleceğe bağlayalım. Hep birlikte daha güçlü olalım. Birbirimizin yüzüne baktık, kafa salladık ve golemlere saldırmayı bırakıp kendimizi savunmaya geçtik.
Naminissa ve Tata golemlerin hareketlerini bozmak için bariyer büyüsünü etrafta hareket ettiriyordu.
Kadının niyetimizi değiştirdiğimizi anlayıp anlamadığını merak ediyordum çünkü yüzünde garip bir ifade vardı.
“Bunlar sadece bir çeşit umut bulan insanların yüzleri… Daha önce yere düşen adamın bununla bir ilgisi mi var? Bir kontrol edeyim…”
Bu sözler ilgimi çektiğinden bana yaklaşan adamı fark etmekte geç kalmıştım.
“Düşündüğüm gibi sen Narelllina’sın! Seni kraliyet ailesi toplantısında gördüğümden beri benim yapmak istemiştim!”
O sesi duyduğum yere arkamı döndüğüm an…
Yakalandım… Ve daha sonra kendisini dünyanın kralı ilan etmiş adam tarafından öpülmeye zorlandım.
Anlık şaşkınlıktan dolayı tepkim gecikmişti. Ne olduğunu anladığım an adamın dudaklarını ısırdım.
Acı yüzünden kendisini benden ayırdığı sırada Naminissa bariyer büyüsü yaptı ve adamın bedenini ittirdi.
Naminissa beni şefkatle tutarken kendisini dünyanın kralı ilan eden adama kadın koştu.
“Ane-sama, iyi misin?” (Naminissa)
Naminissa yürek parçalayan bakışları ile sordu.
“…Endişelenme, sanki bir köpek tarafından ısırılmış gibiyim.” (Narellina)
“Ane-sama’ın ilk öpücüğünü zorla almak. Kesinlikle o adamı affetmeyeceğim!” (Naminissa)
Naminissa öfkesini kendisini dünyanın kralı ilan eden adama yönlendirdi. Bu sözleri söyleme rağmen bedenim dürüst değildi… Doğal olarak gözyaşlarım düşmeye başladı.
İlk seferimi Wazu’ya vermek istiyordum… Ama ama…
“Hahaha ne için ağlıyorsun? Bu gerçekten ilk öpücüğün müydü? O zaman dünyanın kralına ilk öpücüğü sunabildiğin için onurlanmış hissetmelisin!”
Kadın yüksek sesle gülmeye başladı ve bana söyledi. Benimle alay eden kadına karşı içimde büyük bir öfke vardı ama onun sonraki sözleri nedeniyle bir anda umutsuzluğa kapıldım.
“Oh, tamam. Büyümle aşağı düşen adamı onayladım, gerçekten şaşırtıcı bir şekilde hayattaydı. Ama daha sonra sen ve dünyanın kralının Ö.P.Ü.Ş.M.E. S.İ.N.İ. gördü!”
Bu sözlere inanmak istemiyordum.
Wazu ile Aria arasındaki olanları sormuştum. Daha önceki olay bu anıları geri getirmiş olmalıydı.
Ayrıca, Naminissa’dan Wazu neredeyse tekrar Aria ile karşılaşmak üzereyken olanları duymuştum.
Tahminen, belki de…
Wazu bu yüzden ortadan kaybolacak…
Hayır, istemiyorum…
Bundan nefret ediyorum…
Uzun bir yolculuk sonunda tekrar onunla buluşabilmiştik.
Gelecekte onun karısı olabileceğimi düşünmüştüm…
Böyle bir rüya içime yavaş yavaş dağılmıştı…
“Uwaaaaaaaaaaaa-!”(Narellina)
Farkında olmadan yüksek bir ses çıkarırken gözyaşlarına boğuldum.
İstemiyorum! İstemiyorum..!!
Her şeyin böyle bitmesini istemiyorum!
Ben…
Açıklama için bir şans istiyorum…!!
Duygularımıza inanmanı istiyorum…!!
Lütfen ortadan kaybolma…!!
Beni eşin olarak kabul etmeni istiyorum…!
Senin yanında kalmak istiyorum..!
Sonsuza kadar seninle birlikte olmak istiyorum…!!
Seninle olmak istiyorum…!
Seni seviyorum…!!
Wazu seni çok seviyorum!
Bu yüzden lütfen beni bırakma!
Lütfen sonsuza kadar yanımızda kal!
Lütfen kaybolma!
*baaaaaaaaaaaaaaam!!*
Aniden odanın girişinin yakınlarından bir patlama sesi duydum. O yöne doğru ağlayan yüzümü çevirdim. Orası tuzağın olduğu yerdi.
Kar beyazı saçları ve öfkeli yüzü ile Wazu duruyordu.